• Haberler
  • Edirne
  • Bakan Gül 'Çocukların yaşadığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız'

Bakan Gül 'Çocukların yaşadığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız'

Mağdur Odaklı Adalet Buluşmaları için Edirne'ye gelen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü kanalıyla çocuk tesliminin yapılmasını hedefledikleri belirterek, 'Çocuklar boşanma sırasında veya sonrasında sürecin en masum bir o kadarda kırılgan ve örselenen tarafıdır. Ayrılmış çiftler arasında anne baba arasında kalan çocukların maruz kaldığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız. Çocuğun bir eşya gibi icraya konu olmasını kabul edemeyiz.' Dedi.

Bakan Gül 'Çocukların yaşadığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız'
TAKİP ET Google News ile Takip Et



Mağdur Odaklı Adalet Buluşmaları için Edirne'ye gelen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Mağdur Hizmetleri Biriminin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan yeni bir birim olduğunu, mağdur ve insan odaklı adalet anlayışı için seferberliği bugün Edirne'den başlattıklarını belirti.

'Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Adliye'deki bütün mağdurların eli, kolu ve gözü olacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararnamesiyle kurulan Mağdur Hizmetleri Biriminin mağdur odaklı adalet anlayışı, insan odaklı adalet anlayışı için seferberliği başlattıklarını dile getiren Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 'Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerimiz, kuruluşlarını yeni yapmış çok taze bir müdürlük ama Adliye'deki bütün mağdurların eli, kolu ve gözü olacak. Bu konuda değerli çalışanlarımıza sonsuz güvenimiz vardır. Bunu yaparken de, adalet hizmetleri verilirken, mağdura yaklaşımda nerelerde eksiklik var, ortak akılla bunu değerlendireceğiz. Kolluk hangi konuda tıkanıyor, hangi talepleri var, ne gibi sorunlar yaşıyor, uzmanlarımız hangi sorunları yaşıyor, özellikle ihtisaslaştırmaya çalıştığımız yargısal çalışmalarda diğer kurumlarda ne gibi ihtiyaç var ve bunlarda mevzuata mı, uygulamaya mı ya da başka bir teknik ihtiyaca mı yeterlilik duyuluyor, bunların analizini hep beraber yapacağız bu toplantıda.' Şeklinde konuştu.

'İnsan onurunun korunması, haklarının korunması ve geliştirilmesi temel önceliğimizdir'

Dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde suç ve suçluluk olgusunun toplum hayatının bir gerçeği olduğuna dikkat çeken Bakan Gül, 'Ceza hukuku sistemi ne kadar caydırıcı olursa olsun suç içleme olgusunun hiç yaşanmaması gibi bir durum söz konusu değildir. Bu konuda önemli olan suça karşı önleyici telafi edici politikaların geliştirilmesidir. Bu konuda gerekli insan kaynağı, mevzuat, alt yapısıyla kurumsal kapasite bakımından sayın cumhurbaşkanımızın önderliğinde çok önemli adımlar attık. Burada özellikle son dönemdeki politikalar onarıcı adalet kavramını ve yaklaşımını da ekledik. Suçlunun topluma yeniden kazandırılması ve mağdurun da adalet duygusunun sağlanması artık birlikte değerlendirilmelidir. Yani suçlu bir şekilde cezasını çektiğinde yeniden topluma karışacak. Topluma suç işlemek üzere değil, entegre olmak üzere bir ıslah politikası ve mağdurun da mağduriyetinin giderilmesi, adalet duygusunun korunması. Tüm çalışmalarımız bu yöndedir ve mağdur hakkı her şeyden önce bir insan hakkıdır. İnsan yeryüzünün en şerefli varlığıdır. İnsan eşrefi mahlukattır. Her suç insanı onuruyla, haklarıyla yaşamasına vurulmuş bir darbedir. Biz mağdur haklarına bu çerçeveden bakıyoruz. İnsan onurunun korunması, haklarının korunması ve geliştirilmesi temel önceliğimizdir.' İfadelerini kullandı.

