Öğrencisi Kazancıgil'i anlattı: 'O bir Edirne aşığıydı'
Tarihler 12 Ağustos 2017'yi gösterdiğinde '˜Edirne Aşığı' unvanını sonuna kadar hak eden isim olan Yrd. Doç. Dr. Ratip Kazancıgil aramızdan ayrıldı. Vefatının birinci yılında Kazancıgil'i Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden öğrencisi ve Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu anlattı. Dr. Tanrıkulu, Trakya'ya özgü bir dil ile Kazancıgil'e selam yollayarak 'Biz, Ratip hocamızı sakladık. Bizim kıymetlimizdi ve onu sakladık. Nereye sakladık? Güvendiğimiz toprağımıza sakladık' dedi. Dr. Tanrıkulu, Kazancıgil'in tam bir Edirne aşığı olduğunu söyledi.
Malatya'da
12 Mayıs 1920 yılında gözlerini açarak hayat yolculuğuna başlayan ve Tıp Talebe
Yurdu'ndan yetişerek Edirne'de gerçekleştirdiği tıp, tıp tarihi ve Edirne
tarihi çalışmalarıyla '˜Edirne Aşığı' unvanıyla anılan Yrd. Doç. Dr. Ratip Kazancıgil,
tarihler 12 Ağustos 2017'yi gösterdiğinde hayata gözlerini yumdu. Kazancıgil'i
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden öğrencisi ve Edirne Belediye Başkan
Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu anlattı.
Yaklaşık
40 yıl Edirne İl Sağlık Müdürlüğü, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi
ve Deontoloji Anabilim Dalı kuruculuğu, 1957-58 yıllarında Edirne Tabip Odası
Başkanlığı gibi sayısız görevlerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Kazancıgil'in Edirne
hikâyesi, 1950'li yılların başlarında Aydın'dan Trakya Sıtma Mücadele Reisi
olarak Edirne'ye tayini ile başlarken; öğrencisi Dr. Tanrıkulu ile yollarının
kesişmesi ise 1983 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gerçekleşmiş.
Yrd. Doç.
Dr. Kazancıgil'in 2017 yılındaki vedasına kadar yanında bulunarak hekimlik
mesleğinin '˜hiç bitmeyen öğrenciliği'ni devam ettiren Dr. Tanrıkulu, vefatının
birinci yılında kendi ağzından anıları ile birlikte yaşamış oldukları
deneyimleri anlattı. Dr. Tanrıkulu, Şanlıurfa görevinin ardından Edirne'deki
ilk görev yeri olan Kırcasalih'te öğrendiği Trakya'ya özgü bir dil ile
Kazancıgil'e selam yollayarak; 'Biz, Ratip hocamızı sakladık. Bizim
kıymetlimizdi ve onu sakladık. Nereye sakladık? Güvendiğimiz toprağımıza
sakladık' dedi.
'1983 yılı öğrencileri için idoldür'
Yrd. Doç.
Dr. Kazancıgil ile ne zaman tanıştığını sorduğumuz Dr. Tanrıkulu; 'Ratip Kazancıgil,
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne 1983 yılı girişli öğrencileri için bir
idoldür ve çok kıymetli bir hocamızdır. Biz, bütün hocalarımızı çok kıymetli
buluruz. Tıp'taki Hipokrat Yemini'nde de der ki; '˜Hekimler, mesleğe atıldıkları
anda bütün hocalarımız bizim annemizdir, babalarımızdır, ağabeylerimizdir'.
Ben, 1983'te Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandım ve Edirne'ye geldim.
16 yaşını bitirmiş, 17 yaşından gün alan bir öğrenciydim ve ülkesini seven,
hizmet etmek ve doktor olmak isteyen bir gençtim. Birinci sınıfta daha çok
fizik, kimya, biyoloji gibi genel dersler gördük. 1984'te ikinci sınıfta
anatomi, tıp tarihi, deontoloji gibi derslerle birlikte tıbba ve hekimliğe
ısınma zamanı başladı. O arada çok önemli bir insanla tanıştım; Ratip Kazancıgil'
ifadelerine yer verdi.
'Yaşam pratiği ile bizi harmanladı'
Yrd.Doç.Dr.
