Derneklerin içyüzünü anlattı
Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, Türkiye'de son 20 yılda kurulan Roman derneklerinin işleyişleri ve çalışmaları hakkında bilinmeyenleri anlattı. Çarpıcı gerçekleri son kez yazma gereği duyduğunu ifade eden Şallı, 'Bazıları alınır mı gücenir mi bilmem ama gerçekleri saklamak değil, gün yüzünde aydınlıkta bırakmak gerekir' dedi.
Türkiye'de 2000'li yıllarda ivme kazanmaya başlayan çingene sivil toplum örgütlenmesi, farklı aktörlerinde içinde bulunması ile Romanlara yönelik projelerde kolaylaştırıcı bir rol üstlendiklerini dile getiren Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, 'Devreye giren kolaylaştırıcı aktörler yaygın bir dernekleşme sürecinin yolunu açtılar. Projelerde kullanmak üzere Romanların yoğun olduğu illeri dolaşıp sorun malzemesi arayanlar dahi oldu. Sahneye çıkan aktörlerde ne kadar samimi oldukları da meçhul olup tüm mesele Euro'dur. Türkiye'de Roman açılımında olduğu gibi farklı aktörler Romanlara yönelik AB destekli projeleri yaşama geçirdi. Çok sayıda Roman Derneği farklı grupların içinde yer aldılar. Çalışmalara önderlik edenler hak savunusu olarak görüldüler. Bunun gerçekliği bu kişilerin vicdanlarında kalmış durumdadır. Oysa Türkiye'de gözle görülen bir hak savunuculuğu olmadığını söylemek haksız bir söylem olmayacaktır. Tabiri caiz ise mesele; Kasap dükkânındaki taze ciğeri kapma yarışından başka bir iş değildir. Bu ciğeri ne iştir ki, kasap dükkânından alanların sayısı üçü beşi geçmez' dedi.
'Dokunma sırası bize
geldi nasıl mı?'
Gün geldi. Kasaptaki ciğerin kokusunu
duyanlar Roman Derneği kurdular diyen Şallı, 'Zannettiler kasap ciğeri bedava
veriyor. Oysa ciğerin karşılığı Romanlara yönelik faydalı projeler üretmek
amaçlı idi. Profesyonel çalışanlar deneyimsiz ve ilk defa farklı ortamlarda
bulunmanın heyecanı içinde olan çok sayıda Roman derneklerini yanlarına çekmeyi
başarmıştı. Katılımcı dernek başkanları yaşamlarında hiç görmedikleri lüks otel
toplantılarına katılıyor, lüks konaklama, yiyecek çeşitliliği altında farklı
bir ortamın yarattığı ruh halinde mutlu oluyordu. Yapılan çok sayıda toplantılardaki
konular hep askıda kaldı. Çingene'nin toplumsal dokusuna dokunamadı.
Yediklerimiz içtiklerimiz midemizde bayram oldu. Otel katılım toplantıları
kapasitemizi geliştirmek bir yana, değişiklik ve sohbet olsun' Anlayışından öte
gidemedi. Otel toplantılarında konuşulanlar Roman dernekleri tarafından hak
temelli çalışmalara yansımadı. Yıllar önce benim söylediğim ve açık toplum
vakfı temsilcisinin İstanbul'da yapılan bir toplantıda söylediği 'Türkiye ve
Avrupa'da Romanlara yapılan yüzlerce projede milyonlarca Euro harcandı.
Romanların yaşamını değiştirmiyor, ama proje yapanların yaşamları değişiyor'
sözleri çok manidar bir sözdür. Bunun bir farklı örneği yıllar önce Ankara'da
kurumsal özelliği olan bir vakıf ile ortak bir proje müzakeresinde Sabancı
Vakfı yetkilerinin proje konusunda karşılıklı görüşmemiz sırasında '˜Roman
derneğinin bu projeyi yürütmede başarılı olacağını inanıyoruz. Ancak sizlerin
sürekli proje yürütmeniz bizlerde güvensizlik yarattı' söylemi ortak noktanın
nereye vardığının bir kanıtıdır. Sonucunda, Sabancı Vakfı projeyi
onaylamamıştı. Özellikle insan hakları konusunda savunuculuk, proje anlayışı
içinde yapılıyorsa bu hak savunuculuğu olmaktan çıkar, insan ticaretine
dönüşür. Türkiye'de Roman sorunları baştan yanlışlar ve hatalar zinciri ile başlamıştır'
diye konuştu.
