Cenazeye gelemez miydin?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kartal'da çöken binada ölenlerin cenazelerine gelmeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenerek 'Bay Kemal, oraya da gelemez miydin? Gelseydin ne olurdu be? Bir şey mi olurdu sana?' dedi. Erdoğan, kısa bir süre önce ağırladığı Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Fethiye Camii'ni açacaklarını söylemesi üzerine caminin minaresinin açılacağı hatırlattığını aktardı.

Cenazeye gelemez miydin?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kartal'da çöken binada ölenlerin cenazelerine gelmeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Erdoğan, kısa bir süre önce ağırladığı Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Fethiye Camii'ni açacaklarını söylemesi üzerine (Minaresi neden yok?) diye sorduğunu aktardı.

Kılıçdaroğlu'na cenaze eleştirisi

Erdoğan, konuşmasında İstanbul'un Kartal ilçesinde meydana gelen apartman faciasını hatırlatarak; 'Kartal'da binalar yıkıldı. Vatandaş, '˜Nerede bu belediye başkanı?' diyor. 5 gün sonra belediye başkanı oraya geliyor. Ama Bay Kemal, sen neredesin? O zaten hiç yok. Onun çok önemli işleri var. 21 vatandaşım orada şehit olmuş, 14 yaralım var ama yok. 9 vatandaşımın cenaze törenine ben ve arkadaşlarım hep katıldık. CHP'den sadece istifa etmiş olan Akif Hamzaçebi oradaydı. Bay Kemal, oraya da gelemez miydin? Gelseydin ne olurdu be? Bir şey mi olurdu sana? Onlar buralarda yoklar, onların çok önemli işleri var. Ama aynı gün ilgili bakan arkadaşlarımı oraya gönderdim. Hemen işi kolayladım ben de gittim. Cuma günü orada ziyaretlerimizi yaptık. 9 vatandaşımızın cenaze törenlerine katıldık, aynı gün gemi denize indirme törenine katıldık. Oradan yine başka yere seçim çalışmaları için gittik. Ama durmak yok, yola devam. Yalan söylemeye devam ediyor, '˜Benim belediye başkanım oradaydı' diyor. Ama 5 gün sonra. Hadi onu geçtim, sen neredesin sen? Yok' dedi.

'İçim, canım yanıyor'

İstanbul'a 1994 yılında büyükşehir belediye başkanı olduğunu hatırlatan Erdoğan; 'Başbakanlık görevini 2003 yılında devraldım. Sizlerin teveccühüyle 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı'na seçildim. Yeni yönetim sistemimizin ilk seçiminde geçtiğimiz yıl yeniden Cumhurbaşkanlığı görevini şahsıma tevdi ettiniz. Bir başka ifade ile tam 25 yıl, farklı görevlerim vesilesiyle tüm milletimin hizmetindeyim; her saat, her gün göz önündeyim. Belediye başkanlığına aday olduğum günleri hatırlıyorum. Bizim için neler dediler? Başbakanlık görevine geldim yine aynı teraneler. Cumhurbaşkanı olduğumda bile tahammülsüzlüklerini sürdürdüler. Hepsi de yalan ve iftira. Hepsi de maksatlı olan bu iddiaları boşa çıkarta çıkarta yolumuza devam ettik. Bizi karalayanlar aslında söylediklerinin doğru olmadığını biliyorlardı. Onların asıl derdi yıllardır ellerinde tuttukları gücü, imkânı, imtiyazı koruyabilmekti. Şehirlerimiz çöpten, çukurdan, çamurdan CHP iktidarlarında geçilmiyordu. Onu da bize iftira ettiler. İstanbul'da çöp dağları vardı biliyorsunuz değil mi? Hava kirliliğini biliyorsunuz. Gaz maskesi dağıtıyordu maskeler ve Ümraniye çöplüğü patladı, 39 vatandaşım orada öldü, CHP vardı. Şimdi ben diyorum ki aynı durum Edirne'de de olmasın, Edirne'nin ilçelerinde de olmasın. Burayı gelin kurtaralım, pırıl pırıl yapalım. İçim, canım yanıyor. Artık burayı gerçek, hakikaten modern bir şehir haline getirecek bir yönetime teslim edelim' sözlerine yer verdi.