Kazancıgil'in Tıp Fakültesi dersleriyle ilgili bilgiler paylaşan Dr. Tanrıkulu;
'Sevgili hocamla hem öğrenci-hekim ilişkisi, hem de dostluk ilişkimiz de
gelişti. Hatta 1985-86'da hocamızın başka sınıflara dersi olduğunda dahi
dersine girerdim. Onu dinlemekten, bir şeyler öğrenmekten gerçekten çok zevk
alırdım. Ratip Kazancıgil, her şeyden önce bize hekimin nasıl olması
gerektiğini, hastalarına, hasta yakınlarına ve hekim arkadaşlarına nasıl
davranması gerektiğini anlattı ve öğretti. Kendi yaşam pratiği ile bizi çok iyi
harmanladı. Çünkü hekimlik, teorik bilginin dışında da usta-çırak ilişkisi
gerektiren bir meslektir. Bizim hocalarımız, aynı zamanda bizim ustalarımızdır.
Bugün '˜ekol' dediğimiz; Fransız ekolü, Alman ekolü, Cerrahpaşa ekolü, Hacettepe
ekolü, Çapa ekolü var ise bizim için de aslında bir Edirne Tıp Fakültesi ekolü
de var. Bu ekolü yaratanlar da Ratip Kazancıgil, Recep Mesut, İsmet Dökmeci,
Turgut Yardım, Osman İnci, Murat Tuğrul, Ömer Yiğitbaşı gibi daha ismini
sayamadığım birçok hocalarım gibi bize bir yol açtılar. Bu hocalarımın
içerisinde duayen diyebileceğimiz, gerçekten hem tıp tarihine, hem Edirne
tarihine, hem de Edirne'de meslek olarak da sağlık politikaları açısından da
hizmet vermiş olan Ratip Kazancıgil hocamızı ne yazık ki geçen yıl bu ay, 12
Ağustos'ta kaybettik. Onu kaybetmekten dolayı çok üzgünüz ama tanımaktan da çok
sevinçli ve gururluyuz' dedi.
'Pratiği en iyi anlatan oydu'
Yrd. Doç.
Dr. Kazancıgil'in derslerinde diğer öğretim elemanlarına göre dikkat çeken
farklılığını sorduğumuzda ise Dr. Tanrıkulu cevap vererek; 'Ratip Kazancıgil'in
bizim dikkatimizi çeken ve bizi de mutlu kılan şey; tıp ahlakını anlatırken
kendi yaşam pratiğini ve uzun yıllar yöneticilik yapmış olma vasfından dolayı
hekim-hekim ilişkileri, hekim-hasta ilişkileri, hekim-halk ilişkilerini de çok
iyi anlatıyor olmasıydı. Çünkü Kazancıgil, teorik kısmından çok, kendi yaşam
pratiğinden anlatırdı. Kazancıgil'den bahsettiğimizde; 38 yıl Sağlık Müdürlüğü
yapmış bir insandan bahsediyoruz. Sosyalizasyondan, Trahom Savaş
Dernekleri'nden, Verem Savaş Dernekleri'nden, Sıtma Savaş Dernekleri'nden
geçen, pratiğini de toplumda yapmış olan; işin hem yöneticilik kısmını, hem de
pratik kısmını bilen bir insan olarak hekim-hekim ve hekim-hasta ilişkisini
bize çok iyi anlatan bir hoca oldu. En büyük farkı buydu' sözlerine yer verdi.
'Aktardıklarından çok faydalandım'
Yrd.Doç.Dr.
Kazancıgil'in hekimlik pratiği ile ilgili öykülerinden birini paylaşan Dr.
Tanrıkulu; 'Çok güzel bir öyküsü vardır. Onu ya kendisi yaşadı ya da bir
anekdot diye anlattı. Yolda giderken köprü üzerinde bir hastası ile
karşılaşmış. Hastası; '˜Doktor Bey, karnım ağrıyor. Ne yapmalıyım?' demiş.
