İriş: Eğitim düzeni iflas etti
SP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, bugünkü eğitim düzeninin iflas ettiğini, sınıfta kaldığını kabul etmek gerektiğini belirterek 'Üretimin ancak, ehliyetli, liyakatli, basiretli idarecilerin yönetimleriyle gerçekleşebileceğini bilen gençler yetiştirmek gayemiz olmalıdır. Ülkemizi ancak bu vasıfları kazanmış bir gençlik ayağa kaldırır' dedi.
Saadet
Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, Edirne Saadet Partisi İl
Teşkilatında bir basın toplantısı düzenledi.
İriş, Eğitim ile ilgili, 2018 '“ 2019 eğitim yılı arifesinde düzenlediği
toplantıda; şahsiyet ve karakter eğitimine önem ve öncülük verilmesi, taklitçi
ve ezberci eğitim sistemlerinin toplumu ileri götürmeyeceği konusunda uyarıda
bulunarak mevcut eğitim düzeninin sınıfta kaldığına hatta iflas ettiğine vurgu
yaptı.
'İlkokuldan sonra ayrı olsun'
İriş,
son günlerde gündemde olan karma eğitim tartışmaları ile ilgili bir soruya ise,
'Bana göre kız çocuklar ile erkek çocukların ilkokuldan sonra ayrı okutulması
kesinlikle çok faydalıdır. Ben erkek öğretmen okulu mezunuyum ve faydasını
biliyorum. İstanbul'da çok kaliteli okulların erkek lisesi, kız lisesi adı
altında olduğunu bilirsiniz. Türkiye'nin en kaliteli liselerierkektir veya
kızdır. Kız çocuğuyla erkek çocuğunun ayrı okutulması, eğitime odaklanmasına,
heyecanını ve enerjisini büyük ölçekli olarak dersine ve araştırmasına
vermesine katkı verir, bu çok doğal bir şeydir. Eskiden kız öğretmen-erkek
öğretmen, kız sanat, erkek sanat okulları vardı zaten. Ayrı isteyen ayrı gitsin
beraber isteyen beraber gitsin.İlle de zorlamaya gerek yok. Biraz daha rahat
olalım diyorum, bu baskıdan bıktık artık. Herkes rahat olursa gelişiriz. Bunlar
sorun değil, sorun iyiyi güzeli yakalayabilmektir, sorun kaliteli eğitimdir'
dedi.
'Hayırlı olsun'
Toplantının
gençler ve millet için hayırlı ve faydalı bir toplantı olmasını dileyen SP
Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş şöyle devam etti: 'Bir eğitim, öğretim
yılına daha giriyoruz. İlk, orta liseye giden öğrencilerimiz 18 milyon
civarında. Üniversite öğrencileriyle beraber 20 milyonu aşıyor. Yani
nüfusumuzun dörtte birinden fazlası yeni bir eğitim yılına başlıyor. Bu vesile ile öğrencilerimize,
öğretmenlerimize ve tüm eğitim camiasına hayırlı, başarılı bir eğitim, öğretim
yılı temenni ediyoruz. Bu sürecin en az öğrenciler kadar heyecan taşıyan bütün
velilerimiz için de hayırlı olmasını diliyoruz. Eğitimin, gerek fert gerekse
milletlerin hayatında müstesna bir yeri vardır.
Bireyler, dolayısıyla toplumlar ne kadar iyi eğitim alabilirlerse
yaşamları o kadar kaliteli olur.'
Dört unsur önemli
'Eğitim
deyince dört önemli unsuru ele almak gerekir' diyen İriş aile, sosyal çevre,
medya ve okulun, iyinin, güzelin, faydalının ve adil olanın gerçekleşip katkı
sağlaması durumunda görevlerini yapmış olacaklarını kaydetti.
'Öğretmene itibarı kazandırılmalı'
Bina,
araç, gereç ve benzeri imkânların tabii ki eğitim kalitesine etkileri
tartışılmaz olduğunu ancak binanın da her şey olmadığını bilmek gerektiğini
belirten Mustafa İriş, öğretmenlerin eğitimdeki yeri konusunda ise 'Öğretmen
eğitimin temel direğidir. Okul binalarında kırık dökükler olsa da hatta
müfredat /sistem sorunları olsa bile tıkanıklığı iyi bir öğretmen aşabilir. Bir
öğretmen hem sistemden hem müfredattan hem de okulun fiziki şartlarından çok
daha önemlidir. Yani iyi öğretmen yoksa sonuç iyi olmaz. Bundan dolayı öğretmen
yetiştirilmesi konusu çok titizlikle ele alınmalıdır. Öğretmenlik bilgi,
becerinin yanında bir sanattır. Öğretmen olacakların seçimleri de, eğitim - öğretimleri de özel olmalıdır. Çünkü
gençliğin yetişmesinde, topluma
kazandırılmasında, en önemli sorumluluklardan biri öğretmenlere aittir. Öğretmenlerin
kaybettirilmiş ya da kaybettirilmiş itibarının yeniden kazandırılması için
noksanlıkların giderilmesi lazım. Toplumdaki saygın yerine ulaşması lazım' ifadelerini
kullandı.
