Edirne'deki proje İstanbul'da gösterilmiş
Edirne'nin Keşan ilçesine bağlı 4 köy ve 1 mahalleyi etkileyecek patlatma işlemi ile linyit üretimi projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı bugün Karacaali köyünde gerçekleştirildi. Köylüler, projeye yoğun tepki gösterirken projenin hayata geçmesi halinde başta içme suyu olmak üzere bölgedeki orman, tarım alanı ve meranın olumsuz etkileneceğini söylediler. Trakya Platformu Edirne Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise projenin ÇED başvuru dosyasında proje alanının İstanbul'da Göktürk ve Arnavutköy'de bir alanda gösterildiğine dikkat çekerek ÇED başvurusunun iptal edilmesini talep etti.
Edirne'nin
Keşan ilçesine bağlı Karacaali, Maltepe, Çobançeşmesi köyleri ve Paşayiğit
mahallesi sınırları içinde Ento Maden Global A.Ş. tarafından planlanan patlatma
işlemi ile linyit üretimi projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı bugün
gerçekleştirildi.
Karacaali
köyünde Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Murat Bilici yönetiminde
düzenlenen toplantıda, köy halkı projeye isyan etti. Projenin ÇED raporunu
hazırlayan danışmanlık firması yetkilisi İrfan Yayla'nın sunumuyla başlayan
toplantıda, köylüler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri söz alarak
projeye karşı tepkilerini gösterdiler. Yıllık 100 bin ton üretim yapılması
planlanan ve patlatma başına 2 ile 2,5 ton arası patlayıcı kullanılacağını
açıklanan projenin alanının ÇED raporunda İstanbul Göktürk ve Arnavutköy
bölgesi olarak gösterilmesi tartışma yarattı.
'100 EVİN 85'İ YIKILIR'
Toplantıda
söz alan Karacaali köyü muhtarı Hasan Kocaalili, köyün içme suyunun çıkış
noktasının proje alanında olduğuna dikkat çekerken; 'Ben Karacaali'de doğdum,
Karacaali'de öleceğim. Benim evim taş, eski ev. Sallantıda Karacaali'deki 100
evin 85 tanesi yıkılır. Bunun garantisini kim verecek? 96 senedir biz bu
köydeyiz. Ama proje yüzünden torunuma böyle bir köy bırakamayacağım. Bana
gerçeği anlatın. Benim içme suyumun garantisini veriyor musun? İçme suyumuzun
kaynağı projenin içinde. Siz defterden konuşuyorsunuz. Gelin gerçeğini görün. Bırakın
bizi rahat yaşayalım. Gıda OSB yapıyorsunuz, yanında patlatma yapmak
istiyorsunuz. Evlerimiz yıkılırsa ne olacak? Birileri ölürse bunu parayla mı
karşılayacaklar? '˜Bu fakir köylüler ölse de hiç önemli değil, veririz 3 kuruş
para zengin tabaka olarak yatırırız onu'. Ben buradan bunu anlıyorum'
ifadelerini kullandı.
'UÇURUMA SIFIR TARLALARIMIZI İŞLİYORUZ'
Kocaalili'nin
konuşmasının ardından söz alan Çobançeşmesi köyü muhtarı Serhat Hesapçı da
bölgede projeye benzer açık işletmelerin bulunduğunu belirtirken; 'Yıllardır
açık işletmelerinin önünde, uçuruma sıfır tarlalarımızı işliyoruz. Buraları hep
kapatacaklarını söylediler. Ben defalarca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne
ve İl Özel İdaresi'ne dilekçe verdim. Ama şu anda hiçbir yaptırım yok. 30-35
metrelik uçurumlar mevcut, hayvanlarımız düşüp ölüyor ve kimseye şikâyet
edemiyoruz. Şimdi, '˜Arkanızdayız' diyorsunuz ama yarın burada bir patlatma
olduğunda, bir tane ev yıkıldığında arkamızda durabilecek misiniz? '˜Biz
arkanızdayız' dediğinizi de not edin. İnsan öldükten sonra kalan sağlar
bizimdir' dedi.
'GÖLETİMİZ ÖLÜYOR'
Karasatı
köyü muhtarı İsmet Çolakoğlu da proje sonucu köy göletine 500 metre yakınlığı
bulunan alanda patlatma yapılacağını açıklarken; 'Açık işletmelerin getirdiği
kazılmış topraklar zaten göletimizi yarı yarıya doldurdu. Göletimiz ölüyor.
Patlatmada meramız olduğu gibi toz altında kalacak' sözlerine yer verdi.
'FİRMA TALEBİNDEN VAZGEÇSİN'
Toplantıda
konuşma yapan Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Geçmiş de projede
yapılacak patlatmalar sonucunda kaynak suyunun yer değiştireceğini söylerken; 'Buradaki
yeraltı suları başka bir kanala yok olmaya gidecektir. Bu bölgede yaşayan
insanlar birinci derecede susuzluk çekeceklerdir. Bölgenin coğrafi yapısı
değişecektir. Burada buğday, ayçiçeği gibi tarım alanlarının yapılması mümkün
olmayacaktır. Çünkü toprak, çorak hale gelecektir. Yeraltı sularının
oluşmaması, topraktaki biyolojik algıların yok olmasına sebep olacaktır.
