Kadın fotoğrafçının başarı hikayesi

EFSED'nin Edirne Belediye Başkanlığı desteği ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği fotoğraf sunumun etkinliğinde fotoğrafseverlerle bir araya gelen fotoğraf sanatçısı Başak Balkan, '˜Süpürgemin Telleri', '˜On İki İmam' ve '˜İstasyon Berberi Cavit' sunumları ile Sami Güner Kupası'nın 3 etabında da 3'te 3 oy alarak kazanmasının hikâyesini anlattı.

Kadın fotoğrafçının başarı hikayesi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Edirne Fotoğraf Sevdalıları Derneği'nin (EFSED) Edirne Belediye Başkanlığı desteği ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği fotoğraf sunumun etkinliğinde fotoğrafseverlerle bir araya gelen fotoğraf sanatçısı Başak Balkan, Sami Güner Kupası'nı kazanmasındaki fotoğraf sunumlarını ve hikayelerini anlattı. Dr. Fatma Şakir Memik Kadın Merkezi'nde düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını EFSED Başkanı Enver Aydın yaptı. Aydın konuşmasında EFSED'in üçüncü fotoğraf sunumu etkinliğini düzenlediğini belirterek; 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Edirne'nin en başarılı kadın fotoğrafçılarından biri olan sevgili Başak Balkan'ın Sami Güner Kupası gösterisini izleyeceksiniz. Sami Güner, 1915 yılı Priştina doğumlu, 1960 - 1991 yılları arasında Türkiye fotoğrafları ile tanınan, Türkiye'yi köşe bucak fotoğraflayan, dünyaca ünlü Türk fotoğraf sanatçısıdır. Türkiye'de fotoğraf alanındaki ilk devlet sanatçısı unvanını alan, ülkesine, doğaya ve insana aşık bir kişidir. Fotogen'in kurucu üyesidir. 20 Şubat 1991 tarihinde Bursa'da düzenlediği bir sergi dönüşü geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Fotogen, kendisi adına bir kupa düzenledi. Kupa, maddi getirisi olmayan bir yarışmadır. Edirne'deki Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ndeki gibi 3 yıl üst üste şampiyon olmanız gereken bir yarışmadır. Üçüncü yılın sonunda altın kemer alıyorsunuz. Uzun bir süreç ve çok emek isteyen bir yarışma' ifadelerine yer verdi.

Aydın'ın konuşmasının ardından '˜Süpürgemin Telleri', '˜On İki İmam' ve '˜İstasyon Berberi Cavit' sunumları öncesinde konuşma yapan Balkan; 'Benim için çok anlamlı bir gün. Bu gösterimin Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne denk gelmesi benim için ayrı bir gurur. Çünkü hepimiz emekçiyiz, önce evladız, sonra anneyiz, eşiz. Hayatın her aşamasında varız. Ne mutlu ki yaptığım hiçbir işte gerek aile gerekse meslek hayatında hiçbir şeyde ortalama olmadığımı zaman geçtikçe görüyorum. Emeklilikten sonra başladığım fotoğrafta da biraz işin üniversitesinden başlamışım galiba. Ortalamayı bir türlü tutturamıyorum açıkçası. Emekçi Kadınlar Günü, Amerika'nın New York kentinde bir dokuma fabrikasında ağır çalışma koşullarının, ağır iş gücünün ve düşük ücretin verildiği bir dönemde kadınların grev kararı almasıyla başlayan, nedeni belirsiz bir şekilde fabrikanın yanması üzerine 129 kadının ölmesi olayıdır. Aslında kadın emekçi dediğim zaman tüylerimi diken diken eden bir olaydır. Onları, attıkları bu adımdan dolayı ruhlarını şad ediyorum. 1921'den itibaren de Türkiye kabul ediyor. İyi ki de kabul ediyor. Yeter ki anlamı yerine otursun, farkındalığımız olsun' dedi.

