Geçmişin acısı geleceğin barışı
Bulgaristan'da 1984 yılında dönemin rejimi tarafından Türklere karşı başlatılan asimilasyon kampanyası sonucu ortaya çıkan protesto gösterilerinde Kırcaali'nin Kırkovo ilçesine bağlı Mogilany köyünde askerlerin güdümündeki milis kuvvetlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden 17 aylık Türkan Feyzullah ve tüm şehitler düzenlenen törenle anıldı. Gözyaşlarının tutulamadığı duygusal törendeEdirne Valisi Ekrem Canalp, Balkan ülkelerinde kardeşliğin tesisi için atılması gereken adımlara dikkat çekerek 'Gelecekte güzel şeyler yaşamak istiyoruz' dedi.
Bulgaristan'da baskıcı rejim tarafından Türklere karşı 1984 yılı Aralık ayında başlatılan asimilasyon kampanyasında Bulgar askerler tarafından annesinin kucağında 17 aylıkken katledilen Türkan Feyzullah ve protesto gösterilerinde hayatlarını kaybedenler törenlerle anıldı.Şükrüpaşa Mahallesi'nde Türkan bebeğin anısını yaşatmak amacıyla yaptırılan park ve heykelin bulunduğu alanda düzenlenen anma törenine; Edirne Valisi Ekrem Canalp, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Alpaslan Doğan, İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Geçmiş, İl Müftüsü Emrullah Üzüm, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Önder Arpacı, Kırcaali Belediye Başkan Yardımcısı Mümin Ali, CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı Nedim İşcan, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Erhan Pekkan, Belene gazileri ve şehit yakınları, Bulgaristan'da yaşayan Türkler, vatandaşlar ve öğrenciler katıldılar.
Edirne
Balkan Türkleri Federasyonu, Belene Gazileri, Kırcaali Belediyesi, Halk ve
Özgürlükler Hareket Partisi Mestanlı İlçe Başkanlığı, Edirne Trakya Balkan
Türkleri Derneği ve Büyükkarıştıran Bulgaristan Türkleri Derneği'nin Türkan
Bebek Anıtı'na çelenk sunması ile başlayan törende Edirne Belediye Bandosu
eşliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah
arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunularak
İstiklal Marşı okundu.
Törenin açılış konuşmasını Trakya
Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş yaptı. Güneş,
konuşmasında 1984 yılının Aralık ayında Bulgaristan'da totaliter baskıcı rejim
tarafından Türklere karşı başlatılan asimilasyon kampanyasındaki protesto
gösterilerinde hayatlarını kaybeden şehitler ve gaziler için Türkan Bebek
Parkı'nda bir araya geldiklerini belirterek; 'Bugün Balkan Türkleri için önemli
bir gündür. 24 Aralık'ı Edirne'de 6 yıldır kutlamakta ve hatırlatmaktayız.
Bundan tam 34 sene evvel önce bizlere karşı girişilen asimilasyon kampanyasına
karşı çıkarken, annesi Fatma'nın ardında şehit düşen Türkan'ımızı unutmadık,
unutturmayacağız. Bizler; Türklük, din ve kimlik için barışçıl eylemlerle hak
savunurken, bize bu uğurda mukavemet gösteren zamanın totaliter ve baskıcı
rejim milisleri bu olayı yaptıklarında Türkan bebeğimizi şehit vermiştik'
ifadelerine yer verdi.
'Davaya sahip çıkılmasını istiyoruz'
Güneş, rejim milislerinin mukavemetine rağmen
canlarını ortaya koyarak karşı durduklarını belirterek; 'Bir anne ve kundağında
bir bebek vardı. Bu bebek, Türkan bebekti. Türkan bebek, anne kucağında bir
kurşunla şahadeti tattı. Ne için ve neden? Bizim için önemli bir sorudur.
Türklük, din ve kimlik için. Derneğimizin amaçları doğrultusunda Bulgaristan
özelinde ve Balkanlar genelinde bizler yek düzen içinde birlik, beraberlikle
davaya sahip çıkılmasını ve dökülen şehit kanlarımızın boşuna olmadığını görmek
istemekteyiz. Bu, bizim en doğal hakkımızdır. Bulgaristan'dan gelerek ülkemizde
şehit olanlara da Allah'tan rahmet diliyorum. Anıtımızı yapan Behçet Danacı ve
şiirimizi yazan Halil Türkan'a, anma etkinliğimizi düzenlememizde emeği geçen
Edirne Belediye Başkanı ve Edirne Valimize teşekkürlerimi arz ediyorum' dedi.