'Ayrılmış çiftler arasında, anne ve baba arasında kalan çocukların yaşadığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız'

Çocuk teslimi meselesini ele alacaklarını ifade eden Bakan Gül, 'Çocuğun, çok üzülerek söylüyorum bir eşya gibi icraya konu olmasını kabul edemeyiz, bu konu çok hassas ve önemlidir. Çocuklar, boşanma sırasında veya sonrasında sürecin en masum ama bir o kadar da kırılgan ve örselenen tarafıdır. Ayrılmış çiftler arasında, anne ve baba arasında kalan çocukların yaşadığı o acı tabloların son bulmasını sağlayacağız. Hepimizin arzusu, tarafların medeni bir şekilde çocukla kişisel ilişki kurabilmesidir. Ama bir taraf çocuğu göstermeyince, diğer tarafın devlet otoritesiyle çocuğunu görme hakkı talep etmesi çok doğaldır, normaldir. Dünya'nın her yerinde de polis ya da icra gibi belli bir kurum devlet otoritesi çerçevesinde, çocuk diğer tarafa gösterilmediği zaman devreye girmektedir. Gösterdiğinde medeni şekilde onu görüp tekrar teslim ettiğinde sorun yok, sorun gösterilmediğinde çıkıyor ve burada devlet mekanizması devreye giriyor. Ama biz de diyoruz ki bu devlet otoritesi icra kanalıyla olmasın. Elbette icradaki arkadaşlarımız da çok değerli kamu görevlilerimiz. Bu konuda her türlü titizliği yapıyorlar ama adı itibariyle bir mal ve eşya teslimine konu olan, bu işi yapan icra değil de, başka bir birimde bu işin yapılması, icranın dışına çıkarılması hedefimizdir. Para yatırıyorsun eski eşini icraya veriyorsun ve ondan sonra da bir eşya gibi adeta icradan çocuğun teslimini görev olarak verilmiş durumda. Burada da başka sorunlar, sürtüşmeler yaşanıyor. Çocuğun üstün yararı da burada zedelenebiliyor. Bu nedenle bu konuda da meclisimiz açıldığında, üzerinde uzun zamandır çalışılan ve cumhurbaşkanlığının talimatıyla da şekillenen bu konunun bir mesele olarak kalmamasını sağlayacağız.' Dedi.

'Kendi çocuğunu görmek için icraya para yatırılması uygulamasının sona ermesini sağlayacağız'

 Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü kanalıyla çocuk tesliminin yapılmasını hedeflediklerini ifade eden Bakan Gül, 'İcra Müdürlüğü değil Mağdur Hakları Merkezi ile uzman arkadaşlarımız eşliğinde, psikologlar, pedagoglar, sosyologlar, çalışmacılarla yine valiliklerimiz koordinasyonunda bu konudaki uzmanlar marifetiyle çocuk teslimini, çocuk teslim merkezleri oluşturarak sağlamayı hedefliyoruz. Bu konuda da netice alacağımızı hedefliyoruz. Keza 1000 lira kendi çocuğunu görmek için icraya yatırılan para da kabul edilir bir durum değildir, bunu da bu çalışmayla. Kendi çocuğunu görmek için icraya para yatırılması uygulamasının da sona ermesini sağlayacağız, bu işlemler tamamen ücretsiz olacaktır. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu yaklaşım, insanı, çocuğu önceleyen yaklaşım, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıdır. İnsan, çocuk, yaşlı, kadın, engelli insan olarak yaşatmak, o değeriyle yaşatmak devletin temel vazifesidir, bunu da hep birlikte ortaya koyacağız ve çocuklarımıza bu anlamda daha yakın sahip çıkmış olacağız.' Diye konuştu.

'Mağdurun ifşa edilmeme ve özel hayatının korunması hakkı hiçbir surette elinden alınmamalıdır'

 Mağdur haklarının temel unsurlarından bir tanesinin de mahremiyet hakkı olduğuna değinen Bakan Gül, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