Kazancıgil de; '˜Soyun o zaman' demiş. Hasta da Ratip hocama; '˜Burası köprü
üstü. Nasıl soyunayım?' demiş. Kazancıgil de cevap vermiş; '˜Köprünün üzerinde
bu soru nasıl sorulur?' demiş. Nasıl yaklaşılması gerektiğini, hasta-hekim
ilişkisinin nasıl olması gerektiğini hem pratiği ile bize anlatır, hem de böyle
güzel dersler verirdi. Hocamın anlattığı hasta-hekim ilişkisi örnekleri,
çalıştığım köylerde benim de çok işime yaradı. İlk görev yerim, 1990 yılında
Şanlıurfa'dır. Hocamın, aktardıklarından orada da çok faydalandım' dedi.
Kırcasahil'te yeniden kesişen yol
Dr. Tanrıkulu,
Şanlurfa'dan Edirne'nin Uzunköprü ilçesi Kırcasalih beldesine tayin olduktan
sonra yolunun bir kez daha Yrd. Doç. Dr. Kazancıgil ile birleştiğini
açıklayarak; 'Daha sonra Uzunköprü'nün Kırcasalih beldesinde 10 yıl hekimlik
yaptım. Orada çok güzel çalışmalarımız oldu. Kırcasalih'teki sağlık ocağında bağışçılardan
bir oda tadil ettiriyordum. O sırada Kırcasalih Sağlık Ocağı'nın tabelası
düştü. Altından Ali Rıza Reymen Sağlık Ocağı tabelası çıktı. Ben de bunu Ratip
hocama sordum. Ratip hocam da sağlık ocağını kendisinin yaptırdığını söyledi.
1966 yılında, Ali Rıza Reymen isimli bir hayırsever, bir miktar para vermiş ve
Kırcasalih dâhil birçok köyde, beldede Ali Rıza Reymen adına yapılmış. Ratip
hocam; '˜Trakya'nın kadını çok iyidir. O sağlık ocağını yapmamı sağlayan
Kırcasalihli kadınlardır' dedi. Trakya'nın kadını gerçekten çok çalışkan, çok
maharetli, çok bilgili, çok akıllı kadınlarımızdır. Trakya, göçmen özelliğinden
kaynaklanan, kendini yetiştiren ve erkeğiyle eşitleyen, asla erkeğinden geri
olduğunu düşünmeyen bir kadın tipolojisine sahip bir bölgedir. O yüzden biz,
Trakya'yı ve Trakya'da yaşayan insanları bu kadar ileri ve modern görüyoruz.
Kazancıgil de; '˜Kadınların bu kadar öne çıktığı bir toplumda, o toplum hiçbir
zaman geri kalmaz' derdi' ifadelerine yer verdi.
Kazancıgil'in eserleri
1999-2001
yılları arasında Edirne'de İl Sağlık Müdür Yardımcılığı yaptığını da ekleyen
Dr. Tanrıkulu; 'Ratip hocamın Sağlık Müdürlüğü yaptığı eski Sağlık Müdürlüğü
binasını restore ettirmek istedim ve yaptık. Şu anda Verem Savaş Dispanseri'nin
karşısındaki yerdir. Bir dönem E-Tur'a verildi, bir ara Bulaşıcı Hastalıklar
Şube Müdürlüğü oldu, şu anda da Edirne Valiliği'nden bir birim kullanıyor.
Ratip hocamın, Sağlık Müdürlüğü yaptığı binasını restore ettirme kısmetine de
sahip oldum. O binayı bize anlatırdı ve çok önemserdi. Restore ettirdikten
sonra da birkaç defa o binayı birlikte ziyaret ettik. Benim öyle bir şansım da
oldu. Hem eski Sağlık Müdürlüğü binası, hem de Sultan II. Bayezid Külliyesi
Sağlık Müzesi, Kazancıgil'in eseridir' dedi.
'Edirne aşığıydı'
Yrd. Doç.
Dr. Kazancıgil'in tıp ve tıp tarihi bilgisinin yanında Edirne'nin yerel
yönetimine de önemli katkılar sunduğunu açıklayan Dr. Tanrıkulu; 'Sevgili
hocama sadece tıp ya da tıp tarihi açısından kendisinin öğrencisi olmamın
dışında, yerel yönetime geçtiğim zaman da Kazancıgil'in Edirne için yapmış
olduğu hizmetleri, Edirne tarihine katkılarını çok daha iyi anladım. Bu da beni
inanılmaz mutlu etti. Sevgili hocam, bir Edirne aşığıydı' sözlerine yer verdi.
