Edirne, Balkanlarda Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu'na ev sahipliği yapıyor
Edirne'de Trakya Üniversitesi'nde 2 gün sürecek olan Uluslararası Balkanlar'da Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu açılış programı ile başladı.
Edirne Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Alevi- Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Trakya Üniversitesi (TÜ) işbirliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Balkanlarda Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu Balkan Kongre Merkezi'ndeki açılış programı ile başladı. Sempozyumda konuşan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir, Alevi Bektaşi toplumunun gönüllerine dokunmak ve milli birliği pekiştirmek için çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Sempozyum saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Ardından Alevi gülbangı okundu. Daha sonra konuşmalara geçildi. Sempozyumda konuşan Edirne Valisi Yunus Sezer, 2 gün sürecek sempozyumun çok önemli olduğuna değindi. Türkmen dervişi Sarı Saltuk’un öğretilerinden alıntı yapan Sezer, “Sarı Saltuk'un izinden gidenlerin, oradaki nasıl bir medeniyet inşa ettiklerini hep beraber gördük ama o izler silinmeye başlandığı zaman orada nasıl bir kargaşanın, insanların nasıl birbirlerini hunharca katlettiğini de gördük. Milyonlarca insanın toprağından koptuğunu gördük. Tolstoy bir tespit yapıyor, diyor ki; 'insanoğlu sürekli üzerinde yaşamış olduğu toprağı bölmeye çalışır' diyor. Devletler böler, aileler böler ama bir gerçek vardır, bölünmeyen tek şey topraktır diyor. Sürekli üzerindekiler değişir, üzerindekiler bölünür ve parçalanır” ifadelerine yer verdi.
İnsanlığa medeniyet değerleri sunmaya, adalet değerlerini hatırlatmaya ihtiyaç olduğunu belirten Sezer, Hacı Bektaş Veli'nin "Eline, beline, diline sahip ol" deyişini anımsatarak bu sözün derin anlam taşıdığına değindi.
‘El’ dernek devlete, ‘bel’ derken yöre ve töreye, ‘dil’ dernek ise dile sahip çıkılması gerektiğini ifade edildiğini anlatan Sezer, “Bu tür toplantılar, programlar ve sempozyumlar bize biz olmayı hatırlatma aynı zamanda da bizim sahip olduğumuz değerleri. başka milletlere de göstermek için bir fırsattır. Bir hatırlatma, gösterme ve anlatma fırsatıdır” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Başkanı Ali Rıza Özdemir ise yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye’de 2 bin 102 cem evini tespit ettiklerini belirtti. Özdemir kurum faaliyetlerinden de bahsetti.
Bu tespiti yapmalarındaki temel maksadın cem evlerine hizmet götürmek ve hizmet götürdükleri yerleri bilmek olduğuna değinen Özdemir, "2023 ve 2024 yılları için 258 milyon ödenekle 355 beş cem evimizin bakım onarım ve tefrişat işlerini tamamladık. Önümüzdeki yıl hedefimiz inşallah 500 tane cem evimizin bakım, onarım ve tefrişat işlemlerini tamamlamak ve karşılamak. Deprem bölgesine öncelik verdik. Deprem bölgesinden gelen tüm talepleri değerlendirerek 97 cem evimizin yenilenmesi için 148 milyon liralık bütçe kullandık. Ayrıca yıkılan ya da ağır hasar gören cem evlerinin yerine çevre şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığıyla birlikte 13 tane yeni cem evinin planlamasını yaptık. Bugünlerde ödeneklerimizi aktarılıyor, inşallah 2025 yılında bu cem evlerimizi tamamlamış olacağız. Çıkardığımız yönetmelikle elektrik sayaçları sorununu aştık. Bugün itibariyle 837 Cem evimizin aydınlatma giderini başkanlığımız karşılamaktadır. Ayrıca sosyal ve kültürel faaliyetlerle, bilimsel çalışmalarla Alevi Bektaşi kültürüyle ilgili geniş kapsamlı çalışmalar yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Özdemir, Alevi Bektaşi toplumunun gönüllerine dokunmak ve milli birliği pekiştirmek için çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirtti.
Başkanlıkça yürütülen çalışmaların Alevi ve Bektaşi toplumunun geniş bir kesimi tarafından olumlu karşılandığını ifade eden Özdemir, "Alevilik ve Bektaşilik kökeni aynı olan, aynı özden beslenen iki kardeş yoldur. Birlikte yaşadığımızda, birbirimizi anladığımızda sevgi ve saygıyla büyür ve güçleniriz. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde kurulan Alevi ve Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Alevi-Sünni kardeşliğini pekiştirmeye yönelik, geliştirmeye yönelik ve milli birliğimizin sağlamaya yönelik bir kurumdur. Dolayısıyla biz bu kurum çatısı altında milli birliğimizi ve beraberliğimiz pekiştirecek, güçlendirecek işler yapıyoruz. Bundan sonra da bu çalışmalarımıza bu minval üzerinde devam edeceğiz” dedi.
Programda konuşan Trakya Üniversitesi Rektörü Mustafa Hatipler, Balkanlar’ın tarih boyunca farklı dinlerin, farklı kültürlerin ve medeniyetlerin etkileşimine sahne olduğunu aktardı.
Farklılığın Balkan coğrafyasına Rumeli'ye farklı bir zenginlik ve kültürel mozaik hüviyeti kazandırdığını ifade eden Hatipler, "Rumeli'nin zengin kültür mozaiğinin en değerli taşlarından biri olan Alevi - Bektaşi düşüncesini, anlayışını, insanı kavrayışını alanında uzman olan akademisyenlerimiz kıymetli çalışmaları ile derinlemesine inceleyecekler tartışacaklar ve yaptıkları çalışmaları bizlere takdim edecekler." dedi.
Sempozyumun ilk günkü açılış programı, hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Kumru Öngün