Özgeçmişini açıkladı
Balkan, konuşmasında katılımcılara özgeçmişiyle ilgili de bilgiler vererek; 'Trakya Üniversitesi emekli öğretim görevlisiyim. Edirne'nin çok güzel bir şirketi var; ETUR. Onun da 2000 yılından itibaren yöneticiliğini yapmış, 2006'ya kadar rahmetli Fahri Yücel valimizin vefat etmesiyle birlikte işlevi bitirilmiş bir şirket. Orada da yöneticilik yaptım. 2012 yılında emekli oldum ama 2 yıl daha Üniversitede derslerime devam ettikten sonra EFOD'da fotoğraf temel eğitimine başladım. Eğitimi bitirdikten sonra foto-maratonlar, yarışmalar derken atölyelere girmeye başladım. EFOD, gerçekten Behiç Günalan, Enver Şengül hocama, benim bazı şeyleri daha iyi özümsememe sebep olan kuzenim Serdar Akyay'a da buradan sevgilerimi, saygılarımı, teşekkürlerimi iletiyorum' sözlerine yer verdi.

'Temel eğitim alabilirsiniz ama iş sahada'
Konuşmasında fotoğraf sanatıyla ilgilenenlere de seslenen Balkan; 'Bir temel eğitim alabilirsiniz ama iş sahada. Sahaya çıkmadığınız müddetçe kendinizi ilerletmeniz mümkün olmayabilir. Ama öncelikle makinanızı iyi tanıyın. Sami Güner Yarışması, zorlu bir süreç. Bir tek sunum ya da bir tek fotoğrafla katılmadığınız bir süreç. Sunumlardaki fotoğraflar yaklaşık 280 fotoğraftan oluşturulmuş sunumlardır. Bu sunumlar, bir senede hazırladığım, belli bir hikayesi olan ve konuyu içeren sunumlardır. İlk etap ile ikinci etapta 3'te 2 çoğunluğun oyu tur atlamanıza yeterken son etapta 3'te 3 almanız gerekiyor ki kupaya hak kazanasınız. Zorlu bir süreç. Ben basitten başladım. Birinci turu atladığımda elimdeki film belgesel niteliğindeydi. Onun için kendimde bu cesareti buldum' dedi.

'Çıraklık dönemimdi'
Açılış konuşmasının ardından Sami Güner Kupası'nda ilk etabı geçmesini sağlayan '˜Süpürgemin Telleri' adlı sunumunu gerçekleştiren Balkan; 'Birinci, sunum süpürge borsasının olduğu, süpürgeciler atölyelerinin bulunduğu bir yer. Buraya ilk olarak Behiç Günalan Atölyesi ile gitmiştim. Sadece bir süpürgeciye bağlanıp kalmadığımı, bütün atölyeleri tek tek dolaşarak ne yaptıklarını çektiğimi daha sonra fark ettim. Oradan da bir belgesele yatkınlık olduğunu gördüm. Mimar Sinan'ın dediği çıraklık, kalfalık, ustalık dönemlerinde bu sunum da benim çıraklık dönemim diyebilirim. Jüriden aldığı tepki; '˜arkama dayandım, bir film izler gibi izledim' denilen bir sunum olmuştu ve 3'te 3 alan sunumlardan biri oldu. Bu sunumla birinci turu geçip ikinci tura geldim. Bu fotoğrafları 2012 senesinde çektim. 2013'te birinci turu aldım. Bütün fotoğrafları tek tek teknik olarak inceliyorlar. Burada önemli olan, fotoğrafınız çok iyi kalite olacak. Bütün tekniklere uygun olacak. Ardından da müzik, fotoğrafınızın önüne geçmeyecek. Müzik, fotoğrafınızın önüne geçerse sizin hazırladığınız sunumun bir değeri kalmıyor. Kafasını müziğe takıp fotoğrafı incelemiyor bile. Bir belgesel hazırlamanın çok incelikleri var. En fazla 6 dakika olacak. Birinci sunumum 4,5 dakikadır ve yaklaşık 62 fotoğraf var' ifadelerine yer verdi.