Kazancıgil anısına özel sayı
28 yıldır
hekimlik mesleğini ve 30 yıldır Tabip Odası aktivistliğini devam ettirdiğini
söyleyen Dr. Tanrıkulu; 'Çok sık Tabip Odası Başkanlığı, Genel Sekreterlik,
Yönetim Kurulu Üyeliği, Onur Kurulu Üyeliği yaptım. 2007 yılında da Edirne
Tabip Odası adına '˜Docere' adlı bir dergi çıkarmaya başlamıştık. '˜Docere',
Latince'de tıp eğitimi demektir. '˜Docere' Dergisi'ni çıkarınca bir sayısını da
Ratip hocamıza ayırmaya karar verdik. 3 aylık periyodlarla çıkardığımız bir
dergiydi. İyi ki de yapmışız. Biz, bir anlamda anı biriktirmesine vesile
olmuşuz. O kadar mutlu oldum ki. 2007 yılının Temmuz, Ağustos, Eylül sayısını
sevgili hocam '˜Dr. Ratip Kazancıgil Özel Sayısı' diye çıkarmışız. 11 yıl önce
böyle bir dergi yapmışız. Dergiyi, Pazar Günü Kent Müzesi'nde dağıtacağız. Öğretim
Görevlisi Nilüfer Gökçe, Dr. Murat Tuğrul,
Dr. Erhan Aksoy, Dr. Gamze Varol Saraçoğlu, Dr. Mevlüt Yaprak, Dr. Alper
Eker ile birlikte Kazancıgil'in arşivinden fotoğraflarla bezediğimiz ve benim
de sunuş yazısını yazdığım bir dergiyle hocamızı taçlandırmışız. Ratip Kazancıgil,
Edirne'ye kendini adamış bir insan olarak 1957-58 yıllarında da Edirne Tabip
Odası Başkanlığı yapmıştır' dedi.
'Doktorların sera çiçeği olduğu söylemişti'
Edirne
Tabip Odası Başkanlığı görevini sürdürdüğü 2017 yılında '˜Ustalarla Buluşuyoruz'
adı altında etkinlikler düzenlediğini söyleyen Dr. Tanrıkulu; 'Ustalarımızla
buluşurken Ratip Kazancıgil, Saadet Yardım, Gültaç Özbay hocalarımızı getirdik
ve anılarına başvurduk. Onların anılarını ve kendilerini anlatmalarını istedik.
Ratip hocamın orada bir lafı çok kıymetliydi. Ben, ilk başta biraz yadırgadım.
Sonradan düşününce derinliğini anladım. '˜Doktor, sera çiçeğidir' dedi. Ben çok
halkçı, halkla beraber bir insanım. Kendimi serada yetişen bir çiçek gibi
görmemiştim. Ama şunu söylemek istediğini sonradan anladım; özel yetişmesi
gereken, eğitimi özel olan, çok ciddi eğitimden geçmiş olması gereken ve iyi
bakılması gereken bir meslek grubunu tanımlıyordu. '˜Sera çiçeğidir' derken
halktan ayrıştırma yapmıyor, '˜Doktorunu iyi yetiştir, iyi eğitim ver, iyi
koşullar sağla ki halkın sağlığına ve insanlara ciddi bir şekilde şifa versin'
diyor' ifadelerine yer verdi.
'Vücut 90 ama beyin 40'lı yaşlardaydı'
'˜Ustalarla
Buluşuyoruz' etkinliklerine katılan Yrd. Doç. Dr. Kazancıgil'in ilerleyen
yaşına rağmen anlatımının çok kuvvetli olduğunu hatırlattığımız Dr. Tanrıkulu,
Kazancıgil gibi insanların beyinlerinin hiç durmadığını ve yaşlanmadığını
belirterek; 'Ratip hocamdan bunu yakından duydum. '˜Beynim vücudumu motive
ediyor ama vücudum ona yetişemiyor' derdi. Vücut 90 yaşında ama beyin hâlâ
40'lı yaşlarında. Vücut ona ayak uyduramıyor. Aynı durumu bugün Saadet Yardım
hocamızla yaşadık. Pazar günü düzenleyeceğimiz Ratip Kazancıgil anma etkinliği
için kendisini çağırdım ama o da aynı şeyi söyledi. '˜Vücudum kalkmıyor ama
beynim çok berrak' dedi. Bu tip insanların beyinleri hiçbir zaman yaşlanmıyor.