'Katliam siyasal ve kültürel alanda devam ediyor'
Güneş'in
konuşmasının ardından törende bir konuşma da Edirne Balkan Türkleri Federasyonu
Başkanı Erhan Pekkan yaptı. Pekkan, konuşmasında Bulgaristan'daki totaliter
rejim döneminde isimleri ve dinleri değiştirilerek asimilasyona uğrayan
Türklerin direnişi sırasında, Kırcaali'nin Kırkovo ilçesine bağlı Mogilany
Köyü'nde askerlerin güdümündeki milis kuvvetlerin açtığı ateş sonucu 17 aylık
Türkan Feyzullah'ın annesinin kucağında şehit olduğunu söyleyerek; 'Asimilasyona
karşı çıkan 20 civarındaki soydaş şehit edilirken, Türkan bebek de direnişin
simgesi haline geldi. Özellikle son
yıllarda Bulgaristan ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde açık veya gizli yapılan
ırkçı saldırılar, Türk ve Müslümanlar üzerinde büyük baskı oluşturmaktadır.
Baskı ve şiddet ile bir Türk'ün dilini, dinini değiştirdiği, milliyetini inkâr
ettiği nerede görülmüştür? 1989 yılı öncesi Bulgaristan'dan zorla ve açık bir
şekilde dilimize, dinimize, ismimize, kültürümüze yapılan saldırılar zamanla
ılımlı hale dönüşmüş ve başta Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı Bulgaristan,
Yunanistan olmak üzere katliam siyasal ve kültürel alanda devam etmektedir.
Sivil toplum kuruluşları ve vatandaşları olarak atacağımız adımlar kendi
benliğimizi korumamız adına uluslararası boyutta olacaktır. Yeni Türkan bebek
acıları yaşamamak için geçmişten ders alarak geleceğimizi belirleyeceğiz'
sözlerine yer verdi.
Semerdzhiev ve Kubadinski anıtlarına tepki
2018
yılında, Türkan bebeğe kurşun sıkan dönemin genelkurmay başkanı General Atanas
Semerdzhiev için Türk Belediye Meclis Üyelerinin imzası ile anıt dikilmesinin
üzüntüsünü yaşadığını belirten Pekkan; 'Maalesef Bulgaristan Meclis Üyelerinin
çoğunluğunu Türk ve Müslüman üyelerin oluşturmasına rağmen Bulgaristan'da Türk
ve Müslümanlara uygulanan asimilasyon projesinin 3 mimarından biri olan Pencho
Kubadinski adına anıt dikilme kararı alınmasında imzası olanları da buradan
kınıyorum. Adı, 34 yıl önce Bulgaristan'daki asimilasyona karşı bayraklaşan
yavrumuzu ve katledilen şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerken, aynı acıların
yaşanmamasını dilerim' dedi.
'Hepimizin hafızalarında canlı'
Pekkan'ın
konuşmasının ardından törende bir konuşma da Edirne Belediye Başkanı Recep
Gürkan yaptı. Gürkan, konuşmasında dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı
yapılırsa yapılsın bir insanın dinine, diline, insan haklarına karşı yapılan
saldırıların kabul edilemez ve bağışlanamaz olduğunu söyleyerek;
'Bulgaristan'da dönemin Jivkov yönetimi tarafından soydaşlarımıza, din
kardeşlerimize karşı 1984'te başlatılmış olan öncelikle isim değiştirme,
ardından milliyet değiştirme, ardından din değiştirme zulmünün, oradaki
kardeşlerimiz tarafından nasıl kabul edilmediğini ve karşı konulduğunu, bütün bunların
bir barışçıl eylemlerle yapılırken dönemin yönetiminin o masum kardeşlerimizin
üzerine coplarla, silahlarla, tanklarla nasıl yok etmek üzere geldiği hâlâ
hepimizin hafızalarında canlıdır' ifadelerine yer verdi.
Büyük göçte görevliymiş
1989'daki
büyük göç sırasında Edirne'de kayıt görevinde bulunduğunu hatırlatan Gürkan;
'Dolayısıyla o dönemin hatıraları hafızalarımızda canlı duruyor. Bugün
geldiğimiz noktada Bulgaristan Türkleri, özellikle kendi aralarında güçlü
birlik ve dayanışma ile o yılları çabuk atlattılar. Tarih bize şunu öğretiyor;
nerede olursak olalım Türk asla esir olmaz; dinini, milliyetini, ırkını inkâr
etmek ve sonuna kadar sahip çıkar. Bu bazen 17 aylık Türkan bebek, bazen 77
yaşındaki Halil amca olur. Ama Türkler asla mülteci olmazlar. Bugün
Bulgaristan'daki soydaşlarımız, dünden daha fazla birlik ve beraberlik
içerisinde, haklarına daha çok sahip çıkmalı diye düşünüyoruz. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, zaman zaman farklı iktidarlarla tanışır, farklı partiler
iktidar olurlar. Bu, Türkiye'nin bir iç meselesidir, demokrasi yolculuğudur.
