Hasanağa'yı örtbas etmeyin
Edirne merkez ilçeye bağlı Hasanağa köyünün muhtarı Mehmet Üstün, köy deresinde ortaya çıkan kirlilik ile ilgili GÜNDEM'e açıklamalarda bulundu. Kurumların dereden aldıkları numunelerin sonuçlarının temiz çıkacağını söyleyen Üstün, numunelerin tüm uyarılarına rağmen deşarj kanalından alınmadığını açıkladı. Üstün, derenin Tunca Nehri'ne kadar uzandığını ve kirlilik boyutunun düşünülenden daha büyük olabileceğini belirtirken kurumların toprak numunesi almamasına ise tepki gösterdi. Üstün 'Olayları örtbas etmeye çalışıyorlar' dedi.
Edirne merkez ilçeye bağlı Hasanağa köyünün deresinde yaşanan su kirliliği, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Hasanağa köyü muhtarı Mehmet Üstün, Edirne Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekiplerinin dereden aldığı su örneklerinin ardından devam eden süreçle ilgili GÜNDEM'e açıklamalarda bulundu. Hasanağa köyünde tarım sulamanın yanı sıra hayvan besiciliği için de önem arz eden derede ortaya çıkan kirlilik, köy sakinlerini de tedirgin etmeye devam ediyor. Köylüler, Edirne Katı Atık Düzenli Depolama ve Bertaraf Tesisinin bölgede kurulmadan önce köydeki çocukların dahi derede yüzdüğünü belirtirken; kirliliğin ardından hiç kimsenin dereye girmesine izin vermediklerini açıkladılar. Hasanağa muhtarı Mehmet Üstün, köy deresinin Hıdırağa köyünden başlayarak sırasıyla Hasanağa köyü, Büyükdöllük köyü, Edirne Açık Cezaevi tarafından kullanılarak Tunca Nehri'ne aktığına dikkat çekerken; kirliliğin güzergâhta bulunan ve dere suyunu kullanan tüm tarım alanlarını etkileyebileceğini söyledi. Üstün, kirliliğin ortaya çıkmasının ardından yetkililere günün erken saatlerinde telefon etmesine rağmen akşamüzeri 17.30'da geldiklerini ve tesise ait deşarj kanalından numune alınmasını teklif etmesine rağmen kanalın 10 metre üzerinden ve 10 metre altından numune aldıklarını açıkladı. Üstün, yetkililerin aldığı numunelerin temiz sudan alındığını iddia ederken; tahlil sonuçlarının da temiz çıkacağını söyledi. Edirne İl Genel Meclisi Üyesi Kutay Özköse'den de sözlü olarak tahlil sonuçlarının temiz çıktığına dair bilgi aldığını belirten Üstün, Hasanağa Muhtarlığına numune sonuçları ile ilgili resmi hiçbir bilginin gelmediğini açıkladı. Üstün, dereye vidanjör ile kirli su bırakıldığı iddialarını da reddederken; bölgeye vidanjör girişinin mümkün olmadığını savundu. Üstün, deredeki kirlilikle ilgili net bilgilerin açığa çıkarılması için toprak numunesi alınmasının gerektiğini söylerken; hiçbir kurumun topraktan numune almamasına ise tepki gösterdi. Üstün; 'Bir şekilde bu olayları örtbas etmeye çalışıyorlar' dedi.
'Koyu renkli bölgeden numune almadılar'
Üstün,
Edirne İl Genel Meclisi Üyesi Kutay Özköse'nin sözlü ifadesine göre dereden
alınan numunelerin sonuçlarının temiz çıktığını söylerken; 'Raporlar temiz
çıkmış. Ben zaten raporların temiz çıkacağından emindim. Akşamüzeri saat
17.30'da nasıl bir mantıkla numune alınıyor? Yetkilileri deşarj kanalının
olduğu noktaya götürdük. Koyu renkte akan suyun orada olduğunu da gördüler.
Numunenin oradan alınması gerektiğini söyledik. Numuneyi oradan
alamayacaklarını, dereden alacaklarını söylediler. Temiz sudan numune aldılar.
Tabi ki raporlar temiz çıkacak. Deşarj kanalının dere ile birleştiği yerin 10
metre üzerinden ve 10 metre altından numune alıyorlar. Ama dere sürekli aktığı
için zaten o bölgeyi temizliyor. Koyu renk akan yerlerden numune alınmasını
söyledim ama almadılar' ifadelerine yer verdi.
