Engelleri yıkan eğitim
Edirne Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde '˜En Büyük Engel Sevgisizliktir' sloganıyla engelli bireyler ve aileleri için düzenlediği eğitim ve etkinliklerde engelli bireylerinin sorunlarına dikkat çekti. Etkinliklerde Prof. Dr. Yeşim Fazlıoğlu '˜Özel Gereksinimli Çocuklar ve Ergenlik' konusunda engelli bireylerin ailelerini bilgilendirirken, Yoga eğitmeni Nefize Ramadan ise '˜Engelliler için yoga' eğitimi verdi.
Edirne Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında engelli bireyler ve aileleri için eğitim ve etkinlikler düzenledi. '˜En Büyük Engel Sevgisizliktir' sloganıyla Engelsiz Yaşam Merkezi'nde düzenlenen etkinliklere; Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Fazlıoğlu, Yoga eğitmeni Nefize Ramadan ile çok sayıda engelli birey ve aileleri katıldılar.
3
Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında düzenlenen ilk etkinlikte Prof. Dr.
Fazlıoğlu '˜Özel Gereksinimli Çocuklar ve
Ergenlik' konusunda engelli bireylerin ailelerini bilgilendirdi. Etkinlikte
açılış konuşmasını gerçekleştiren Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Edirne Belediyesi'nin
3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle farkındalığı daha da arttırabilmek ve
engelli bireyleri sorunlarıyla ilgili bilgileri daha fazla tazeleyebilmek amacıyla
çeşitli etkinlikler düzenlediğini belirterek; 'Sabah Atatürk Anıtı'na
çelenklerimizi ve çiçeklerimizi koyduk. Şimdi de Edirne Belediyesi Engelsiz
Yaşam Merkezi'nde bu etkinliği yapıyor olmak, kişisel olarak benim için çok
güzel bir duygu, inanılmaz bir onurdur' ifadelerine yer verdi.
Tanrıkulu,
Edirne'deki engelli bireylerin sorunlarının çözümü kapsamında 21 yıl önce bir
avuç insanla çalışmalara başladıklarını söyleyerek; 'Engelliler için ne yapabileceğimizi
konuştuğumuzda, benim gerçekten bir düşüm vardı. Engellilerin sosyal hayata
uyumu ve hayatın içerisinde olmasını sağlayabilmek benim bir hayalimdi. Bu
hayallerimin birçoğunu hep beraber gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Bugün
sokakta engellilerimiz sosyal hayatın içerisine girmişse, yaşamın her alanında
varsa ve bugün de engellilerin Atatürk anıtında dile getirdiği gibi sadece
acıma duygusu, şaşırma duygusunun ötesinde, Edirne'de yaşayan engellilerimiz;
'˜ben de bir engelli birey olarak yaşamın içindeyim' diyebilecek noktadalar'
dedi.
Gözyaşlarını tutamadı
Engelsiz
Yaşam Merkezi'nin dizaynını 7 yıl önce 3 gün boyunca çalışarak hazırladıklarını
açıklayan Tanrıkulu; 'Şu an gördüğünüz, engelli ve engelsiz çocukların birlikte
oynadığı parkın yapılmasından tutun da, şehrin 6 noktasındaki akülü şarj
istasyonları dahil olmak üzere, şuna inandık; tüm bireylerin hayatın içinde
olabileceği bir yaşamı dizayn etmek istemiştik. Bundan 21 yıl önce bir dernekte
küçücük 3-5 kişiyken, bugün sayımız 6-7 tane engelli derneği ve 100'lerce
aktiviste ulaştı. Trakya Üniversite'mizin, bizlere sağladığı bilimsel, teorik
ve pratik bilgileri de yadsımıyorum. Çünkü üniversite, benim için kendi
üniversitem ve çok kıymetli bir üniversitedir. Edirne Belediyesi olarak
gerçekten bir düşümüz vardı; şehri engelli dostu bir şehir haline getirebilmek.
Onun için çok yol aldık ve bu yolu alırken, sizlerin gücü ve isteği çok
önemliydi. Ben, engelli annelerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Çünkü onların
duygularını biliyorum' sözlerine yer verdi. Tanrıkulu, konuşması sırasında
gözyaşlarına hâkim olamadı.
'Aileler sabırlı olmalı'
Tanrıkulu'nun
konuşmasının ardından Fazlıoğlu '˜Özel
Gereksinimli Çocuklar ve Ergenlik' konusunda sunum gerçekleştirdi. Fazlıoğlu,
insanın en hızlı büyüme ve gelişmesini oluşturan dönemlerin doğum öncesi ve
ergenlik dönemleri olduğunu belirterek; 'Ergenlik dönemi, çocukluktan
yetişkinliğe geçtiğimiz dönemdir. Araştırmacılar artık ergenlik dönemini 25
yaşına kadar uzatıyor. Eskiden 18 yaşla sınırlı kalan bu dönem, artık 25'e
kadar uzuyor. Ergenlik döneminde birden fiziksel değişikler oluyor. Bu
değişikliklere bağlı olarak çocuklarda psikososyal değişim de başlıyor. Çünkü
ergen, vücudundaki değişimi garip karşılayabiliyor, anlamlandıramayabiliyor.
