II. Dünya Savaşı'nda Nazi Kamplarında katledilen romanlar unutulmadı
Edirne'de 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın Auschwitz kampında öldürülen romanlar için Meriç Nehri kenarında anma programı düzenlendi.
1944 yılında Almanya'nın Auschwitz kampında katledilen roman vatandaşları için Edirne Kent Konseyi tarafından anma programı düzenlendi. Meriç Nehri kenarında düzenlenen program kapsamında açılan fotoğraf sergisinin ardından soykırımda katledilen roman vatandaşları adına saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Anma programı
çerçevesinde konuşma yapan Kent Konseyi Sözcüsü Turan Şallı, Auschwitz Birkenau
toplama kamplarında toplu olarak 3 bine yakın Çingene'nin gaz odalarında
katledildiğini söyledi.
I. Dünya Savaşı'nda Nazi yönetimi ve işbirlikçilerince
gerçekleştirilen 1939-1945 yılları arasında Alman Nazi rejimi ve işbirlikçilerinin
Yahudiler, Çingeneler, Slovaklar, zihinsel ve fiziksel engellilerinin Nazilere
göre biyolojik olarak kusurlu insanlar olduğunu vurgulayan Şallı, Nazi Propagandasının
onları işe yaramaz yiyiciler olarak tanımladığını aktardı.
1944 yılı Almanya'sında Çingeneleri '˜Zegeuner'
olarak adlandırdıklarını ifade eden Şallı, romanların özel hazırlanan
krematoryumlar ile yakıldığını söyledi. 2 dünya savaşı sırasında Nazi rejimi ve
işbirlikçilerin desteği ile 500 bin Roman ve sinti'nin katledildiğine dikkat
çeken Şallı, bazı araştırmalara göre sayının 1.5 milyonu bulduğunu dile
getirdi.
'Sistematik
bir soykırım gerçekleşti'
Alman tarihçi Eberhardlockel 1986 yılında, soykırım
hakkında çarpıcı tespitlerde bulunduğunu belirten Şallı, 'Alman tarihçi, daha önce hiçbir devlet, liderinin yetkisiyle, belli
bir insan grubunun (kadın, çocuk ve bebek te dahil, olmak üzere) olabildiğince
çabuk öldürülmesi gerektiğine karar verip ilan etmemişti ve hiçbir devlet böyle
bir karar, devlet güçlerinin bütün uygun araçlarıyla yürütmemişti"
demişti. Yahudi kökenli olan Amerikalı akademisyen Michael Berenbaum
Almanya'nın bir soykırım devleti olduğunu yazar. Soykırım sistematik bir
şekilde, Almanlar tarafından işgal edilmiş, günümüzde 35 farklı Avrupalı ülke
olan sınırlar içinde yürütülmüştü. Wannsee Protokolü, Nazilerin soykırım
planlarını İngiltere, İrlanda, İsviçre, İsveç, Portekiz ve İspanya gibi
Avrupa'daki bütün tarafsız ülkelerde gerçekleştirmek istediklerini
belirtmiştir. Bunlardan biri de Türkiye idi. Dönemin tek adamı olarak görülen İsmet
İnönü bu düşünceyi hiçbir zaman uygulamamıştır.' Dedi.
1939-1945
arasındaki ikinci dünya savaşında ekonomik tahribatın dışında 24 milyon askerin
ve 50 milyon sivilin öldüğünden söz edildiğini kaydeden Şallı, insanlık
tarihinin en ağır dramlarının ve trajedilerin bu dönemde yaşandığını söyledi.
'Bunca
insanların ölümünün sorumlusu kimdi, kimlerdi'
Nazi Lideri Adolf Hitler'in ülkesinde diktatörlük
kurduğunu ifade eden Şallı, 'Alman Nazi
yönetimin başında bulunan Adolf Hitler ülkesinde kurduğu diktatör baskı
rejimiyle savaş esnasında yaşanan ordu başarısızlıklarını Alman halkından
saklamıştı. Muhaliflerini kurşuna dizdirmiştir. Hitler: tek millet, tek devlet,
tek lider! Büyük Almanya! Vaatleri altında ülkesini felaketlere sürüklemiştir.
1945 yılında Alman ordusunun yenilmesi sonucunda sığınakta intihar etmişti. 2.
Dünya savaşı sırasında 24 milyon askerin 50 binden fazla sivilin öldüğünden
bahsedilmektedir. Bunca insanların ölümünün sorumlusu kimdi, kimlerdi. Tek
lider olan Adolf Hitler miydi? Katliamların trajedilerin, dramların sorumluları
ülkenin bütün bürokrat kollarıydı. Katliamlardan Sorumlu tutulanlar
mahkemelerde yargılandı. Asıl trajedi savaşın en dramatik soykırımlarda
sorumluluğu olan kişilerden sadece bir kişi ceza almıştı. Diğer bir trajedi
ise; 1933-1945 Almanya'sında rejimi elinde bulunduran tek kişi olan Adolf
Hitler İnsanlık tarihinin en vahşi savaşlarından biri olan ikinci dünya
savaşında kan, vahşet, acı ve gözyaşları içinde bırakan bu kişiye Almanlarında
inanmasıydı.' Şeklinde konuştu.
Amaçlarının katliamlara dikkat çekmek olduğunu
söyleyen Şallı, bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması temennisinde bulundu. Halen
Avrupa coğrafyasında soykırımları farklı hadiselerle görmekte olduklarını
aktaran Şallı, 1992 yılında Srebrenitsa
Katliamında etnik kimliğinden dolayı 8 binden fazla Boşnak'ın katledildiğini
hatırlattı.
Boşnak vatandaşlara yapılan katliamın demokrasi ve
insan haklarının merkezinde gerçekleştiğini belirten Şallı, 'Tüm etnik kimliklerin uğradıkları soykırımları kınıyor, devleti
yönetenleri ve halkları "soykırım insanlık suçudur" bilinci altında
vicdanen duyarlı olmaya davet ediyoruz.' İfadelerini kullandı. Barış Karapaça