
Kurşunlara gelmeyelim
Cüneyt Özdemir
Maden ararken ormanlarımızı, sularımızı, havamızı, denizimizi ya yok ediyorlar ya da kirletiyorlar.
Saros'a doğalgaz aktarım için yapılacak yüzer liman için
çevreciler aylardır mücadele veriyor.
İdare Mahkemesine 'yürütmeyi durdurma' kararı için
başvuruldu.
Mahkemenin atadığı bilirkişi yapılanlar için 'durdurulması
gerekir' raporu veriyor.
Dinleyen yok.
Şimdi insanlara şaka gibi geliyor.
Ama yarın, öbür gün Saros'daki o güzelim, temiz deniz
kaybolunca nasıl kafamızı duvarlara vuracağız, nasıl saç '“ baş yolacağız, bir
bilseniz.
Ama bazı şeyler başa gelmeden anlaşılamıyor.
Biz de o güzelim denizi kaybedeceğiz, değerini sonra
anlayacağız, anlaşılan.
Çevreciler bu konuda mücadele verirken siyasi partilerin
önemli bir bölümünden destek göremiyor.
İYİ Parti destek veriyor ama mesela CHP ise ayak sürüyor.
CHP Milletvekili Okan Gaytancıoğlu neredeyse her eylemde,
gösteride var.
Ama partinin diğer kesimleri yok.
Mesela Edirne İl Genel Meclisi'nin CHP'li başkanı Mehmet
Geçmiş bu konuda bir tavır almış değil.
Sicilinde, çevrecileri parti binasından kovma sabıkası
bulunan CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı'nın hakkını yemeyelim, uzunca bir
süre sessiz kaldıktan sonra son kertede gidip oralarda boy gösterdi.
Patlatmalı taş ocakları, kömür ocakları ile ilgili çevreci
eylemlerinde de genel olarak durum böyle.
Ancak geçtiğimiz günlerde Edirne Belediyesi'ne ait içme suyu
arıtma tesisine yakın bir yerde kurşun kırma, ayrıştırma, temizleme tesisi için
çevrecilerin gösterdiği tepkiye Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da
katıldı.
Gitti tesisin yayında bir basın açıklaması yaptı, 'Ruhsat
vermem' dedi.
Gürkan'ın böyle tepkilerine çok alışık değiliz ama takdire
şayandır.
Şirket telaşa kapıldı, Ankara'da dostlarını aradılar filan.
Aslında şirket ne ruhsat almıştı, ne ÇED raporu almıştı.
Ya da ÇED gerekli mi, değil mi o bile daha belli olmamıştı.
Ama onlar çalışmaya başlamışlardı.
Ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü şirketin ÇED sürecini iptal
etti.
Bu arada Gürkan basın açıklamasından sonra bir şey daha
yaptı, zabıtayı gönderdi, tesisi mühürledi.
Artık geriye dönüşü kalmadı bu işin.
O şirketin içme suyumuzu kirletme, zehirleme olasılığı
kalmadı.
Gözünü para bürümüş olan şirketlerin yetkilileri 'Biz
önlemimizi aldık, asla kirlilik olmaz, mesafe uzak, su kirlenmez, doğa
kirlenmez' gibi görüşler ileri sürüyor.
Ancak bu tip işlerde kirlenme olasılığı bile varsa böyle
tesislere izin verilmemesi gerekir.
Kurşun madeni için tesis kuran şirket oralara milyonlarca
lira para bağlamış.
Kolay pes etmez.
Allem eder, kalem eder, orayı yeniden faaliyete sokmaya
çalışırlar.
Hatta kulağıma gelen haberlere göre; 'kaçak' olarak
nitelendirilen şantiyenin daha öncesinde 'imar barışı' denen süreçten
yararlandığı ve 'kaçak' sayılmayacağı iddiaları var.
Demedi demeyin; o şirket, maden sahasını yarın, öbür gün
yeniden faaliyete geçirmeye çalışacak.
Kuvvetle muhtemeldir.
Ama olsun, yeter ki Edirneli çevreciler ve Gürkan bu konuda
yılmasın.
Bizim suyumuz temiz kalır, inanın buna.
***
Pandeminin Edirne'ye yansıması giderek ağır bir tablo
çiziyor.
Edirne, risk bölgelerine göre ayrılan iller sıralamasının
ilk değerlerini ikiye katladı.
Edirne'nin bugünkü kovid sayısı ile nüfus sayısı orantısı
alındığında 100 binde 200 civarı bir değer var.
Dolayısıyla daha ilk gün açıklanan haritada Edirne kırmızıya
boyanmıştı, şimdi kırmızı renk daha da koyulaşıyor.
Tablo ağırlaştıkça, Edirne'deki kafe, restoran ve buna
benzer yerlerin açılma olasılığı çok düşüyor.
Düşünün; ilk zamanlarda oran 100'ün biraz üzerindeyken
millet umutlanmış ve en kısa zamanda Edirne'nin haritadaki renginin turuncuya
döneceği beklentisine girmişti.
Bu tabloya bakılırsa biz yaz aylarında bile 'az riskli' bir
renge bürünüp işyerlerini açamayacağız.
Dua edelim de işimiz 2022'ye kalmasın'¦