Özcan: Tarafımız demokrasidir
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şube Başkanı Celil Özcan, geçmişte yaşanan askeri darbelerin mağdurlarınca kurulmuş bir demokratik kitle örgütü olduklarını belirterek, 'Tarafımız demokrasidir, anayasadır, laik rejimin temelleridir' dedi.
Emekli 104 amiralin yayımladığı bildiriye tepkiler sürüyor. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şube Başkanı Celil Özcan, taraflarının demokrasi, anayasa ve laik rejimin temelleri olduğunu belirtti. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin kurulduğu günden itibaren demokrasinin tüm kurumlarına ve kurallarına, cumhuriyetin temel niteliklerine ve kazanımlarına ödün vermeksizin sahip çıktığını kaydeden Özcan, 'Demokrasimizin rafa kaldırılmasına, Anayasa maddelerinin örselenmesine, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laikliğin kaldırılmasına canımız pahasına karşıyız. Her türlü vesayet zihniyetinin tam karşısındayız. Türk Milleti'nin yapısına, kişiliğine ve karakterine en uygun yönetim şekli olan demokrasiye sahip çıkmayı bir yurttaşlık görevi olarak görmekteyiz. Anayasal zemin ve kurallar dâhilinde demokrasimizin güçlenmesi için çalışmaktayız. Hemen belirtmeliyiz ki yakın tarihimizde yaşanan askeri darbelerin mağdurlarınca kurulmuş bir demokratik kitle örgütüyüz. Kuruluşumuzda var olan bu maya; bugün her zamankinden daha güçlü ve daha sağlam bir şekle bürünmüştür. Kendisini ısrarla demokratik kitle örgütü olarak ifade eden, tanımlayan başkaca bir kurum yoktur' dedi.
'TASA
DA, KIVANÇTA BİRLİK VE BERABERLİK'
Dernek binasında
düzenlediği basın toplantısında kaygılarını dile getiren Özcan, 'Millet ve
devlet olarak yaşadığımız sorunların temelinde, üzülerek belirtmeliyiz ki
Atatürk'ün çizdiği rotadan uzaklaşmamız yatmaktadır. En son andımız ve devlet
madalyalarından, nişanlarından Atatürk kabartmalarının kaldırılması
vicdanlarımızı sızlatan ciddi meselelerdir. Aynı şekilde, '˜sarıklı amiral'
görüntüsü geniş kesimlerde kaygıya yol açmıştır. Bununla birlikte, toplumsal
kutuplaşma ve kamplaşma giderek tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Birbirini
anlamak istemeyen, birbirini ötekileştiren, birbirini neredeyse vatan haini
ilan eden, her konuşulandan bir mana arayan sıkıntılı ve sorunlu bir sosyal
yapıya büründüğümüz gerçeği ile yüzleşmekteyiz. Oysa, Atatürk'ün milliyetçilik
anlayışında '˜Tasa da, kıvançta birlik ve beraberlik' esastır. Toplumsal
kutuplaşmanın en büyük nedeni yaratılan acımasız algı operasyonlarıdır. Başta
yazılı ve görsel basının bu konuda ki tavrı dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Bir yarısının diğer bir yarısına hoş gözle bakmadığı toplumlar, yok olmaya
mahkûmdurlar. Toplumsal ayrışmaları derhal sonlandırmamız yaşamsal önemdedir.
Bu konuda, özellikle siyasileri ve yazılı görsel basınımızı sorumlu davranmaya,
söylemlerini gözden geçirmeye davet ediyoruz. Atatürkçü düşünce sistemini
özümsemiş herkes, gerçek anlamda yurtseverdir. Ülkemizin, vatanımızın,
devletimizin bölünmez bütünlüğünü ve Cumhuriyetimizin değerlerini savunmak ve
sahiplenmek yurtseverliğin, vatanseverliğin bir gereğidir. Vatanını seven,
milli benliğe sahip her vatandaş; milletini ve devletini korumak kaygısıyla
hareket eder. Düşünür, üretir, paylaşır.
