Hızlı tren inşaatına tepki
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Avrupa Birliği'nin ortaklığında yürütülen İstanbul Halkalı-Edirne Kapıkule Demiryolu Hattı projesinin inşaatı, tarım alanlarındaki toz yoğunluğunu artırması nedeniyle tepki çekti. Edirne'nin Havsa ilçesine bağlı Kabaağaç köyünde, proje inşaatı nedeniyle tarım alanlarında yaşanan toz yoğunluğu dikkat çekerken CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, Trakya Platformu sözcüsü Göksal Çidem ve Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ziya Gökerküçük, çiftçinin ortaya çıkacak zararının karşılanması gerektiğini ifade ettiler.
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Avrupa Birliği'nin ortaklığında yürütülen İstanbul Halkalı-Edirne Kapıkule Demiryolu Hattı projesinin yapımı devam eden inşaatı Edirne'de tepki çekti. Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesinde bulunan tarihi tren garında 25 Eylül 2019 tarihinde düzenlenen törenle temelleri atılan projenin devam eden inşaatının, Edirne'nin Havsa ilçesine bağlı Kabaağaç köyündeki tarım alanlarındaki toz yoğunluğunu arttırması dikkat çekti.
4 yıl sürmesi beklenen proje inşaatında
çalışan kamyonlar nedeniyle meydana gelen yoğun toz oluşumunun, bölgedeki tarım
alanlarını etkilerken; insan ve çevre sağlığının yanı sıra tarımsal üretime de
zarar verebileceği ifade edildi. Proje inşaatı nedeniyle tarım alanlarında
meydana gelen olumsuzlukların Edirne Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğü'ne iletildiği açıklanırken; CHP Edirne Milletvekili
Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, Trakya Platformu sözcüsü Göksal Çidem ve Edirne
Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ziya Gökerküçük, proje inşaatının tarım
alanlarına etkisi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çidem, açıklamasında bölge
üreticisinin proje inşaatından kaynaklanan şikâyetlerini, Gökerküçük de proje
inşaatının bölgedeki tarım alanlarına etkisini belirtirken; Gaytancıoğlu ise
tarım alanlarında ortaya çıkacak zararın karşılanması gerektiğini söyledi.
Trakya
Platformu sözcüsü Göksal Çidem, proje inşaatına giden 3 kilometrelik yolun
çevresinde bulunan tarım alanlarının, yoğun toz oluşumundan olumsuz
etkilendiğini belirtirken; 'Üreticiler bu konuda çok şikâyetçi ve ne
yapacaklarını bilmiyorlar. Durum çok kötü ve acilen önlem alınması gerekiyor.
Eğer bir zarar doğacaksa da üreticinin zararının karşılanması gerekiyor.
Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için acilen önlem alınmalı. Önlem
alınmazsa da üreticiler hukuki yollara başvuracaklar' dedi.
'Verim ve kalite olumsuz etkilenecek'
Edirne
Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ziya Gökerküçük ise proje inşaatındaki
kamyon trafiği sonucu ortaya çıkan yoğun toz oluşumunun, tarım alanlarının toz
ile kaplanmasına neden olduğunu söylerken; 'Oluşan toz, tarımsal üretimde
verimi ve kaliteyi olumsuz etkileyecektir. Bu durumda hâkim rüzgârların
şiddetine bağlı olarak oluşan toz emisyonları, doğu-batı yönündeki tarım
alanlarına taşınmaktadır. Mutlak tarım alanı niteliğindeki bölgede yetiştirilen
bitkilerin, yaprak ayası gibi organlarını tıkayarak fotosentez olayını
zorlaştıracaktır' ifadelerini kullandı.
'İnsan ve çevre sağlığına tehdit oluşturacak'
Toz
emisyonunun, bitkilerin yaprak, kök ve gövdelerinde birikmesi sonucu bitkinin
üremesini ve çoğalmasını engelleyebileceğine dikkat çeken Gökerküçük; 'Bu
durumda kademeli olarak bitki gelişimini ve verimini etkileyecektir. Bu
ürünlerle geçimini sağlayan yöre halkının bu durumdan etkilenmesi de kaçınılmaz
olacaktır. Önlem alınmadığı takdirde tarımsal üretimin zarar göreceği ve bu
durumdan da bu bölge halkı her türlü etkileneceği insan - çevre sağlığı ve
varlığı açısından tehdit oluşturacaktır. Bu faaliyet sonucu üreticinin gelir
kaybına uğrayacağı açıktır. Doğacak olan kaybın ilgili kurumlarca tespit
edilerek üretici mağduriyetinin giderilmesi tarımsal üretimin sürdürülebilmesi
için önemlidir' dedi.