Vidanjör iddialarını reddetti
Dereye
vidanjör ile kirli su bırakıldığı iddialarını reddeden Üstün; 'Dereye vidanjör
gibi bir aracın girerek atık bırakabileceğini söylüyorlar. Yetkililerle dere
boyunca gezdik, gösterdim. Buralara vidanjör girebilmesinin imkânı yok.
Vidanjörün köprüden atık salabileceğini söylediler. Köprünün üzerine de baktık,
oradan da salmasının imkânı yok. O zaman nereden salındı? Vidanjör saldığını
düşünürsek; Edirne'de özel vidanjör yok. Edirne'deki vidanjörlerin tamamı
belediyeye ait vidanjörler. Hepsinin de araç takip sistemi var. Araç takip
sistemlerine bakılsın, kim döktüyse bulunsun. Yetkililer, '˜Bizim belediyemiz
böyle şey yapmaz' diyorlar. O zaman kim yaptı bunu? Bu atık gökten zembille
gelmedi' dedi.
'Resmi bir sonuç yok'
Devlet Su
İşleri Bölge Müdürlüğü yetkililerinin, telefon edilmesinden bir gün sonra
dereden numune almak için geldiğini söyleyen Üstün; 'Onlardan da hiçbir şey
çıkmadı. Bana resmi kaynaklardan numune raporlarının temiz ya da kirli olduğuna
dair herhangi bir bilgi de verilmedi. Bugün de İl Genel Meclisi Üyesi Kutay
Özköse'den sözlü olarak raporların temiz çıktığını öğreniyorum. Ama ortada
resmi olarak gösterilen bir evrak yok. Gerekirse bu konuyla ilgili Edirne
Valiliği'nden yeniden randevu talep edeceğim. Edirne Valisi Ekrem Canalp'in de
bu konuyla ilgili çalıştığını biliyorum' sözlerine yer verdi.
'Tesis kapanmasın, arıtmayı çalıştırsın'
Edirne
Katı Atık Düzenli Depolama ve Bertaraf Tesisleri'nin yetkilileriyle de
görüştüğünü açıklayan Üstün; 'Birkaç defa Edirne Valiliği Çevre ve Şehircilik
İl Müdürlüğü yetkilileri ve Edirne İl Jandarma Komutanlığı görevlileri ile baskın
da yaptık. Yetkililer, suyun damlasını ziyan edemeyeceklerini söylediler. Ama
insanın eylemi ile söylemi bir olması lazım. Su hayatsa zerresini ziyan etmemek
lazım. Bu arıtma tesisine ne mantıkla dereye deşarj kanalı açıldı? Demek ki
suyu akıtma ihtiyacı var. Muazzam bir tesis var, o zaman arıtmayı da
çalıştıracaklar. Ben tesis kapansın demiyorum, öyle bir çaba da göstermedim.
Ben sadece arıtıcıların çalışmasını ve deremize temiz su akmasını istiyorum.
Arıtıcıyı çalıştırdıklarını söylüyorlar ama bu su nereden geliyor?' dedi.
'Numune almaya gelmediler'
Edirne
Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ile de
telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini açıklayan Üstün; 'Bana balık ölümü olup olmadığını
soruyorlar. 26 Kasım tarihinde derede balık olmaz. Benim köyümün deresi yaz
aylarında kuruyor, o dönemde yeni akmaya başlamıştı. O yüzden o dönemde balık
çıkmazdı. Bir şey olması için balık ölmesi mi gerekiyor? Balık ölmezse
gelemeyeceklerini söylediler ve numune almaya dahi gelmediler. Balık ölmemiş
olabilir ama dereden tarlalarımızı suluyoruz. Hayvanlarımız bu dereden su
içiyor. Dere suyunu her şekilde kullanıyoruz' ifadelerine yer verdi.
'Tunca Nehri ile birleşiyor'
Derenin,
Hıdırağa köyünden Hasanağa köyüne geldiğini belirten Üstün; 'Dereyi bizden önce
Hıdırağa köyündeki bir miktar tarlada kullanıyorlar. Daha sonra bizim köy
kullanıyor. Bizim altımızda da Büyükdöllük köyü kullanıyor. Büyükdöllük
köyünden sonra da Edirne Tarım Açık Cezaevi de biraz kullanıyor. Bizim köyün
yanı sıra bunların da kirlilikten etkilenme durumu var. Dere daha sonra da yeni
yapılan canlı hayvan borsasının yanından Tunca Nehri ile birleşiyor, belki de
Enez'e kadar gidiyor. Bu sorun sadece 3-5 kilometrelik bir sorun değil. Ama bu
konuyu örtbas etmeye çalışıyorlar. Niye örtbas ediyorlar? Ben tesise karşı değilim.