'Mağdurun ifşa edilmeme ve özel hayatının korunması hakkı hiçbir surette elinden alınmamalıdır. Ancak üzülerek görüyoruz ki bazı basın ve yayın organlarında, sosyal medyada ve hatta bu alanda faaliyet gösteren kimi STK'larda bu hassasiyet paylaşılmamaktadır. Bunu üzülerek istisnai de olsa görmekteyiz. Önemli hatırlatmak lazım ki, çocuğun üstün yararını ya da bir mağdur kadının özel hayatının ya da kişisel verilerinin hiçe sayıldığı paylaşımlar, haberler, görüntüler, ona ait kişisel bilgilerin paylaşılması, adalete de insan onuruna da aykırıdır. Dolayısıyla hukuka da aykırıdır. Bu konuda herkesi daha dikkatli ve özenli olmaya davet ediyorum.  Yine kamuoyunun takip ettiği soruşturma ve davalarda adalet ve hukuk adı kullanılarak adaletin ve hukukun ihlal edildiğine de tanık oluyoruz. Etkileşim almak, reyting arttırmak için adalet kavramının kullanışlı bir araç haline getirilmesini kabul etmiyoruz. Mağdurun kişilik haklarını, özel haklarını ihlal edilerek, o kişinin, o çocuğun gelecekte bir hayatı olacağını düşünmeden, kişisel verileri paylaşarak, geleceğini çalmaya kimsenin hakkı yoktur. Ne reyting ne de etkileşim uğruna. Adaleti yerine getirecek olan, titizlikle tüm delilleri araştıran, gecesini gündüzüne katarak hakikat peşinde koşan, mağdurun da, sanığın da haklarını gözeten yargı mensubudur, kolluk görevlisidir, adli ve idari personelin emekleridir, çabalarıdır, gayretleridir. Onlar da bir anne, baba, eş, kardeş olduğu asla bir an hatırdan çıkartmayalım. Vicdanları kanatan olaylarda toplumun her kesiminin paylaştığı duyguları, kolluk görevlimiz de, uzmanımız da, yargı mensubumuz da paylaşmaktadır. Bunu asla hatırımızdan çıkartmayalım. Türkiye bir hukuk devletidir. Kurumlarıyla, kurallarıyla, kanunlarıyla bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde yargı delile bakar, dosyaya bakar, anayasaya bakar ve dolayısıyla hukukun üstünlüğü çerçevesinde süreç işler.'

'Boşanma davalarında eylem planını çok gecikmeden neticeye bağlamış olacağız'

 Boşanma davalarında asıl mağdur olan tarafın çocuklar olduğunu söyleyen Bakan Gül, 'İki tarafın da boşanma konusunda kararlı olduğu ancak sair hususlarda anlaşamaması sebebiyle davalar yıllar sürmektedir. Bu çekişme hem erkeğe hem de kadına yeni yükler, yeni sıkıntılar mağduriyetler getirmektedir. İnsan ve toplum psikolojisini yıpratmaktadır. Tarafların iradesine uygun, yeni mağduriyetlere yol açmayan yeni bir usul geliştirmenin ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir. Yine sayın cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna duyurulan insan hakları eylem planında da bir hedef olarak bunu ortaya koyduk, bu konuda da çalışmalarımızı yoğunlaştırdık ve böylece boşanma davalarında hukuki prosedürleri kısaltacak bir model üzerinde çalışmalarımız sürdürdük. Böylece, boşanmak isteyen taraflar hakim huzuruna geldiğinde her iki taraf boşanmak istiyorsa bir celsede boşanabileceği, diğer konuların ayrıca devam edeceği ama medeni halleriyle ilgili karı-koca hususunda boşanma iradelerini yıllar sürüp, 5-10 yıl sürüp bu konuda mağdur etmeyecek şekilde davaları hızlı şekilde sonuçlanması üzerinde çalışmalarımızı, dünya örnekleri, modern uygulamaları görerek inceledik, bu konuda da eylem planını çok gecikmeden neticeye bağlamış olacağız.' Dedi.

'Kadına şiddet konusunda en küçük bir tahammülümüz ve en küçük toleransımız yok'

Sahada tüm çalışmaları yakından takip edeceklerini söyleyen Bakan Gül, 'Özellikle bu konularda boşanma sürecinde de yine kadınların şiddete maruz kalmalarına yol açan olayların çok sık yaşandığını müşahede ettik. Kadına şiddet konusunda en küçük bir tahammülümüz ve en küçük toleransımız yoktur, olamaz. Nerede olursa olsun, ne şekilde yaşanırsa yaşansın, kadına şiddete karşı mücadelede en güçlü şekilde tavrımızı mücadelemizi sürdüreceğiz, mücadele etmeye devam edeceğiz. Meclis kapanırken 4. yargı paketinde boşanmış eşe karşı işlenen suçlar ve şiddetlere yönelik bir müeyyide artırımı getirdik ve bu çerçevede sıfır tolerans etkisi ve şiddeti önleyici tedbirleri de ayrıca sürdüreceğiz. Burada önemli uygulamalardan biri de elektronik kelepçedir. Özellikle kadına yönelik şiddette, tekrarlanma riskinin de yüksek olduğu konularda elektronik kelepçe tedbirine hükmedilmektedir. Ocak 2021 itibariyle artık ülkemizin tümünde uygulanabilir hale getirdik. Bu konuda İçişleri Bakanlığımızın, Aile Bakanlığımızın ve çalışanlarımızın özellikle hazırladığı raporlar doğrultusunda mahkemelere raporda bulunmakta ve mahkeme de bunu yakın şekilde takip etmekte.' Şeklinde konuştu.

 Barış Karapaça