'Resmi kurumlara bildirildi'
Gökerküçük,
çiftçinin yaşadığı sorunun çözüme kavuşması için 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun
1, 3 ve 30'uncu maddelerinin uygulanması gerektiğini söylerken; 'Devletimiz bir
hukuk devleti ise 2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun ilgili maddesi uygulanmalıdır. Köylülerin
ve çevreden geçen yurttaşların dikkatinden kaçmayan ve mağduriyet yaşayan
yurttaşlardan bazıları Tarım İl Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne
durumu bildirmişlerdir. İnsanların salgın nedeniyle kısıtlı olarak sokağa
çıktığı bu günlerde resmi kurumlarımızın mağdur olan çiftçilerimizin şikâyetine
gerek görmeden bölgeye gidip zarar tespiti yapmaları görevleri olmalıdır.
Çiftçi Malları Koruma Kurulları, Tarım İlçe ve İl Müdürlükleri bu günler için
vardır' sözlerine yer verdi.
'Mağduriyetler giderilmeli'
Çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesini isteyen Gökerküçük; 'Birçok işyerinin çalışmaya
ara verdiği bu dönemde 7/24 çalışan firmayı takip edip her an ne yaptığını
tespit etmek maalesef zordur. Ancak
bitkileri incelemek yeterlidir. Herkes biliyor ki yapılan iş tarım ve hayvancılığa,
çevreye ve insana zarar vermemek üzere planlanmıştır. Tarımın daha da önem
kazandığı günümüzde ilgili kurumların önlem alması ve zararın tespit edilerek
mağduriyetlerin giderilmesi yerinde olacaktır' dedi.
'Hızlı tren de, doğa da lazım'
Gaytancıoğlu
ise projenin hayata geçirildiği sürede doğaya zarar verilmemesi gerektiğini
belirtirken; 'Bize, taşımacılık yapmak ve dünyaya ulaşabilmek için hızlı tren
lazım ama doğa da lazım. Doğadaki bitki örtüsüne zarar vermemek lazım.
Özellikle korona virüsünün olduğu bu günlerde tarımın, bitkinin, gıdanın ve
çevrenin önemi daha da arttı. Bu yüzden geleceği düşünmek lazım. Sürdürülebilir
kalkınma terimini herkesin öğrenmesi lazım. Onlar para kazabilirler ama para
kazanırken çevreye zarar vermemeleri lazım. Bu konuda herkesi sağduyuya davet
ediyorum. Bir an önce işlemlerin biteceğini söylüyor ama bölgede buğday hasadı
başlayacak. Buna rağmen çiftçinin verim kaybını karşılayacakları bir çalışmaları
yok' ifadelerini kullandı.
'Firma zararı karşılamalı'
Türkiye'nin
günümüzdeki en büyük problemlerinden bir tanesinin hukukun işlememesi olduğunu
söyleyen Gaytancıoğlu; 'Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. Korona
virüsü günlerinde rantı daha da arttırdılar. Kimse tepki gösteremiyor, yaş
sınırı ve şehirler arasında seyahat kısıtlaması var. '˜Nasıl olsa kimse tepki
vermez, yapabildiğimiz kadar yapalım' diyorlar. Bunlar kamuya lazım ama çevre
de lazım. Sadece bize değil, gelecek nesillere de tarımsal üretim yapılsın.
Gelecekte su ve gıda daha da önemli olacak. O yüzden kaynakları tüketmemek
lazım. Bu nedenle yüklenici firmanın, tarım alanlarında ortaya çıkacak zararı
karşılamasını talep ediyoruz' dedi.
100'üncü yılda tamamlanması bekleniyor
Trans-Avrupa
Ulaşım Hatları'nın da bir parçası olarak nitelendirilen projenin Edirne'de
düzenlenen temel atma törenine dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhan, Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Komisyoneri Violetta Bulc,
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, Bulgaristan
Ulaştırma Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Angel Popov,
Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü ve Program Otoritesi Başkanı Erdem
Direkler ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürü Ali İhsan
Uygun katılmıştı. Projenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü
yılında tamamlanması bekleniyor.