Ama dere simsiyah akıyor' dedi.
'Toprak numunesi alsınlar'
Edirne
Katı Atık Düzenli Depolama ve Bertaraf Tesisleri'nin arıtma sistemine dikkat
çeken Üstün; 'Arıtma sisteminden Kuru Dere denilen dere yatağının içindeki
ağaçlığa suyu salıyorlar. Burada boru falan da yok. Ağaçların içerisinden su
iniyor ve deşarj kanalına geliyor. Deşarj kanalı ile dere birleşiyor ve su
dereye akıyor. Israr etmeme rağmen deşarj kanalının olduğu bölgeden kimse
numune almak istemedi. Su numunesi almasınlar. Akan suyu toprak çekti. Toprak
numunesi alsınlar. Toprak numunesi almaya da yanaşmıyorlar. Deşarj kanalının
olduğu yerden zaten numune de almıyorlar. Deşarj kanalından akan kirli suyu
zaten dere alıp götürüyor. Numune olarak aldıkları su zaten içilebilecek gibi
bir sudur. O suyun, deşarj kanalından akan su ile bir alakası yok. Benim de
aldığım numuneyi vermeyi teklif ettim ama hâlâ bende duruyor. Tesisin
biriktirme havuzundan da bir numune alsınlar ve benim aldığım numune ile karşılaştırsınlar.
Bir fark varsa bütün suçlamaları kabul edeceğimi söyledim. Ama buna hiçbir
şekilde yanaşmıyorlar' sözlerine yer verdi.
'Mayıs'tan önce de oldu'
Hıdırağa
köyü ile Hasanağa köyünün arasında, deşarj kanalının olduğu yere kirli su akıtabilecek
kanal dışında hiçbir noktanın bulunmadığına dikkat çeken Üstün; 'Deşarj
kanalının olduğu yere de yol yok. Buraya helikopterle ya da uçakla mı gelip su
saldılar? Bunu daha nasıl ispatlayayım? Deşarj kanalını tesis yapıldığı gibi
açtılar. Deredeki kirlenme ilk kez Mayıs ayında duyuldu ama daha önce de
oluyordu. Özellikle gece geç saatlerde deşarj kanalından salıyorlardı ve 5-6
saat içerisinde dere kendini temizliyordu. Sabah uyandığımızda derenin çukur
yerlerinde simsiyah tortular oluşuyordu. Bunları daha önce görmüştük ama
ispatlayamıyorduk' dedi.
'5 dakikalık yolu gelemiyorlar'
5 Mayıs
tarihinde deredeki kirliliğin ilk görüntülerini çektiğini söyleyen Üstün; 'Derenin
her tarafında balık ölüleri vardı. 5 Mayıs akşamı tesisin deşarj kanalının üst
tarafındaki Hıdırağa köyünden gelen sudaki balıklar canlıydı, deşarj kanalının
altındaki bölgede ise hiçbir canlı kalmadı. O akşam da Edirne Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğü, Edirne Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Balıkçılık ve Su
Ürünleri Şube Müdürlüğü ve Edirne İl Jandarma Müdürlüğü'nü aradım ama ertesi
gün geleceklerini söylediler. Ertesi gün geldiler, numune aldılar, suda oksijen
eksikliği olduğu için balık ölümlerinin olduğunu söylediler. Bir şekilde bu
olayları örtbas etmeye çalışıyorlar. İnatla, '˜Biz yapmadık, bizim suçumuz yok'
diyerek inkâr ediyorlar. Arabama bindiğim zaman Hasanağa köyünden 5 dakikada
Edirne merkeze geliyorum. Yetkililer 5 dakikalık mesafeyi gelemiyorlar,
özellikle akşamüzeri 17.30'u bekliyorlar' ifadelerine yer verdi.
'Deşarj kanalına izin nasıl verildi?'
Derede
yaşanan kirliliğin takipçisi olmaya devam edeceğini belirten Üstün; 'Çözemezsem
de CİMER'e kadar yazacağım. Numunelerin sonuçları çıksa ne olacak ki?
Sonuçların temiz çıktığını, kirliliğin kendilerinden kaynaklanmadığını
söyleyecekler ve işin içinden sıyrılacaklar. Topraktan tahlil yapılmalı. Deşarj
kanalının olduğu yerden toprak numunesi alınmasını istiyorum. Bu suyun
kalıntıları toprakta vardır. Ayrıca DSİ, tesisin dereye deşarj kanalı kurma
iznini ne şartla, nasıl verdi?' dedi.