'Dernekler önce
çingene tarihini öğrenmeliydi'
Roman derneklerinin öncelikle çingene
tarihini öğrenmesini gerektiğini hatırlatan Şallı, '2000'li yıllarda aslında
Roman meselesi sağlıklı olarak tartışılamadı. Gerçekte Roman dernekleri tam
olarak neyi konuştuğumuzun farkında değiliz. Romanların yaşamı sosyal
çelişkilerle doludur. Bu çelişkiler aşılamadığı müddetçe sorun yüzyıllarca
kendini üretecektir. İki yıldır çingene
tarihi konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Çingene meselesi konuşulurken önce
tarihsel boyutu ele alınmalıydı. Türkiye'de Roman dernekleri hiçbir zaman kendi
aralarında meseleyi tartışma becerisi yaratamadı. Yaratılan beceri: İndiregandi
olmuştur' dedi.
'Çizgi film
kahramanları yarattık'
Proje toplantıları, ayrımcılık gibi
toplantıların içinde lüks otellerde konaklayıp, anlatılanlara sahip çıkmayıp
otellerin lüks olanaklarını kullandık diyen Şallı, 'İşin baş sorumlusu olanlar,
dernek başkanlarına 'Arkadaşlar konuşuyoruz ama şu meseleyi aramızda tartışma
zamanı geldi' demekten hep uzak kaldılar. Konuları irdelemeye çalışanlar hep
geçiştirildi. Ben projeme bakarım mantığı ile yapılan çalışmalara döndü. Roman
dernekleri kendi aramızda güç birliği yaratamayıp, sadece konu mankeni olduk.
Sadece biri/birilerini kişiselleştirdik. Kendi ellerimizle çizgi film kahramanlarını
yarattık' şeklinde konuştu.
'Siyaset Romanlara
yönelik değil'
Bazı Roman dernek başkanlarının
yaptıkları siyasetin Romanlara yönelik fayda sağlamadığını dile getiren Şallı,
'Gruplaşmalar, çıkara dayalı proje ilişkileri hamasete kadar çıkabilmekte,
nahoş söylemler çoğunlukla sosyal medya ya yansımaktadır. Roman sorunlarının
çözümü noktasında ortak fikir birliği yaratamayanlar parti siyaset fikrini
aşılamakta, siyasi iktidarın gücü veya muhalefet partisinin yerel gücünden
faydalanma gayretleri açıkça görülmektedir. Daha dün birbirlerini hakkında
dedikodu üreten, hakaret edenler proje içinde farklı çalışmalar neticesinde
Euro alanlar şimdilerde can ciğer kuzu sarması olmuş durumdalar. Temennim hep
böyle olsunlar. Türkiye'de Roman sivil toplum örgütleri demek bile aslında
büyük bir yanlışlıktır. Roman dernekleri halen örgütlenme becerisini
kazanamaması üzücü bir gerçektir. Tek istekleri saltanat kayığına binme
isteğidir. Bazıları biz kurumsal bir dernek veya federasyon, konfederasyonuz
deseler de gerçeğinde uyduruk kaydırık işlerdir. Siyaset Romanlara yönelik
değil, siyasi partiye yöneliktir. Tam anlamıyla yandaş olma. Siyasi iktidarın
nimetlerinden beslenmektir. Büyük bir çoğunluğu Demokrasiyi içselleştirememiş,
temel hak, özgürlükler ve demokrasi kavramlarından yoksun beklenti içinde olan
kişilerin oluşturduğu kümelenmelere dönüşmüştür' dedi.
'Samimiyet ve
şeffaflık sorgulanmalı'
Çerçöp olma yolunda ilerleyen Roman
derneklerinin büyük bir çoğunluğu Romanlara yönelik hedefleri olmayan, indiregandi
hareketleri yanı sıra demokrasi bilincinin olmayışı, birilerinin su değirmenine
daha çok su taşıyacağını gösterdiğini ifade eden Şallı, 'Allah Romanları Roman
dernek başkanlarından kurtarsın! İçlerimizde iyi olanlar kadar, bir o kadar
oynak ve kaypaklar vardır. Aklıma gelmişken yazayım yazdıklarım tümü hak
temelli çalışmalar yaptığını söyleyenler içindir. Hak temelli çalışanların
durumu içinde farklılıklar olsa da gerçeğin özünde AB projelerine dayanan
ekonomik ilişkinin bir ürünüdür. Asıl sorgulanması gereken, samimiyet ve
şeffaflıktır. Bu konuları önemsemeyenlerin çekincelerini anlamak zor olduğu
kadar, '˜saklayacak ne var?' diye de sormak gerekir' şeklinde konuştu.