Tavuk Ormanı SİT alanı olsun

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği, Tavuk Ormanı'na ilişkin bir panel düzenledi. Trakya Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen panelde, alanında uzman arkeolog, sanat tarihçisi, botanikçi ve ornitolog akademisyenler konuşmacı olarak yer aldı. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Sanat Tarihçisi Yavuz Güner, konuşmasında alanın tarihi kaynaklara göre 19. yüzyıla kadar 'Has Bahçe' adıyla anıldığını ifade ederek, alanın mutlaka birinci derecede arkeolojik sit alanı ilan edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Tavuk Ormanı SİT alanı olsun
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Edirne Barosu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panelin kolaylaştırıcılığını Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş üstlenirken, T. Ü. Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi, Sanat Tarihçisi Dr. Yavuz Güner, T. Ü. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi, Botanikçi Necmettin Güler ve Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi, Ortinolog Mustafa Kaya konuşmacı olarak yer aldı. 

Eren: 'Tavuk Ormanı geri dönülmez kayıplara uğramış durumda'

Panelin açılış konuşmasını yapan Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı  Ayten Eren, doğal ve tarihi açıdan eşi benzeri olmayan bir alan olan Tavuk Ormanı'nın geri dönülmesi zor kayıplara uğramaya başladığını ifade etti. Benzer alanların, hatalı yaklaşımlar nedeniyle her geçen gün orman vasfından uzaklaştığına dikkat çeken Eren, 'Bildiğiniz gibi Tavuk Ormanı, zengin bitki örtüsüne sahip bir taşkın bölgesi, bu nedenle yapılanmaya uygun bir bölge değil. Buna rağmen yanlış yapılanmış iki ticari işletme ve koca bir güreş stadyumu mevcut. Bu ticari işletmeler için çok değerli ağaçlar kesilmiş, nadir bulunan bitkiler ayırt edilmeksizin üzerine binalar yapılmış, karşı çıkmamıza rağmen, ormanın içi beton yollarla kaplanmıştır. Gelecek nesillerden ödünç aldığımız eşi benzeri olmayan bu tarih, doğa ve kültür alanı maalesef artık her yönden geri dönülmez kayıplara uğramış durumda. Bugün Tavuk Ormanı gerçek değerinin teslim edilmesi için bizlerden koruma altına alınmayı bekliyor' şeklinde konuştu.
Yaraş: 'Ne kültürel mirasın ne de çevrenin kıymetini biliyoruz'

Eren'in konuşmasının ardından Doğa Fotoğrafçısı Ali Çıtak, Tavuk Ormanı'nda yaptığı fotoğraf çalışmasını katılımcılara sundu. Çıtak'ın fotoğraflarının ardından panel, T.Ü. Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş'ın konuşmasıyla devam etti. Başta Edirne olmak üzere, ciddi anlamda kültürel ve doğal katliamlar yapıldığına dikkat çeken Yaraş, 'En fazla kültürel mirasın olduğu kentlerden birisinde yaşıyoruz, 3 tane nehrin buluştuğu noktada yaşıyoruz fakat ne kültürel mirasının ne de çevrenin kıymetini bildiğimiz söylenemez. O nedenle üniversitenin büyük anlamda görevi olduğuna inanıyorum. Trakya Üniversitesi, özellikle bu konuda hem Valilik, hem de Belediye bazında bu konudaki olumsuzlukları özellikle duyurması gerekiyor. Çünkü kadrolarında bu konuya yıllarını vermiş bilim insanları var. Eğer üniversiteyle kent bütünleşirse gerçekten çok güzel olabileceğine inanıyorum. Çünkü Edirne bunu hak eden çok güzel bir kent' ifadelerini kullandı.  
Güner: '1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olmalıdır'

Yavaş'ın ardından T. Ü. Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi, Sanat Tarihçisi Yavuz Güner de Tavuk Ormanı olarak adlandırılan alandaki tarihi yapılarla ilgili sunumunu gerçekleştirdi. Güner, tarihi kaynaklarda da birçok yapının mevcut olduğu bilinen alanın, mutlaka birinci derecede arkeolojik sit alanı olması gerektiğini vurgulayarak, 'Arkeolojik Sit Alanları'nın bir takım koruma derecelendirmeleri mevcuttur. Biz yaklaşık 6-7 yıldır bu alanın koruma derecesini yükseltmek üzere, 1'inci derece Arkeolojik Sit Alanı tanımına yükseltmek üzere bir çaba içerisindeyiz. Panelin konusu olan bölge için de bunu yapıyoruz. Bunun için de gerekçelerimiz var.  Aslında orada bir takım tarihsel yapıların varlığını işaret etmek yeterli. Bunların varlığı bütün Osmanlı evraklarında sabittir. 2015 yılında Tavuk Ormanı dışında kalmakla birlikte bölgeyi ören yeri tanımına almayı başardık. Ama gelecekte belki de bu toplantıların da katkısıyla ilgili alanın da sadece doğal sit kapsamında tanımlanmasının ötesine geçip belki bir tarihi sit ama hedefimiz arkeolojik sit olarak kabul edilmesidir. Eğer bunu başarabilirsek, burada sözü edilen bütün problemlerden kurtulmak üzere çok kuvvetli bir hukuksal zemine taşımış olacağız alanı' şeklinde konuştu.