Çipras'ı Fethiye Camii ile eleştirdi

Türkiye'nin, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun tüm vatandaşların hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde yaşayabildiği döneme AK Parti ile girdiğini belirten Erdoğan; 'Başı açık, başı kapalı nasıl giyinirse giyinsin, bunlara bizim müdahale hakkımız yok. Bunları biz sağladık, biz getirdik. Mesela Rumlar, Ermeniler, Museviler başta olmak üzere dini azınlıklar, bizim dönemimizde haklarını en geniş şekilde kullanabilmiştir. Onlara menkullerini, gayrimenkullerini biz iade ettik. Onlara aynı şekilde Batı'da bize karşı yapmadılar. Tam aksine bugün Batı'da camilerimiz bombalanıyor, sabote ediliyor, yakılıyor. Bugün Almanya'da, Batı Trakya'da aynı şey var. Sayın Çipras'la geçenlerde görüştüğümde aynı şeyi söyledim. Dedim ki '˜bak bizden bir şeyler istiyorsunuz, Ruhban Okulu'nu istiyorsunuz. Ben de size diyorum ki, gelin bizim Fethiye Camii'ni açalım.' Camiyi açıyoruz dediler ama dedim minaresi niye yok? Kilise, çan kulesi olmadan olur mu? Biz diyoruz ki'˜çan kulesiyle mi yapacaksın gel yap'. Bizim sıkıntımız yok. Bunun özelliği neyse o ama bizim camimizin de mütemmim cüzü nedir? Şu semaya yükselen minarelerdir. Muhalefet beni eleştirdiğini söylüyorlar. Biz siyasetçiyiz, kendimize güveneceğiz. İstedikleri kadar eleştirsinler. Batı Trakya'da Türk ismine dahi tahammül edemiyorsunuz. Ama bizim hiç böyle bir derdimiz yok. İstediğin yerde Rum ismini kullan. Biz çünkü bu noktada düşünce özgürlüğünden yanayız. Bizim bu noktada sıkıntımız yok. Biz düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, eğitim öğretim özgürlüğüyle yolumuza devam edeceğiz' dedi.

'15 Temmuz'da kaçtı'

Roman vatandaşların AK Parti döneminde toplumda hak ettikleri itibara kavuştuklarını söyleyen Erdoğan; 'Aynen böyle devam edecek miyiz? El ele, omuz omuza vereceğiz; 15 Temmuz'da nasıl dimdik durduysak öyle duracağız. Ama birisi de 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda tankların korumasında kaçıverdi. Kimdi o? Bay Kemal'di. '˜Bana da haber verseydi, ben de dururdum' diyor. Ben, tüm millete çağrımı yaptım, 100 binler havalimanındaydı. Sen, 23.15'te oradan kaçtın, Bakırköy Belediyesi'ne gittin ve kahveni yudumlamaya başladın. Ben de 01.15'te Atatürk Havalimanı'na damadım, kızım ve eşimle beraber indim. Yukarıda F-16'lar, helikopterler vardı. Bizi, orada milletimiz ile buluşturan Allah, en ufak bir sıkıntıya düşürmeden orada sabaha kadar durduk. Ertesi gün, 16 saat sonra işi bitirdik. Bay Kemal bu, biz de buyuz. Biz, milletimizi tornadan çıkmış gibi belli kalıplara hapsetmenin değil; tam tersine açık fikirli, açık sözlü, açık yürekli bir toplum inşa etmenin gayreti içinde olduk. Bunu da başardık' ifadelerine yer verdi.

'Laiklik istismarından kurtarmanın vakti gelmiştir'

Edirne'den tüm Trakya ve Türkiye'ye seslendiğini söyleyen Erdoğan; 'Bu ülke tüm renkleriyle, tüm zenginlikleriyle, tüm farklılıklarıyla 82 milyon vatandaşımızın ortak vatanıdır. Bu ülkede herkes diğerlerinin hakkına, hukukuna saygılı olmak şartıyla dilediği gibi inanabilir, yaşayabilir, düşüncelerini ifade edebilir. Altını çizerek ifade ediyorum; diğerlerinin hakkına, hukukuna, devlet bütünlüğüne, milletin birlik ve beraberliğine saygılı olmak dışında hiçbir sınırlama, tahdit yoktur. Varsa aksi yönde bir muameleye maruz kalan, Cumhurbaşkanı olarak yanında ben varım. Türkiye'yi artık bu yaşam tarzı, laiklik istismarından kurtarmanın vakti gelmiştir. İnşallah 31 Mart seçimleri, belediye hizmetleriyle birlikte bu bakımdan da tarihi bir değişime, dönüşüme hizmet edecektir' dedi.