Beyin çalışırsa, yeni şeyler öğrenirse, üretim yaparsa yaşlanmaz' dedi.
Son anına kadar üretmiş
Yrd.Doç.Dr.
Kazancıgil'in hayata gözlerini yummadan önce çalışmalarına devam edip
etmediğini sorduğumuz Dr. Tanrıkulu, Kazancıgil'in Osmanlıca çevirilerine devam
ettiğini belirterek; 'Ratip Kazancıgil, toplumsal hafıza açısından son anına
kadar Osmanlıca çevirmeye çalıştı. Edirne tarihini çevirmeye çalıştı. Son anına
kadar çeviri yaptı. '˜Edirne'ye yeni bir katkı verebilir miyim?' dedi. Üretimi
durmadan son yıllarına kadar Edirne'yi düşündü. Edirne'de kurmadığı dernek
kalmadı. Edirne Turizm ve Tanıtma Derneği'nin kurucusudur. Edirne Valiliği ve
Edirne Belediyesi ile birçok iş yapmıştır. Edirne'nin politikasına, yaşam
biçimine katkısı olan çalışmalar yapmıştır. Bize de çok örnek olmuştur. Ratip
hocam, Sağlık Evi'ne girmeden önce ebenin mutfağına girer, temiz mi, kirli mi
diye kontrol edermiş. Bütün ebeler, Ratip hocanın denetiminden korkarlarmış.
Öyle titiz ve çalışılması zor bir adam. Ama halkın sağlığı için halkın yaşamına
o kadar çok önem vermiş. Birçok görevlerde bulunmasına rağmen Edirne'nin
tarihinden kopmamış. Bir nefer gibi durmadan araştırmış, bazı şeyleri Edirne'ye
yerleştirmeye çalışmış' sözlerine yer verdi.
'Ratip hocamızı sakladık'
Dr.
Tanrıkulu, Yrd. Doç. Dr. Kazancıgil'in kendisine olan kazanımlarını da
açıklayarak; 'Ratip hocam ile ilgili beni en çok mutlu eden şey, bir tıp
öğrencisi olarak; onunla tanışıp, hastaya ve halkına olan sevgisini almış
olmamdır. Onu bana aktarmış olması, verdiği en iyi derstir. Bu toprakları, Edirne'yi,
Edirne ve Türk halkını sevmek, Türk hekimleri ve özelde de benim için çok
önemlidir. Ratip Kazancıgil'in bana en büyük katkısı yaptığım işi sevmek ve
hizmet verdiğim insanlara saygı ve sevgi duymaktır. Ona çok teşekkür ediyorum.
Nurlar içinde yatsın. Ben, Şanlıurfa'dan Trakya'ya geldikten sonra
Kırcasalih'te bir laf öğrendim. Çok sevdiğim bir laf; '˜Sakladık'. '˜Babamı
sakladık', '˜Dedemi sakladık' diyorlar. Vefat etti, öldü, defnettik demiyor.
Neyi saklarsın? Kıymetlini saklarsın. Nereye saklarsın? Güvendiğin bir yere
saklarsın. Trakya'daki bu '˜Sakladık' kelimesi beni çok etkilemişti. İlk kez
Kırcasalih'te duymuştum. Biz de Ratip hocamızı sakladık. Bizim kıymetlimizdi ve
onu sakladık. Nereye sakladık? Güvendiğimiz toprağımıza sakladık. Onu tanımış olmak,
elini sıkmak, elini öpmek benim için büyük bir onur ve gurur kaynağıydı.
Anısını da hep yaşatmaya devam edeceğiz' dedi. Yrd.Doç.Dr. Kazancıgil, Pazar
günü Yıldırım Mezarlığı, Edirne Kent Müzesi ve Selimiye Camii'nde düzenlenecek
törenlerle vefatının birinci yılında anılacak.