Vatanseverler içinden demokrasi düşmanı çıkmaz.
Vatanseverler içinden hain çıkmaz. Yeter ki siyasi argümanlar ve algılarla
değil; birbirimizi anlamaya çalışarak hareket edelim' ifadelerine yer verdi.
'LOZAN
VE MONTRÖ HASSASİYETİ'
Özcan, açıklamalarını
şöyle sürdürdü; 'Emperyalizmin '˜böl, parçala ve yönet' projesini boşa çıkarmış
bir büyük lidere sahibiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde tarihte
emperyalizmi ilk kez yenmiş bir milletiz. Ancak; yanlışlıklara ve sorunlu
uygulamalara dikkat etmediğimiz takdirde; bölünüp parçalanacağımız kaygısını
yaşamaktayız. Bu nedenle, Lozan ve Montrö konusundaki hassasiyetlerin her türlü
siyasi ve kişisel algının üstünde tutulmasında yarar görmekteyiz. Lozan ve
Montrö hassasiyeti olsa olsa yurtseverliğin bir işaretidir. Millet ve devlet
olarak varlık nedenimiz olan Lozan ve Montrö'ye ısrarla vurgu yapmamızın
başkaca bir anlamı olamaz. Anayasa, herkesi bağlar. Demokrasi, hepimiz için
gereklidir. Kişilere ya da kesimlere özel yaklaşımlar, anayasamıza aykırı
olduğu gibi demokratik anlayışla da çelişmektedir. Bütünün hayrına olan birlik
ve beraberliğimizi koruyucu çabamızı sürdüreceğiz. Atatürkçü Düşünce Derneği;
toplumun her kesiminin anayasal sınırlar içerisinde; fikir ve düşünce
açıklamasını bir vatandaşlık hakkı olarak görmektedir. Bu hak, anayasamızın
26'ncı maddesince güvence altına alınmıştır. Fikir açıklayan ya da görüş beyan
eden yurttaşlarımızın meslek, unvan ve statüsü ne olursa olsun; belirtilen
düşüncelerin içeriği değerlendirilmelidir. Unvan ve statü, içeriğin önüne
geçmemelidir. Unvan ve statü, içeriği gölgelememelidir. Görüş açıklayanlar;
büyükelçi, hekim, öğretmen, avukat, işçi, emekli, genç, yaşlı, öğrenci olabileceği
gibi emekli asker de olabilir. Demokrasiler; tolerans rejimleridir. Tolerans
ise ön yargılardan, peşin hükümlerden arınmayı ve sıyrılmayı zorunlu kılar. Bu
bağlamda; emekli büyükelçilerin, emekli parlamenterlerin ve emekli amirallerin
düşüncelerini açıklamalarını, Anayasamızın 26'ncı maddesi kapsamında
değerlendirmekteyiz. Biçimsel, şekli tartışmaların yararına inanmıyoruz.
Vesayet ve darbe söylemlerinin gündemde tutulmasını, geçmişin kötü örneklerinin
canlı tutulmasını daha büyük sosyal yaralara yol açacağı endişesiyle
istemiyoruz. Atatürkçü Düşünce Derneği; bir demokratik kitle örgütü olarak;
siyasileri, yazılı ve görsel basınımızı ve yurttaşlarımızı bu konularda bir kez
daha duyarlı davranmaya davet etmektedir. Hepimiz için demokrasi, hepimiz için
adalet, hepimiz için saygı, sevgi ve hoşgörü talebimizi yineliyoruz. Atatürk
devriminin kazanımlarına, cumhuriyetimizin temel niteliklerine sahip çıkarak
demokrasimizi yaşatabiliriz. Milli birlik ve bütünlüğümüzü koruyabiliriz.
Atatürk'ün çizdiği rotadan uzaklaşmanın neden olduğu sorunları yaşadığımızı bir
kez daha hatırlatıyoruz.'