Sınırda pazar trajedisi
Edirne'nin Pazarkule Sınır Kapısı'nda Avrupa'ya geçebilmek için bekleyişleri devam eden düzensiz göçmenler, bir yandan Yunanistan polisinin insanlık dışı saldırılarına mağruz kalırken diğer yandan bölgede yetersiz kalan yardımlar nedeniyle Karaağaç Mahallesi'nde kurulan pazardan alışveriş yapıyorlar. Giyecek, yiyecek ve içecek ürünlerinin yanı sıra evlerden elektrik de satın alan düzensiz göçmenler, alışverişin ardından tampon bölgeye geri dönerken 2 kilometrelik mesafe aralığında hem can pazarı, hem de mahalle pazarını oluşması dikkat çekti.
Edirne'nin Yunanistan'a açılan Pazarkule Sınır Kapısı'nda binlerce düzensiz göçmenin yaşam mücadelesi devam ediyor. Yaklaşık 3 bin 500 düzensiz göçmenin bulunduğu Pazarkule Sınır Kapısı'nda Yunan polisleri gaz bombası, plastik mermi, gerçek mermi kullanarak sert müdahalelerde bulunurken; TOMA ile tazyikli su sıkması da dikkat çekti.
Çocukların
ve kadınların yoğunlukta olduğu bölge polis bariyerleri ile çevrilirken; düzensiz
göçmenler tarafından çeşitli plastik ve eşyalarla kurulan çadırlar da dikkat
çekiyor. Düzensiz göçmenler, kamu kurumları ve gönüllüler tarafından sağlanan
yiyecek, içecek ve kıyafet ihtiyaçlarının ise yetersiz kaldığını açıklarken;
sınıra yaklaşık 2 kilometre mesafede bulunan Karaağaç Mahallesi'nde kurulan
pazara akın ettiler. Afgan, İranlı, Pakistanlı, Faslı, Suriyeli yüzlerce düzensiz
göçmen, Karaağaç Mahallesi halkı tarafından kurulan pazara günlük
alışverişlerini sağlamak amacıyla sınır kapısındaki tampon bölgeden yaklaşık 2
kilometre yürürken; pazardan battaniye, çorap, ayakkabı, çay, kahve, su ve
çeşitli yiyecekler satın aldılar. Toprak yol ve tarlaları geliş gidiş güzergâhı
olarak kullanan düzensiz göçmenlerin bir kısmının ise ulaşım için at arabası
kullanması dikkat çekti. Düzensiz göçmenlerin, mahalle halkı tarafından
sağlanan elektrik ile cep telefonlarını para karşılığı şarj ettikleri görüldü.
Pazarda
stant açan Sebahat Özdemir, düzensiz göçmenler için çorap, ayakkabı, çay
sattığını belirtirken; 'Ayakkabıları 5 ile 10 TL arasında, çorapları 3 tanesi
10 TL, çayı 2 TL'den satıyorum. Oğlum şu anda Edirne Kapalı Cezaevi'nde
kalıyor. Diğer oğlumun da işi yok. Onların da 3 tane çocukları var. Ben de ayrıca
astım hastasıyım. Bana bakan da yok. Fakiriz, çalışamıyoruz, o yüzden Pazar
kurduk. Günde 50-60 TL kazanıyorum' dedi.
'2 gündür satış yapıyorum'
Pazarda düzensiz göçmenler için köfte satışa sunan Metin
Burak ise piyasa fiyatı altında satış yaptığını söylerken; 'Eşimi kaybettim. 9
yaşında erkek, 11 yaşında kız çocuğum var. Bir oğlum da cezaevinde.
Bacaklarımda problem olduğu için çalışamıyorum. Hiçbir yerden yardım almıyorum,
ayakta durmaya çalışıyorum. Mülteci kardeşlerimizin de başlarına bu olaylar geldi.
