Şen: Asgari ücretliden vergi alınmasın
Önümüzdeki yılın asgari ücreti belirlenmesi aşamasında açıklamalarda bulunan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Trakya Bölge Temsilcisi Salim Şen, asgari ücretin vergiden muaf tutulması gerektiğini bildirdi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Trakya Bölge Temsilcisi Salim Şen, asgari ücretten vergi alınmaması yönünde çağrıda bulundu. Önümüzdeki yılın asgari ücreti belirlenmesi aşamasında bir basın açıklaması yapan Şen, 'Ekonomik kriz ve Korona salgınının yarattığı ağır sosyal ve ekonomik tahribat altında başladı. Milyonlarca işçi iş ve gelir kaybına uğradı. Artan fiyatlar nedeniyle de alım gücü hızla düştü. Türkiye'de 10 milyon civarında işçi asgari ücret altında veya asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyor. İşsizlik ödeneklerinden, emekli aylıklarına kadar pek çok ödeme asgari ücret düzeyinden etkileniyor. Ayrıca, asgari ücretin artışı, genel ücret artışlarını da etkiliyor. Özellikle salgın döneminde büyük önem taşıyan kısa çalışma ödeneği de asgari ücrete oranla hesaplanıyor. Bu koşullar altında asgari ücret salgının yarattığı kayıplara ve ekonomik krize karşı çalışanları korumanın en önemli aracıdır' dedi.
'ASGARİ
ÜCRETLİ 112 GÜN KESİNTİLERE ÇALIŞIYOR'
Sosyal bir devlet
olmanın gereği işçilerin yaşadığı bu kayıpları telafi etmek olduğunu ifade eden
Şen, 'Bu kayıpları telafi etmenin en önemli yollarından biri de ücretli
çalışanların karşı karşıya olduğu büyük vergi adaletsizliğine derhal son
vermektir. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında il vergi daireleri önünde bu
taleplerimizi bir kez daha ifade ederken, özellikle vergi adaletsizliğine
dikkat çekmek için buluştuk. Asgari ücretten yapılan vergi ve diğer kesintiler
asgari ücretin niteliği ile bağdaşmamaktadır. Dolaylı-dolaysız vergi ve diğer
kesintileri dikkate aldığımızda işçinin eline brüt asgari ücretin sadece yüzde
67'si net harcanabilir ücret olarak geçmektedir. Yani işçinin kazandığı üç
liranın biri vergilere ve kesintilere gitmektedir. İşçilerin eline daha para
geçmeden ücretinden doğrudan kesintiler yapılmakta, işçiler bu doğrudan
kesintilerle de kurtulamamaktadır. Asgari ücretli bir işçinin brüt ücretinden
damga vergisi, gelir vergisi, primler ile KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler de
hesaba katıldığında bin TL'ye yakın bir kesinti olmaktadır. Yani 2 bin 943 TL
brüt asgari ücretin yalnızca bin 960 TL'si işçinin eline harcanabilir olarak
geçmektedir. Bir başka ifadeyle asgari ücretli işçi yılın 122 günü vergi ve
diğer kesintiler için çalışmaktadır. İşverenlere sürekli vergi indirimlerinin
getirildiği, bazı şirketlerin vergilerinin sıfırlandığı bir ülkede, asgari
ücretlinin ağır bir vergi yükü altında olması kabul edilemez. Vergide adalet
olmadan ücrette adalet olmaz. Üstelik pandemi koşullarında, yani işçiler ciddi
bir yaşam savaşı içinde iken asgari ücret üzerindeki bu vergi ve kesinti
yükünün kaldırılması bir tercih değil sosyal devlet olmanın bir zorunluluğudur.
Asgari ücrete vergi muafiyeti ve sigorta prim desteği sağlanarak, şu anki
asgari ücret seviyesinde bile işçinin eline 2 bin 943 TL geçecektir. Bir başka
ifadeyle şu anki asgari ücretin net ödenmesi halinde dahi asgari ücret 620 TL
fazla olacaktır. Sosyal devletin gereğini yapmak, asgari ücretten alınan
vergiyi kaldırmak ülkeyi yönetenlerin, siyasi iktidarın sorumluluğudur. Bunun
yanında asgari ücretin tanımı gereği, tüm ücretlilerin asgari ücret kadar
gelirinden de vergi alınmamalıdır. Vergide adaletin temeli, az kazanandan az,
çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ancak işçi sınıfının uğradığı bir başka
vergi adaletsizliği de vergi dilimlerinden doğmaktadır. Mevcut sistemle adalet
dilim dilim doğranmaktadır. Yıllardır sistematik olarak ilk vergi dilimi
tarifesi düşük tutularak asgari ücretliden ve düşük gelirli işçilerden alınan
vergi miktarı artırılmaktadır. AK Parti iktidarında vergi dilimi tarifeleri
asgari ücret ve milli gelir artışından daha az artırıldı. Oysa, vergi dilimleri
tarifesi en az kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranında artırılmalıdır.
2002 ve 2003 yıllarında ilk vergi dilimi tarifesi asgari ücretin 15-16 katı idi.
2020 yılında ilk vergi dilimi asgari ücretin 7,5 katına geriledi. Bu nedenle
asgari ücretliler yılın ikinci yarısında ikinci vergi dilimine girmeye
başladılar. Genel olarak çalışanlar daha çok vergi ödemek zorunda kaldılar.
Vergi dilimlerini düşük tutarak düşük ücretlilerden daha fazla vergi
alınmasının yolunu açtılar. İşte bu nedenle asgari ücret sonrası ilk vergi
dilimine uygulanacak oran yüzde 10'a düşürülmelidir. Böylece asgari ücrete
yakın bir ücretle çalışan işçiler daha az vergi vermiş olurlar. Ülkemizde
ülkeyi yönetenler asgari ücret konusunda da başarı hikayeleri anlatmaktadır'
ifadelerini kullandı.