'Aynı geminin yolcularıyız'
Taklitçi
ve ezberci eğitim sistemleri toplumu ileri götüremeyeceğini belirten İriş daha
sonra şöyle dedi: 'Heyecan vermeyen, iyiliğe sevk etmeyen bir eğitim düzeninden
fayda gelmez. Bundan dolayı kanaatimizce ülkenin en önemli kanayan yarası
eğitim konusudur. Zaten Milli Eğitim Bakanı da eğitimdeki durumumuz için '
kıyameti koparmamız gereken bir durum' diyor. Diyor da bu kıyameti kimler
koparacak? Konunun vahameti halkımızın tüm kesimlerinde nasıl fark edilecek?
Çözümleri kim ortaya koyacak? Evet, bu konu hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü aynı
ülkenin çocukları, aynı geminin yolcularıyız. Bu konu tüm velileri, dernek,
vakıf tüm kuruluşları, iş dünyasını,hasılı hepimizi ilgilendiriyor. Ama geminin
dümeninde kimler varsa, birinci sorumlu onlardır. Genel eğitim politikasını
yöneticiler belirler. Hedefler ortaya konulur. Bu hedeflere ulaşılması için her
türlü plan, program yapılır. Bu planların gerçekleşmesi için gereken şartlar
hazırlanıp, takip edilir. Bu konuda da birinci mesul yöneticilerdir. 'Bir başka
ifade ile eğitimin karnesi yöneticilerin karnesidir.'
Bakın,
eğitimde dünyada kaçıncı sıradayız? Dünya eğitim forumu eğitim kalitesi 2018
raporuna göre Türkiye 137 ülke arasında 99'uncu sırada. Fizikte, matematikte
yerimiz neresi gibi soruları sormayacağız. Ama Yargıtay başkanı; (Hukuk
fakülteleri 5 yıla çıkarılsın. Birinci sınıfta Türkçe / dilbilgisi dersleri
zorunlu olsun)diye YÖK'e başvuruyorsa konu gerçekten vahimdir. Sadece o mu?
İstanbul Milli Eğitim müdürü (Lise çağındaki çocuklar okuma zorluğu çekiyor)
diyor. Eğitimdeki içler acısı halimizi bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
Bunun için, içimiz acıyor.'
'Mevcut düzen iflas etmiştir'
81
milyonu kardeş bildiklerini ve olaylara Milli Görüş penceresinden baktıklarını
belirten İriş konuşmasını söyle bitirdi: 'Milletimizin derdi bizim derdimizdir.
50 yıla yakın bir zamandır haykırıyoruz. (Önce ahlak ve maneviyat) diye. Bunun öneminin anlaşılması için çırpınıyoruz.
Derdimiz ikbal davası değildir. Derdimiz topyekûn milletçe ayağa kalkma
davasıdır. Bu davada da eğitim en önemli konudur. Yönetme sorumluluğu taşıyanlara sesleniyoruz;
Artık lütfen kabul edin; (Mevcut eğitim düzeni sınıfta kalmıştır, iflas
etmiştir.) Artık kendi özümüze, kendi değerlerimize dönmenin zamanı geldi,
geçiyor. İyi insan yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Müfredat, üretim ve katma
değer sağlamalıdır. Binayı değil, insanı öncelemelidir. Haksız rekabeti değil,
fazileti öncelemelidir. Sömürüyü değil, paylaşmayı öncelemelidir. Menfaati
değil, fedakârlığı esas almalıdır. Yani şahsiyet ve karakter eğitimine önem ve
öncelik verilmelidir. Çevresini ve dünyayı tanıyan örnek nesiller yetiştirmek
eğitimin ana gayelerinden olmalıdır. Ülkemizin ekonomik gücünün,
bağımsızlığımızın en önemli unsurlarından biri olduğunun şuurunda gençler
yetiştirmek gayemiz olmalıdır.Üretimin ancak, ehliyetli, liyakatli, basiretli
idarecilerin yönetimleriyle gerçekleşebileceğini bilen gençler yetiştirmek
gayemiz olmalıdır. Ülkemizi ancak bu vasıfları kazanmış bir gençlik ayağa
kaldırır. Eğitim bunun için vardır. Bu hedefler için vardır. 2018-19 eğitim
'“öğretim yılının ülkemizin imkân ve kaynaklarını, en iyi şekilde kullanacak
gençler yetiştirmeye vesile olmasını temenni ediyorum. Bu eğitim öğretim yılı
gençlerimize, ailelerimize, tüm milletimize hayırlı olsun.'
Bakmadan Geçme





