Tarihe mahkum eli değdi

Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, 23'üncü Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu'nda yaptığı sunumda, Türkiye'de bir ilk gerçekleştirerek Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda kurulan Mimari Restorasyon Uygulama İşkolunda eğitim alan hükümlülerin Piyade Kışlası, Mahmudiye Camii, Kışla Hamamı, Çifte Kuleli Giriş Kapısı ve Kışla Çevre Duvarları, Valide Sultan Çeşmesi, Hacıdoğan Tabya ve Ayvalık Tabya'da iyileştirme çalışmaları yaptığını açıkladı. Yanık Kışla'nın uyandığını söyleyen Karabacak, Mahmudiye Camii kazısında Şadırvan kalıntıları bulunduğunu söyledi.

Tarihe mahkum eli değdi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Trakya Üniversitesi, bu yıl 23'üncüsü düzenlenen Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu'na ev sahipliği yapıyor. 6-8 Kasım tarihleri arasında düzenlenen sempozyum, Balkan Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen açılış töreni ile başladı. Sempozyumun açılış törenine Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Hamdi Zafer, Sempozyum Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal, Edirne İl Sağlık Müdürü Dr. Ali Cengiz Kalkan, dekanlar ve sempozyuma bildirileri ile katkı sunan bilim insanları katıldılar.

                Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunması ve Trakya Üniversitesi'nin tanıtım videosunun gösterimi ile başlayan sempozyumda Devlet Konservatuvarı sanatçıları da mini bir konser verdi. Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Ahmet Hamdi Zafer, Edirne'nin tarihi kimliğiyle Uluslararası Ortaçay ce Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu'na çok yakıştığını söylerken; sempozyuma katılanlara teşekkür etti. Zafer'in konuşmasının ardından sempozyumda Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda kurulan Mimari Restorasyon Uygulama İşkolu'nun faaliyetleri ile ilgili sunum yaptı.

                Karabacak, Mimari Restorasyon Uygulama İşkolu'nun faaliyetleri ile Edirne'de bir ilke imza atıldığını söylerken; 'Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda İşyurtları Kurumu faaliyetleri kapsamında mimari restorasyon uygulama işkolu kurduk. Yaklaşık 5-6 aylık bir geçmişi var' dedi. Karabacak, mimari restorasyon uygulama işkolunun faaliyetlerini gösteren video gösterimi ile başladığı sunumunda mimari restorasyon uygulama işkolu faaliyetinin hobi olarak değil, profesyonel yöntemlerle gerçekleştirildiğini söylerken; 'Bu amaçla sürekliliğin devamını sağlamak adına işyurt faaliyetleri kapsamına aldık. İşyurtlarımızın temel hedefi, hükümlülerin ve tutukluların tahliyelerinden sonra bir meslek ve sanat sahibi olarak topluma kazandırılmalarıdır. İşkollarımız, İşyurtları Daire Başkanlığı'na bağlı olarak çalışmaktadır. Ülkemizde 306 işkolunda 60 bin civarında hükümlü her yıl meslek eğitimi almaktadır. Mimari Restorasyon Uygulama İşkolunda ise son zamanlarda artan restorasyon çalışmaları nedeniyle ara eleman ihtiyacı arttı. Ara eleman ihtiyacını gidermek amacıyla insan kaynağı olarak hükümlülerde istifa edip, onları eğitip; onlardan hep iş başı eğitim, hem de tahlillerden sonra ustalıkla belgelendirip tecrübelerini meslek olarak edinmelerini hedefliyoruz' ifadelerine yer verdi.

Türkiye'de ilk oldu

                Karabacak, Mimari Restorasyon Uygulama İşkolu'nun 6 Mayıs 2019 tarihinde faaliyete başladığını açıklarken; 'Öncesinde ise Açık Cezaevi ve Kapalı Cezaevi sınırlarında bulunan Piyade Kışlası, Mahmudiye Camii, Kışla Hamamı, Çifte Kuleli Giriş Kapısı ve Kışla Çevre Duvarları, Valide Sultan Çeşmesi, Hacıdoğan Tabya ve Ayvalık Tabya olmak üzere bizim tespit edebildiğimiz korunması gerekli kültür varlıkları bizim sorumluluk sahamızdadır. Bu işe girmemizin sebebi de buradaki varlıkların sahipsiz kaldığını görmenin hüznüydü. İşyurtları Daire Başkanlığı'na bu durumu anlattığımızda gelip incelemede bulundular. Burasının kapasitesinin yeterli olduğunu değerlendirdiler ve Türkiye'de ilk defa Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurt Müdürlüğü'nün işkolu faaliyetinde resmen başladık' dedi.

Hükümlüler canlandıracak

                Edirne Kapalı Cezaevi'nin birinci dereceden korunması gereken kültür varlığı niteliğinde olduğunu söyleyen Karabacak; 'Kuzey kısmındaki L şeklindeki bina, kapalı cezaevi olarak kullanılmaktadır. Hamam ve cami kalıntısı var. Kuleli giriş kapısı ve çevresindeki duvarlarla birlikte tamamı, korunması gereken kültür varlığı vasfındadır. Banisi İkinci Mahmut'tur ve yeniçeri ocağı lağvedildikten sonra kurulan nizamiye askerleri için ilk kışlalardandır. 1892 yılında kuzey tarafındaki yapılar yıkılmış. İçeride bin civarında hükümlü ve tutukluyu barındırıyoruz. Restorasyon kabiliyetimizi artırdıkça da içeride de mevzuata uygun yetiştirdiğimiz hükümlülerden en son hedefimiz burayı canlandırmak olacak. Hedefimiz, uygun görülecek bir fonksiyon ile de başka amaçlarla kullanıma açmaktır' sözlerine yer verdi.

