Duyun Çölyak hastalarını!
Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği, kuruluşunun 1'inci yıldönümünü '˜Sağlıklı ve glütensiz beslen, hayatı yakala' kahvaltı etkinliği düzenleyerek kutladı. Glütensiz pasta kesimi ve çölyak hastalarına özel kahvaltı ikramının yapıldığı etkinlikte çölyak hastaları yaşadıkları sorunları anlattılar. Yerli üretimin olmaması nedeniyle glutensiz ürünlerin pahalılığına dikkat çekilen etkinlikte, çölyak hastalarının iş bulmakta zorlandığı ve 108,75 TL Çölyak metabolizma yardımlarının yetersizliği ön plana çıktı.
Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği, kuruluşunun birinci yılı kapsamında '˜Sağlıklı ve glütensiz beslen, hayatı yakala' kahvaltı etkinliği düzenledi. Trakya Üniversitesi Balkan Yerleşkesi Bolca Ana Yemekhanesi'nde düzenlenen etkinliğe; Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı Bahar Ayşegül Gülcü, Trakya Çölyak Projesi Sağlık Sponsoru Özel Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr.Dr. Hakan Sunal, Trakya Üniversitesi Diyetisyeni Kübra Aycıl,Özel Optimed Hastanesi yetkilileri ile Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve ilçelerinden çölyak hastaları katıldılar.
Çölyak
hastaları için özel olarak hazırlanan kahvaltının sunulduğu etkinlikte açılış
konuşması yapan Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı Bahar Ayşegül
Gülcü, derneğin 2'nci yaşını kutlayarak; 'Biz dernek öneticileri sorumlulukla
hareket etmeli, üyelerimizin hakkını her ortamda korumalıyız. Yalnız
hissettiğinizde bizlere ulaşın. '˜Duy, dinle, destekle. Glütensiz
sağlıklı yaşama ne dersiniz'sloganımız ile bütün engelleri hep birlikte aşmayı
diliyoruz. Tüm sponsorlarımıza ve üyelerimize teşekkür ederiz' ifadelerine yer
verdi.
Gülcü'nün
konuşmasının ardından bir konuşma da Trakya Çölyak Projesi Sağlık Sponsoru Özel
Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Sunal yaptı. Sunal,
konuşmasında çölyak farkındalığı yaratabilmek için Tekirdağ'ın 11 ilçesini dolaştıklarınıaçıklayarak;
'Okulları ziyaret ettik. Ağaç yaşken eğilir. Bugünün küçükleri, yarının
büyükleri olacaklar. Türkiye bir yere gelecekse, onlar sayesinde gelecek. Biz,
onları bu yaşta eğitirsek, çölyak ve diğer hastalıklar hakkında
bilgilendirebilirsek, onlar çok iyi projelere el atacaklardır. Ben de bir
farkındalık adına bu dernekte yer alıyorum. Buraya gelen bütün katılımcılar bir
şekilde çölyakla temas halinde bulundu. Ama gönül isterdi ki aslında burada
çölyakla ilgisi olmayan ama yarın çölyakla karşılaşabilecek kişiler de olsaydı.
31 Mart yerel seçimleri yapılacak. Her partiden aday adayları var. '˜Ben park
yapacağım, yol yapacağım' diyen belediye başkanları artık olmaması lazım. '˜Engellilerin,
çölyaklıların derdi ile uğraşacağım, onlarla ilgili projeler üreteceğim' diyen
sosyal belediye başkanlarının olması gerektiğini düşünüyorum' dedi.
'Etiket okuma alışkanlığımız olmalı'
Sunal'ın
konuşmasının ardından bir konuşma da Trakya Üniversitesi Diyetisyeni Kübra
Aycıl yaptı. Aycıl, hastaların doğru bilgiye ulaşmasının tıbbi beslenme
tedavisi kadar önemli olduğunu vurgulayarak; 'Tanı aldıktan sonra hastalarda
genellikle, '˜Ne yiyeceğim?' düşüncesi oluşuyor. Bu düşüncelerimizi yok etmek
için kesinlikle bir doktor ve diyetisyen desteğiyle çalışmamız çok önemli. Glütensiz
beslenme; buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi ürünlerin beslenmemizden tamamen
çıkartılmasıdır. Aslında herkesin glütene hassasiyeti farklılık gösterebiliyor.
Bu yüzden her hastanın glütene hassasiyet seviyesi çok farklı ama hepimiz çok
az glütenin bile zarar verebileceğini düşünerek beslenmemizi planlamamız
gerekiyor. Beslenmemizi planlarken kesinlikle etiket okuma alışkanlığımızı geliştirmemiz
çok önemli. Zaten glütensiz ürünlerin üzerinde, buğday başağının üzerinde çarpı
işareti olan bir işaretimiz var. Etiket okurken bu işaretlerin yanı sıra mutlaka
etiketlerin içerik bilgisi de okunmalı' sözlerine yer verdi.
'Glütensiz diyet uygulanmalı'
Glütensiz
diyete uyulmaması halinde hastaların çeşitli sorunlarla karşı karşıya
kalacağını açıklayan Aycıl; 'Özellikle emilim bozukluğu olduğu için demir
eksikliği, çölyak krizi ve eğer çok daha ilerlerse nörolojik semptomlara neden
olabiliyor. Çünkü bağırsaklarımızda bir emilim bozukluğu var. Eğer glütensiz
diyeti yeterince uygulayamazsak emilim bozukluğumuz artıyor ve birçok vitamin
eksikliğine neden olabiliyor' dedi.