Elimizdekilerle onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hem biz kazanıyoruz, hem de
onların gönlünü yapmaya çalışıyoruz. 5 TL'ye ayakkabı veriyoruz, 15-20 TL'lik
köfteyi 10 TL'den veriyoruz. 2 gündür burada satış yapıyorum. Daha önce
başlayamadım çünkü sermayem yok. Bir yerlerden borç para buldum. 2 kilo köfte,
domates, soğan, 10 tane ekmek aldım. Nereye kadar devam edeceğim bilmiyorum'
sözlerine yer verdi.
'8 gündür toprakta yatıyoruz'
Karaağaç
Mahallesi'nde bulunan pazardan alışveriş yaparak tampon bölgeye geri dönen
Afgan düzensiz göçmen Kazım İshak Zehi ise Pazarkule Sınır Kapısı'na Burdur'dan
geldiğini açıklarken; '8 gündür çocuklarımla birlikte toprakta yatıyoruz.
Burada çocuklar, bebekler var. Getirilen yemek yetmiyor. Burada savaş var.
Yunanistan kapıyı açmıyor. Bizi silahla, gazla vuruyor. 3-4 tanesi Afgan olmak
üzere 7-8 tane insan öldürdü. Biz burada çok kötü durumdayız ve yardım
istiyoruz. Avrupa'ya geçmek istiyoruz. Tampon bölgeden, yemek yetmediği için
alışverişe gidiyoruz. Çocuklarıma götürmek için su aldım. Bize de çok pahalıya
satıyorlar. 2 poşettekilerin hepsine 100 TL para verdim' dedi.
İzmir'den desteğe geldiler
Karaağaç
Mahallesi'nde kurulan halk pazarının yanı sıra mahalle ile tampon bölge
arasında gönüllü topluluklar da düzensiz göçmenlere ücretsiz yardımda bulunmaya
devam ettiler. İzmir'den Edirne'ye gelen Halkların Köprüsü Derneği, düzensiz
göçmenler için bir otobüs çocuk bezi ve maması, helva, su, ekmek, konserve
dağıttı. Düzensiz göçmenlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan dernek gönüllüleri,
dayanışma amacıyla getirdikleri ürünleri kısa sürede düzensiz göçmenlere
dağıttılar.
'İnsanlık trajedisi'
Dernek
gönüllüsü Çiçek Akdaş, Halkların Köprüsü Derneği'nin, halklar arasında
dayanışma köprüsü kurabilmeyi amaçladığını söylerken; 'Uzun zamandır
mültecilerle de çalışıyoruz. Yaptığımız iş sadece mültecilerle çalışmak da
değil; toplumun ötekileştirdiği her kesimle çalışıyoruz. Biz, İzmir'de bir
bağış kampanyası açtık ve çok yoğun bir destek geldi. Bugün bir otobüsle
Edirne'ye getirdik ve burada dağıttık. Bu bir yardım değil aslında. Dayanışma
ruhunun gelişmesi, haklar arasında bir insani ilişkinin olduğunu, düşmanlıkları
sadece ülkeleri yönetenler tarafından çıkartıldığına inandığımız için bir
sloganımız var; dayanışma ezilenlerin nezaketidir diyoruz. Yaptıklarımızı da bu
bağlamda yapıyoruz. Bugün bol miktarda çocuk bezi ve maması, helva, su, ekmek,
konserveler dağıttık. Bu durum 21'inci yüzyılın insanlık trajedisidir. İki
sınır arasında sıkıştırılmış binlerce insan var. Buna artık ne denir, artık
kelime bile bulamıyorum' ifadelerine yer verdi.
Avrupa umudu devam ediyor
Halk
pazarından alışveriş yapan ve gönüllülerden yardım alan düzensiz göçmenler,
sınır kapısında bulunan tampon bölgeye geri dönerken; Yunan polislerinin
saldırısı sonucunda bölgeden yükselen yoğun gaz bulutu da dikkat çekti. Zaman
zaman tüfek seslerinin de yankılandığı bölgede düzensiz göçmenlerin Avrupa'ya
geçmek amacıyla bekleyişi devam ediyor.