'Şadırvan kalıntıları bulduk'

                Karabacak, Mahmudiye Camii'nin de kışla ile beraber yapıldığını belirtirken; 'Mermer sütunlar üzerinde ve ahşap çatılı olduğu, kaynaklarda altından yol geçen cami olarak belirtilen camidir. Maalesef kalıntılarından da birçok kişinin haberi yoktu. Burası ile ilgili gerekli izinleri aldık. Müze Müdürlüğü'müzün sürekli kontrolünde hükümlülerimiz vasıtasıyla burada tespit kazımıza başladık. Burada da kaynaklarda yerini net olarak bilemediğimiz Şadırvan'ın kalıntılarını bulduk' dedi.

Çift kuleli kapı restore edilecek

                Çift kuleli giriş kapısının bulunduğu alanda kumandanlık dairesinin de bulunduğunu açıklayan Karabacak; '1915'lerde yıkıldıktan sonra son haline getirilmiş. Paydaşımız olan Edirne Valiliği Çevre Vakfı'ndaki mimarların gayretleriyle ve üniversitemizin desteğiyle statik raporunu çizip tamamladık. En son haliyle restorasyon projesi koruma kurulundan geçti. Önümüzdeki günlerde burayı iyileştirmek istiyoruz. Hamam yapısı, kışla ile birlikte yapılmış. Uzun süredir terk edilmiş. Bulgar işgalindeki krokisi, şu anki haliyle bire bir örtüşüyor. İmkânlarımız şu anda burasının temizliğini yapmakla sınırlı. Yine de uzmanlaştıkça hamamı da ayağa kaldırma gibi bir hedefimiz var' ifadelerine yer verdi.

2 tabyaya el atıldı

                Valide Sultan Çeşmesi'nin de çalışmalarının gerçekleştirildiğini açıklayan Karabacak; 'Çeşmeye suyu verdik. Şu an akmaktadır. Burası anayol üzerindedir ve vatandaşlar geçerken ihtiyaçlarını görmektedir. Valide Sultan tabelası ile de tarihini yâd etmektedir. Aslında bizim alanımızdan çıkarılmıştı ama izinlerini aldığımız için sorun olmadı. Ayrıca Edirne'deki 24 tabyadan 2 tanesi cezaevi sınırlarımızdadır. Birisi Hacıdoğan Tabya, diğeri Ayvalık Tabya'dır. Ayvalık Tabyası, ilk başlarda çok kötü vaziyetteydi. Açık Cezaevi'nin çok istekli personeliyle zarar görmesini engellemeye çalıştık. Burası da bizim hedefimizdedir. Uzmanlaştıkça daha iyi hale getireceğiz. İşlevselleştirmek amacıyla da burasını cezaevindeki bazı ihtiyaçlar ya da istenildiği zaman ziyarete açabilecek şekilde farklı fonksiyonlar verebiliriz' sözlerine yer verdi.

Edirnekari öğreniyorlar

                Karabacak, 9 ay önce Edirnekari atölyesinin de açıldığını belirtirken; 'Halk Eğitim Merkezi'nden gelen eğitmenlerimizin desteğiyle 20 civarında hükümlüye bu sanatı öğretmeye çalışıyoruz. Bir paydaş bulabilirsek bu işi de ilerleterek restorasyonda kalem işi yapabilecek kabiliyette burada yetişecek hükümlülerden sanatkâr çıkarma düşüncesindeyiz. 2 hükümlümüz, buradaki yüksekokuldan derece yaparak mezun oldular. Restorasyon ile ilgili ne kadar kurum varsa her biriyle temas halinde olmaya çalışıyoruz. Biz çok istekliyiz. Bilimsel her talebi karşılamak amacındayız' dedi.

Edirne Sarayı kazılarına katıldılar

                Edirne Sarayı kazısına 10'un üzerinde hükümlü ile destek olduklarını da açıklayan Karabacak; 'Maliyeti belki de çok daha düşürdük. Hocalarımız da çok memnun kaldılar. Hükümlülerimizin başında da infaz koruma memurlarımız gözetmenlik yapıyorlar. Dışarıdan da Kadı Bedrettin Camii'nde iş başı eğitimi kapsamında 5 hükümlümüz, 1 infaz koruma memuruyla çalışmaktadır. Tarihimize katkıda bulunmak anlamında heyecanımız artıyor. Yanık Kışla uyandı' ifadelerine yer verdi.

Daimi komite önerdi

                Karabacak'ın sunumunun ardından törende bir konuşma da Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal yaptı. Ünal, konuşmasında sempozyumun Konya, Van, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi toplam 22 şehirdeki üniversitelerde düzenlenmesinin ardından 23'üncüsünün Trakya Üniversitesi'nde düzenlendiğini belirtirken; sempozyumun 1996 yılında ilk kez düzenlendiğini açıkladı. Ünal, sempozyumun sürekliliğinin devam etmesi amacıyla 3 ya da 5 üyeden oluşacak daimi komitenin oluşturulmasını önerdi. Ünal'ın konuşmasının ardından sempozyuma ara verilirken; öğle arasının ardından sempozyumdaki sunumlar devam etti. Sempozyum, yarın gerçekleştirilecek sunumların ardından sona erecek.