
ŞAKA GİBİ
Cüneyt Özdemir
Bizler her gün merakla haberleri okuyorduk. Artan vaka sayıları insanları korkutmaya başlamıştı, biz ne zaman kırmızı bölge oluruz derken ben; kendimi 12 Mart'tan Nisan'ın sonlarına kadar evde kapalı buldum. Sadece ben değil tabi ki de İtalya'nın hemen her yerindeki insanlar da öyle. Yaza doğru adım adım ilerler iken kendimizi biraz daha serbest bulduk. Birçok kişi de denize gitti, yalan yok. Hatta ben '˜Plajdaki Düşman' başlıklı bir yazı da yazmıştım. Bilmem hatırlar mısınız? Yaz aylarını bitirdikten sonra esas zor zamanların geleceğini tahmin edebiliyorduk ama birçoğumuz da 'geçer gider' diye düşünüyorduk. Bakın 2021 yılının Mart ayını da bitiriyoruz bugün, yarın 1 Nisan 2021 olacak. Şaka gibi değil mi? Tam bir yıl olmuş. 2020 yılının Ocak ya da Şubat aylarında bana böyle bir şey olacak deseler büyük ihtimalle güler geçerdim. Kimin aklına gelebilirdi ki böyle bir şey? Hiç kimsenin değil mi? Başımıza geldi ve başa gelen çekilir diyerek günlerimizi birer kader mahkumu gibi geçiriyoruz.
İç çamaşırı ya da çoraplarımız gibi artık maskemiz de olmazsa olmazımız. Onsuz
hiçbir yere adım atamıyoruz. İlk başlarda tam olarak algılayamadığımız bu olay
tam bir güneş yanığı olayı aslında tabiri caizse. Güneşin altında uzun süre
korumasız olarak kaldığınızda vücudunuzda yanıklar oluşur ama ilk gün yani
güneşin altında kaldığınız saat ya da dakikalarda onu tam anlayamazsınız. Eve
gidip sırıt üstü yattığın zaman, yanığın acısını anlarsın. İşte Kovid-19'da tam
öyle bir durum. 2020 yılında tam anlayamadık ne kadar yandığımızı, acısı 2021
ve sonrasında anlaşılıyor. Restoranı olan bir arkadaşımla telefonlaştık geçen
günlerde. Oradan buradan sohbet ederken konu iş meselesine geldi. 'Restoranını
açsan da hanımla gelip şöyle güzel bir akşam yemeği yesek' dedim. İnsan özlüyor
bazen itiraf etmek lazım. Evde kendi yaptığımız yemekleri severek yiyoruz o
ayrı mesele ama mesela Edirne ciğeri, Uzunköprü / Kırcasalih Köftesi ya da
kokoreç gibi yemekleri evde yapamıyoruz. Bir işkembe çorbası, kim uğraşacak
değil mi? Yapanlar vardır muhakkak ama bazı yemekler bazı ustaların ellerinden
daha güzeldir, yerinde yenir ve lezzeti ayrıdır. Bu arkadaşımın mekanında özel
tarifleri mevcuttu tahmin edebileceğiniz gibi. Fakat dediğim güneş yanığından o
da nasibini almış; 'Üç dört ay dayandık. Fakat 1 yıldır aç / kapa yapıyoruz'
dedi. En sonunda kamyon şoförlüğüne başlamış. İşler ve gidişat sakat
anlayacağınız. En azından iş bulabilmiş, o tarafı sevindirici. Hazıra dağ
dayanmaz, bir yıldan fazladır birçok insan cepten yiyor. Bu para ağaçta
yetişse, hemen dikeriz de ağaçta yetişmiyor maalesef. Allah hepimizin
yardımcısı olsun. 'Yakarsa dünyayı garipler yakar' sözü geliyor aklıma. Bankada
faizde parası olana sıkıntı yok, koy 500 bin 1 yıl sonra al 600 bin. Ama günlük
kazanan ya da haftalıkla çalışanlar ne yapsın? Yarın 1 Nisan, şaka gibi değil
mi? Kim bilir kaç işletme kapandı. Kaç insan işsiz kaldı. Bizim Antalya gibi
burada Rimini şehri var. Yaşadığım bölgenin kalbi orada atıyor yazları.
Kastettiğim tatil ve turizm açısından benzerlik. Orada spor / meditasyon
hocalığı yapan bir kadın arkadaşım var. Onunla da sosyal medyadaki bir paylaşım
sonrası sohbet etmiştik. 'Birikmişim vardı, tam 1 yıldır onunla geçiniyorum'
dedi. E haliyle onunda birikmişi dağlar kadar değil, artık son demlerinde. Çok
neşeli ve güler yüzlü bir arkadaşımdır, sizden iyi olmasın. Ama artık depresyon
moduna girmiş. Ne acı! Rengarenk insanlar, siyah ve beyaz renklere dönüyor her
geçen gün.
Yarın 1
Nisan, şaka gibi'¦