Bazen çok agresif olma, kendini kabul ettirme şeklinde karşı davranışlar
geliştirme gibi negatif algılanan kendini ortaya koyma davranışları
sergilenebiliyor. Burada aslında ergenin kimlik oluşturma çabası var. Biz anne
ve babalar olarak ergenin bu dönemdeki kimlik gelişimine destek olmak
durumundayız. Bu kimlik gelişimi olumlu gitmezse kimlik sorunları, psikososyal
sorunlar, depresyon gibi durumlar içine girebiliyor. O nedenle ailenin bu
dönemde, sabırlı, anlayışlı, iletişime açık olmaları çok önemlidir' dedi.
'Diyalog kurulmalı'
Ergenlik
dönemlerinde çocuklarda gelişmeye bağlı olarak düşünme stillerinin de
geliştiğini söyleyen Fazlıoğlu; 'Daha kompleks düşünme tarzları, empati kurma,
mecaz kavramları anlama, konu hakkında yorum yapma yeteneklerine sahip
oluyorlar. Farklı gelişen çocuklarımızı gözlemlediğimizde çocuğun takvim yaşı
15 ama zekâ yaşı 6. Baktığınızda çocuk 6 yaşındaki bir çocukmuş gibi
giydirilip, o yaştaki bir çocukmuş gibi davranılıyor. Ama takvim yaşı 15.
Davranışlarımızı da onun psikososyal gelişimine bağlı olarak bir yetişkinmiş,
ergenmiş gibi tutumlarını sergilemesi, aşırı koruyuculuk kisvesini bir kenara
bırakıp bir gençle muhatap oluyormuş gibi diyalog kurması gerekiyor. Bunu
yapamazsak çocuk kendi beden imgesiyle çatışmalar yaşıyor, kendine saygısıyla
ilgili sorunlar oluşturuyor, yalnızlık duygusu gelişebiliyor' ifadelerine yer
verdi.
'Sosyal ortamlarda bulunmalılar'
Fazlıoğlu,
çocukların okul öncesi çağlardan itibaren sosyal ortamlarda bulunması
gerektiğini söyleyerek; 'Ergenlik dönemindeki problemlerin azalmasını
istiyorsak çocuklarımızı sosyalleştireceğiz. Okul öncesi çağlardan itibaren
aile olarak nereye gidiyorsak, onları da götüreceğiz. Restorana, sinemaya,
gezmeye gittiğimizde yanımızda onlar da olacak. Bütün sosyal ortamlarda
çocuklarımızla birlikte olacağız ki sosyal davranışları öğrensinler. Nezaketi,
özür dilemeyi, birini dinlemeyi, karşı cinsle etkileşimi, kendi cinsel
etkileşimini görmek 18 yaşına gelindiğinde hemen öğrenilen şeyler değil. Bu
davranışlar aileyi, çevreyi, arkadaşları gözlemleyerek öğreniyoruz. Küçük
yaşlardan itibaren olumlu bir cinsel gelişim kimliğini istiyorsak hem karşı
cinsten, hem kendi cinsinden akranlarıyla birlikte projeler olma şansı
vermeliyiz. Aynı zamanda sosyal ortamlarda çocuğun seviyesi ne olursa olsun,
uygun davranma becerileri konusunda onları desteklemeliyiz. Bu sosyal
ortamların en önemlilerinin başında spor ve sanat aktiviteleri geliyor. Okul
öncesi yaşlardan itibaren ne kadar çok aktiviteye yönlendirilirse negatif
düşünceler pozitife yönlendirilebilir' dedi.
'Destekleyerek problemleri azaltabiliriz'
Özel gereksinimli çocukların eğitiminde ve sosyal hayata ayak uydurmasında ailenin önemli rolü bulunduğunu söyleyen Fazlıoğlu; 'Eğer aileler olarak çocuğun gelişimini iyi bilirsek çocukları gelişim çağlarında aşırı strese sokmadan, onları anladığımızı göstererek desteklersek ergenlik problemlerini en aza indirebiliriz. Ergenliğin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ergenlik çok dalgalı bir süreçtir. Ergen bir çocukla yaşamak aileler için zorlu olabiliyor. Günümüzde aileler ergenlikle ilgili sorunları biliyor ama bunun yanında çözüm önerilerini hayata geçirmeliler. Çocukları destekleyerek, anne ve baba birlikte destek vererek yanında olunmalı' sözlerine yer verdi. Fazlıoğlu'nun sunumunun ardından Yoga eğitmeni Nefize Ramadan, '˜Engelliler için yoga' eğitimi verdi.