Demokrasilerde bugün bir parti olur, yarın başka bir parti olur. Ama Türkiye
Cumhuriyeti'nde hangi parti iktidar, hangi parti muhalefet olursa olsun bizim
yurt dışındaki soydaşlarımıza, dindaşlarımıza, kardeşlerimize karşı bakış
açımız asla değişmez. Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın neresinde olursa olsun her
daim bir Müslüman, Türk ile omuz omuza olmuştur, onun davasına gönül vermiştir
ve vermeye de devam edecektir' dedi.
'Gelecekte güzel şeyler yaşamak istiyoruz'
Gürkan'ın
konuşmasının ardından bir konuşma da Edirne Valisi Ekrem Canalp, Osmanlı'nın
Balkanlara, Anadolu'ya yaptığı yatırımdan çok daha fazlasını yaptığını belirterek;
'Çünkü Balkanlar'ın özelliklerini gayet iyi biliyordu. Bugün bizler de
Balkanlar'ın bu gücünün farkındayız. Edirneliler olarak da bunun da çok güzel
yansımalarını alabiliyoruz. Balkanlar'da bu şekilde olumlu şeyler yaşanırken,
aynı zamanda çok olumsuz özellikleri kendi bünyesinde barındırabiliyor. Ne
zaman ki Balkan halkları birbiriyle uyumu bıraktıkları ve dost olarak görmek
yerine rakip ve düşman olarak görmeye başladıkları zaman Balkanlar; kanın,
barutun, gözyaşının da coğrafyası haline geliyor. I. Dünya Savaşı, Balkan
coğrafyasından çıkmıştır. Osmanlı yıkılış döneminde hepimizin hüzünle
adlandırdığı pek çok hikâye Balkan kökenlidir. Jivkov döneminde Bulgaristan'da
yaşayan soydaşlarımızın yaşamış oldukları acılar, Türkan bebeğin bu anıtı
bunları sembolize ediyor. Hüznü, gözyaşını ve olmaması gereken şeyleri ifade
ediyor. Bir defa olmuştur ve bir daha olmamasını hepimizin anlaması ve
hissetmesi gerekiyor. Biz bunları geçmişte yaşadık ve bir daha yaşamamak için
gereken ne varsa beraber neler inşa etmemiz gerekiyor. Geçmişte bu zulmü,
soydaşlarımıza yaşatmış olanlar vardı. Onlar şu anda bir şekilde elimine
oldular. Şu anda geleceğe ümitle bakabileceğimizi, bu coğrafya içerisinde
kardeşçe yaşayabileceğimizin çok güzel örnekleri çıkıyor. Bulgaristan'dan rekor
sayıda vatandaş ve soydaşımız Türkiye'ye geliyor. Türklerle iletişim kurabiliyor
ve hatta Edirne esnafımıza bir sonraki hafta ödemek üzere borç bile
yazdırabiliyor. Bugünkü yaşamış olduklarımız bunlar ve gelecekte de böyle güzel
şeyler yaşamak istiyoruz. Bulgaristan'daki kardeşlerimizin de bu şekilde
acıları hiçbir zaman yaşamamasını arz ediyoruz. Bunun için de yapmamız gereken
şey, bütün Balkan coğrafyasında yer alan devletler ve milletlerle çok iyi
ilişkiler kurmak, bu ilişkileri geleceğe taşımak ve yaşatmaktır. Burada yer
alan çocuklar, aziz milletimizin geleceğinin teminatıdır. Biz bir milletiz.
Türk milleti, dünyanın her tarafına yayılmış ve gelecek vadeden büyük bir
millettir. Bu millet, geçmişte yaşamış olduğu acıları gelecekte bir daha
yaşamayacak. Hepimiz bu acıların yaşanmaması için gereken ne varsa el
birliğiyle yapacağız' dedi.
Canalp'in
konuşmasının ardından törende Kirkovo ilçesine bağlı Çakırlı ve Killi Köyü
Ortaokulu öğrencileri, Türkan bebek anısına yazılan şiirleri okudular.
Şiirlerin okunması sırasında Bulgaristan'dan törene katılan Türkler duygusal
anlar yaşarken; gözyaşlarına hâkim olamadılar. Şiir dinletisinin ardından
öğrenciler ve tören katılımcıları, Türkan bebek anıtına kırmızı karanfilleri
bıraktılar. Tören, İl Müftülüğü Duahanı Nuri Böcekbakan'ın yönetiminde dualar
okunması ve pilav dağıtımı ile sona erdi.