Kaybolan lezzetler canlanıyor
Grubun adı Atalık Tohum Takası. ATT bir facebook grubu ve şu an itibariyle üye sayısı 36 bin civarında ve üye sayımız her geçen gün artmakta. Bu grubun dernek, vakıf gibi herhangi bir resmiyeti yok. Tamamen imece usulü çalışan üyelerden oluşuyor. Grup, atalık tohumlarımızın doğru planlanmış yöntemlerle kontrollü takasının sağlanarak çoğalmasına katkı sağlamak ve bizim artık unuttuğumuz, çocuklarımızın ise hiç tanımadıkları sağlıklı lezzetlere daha çok ulaşabilmek amacıyla kurulmuş. Şehirler bazında grup toplantıları düzenleniyor. Toplantıların amacı, tanışmak, tohum ihtiyacını, verilecek tohumları belirlemek ve tohum takası ve hibesi yapmak. Tohumu olmayan ancak bu işi yapmaya gönüllü kişiler de toplantılara katılıp tohum alabiliyor.
Atalık Tohum Takası grubunun temsilcisi Selçuk Yıldırım GÜNDEM'e konuştu.
Tohumu nasıl buluyor
ve paylaşıyorsunuz?
Grup yöneticisi Bursa'da yaşıyor. İllerden topladığımız
atalık tohumları merkeze gönderiyoruz. Merkezde toplanan tohumlar adil bir
şekilde illerdeki temsilcilere gönderiyorlar. Grup yönetimi ilk başlarda
bireysel olarak istekte bulunanlara istedikleri tohumları kargo ile
gönderiyormuş ama kargo ücreti nedeniyle gönderilen tohumlar geri dönüyormuş.
Daha sonra bakmışlar ki böyle olmuyor, sistemli bir ağ kurup tohumları bu
şekilde illere göndermeye başlamışlar ve illerdeki temsilciler aracılığıyla
ilerlemeye başlamışlar. Tohum takas sistemimiz iki yöntemle çalışıyor. Her ilin
kendi grup içerisinde yaptığı takaslar oluyor. Diğeri ise, her ilin kendi grubu
dışındaki facebook sayfasından yaptığı takaslar. Sistem 3 yıla yakın bir
süredir bu şekilde çalışıyor. Ben de bir buçuk yıldır bu gruba üyeyim.
Edirne'de çalışmalar
nasıl gidiyor?
Bugün yaptığımız toplantı Edirne bazında üçüncü toplantı.
İlk toplantımıza 2-3 kişi katılmıştı. İkinci toplantımıza 10 kişi katıldı.
Bugün yaptığımız toplantıya ise gördüğünüz gibi yaklaşık 30 arkadaşımız
katıldı.
Siz bu işe nasıl
girdiniz?
Ben köy çocuğuyum. GDO'suz tohum araştırmaya başladığımda
çevremde kime sorduysam bulamadım. Köydeki vatandaşa soruyorum, yok diyorlar.
'˜Neden ekmiyorsunuz' diye soruyorum; yazın domates 50 kuruş oluyor, ne diye
uğraşıp, su parası vereceğim mantığıyla ekmediklerini söylüyorlardı. Geçtiğimiz
yıl domates fiyatı 6-7 lirayı geçmişti, bu yıl daha da arttı. Bu ayrı bir konu.
Esas olarak benim 2 yaşında bir kızım var. Onun için nasıl sağlıklı sebze meyve
yetiştiririm diye düşünerek arayış içine girdim. Tarım işiyle uğraşan,
sebzecilik yapan birine '˜atalık tohum var mı' diye sordum. O da standart tohum
kullandığını, atalık tohum olmadığını söyledi ve gruptan bahsetti. Bu şekilde
bu gruba girdim. Edirne'de temsilci olmadığı için beni Edirne temsilcisi
yaptılar. Şimdi hem yönetimle iletişimi sağlıyorum, hem de toplantılar yapıp
atalık tohum paylaşımını sağlıyorum. Ürettiğimiz tohumlardan arkadaşlar bana
getirecek ve ben de merkeze göndereceğim. Atalık tohum nasıl anlaşıyor
derseniz, o ürünü en az üç kez ekeceksin verimde ve ürünün şeklinde giderek
düşüş ve bozulma olmuyorsa atalık olma ihtimali fazladır.
Amacınızı
açıklayabilir misiniz?
Amaç atalık tohumları araştırmak, bulmak, çoğaltmak ve
yaymak. Ben köyde domates ektim ama evin bahçesinde pek ekecek alan kalmadı.
Ahır, garaj, ambar, balkonda bir şeyler yapayım derken domatesler olmadı. Fazla
su verdiğim için boya gittiler ve çiçek açtılar ama ürün vermediler. Ama biberlerden
herkese fazla fazla dağıtacak kadar ürün aldım.
Köyde arazi var ama su yok. Bu tohumları ekip çoğaltmak için valilikten
Edirne yakınında bir yer talep edeceğiz. Umarım bize bir yer gösterirler ve
paylaşmak üzere tohumlarımızı çoğaltırız. Edirne Tarım İl Müdürlüğü'ne sebze
yetiştiriciliği kursu açıldı. Ben ve gruptan birçok arkadaşım o kursa gidiyoruz
ve çok yararlı bilgiler ediniyoruz.
Gübre ihtiyacını nasıl
karşılıyorsunuz?
Bir hobi olarak bu kimyasal gübreler yerine ne
kullanabilirim diye araştırma yaptım ve sosyal medyada mucizevi gübre çok
bahsedilen, haberleri yayılan solucan gübresini Edirne'de bulabilir miyim diye
araştırdım. Bu grupla tanışmama vesile olan genç bir arkadaşla iletişime
geçtim. Başlangıçta kendisinden tanesi 10 kuruştan 1000 tane solucan aldım ve
bir leğende gübre üretmeye başladım. Sonra bir kitaplığı bu iş için uygun hale
getirip evin bodrumunda solucan gübresini çoğalttım. Şimdilerde 2 metreküplük
bir kasaya aktardım ve orada üretime devam ediyorum. Evimden çıkan organik atıkları
bu şekilde değerlendiriyorum. Elma, armut, patates, muz, lahana vb. aklınıza ne
gelirse tüm atıkları solucanlara veriyorum ve onlar da özel bir sıvı salgılayıp
ayrıca dışkılarıyla bu organik atıkları gübreye çeviriyorlar. Bu solucanlar
Kırmızı Kaliforniya Solucanı diye adlandırılıyorlar. Bu solucanların sindirim
sistemi olmadığı için bu atıkları bazı enzimler salgılayarak parçalıyorlar. Bu
enzimler de toprağa yararlı bakteriler salgılıyor. Sadece asidik bitki atıkları
dışında her sebze ve meyve atığı bu şekilde gübreye dönüşüyor. Atıkları bu
şekilde kullanarak çevre kirliliğini de engelliyoruz. Ürettiğim gübreyi bu yıl
tohumlarımı çimlendirmek için kullanacağım.