Glütensiz ürünleri açıkladı
Aycıl,
tüketilebilecek glütensiz ürünleri açıklayarak; 'Mısır, pirinç, soya unu,
kinoa, kara buğday unu glütensiz tercih edebileceğimiz ürünler arasındadır.
Besinlerin dışında besin olmayan maddelere de dikkat etmemiz gerekiyor.
Örneğin; birçok diş macununun içinde glüten bulunabiliyor. Rujlarda, posta
pullarında glüten bulunabiliyor. Kâğıt bardakların uç kısmındaki yapışkan
maddesinde bile glüten bulunabiliyor. Bunları önlemek için çok iyi bir etiket
okuma alışkanlığı kazanmamız gerekiyor' ifadelerine yer verdi.
Çölyak deneyimlerini anlattı
Aycıl'ın
konuşmasının ardından etkinliğe Kocaeli'den katılan ve eşi ile 2 kızı çölyak
hastası olan Nilay Akçelik konuşma yaptı. Akçelik, konuşmasında Türkiye'nin ilk
glütensiz yiyeceklerinin üretildiği kafesi ile farkındalık yaratmayı amaçladığını
belirterek; 'Maalesef ailemde 3 çölyaklı var. Çölyakla mücadeleyle ilgili
buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Yollarda sefil oluyoruz, yiyecek
hiçbirşey bulamıyoruz. Dışarı çıktığımızda hiçbir şey bulamıyorum ve çocuklarıma
yediremiyorum. Mutlaka çantamızda yiyecek gezdiriyoruz. Çantamızda gezdirmek
yerine glütensiz ürünlere ulaşımın daha kolay sağlanması gerekiyor. Yollar
yapacağımıza yemek restoranlarına glütensiz menüler eklenmeli diye düşünüyorum'
dedi.
Okul kantinlerine glütensiz istek
Akçelik'in
konuşmasının ardından etkinlikte sponsorluğunda hazırlanan glütensiz pasta
kesimi gerçekleştirildi. Tüm katılımcıların birlikte kestiği glütensiz pastanın
ardından katılımcılar, yaşadıkları sorunları paylaştılar. Çölyak hastası
çocuklar özellikle okullarda yaşadıkları sorunlara dikkat çekerek, okul
kantinlerinde ve marketlerde çölyak hastalarına yönelik ürünlerin olmasını
istediler. İnsanların çölyak hastalığını bilmediği için kendilerine garip
davrandıklarını söyleyen Serkan Güler; 'En çok da sosyal ortamdan ayrı
düşüyorsunuz. Çünkü bir kafeye gittiğiniz zaman çapraz bulaşma olduğu için
arkadaşlarınızdan ayrı yemek yiyorsunuz. Ama ben çölyakla birlikte sağlıklı
yaşamayı öğrendim. Aslında çölyak, dünyada sadece hastaların değil, özellikle
Avrupa'da insanların sağlıklı yaşam adına benimsediği bir hayat tarzıdır. Artık
dünya değişiyor. Büyük devletler, küçük devletlerin toplumlarının sağlıklarını
bozarak ele geçirmeye çalışıyorlar. Sağlıklı yaşamın ne olduğunun ve ne
yapılması gerektiğinin yayılması gerekir. Okullarda sağlıklı beslenme dersleri
verilmelidir. Nesil ne kadar sağlıklı olursa, o kadar iyi olur' sözlerine yer
verdi.
'Yerli üretim desteklenmeli'
Glütensiz
ürünlerin pahalılığına dikkat çeken Güler; 'Çünkü yerli üretim çok az. Daha çok
yabancı menşeili ürünler oluyor. Çölyak hastaları için vergi muafiyetinden
yararlanılması gerekir. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ve özellikle üniversiteler,
glütensiz yaşamla ilgili ürünleri yönetmeli, yerli üretimi teşvik etmeliler.
Böylece fiyatlar da düşer. Ankara'da da bu konuda görüşmeler başladı. Öncelikle
Çölyak Metabolizma Yardımlarının yükseltilmesi gerekiyor. 108,75 TL aylık
alıyoruz. Benim gelirim var ama geliri olmayan çölyaklı hastalar var' dedi.
'İş bulmakta zorlanıyoruz'
Çölyak Hastası Umutcan Keleş ise çölyak hastalarının aldığı yüzde 25 engelli raporundan dolayı iş bulmakta sorunlar yaşadığını söyleyerek; 'Çölyaklı olduğumuz için yüzde 25 engelli raporu alıyoruz ama normalde engelsiz gözüküyoruz ve şikayetimiz yok. Ama bu rapordan dolayı biz mağazacılık dışında bir iş yapamıyoruz. Çölyak konusunda bilinçsizlik var. Sağlık raporundan dolayı fabrikaya iş başvurusuna gittiğimizde kabul edilmiyoruz. Yüzde 25 engelli raporu aslında hiçbir şeye yaramıyor' ifadelerine yer verdi. Konuşmaların ardından etkinliğe katılan çölyak hastaları, müzik eşliğinde eğlendiler.
Bakmadan Geçme