'Burası '˜Has Bahçe'dir'

Söz konusu alanın 19. yüzyılın sonuna kadar, tarihi kaynaklarda 'Has Bahçe' olarak geçtiğini ifade eden Güner 'Bu alanın ismi alanın doğru anlaşılmasına engel olan bir şeydir. Şimdiye kadar konuyla ilgili Saray'a ilişkin karıştırdığım arşiv belgelerinin hiçbirinde 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başından önce hiçbir belgede Tavuk Ormanı ismiyle karşılaşmadık. Tavuk Ormanı diye bir isim 20. yüzyılın başında kullanılıyor. Öncesinde buraya verilen isim '˜Hadika-i Hassa'dır yani '˜Has Bahçe'dir. Has sultana ait olan demektir yani sultanın bahçesi. Bir kere siz zaten buna Tavuk Ormanı deyip, Has Bahçe demezseniz bunun tarihsel kıymeti, tartışmaz bir şekilde konuyu bitiriyor. Burası sarayın has bahçesi, bitti' dedi.
Bitki örtüsüne dair bilgiler verdi

T. Ü. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi, Botanikçi Necmettin Güler sunumunda Tavuk Ormanı'nın floristik yapısı - bitki örtüsüne dair bilgiler verdi. Tavuk Ormanı'nın nehir taşkın alanı olması nedeniyle özel bir toprak yapısına sahip olduğunu ifade eden Güler, alanın ve taban suyunun çok fazla yüksek olmaması nedeniyle bölgenin kendine özgü bir floraya sahip olduğuna dikkat çekti.  Bölgede 149 bitki çeşidinin bulunduğunu aktaran Güler, bu türler arasında Edirne Sümbülü'nün de yer aldığı bazı endemik ve nadir bitkilerin yer aldığını ifade etti. Güler, bölgenin yanlış kullanımı, bölgede bulunan seddeler, yanlış yürüme yolları, kaçak ağaç kesimi ve bakımsızlık gibi unsurların bitki türlerine karşı tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Kaya: 'Kuş türleri tehdit altında'

T. Ü. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Mustafa Kaya Tavuk Ormanı ve çevresindeki kuş türlerine ilişkin sunumunda, Tavuk Ormanı'nda 72 kuş türünün tespit edildiğini ifade ederek, bu kuşlardan 39 türün yerli, 26 türün yaz göçmeni, 7 türün de kış göçmeni olduğunun görüldüğünü aktardı. Tavuk Ormanı'nda Gri Balıkçıl, Küçük Ak Balıkçıl ve Gece Balıkçıl'ına ait toplam 92 aktif yuvanın bulunduğunu ifade eden Kaya, 'Ancak Tavuk Ormanı son zamanlarda şehir merkezine yakın olması, mesire yeri olması, Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi sınırları içinde bulunması nedeniyle tehdit altındadır' dedi. Tavuk Ormanı'nda yer alan tesislerde yapılan düğün, vb. faaliyetler nedeniyle oluşan gürültünün ormanda kuluçkaya yatan kuş türlerini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Kaya, 'Ayrıca Tavuk Ormanı'nda son zamanda yapılan çevre düzenlemeleri bu sahadaki insan aktivitelerini arttıracağından burada yaşayan ve üreyen kuş türleri üzerinde olumsuz etkiler yaratma ihtimali çok yüksektir' dedi. Kaya son olarak, Tavuk Ormanı'nın Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin kenarında kalan son bozulmamış ve fazla değişmemiş en büyük orman parçası olduğunu vurgulayarak, 'Biyolojik çeşitlilik ve doğal vejetasyon örtüsünün kalan son büyük parçası olması nedeniyle son derece önemlidir' şeklinde konuştu.

Panel, katılımcıların konuşmacılara soruları ve görüş bildirmelerinin ardından konuşmacılara plaket verilmesi ile sona erdi. 

Bakmadan Geçme