'Muazzam bir düzen gördüm'
'˜Süpürgemin Telleri' sunumunun ardından Sami Güner Kupası'ndaki ikinci etap sunumu olan '˜On İki İmam' sunumunu gerçekleştiren Balkan; 'İkinci etabı geçtiğim fotoğrafları da İstanbul'da 2012-2013 yıllarında çektim. Burada sadece kadınlar, çocuklar, eller ve yüzler işlediğim konuydu. Hiç kimseye özel olarak bana bak demeden, doğal ortamında çektiğim fotoğraflardan oluşan bir sunum. Her yıl Muharrem ayının 10'uncu günü İstanbul Halkalı'da bu anma etkinliği yapılıyor. O gün Caferiler ve Aleviler ayrı ayrı törenler yapıyorlar ama sonuçta gittikleri ve birleştikleri yol aynı. O zaman zarfından kesici alet, bıçak kullanmıyorlar. 12 gün oruç tutup, 12'nci gün sonunda 12 çeşitten oluşan aşurelerini yapıyorlar. Bir daha Hüseyin'in öldürülmesi, kardeş kavgası gibi bir olayın gerçekleşmemesi duasıyla hareket ediyorlar. İlk çekime gittiğim zaman muazzam bir düzen gördüm. Bir askeri disiplin çerçevesinde geliyorlar. Çocuklar çok dikkatimi çekti. Çocuklar hiçbir şekilde ağlamıyor, isyan etmiyor. Eskiden zincirlerle kan dökme, kan çıkarma olan bir adetmiş. Yasaklandıktan sonra Kızılay çadırı kuruluyor. Önünde insanlar geliyor, kuyruğa giriyor ve kan veriyorlar. Kan dökmeyi kan verme şekline döndürdüler. Bir taraf un kavurup helva yapıyor. Evlerini de size mutlaka açıyorlar. Muazzam derecede ikramları var. Diğer taraf da 12 günün sonunda aşure dağıtıyor. Ama sonuçta doğruluk olsun, yalan olmasın, dedikodu yapılmasın ve insanların iyiliği üzerine oluşturdukları bu ritüelin felsefesi etrafında toplanmış bir grup. Burada da fotoğraf ve sunum anlamında baktığınız zaman Zeynep denilen yerde Zeynep yazılı bir kızın çıkması, müzik ile fotoğrafın uyumudur' dedi.

Kupayı getiren yavru kuşlar
Fotoğraf sunumu etkinliğindeki son sunumunda '˜İstasyon Berberi Cavit' adlı üçüncü etap sunumunu gerçekleştiren Balkan; 'İlk iki gösterim ve bu son gösterimin kademe kademe gittiğinin farkındasınızdır. Basit, biraz daha çıta yükseldi ve sonuncusunda zirve yaptı. Çünkü ilki bir atölye çalışmasının sonucuydu. İkincisi, iki senelik çalışmanın toparlanmasıydı ama üçüncüsü tek başına 6 ay süren, sadece hafta sonları İstanbul'a gidip geldiğim bir çalışma oldu. Berber Cavit, Yedikule İstasyonu'nun yan tarafında hâlâ çalışıyor ve eski usul çalışıyor. Eski makaslar, usturalar vs. 2 tane koltuğu var. 2 koltukta hem o insanı çekmeye çalışacaksın, bir şekilde de bana poz vermemesini istiyorum. Olduğu gibi çekmek istiyorum. Edirne'den gelmiş bir kadın, erkek berberinde. İlk önce kendini tanıtacaksın, güvenini sağlayacaksın. 3 hafta boyunca hiç çekim yapmadım. Kahvecisi, berberi, mahallenin kadınları 3 hafta sonunda bana alıştılar. Kahveci kendiliğinden kahve getiriyor, Cavit abi kahve yapıyor, ben de giderken onlara kek, börek götürüyordum. Onlarla çok büyük bir zevkle çalıştık. Çok güzel bir 6 ay geçirdim. Benim çektiğim bu fotoğrafları İstanbul'daki fotoğrafçılar da çekebiliyordu. Ama benim burayı kazanmam için bir farklılığım olmalıydı. Çekimlerim bitti, röportaj yapacağım ve sorularımı hazırladım. Cavit abinin berberliği kadar meşhur kanaryacılığı var. Dükkân kanarya dolu. Röportaj yapmadan önce kapı açıldı ve 3 tane çocuk ellerinde bir kuş yuvası ile içeri girdi. Yeni doğum, anne besleyemediği için (Cavit abi beslesin) diye getirmişler. O fotoğrafları saklıyorum. O fotoğrafçı şansıydı. Benim, bu kupayı kazanmamda etkili olan şey, kuş yavrularını çekmem oldu. Çünkü onlar kimsede yok. Ödül töreninde de bana daha önce Cavit abiyi fotoğraf çekerek sergisini yapmış Yusuf Darıyerli ve Cavit abi kupayı birlikte verdiler. Benim için çok anlamlıydı' sözlerine yer verdi. Balkan'ın fotoğraf sunumları katılımcılar tarafından beğeniyle izlenirken, sunumun ardından EFSED Başkanı Enver Aydın, Balkan'a teşekkür ederek çiçek takdim etti.