Haftada bir her yaptığınız patlatmalı sistem, burada 4 şiddetinde bir deprem
sistemi yaratacaktır. Her deprem oluşunda yeraltı sularında değişiklik
olacaktır. Onun için korona virüsünün başlamasıyla birlikte insanların temel
ihtiyacı gıda ürünleri olmuştur. Bu nedenle bölgemizde çok önemlidir. Kömürün
ise hayati bir anlamda önemi yoktur. Bununla birlikte Keşan'da tarıma dayalı
bir sanayi kuruyoruz. Tarıma dayalı sanayi kuracağımız yerde tarımı yok ederek
bu gibi işlemleri devam ettiremeyiz. Bu ÇED raporundan, firma yetkililerinin
taleplerinden vazgeçmesini İl Genel Meclisi olarak talep ediyoruz' dedi.
'PROJE ALANI İSTANBUL'DA GÖSTERİLMİŞ'
Toplantıda
Trakya Platformu Edirne Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise ÇED raporunda proje
alanının İstanbul'da Göktürk ile Arnavutköy arasında gösterildiğine dikkat
çekerken; 'ÇED raporunun kontrol ettiyseniz 37'nci sayfasında proje alanı
İstanbul Göktürk ile Arnavutköy arası gösteriliyor. Kendi koydukları harita
burada. Hem şirketten, hem de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden yanıt
bekliyorum. ÇED raporunda proje alanı İstanbul Göktürk ile Arnavutköy arasında
mıdır? Bunu incelediniz mi? Bunu fark edemediniz mi? Bu görevi kötüye
kullanmadır. ÇED yönetmeliğine göre ÇED dosyası hazırlayıp resmi makama
sunmuşsunuz. Bu bir hata değildir. Sizler mühendissiniz. Dolayısıyla ÇED raporunun
sorumlususunuz. Proje alanı olarak gösterilen görselin altına 25 binlik Edirne
İl Çevre Düzeni içerisinde diye yazılmış ve şirket diyor ki, '˜Proje alanı
Karacaali'de değil, İstanbul Göktürk ve Arnavutköy arasında'. Devlet
görevlileri, kamu görevini ciddiyetle yerine getirseydi, ÇED başvurusu
reddedilirdi. Bu açıkça bir ciddiyetsizlik. Devlet ciddiyetine böyle bir şey
yakışır mı?' ifadelerine yer verdi.
'İÇME SUYU, ORMAN, TARIM ARAZİSİ VE MERA GİDİYOR'
Keşan
Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz ise proje alanının sınırında Keşan Gıda
Organize Sanayi Bölgesi'nin bulunduğunu hatırlatırken; 'Şu an 595 hektara ÇED
raporu alınmaya çalışıyor. Yani yaklaşık 6 bin dönüm. Ama ruhsatın toplamı 840
hektardır. Yani 8 bin 400 dönüm. Kendi raporlarında yazıyor; yaklaşık 6
şiddetinde deprem etkisi yaratacağı yazıyor. Haftada bir patlatılacak, güvenlik
önlemi alınacak ve çevresini çevirmiş olan Karasatı, Çobançeşme, Maltepe,
Karacaali, Altıntaş köyleri ve Paşayiğit mahallesinde hayat duracak. Önlem
olarak dışarı çıkış engellenecek. 25 gün çift vardiya çalışılacak. Yılda 100
bin ton kömür çıkarılacak. 25 yıl çalışılacak. 24 milyon ton kömür
çıkarılacakmış. Bu hesaplara göre; her gün yaklaşık 30 kamyon burada hareket
edecek. Bu ulaşım nasıl sağlanacak? Raporda bunlar çok belli değil. Karacaali
içme suyu kaynağı, tam patlatmanın ortasında. İçme suyu diye bir şey
kalmayacak. Orman, tarım arazileri, mera gidiyor ve 6 bin dekar yer gidiyor. Bu
pandemi bize bir şey öğretmedi mi? Gıdanın ne kadar önemli bir şey olduğunu biz
kavramadık mı? 10 para etmeyen kükürtlü bir kömür için böyle bir alan talan
edilir mi? Herkes itiraz ediyor ancak devlet kurumlarından görüş belirtenler,
tarım ürünlerine zararı olmayacaktır diye görüş belirtiyor. Vicdan diliyorum.
Talebimiz; ÇED olumsuz raporu verilerek ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep
ediyoruz' dedi.
'İNSAN SAĞLIĞINI ETKİLEMEKTEDİR'
Edirne
Tabip Odası Başkanı Dr. Memet Akbal da toplantıda projenin insan sağlığına
etkilerine dikkat çekerken; 'Patlamalı linyit işletmeleri, başta toz, gürültü ve
sarsıntı ile insan sağlığını doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Toz
ya da sızıntı ile ortaya çıkan zararlı atıklar, havaya, suya ya da toprağa
karışarak insan sağlığına ciddi zararlar vermektedir. 2019 TÜİK verilerine
göre; Türkiye'deki ölüm istatistikleri içerisinde birinci sırada kalp
hastalıkları, ikinci sırada iyi ya da kötü huylu kanserleri saymış. Çevresel
etkilerle meydana gelen iyi ve kötü huylu kanserlerden ölüm sıralamasında ne
yazık ki İstanbul, Türkiye birincisi; Tekirdağ, Türkiye ikincisi; Kırklareli,
Türkiye üçüncüsü ve Edirne, Türkiye dördüncüsüdür' diye konuştu.
150 DİLEKÇE VERİLDİ
Toplantı,
konuşmaların ardından sona ererken; katılımcılar, Çevre ve Şehircilik İl Müdür
Yardımcısı Murat Bilici'ye 150 adet imzalı itiraz dilekçesi ilettiler.