Birlik Vakfı'nda konu: Türk dili
Birlik Vakfı Edirne Şubesi'nin düzenlediği Edirne Konuşmaları Programı devam ediyor. Programın bu haftaki bölümüne Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Profesör Dr. Ahmet Günşen konuşmacı olarak katıldı.
Edirne Devlet Konukevi'nde düzenlenen Program, Birlik Vakfı Edirne Şubesi Başkanı Dr. Recep Duymaz'ın sunuş konuşmasıyla başladı. Duymaz, özetle şunları söyledi: Birlik Vakfı'nın amacı, iki kelimeyle özetlenebilir: Bilim ve birlik. Ülkemizde bilimsel düşünceyi canlı tutmak istiyoruz. Birey, aile, toplum ve milletlere en doğru yolu bilim gösterir. Bu sebeple bilimin ilerlemesine, daha da önemeli olarak teknolojiye uyarlanmasıyla ülkemizde en yeni teknolojik aletlerin üretilmesi gerektiğine inanıyoruz. Gündelik hayatı ve çalışma hayatını kolaylaştıran aletlerden tutunuz, savunma sanayiine kadar bütün alanlarda gerekli teknolojik aletleri kendimiz üretmeliyiz. Bilinçli hazırlanmış bir eğitim sistemiyle bu hedefe ulaşmak mümkündür, diye düşünüyoruz. İkinci amacımız, birlik düşüncesini canlı tutmaktır. Duyarlı bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu vatanda huzurlu, güvenli ve daha da güçlenerek yaşayabilmek için vatan, millet, bayrak ve başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Milli Mücadele'yi yürüten komutanlarımızın bize bir armağanı olan İstiklal Marşı'mızın etrafında sımsıkı birleşmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu coğrafyaya, bu vatana aitiz. Toplumun her kesiminde bu aitlik duygusunu ve bir arada yaşamak düşüncesini canlı tutmalıyız. Bunun herkesin kanun önünde eşit olması ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyoruz.'
Devamında
Prof. Dr. Ahmet Günşen'in 'Türk Dil Kurumu ve Bilim Dilimiz' konulu sunumuna
geçildi. Günşen özetle şunları söyledi: 'Dil her şeyden önce bir anlaşma
aracıdır. Topluluk halinde yaşayan insanlar dilleri vasıtasıyla birbirleriyle
anlaşırlar. Bu anlaşmanın kolay ve açık olabilmesi için dilin doğru ve düzgün
kullanılması gerektiği bellidir. Dilin dışında da, başta işaret dili olmak
üzere, bazı anlaşma vasıtaları varsa da onlardan hiçbiri, dilin yerini tutamaz.
Dil, hem somut, hem soyut kavramları anlatabilmek kabiliyetine sahip olmasıyla
onların hepsinden üstün bir değeridir. Dillerin ne zaman ve nasıl doğduğuna
dair çeşitli görüşler vardır. Biz burada bu akademik konuyu ve farklı görüşleri
anlatmaya girişmeyeceğiz. Yalnız Kutsal kitabımızda da değinildiği gibi, dil
kavimlere bahşedilmiştir. Allah, Adem'e eşyayı ve isimleri öğretmiştir. Bu
noktadan Türk diline geçecek olursak onun uzun bir geçmişe ve köklü bir tarihe
sahip olduğunu görüyoruz. Türkçenin ilk yazılı belgeleri olan Orhun Yazıtları
sekizinci yüzyıla aittir. Bu yazıtlardaki dil, kelime hazinesi, cümle yapısı,
sanatlı anlatımı ve hitabet tarzı ile ileri düzeyde bir yapıya sahiptir. Bu
özellikler, Orhun Yazıtları'ndaki dilin çok daha eski zamanlardan beri yazılmış
olduğunu gösterir. Nitekim Osman Nedim Tuna, hocamız, çok daha eski çağlarda
yaşamış bir kavim olan Sümerce'de 168 Türkçe kelimenin bulunduğunu tespit
etmiştir. Her dil, ait olduğu toplumun ihtiyacını karşılar. Bir dil, ait olduğu
toplumdaki insanların bilgi, düşünce ve duygularını tam olarak başkalarına
aktarabildiği ölçüde zengin sayılır. Bu açıdan dilimize baktığımızda onun her
dönemde insanımızı ifade ettiğini, bu
sebeple zengin bir dil olduğunu düşünüyoruz.'
Prof.
Dr. Ahmet Günşen, Türkçenin tarihsel bakımdan derinliğini ve zenginliğini
örnekleme ve karşılaştırma yöntemleriyle anlattıktan, modern zamanlara gelip
sözü Türk Dil Kurumu'nun kuruluşuna ve çalışmalarına getirdi. Bu kurumun
çalışmalarıyla Türk dilinin bir bilim dili olması yolunda daha da ilerlemekte
olduğunu söyledi. Bu konularda güncel faydalı bilgiler verdi.
Programın
müzakere bölümünde dinleyiciler, konuşmacıya, özellikle gençlerin sosyal
medyada kullandıkları dil, dilimizi bozuyor mu, bozuyorsa bunun önüne nasıl
geçilir, büyükşehirlerimizde işyerlerindeki tabelalarda yabancı isimlerin kullanılmasına
neden izin veriliyor, bu konuda Türk Dil Kurumu neden önlem almıyor, günümüzde küreselleşme
diye bir akım var, milliyetçiler, küreselleşme karşısında nasıl bir tavır
almalıdırlar sorularını sordular. Edirne Konuşmaları, gelecek hafta yeni konuşmacı
ve konuyla devam edecek.