Tüketicinin '˜şeker' sorunu

Tüketiciyi Koruma Derneği Edirne Şubesi, Genel Kurulunda konuşma yapan TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, şeker fabrikalarının satılmasının tüketici sorunu olduğunu belirterek fabrikaların özelleştirilmesinin arkasında ilaç sektörünün olduğunu iddia etti. Koçal, konuşmasında tüketicinin sağlığını tehlikeye düşüren firmaların yetkililerine hapis cezası verilmesini istedi. Koçal'ın konuşmasının ardından genel kurulda Tarık Kenan Parlar ve yönetimi yeniden seçildi.

TAKİP ET
Tüketiciyi Koruma Derneği Edirne Şubesi, Genel Kurulunu gerçekleştirerek yönetim, denetim kurulları ile genel kurul delegelerinin seçimini yaptı. DİSK Trakya Bölge Temsilciliği konferans salonunda düzenlenen genel kurula TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, TÜKODER Edirne Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kenan Parlar ile yönetimi katıldılar.Mevcut başkan Parlar ve yönetiminin tek liste ile aday olduğu genel kurul, başkanlık divanının oluşturulması ile başladı. Divan başkanlığına Ziya Gökerküçük, saymanlığa Özer Demir ve divan üyeliğine Hüseyin Taş oybirliğiyle seçildiler. Başkanlık divanının seçilmesinin ardından genel kurulda Mustafa Kemal Atatürk, tüm devrimciler ve tüketim haklarını için hayatını kaybedenler anısına bir dakikalık saygı duruşunda durularak İstiklal Marşı okundu.İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından genel kurulda TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, konuşma yaptı. Koçal, konuşmasında tüketim ekonomisinin getirdiği birçok sorunla karşı karşıya olduklarını belirterek; 'Çözüm yollarını ve önerilerini birlikte üretmek ve kapitalizmin kolay yoldan para kazanma hırsının önüne bu seti hep birlikte örmek zorundayız. Günümüze baktığımızda karşımızda birçok tüketici sorunları var. Tek tek insanlara gittiğinizde herkes bu sorunlardan şikâyetçi ama herkes bir şekilde tepki veriyor. Fakat tepkilerin örgütlenmesi noktasında buradaki gördüğümüz tablo gibi Türkiye'nin birçok yöresinde tablo görüyoruz' ifadelerine yer verdi.'Şeker fabrikaları tüketicinin sorunudur'Günümüzdeki tüketim ekonomisinin sorunlarına dikkat çeken Koçal; 'Günümüzdeki sorunlar nedir? Son zamanlarda şeker fabrikaları gerçeği Türkiye'nin gündemine oturmuş durumda. Şeker fabrikaları tüketicinin sorunu mu? Evet, tam da bir tüketici sorunudur. Şeker pancarını üretenler, çalışanlar, ara hizmetçiler tüketicidir ve sonuçta o şeker bizim önümüze geliyor ve biz tüketiyoruz. Burada toplumun malı, kamu olan bir milli değerin ulusal ve uluslararası sermayeye yok pahasına satılması ve belli süre sonra da tüm özelleştirmelerde olduğu gibi arsalarından faydalanılarak rezidansların ya da AVM'lerin dikileceği bir sistem. Bunu hepimiz biliyoruz' dedi.'NBŞ kanserojendir'Özal döneminden bu yana Türkiye'deki özelleştirmelerde halkın menfaatine olan hiçbir şeye rastlamadıklarını söyleyen Koçal; ' Ama şeker fabrikaları çok daha farklıdır. Görmediğimiz bir başka boyutu bu işin nişasta bazlı şekerdir yani diğer adı NBŞ. Türkiye'de NBŞ'nin önünü açacak bir sistem geliyor. Amerika ve Avrupa ülkelerine baktığınızda doğal yolla elde edilen şekerin kotasının yükseltildiğini, daha fazla üretime gidilmesi yönünde rakamları görüyoruz. Ama Türkiye'nin önüne aynı AB ve Amerika bir görev koyuyor ve diyor ki;'˜Doğal yolla elde edilen şeker üretimini azaltacaksın, NBŞ kullanımını çoğaltacaksın.' NBŞ ile doğal yolla üretilen şeker arasında tüketici sağlığı açısından çok ciddi sorunlar var. NBŞ, içerisinde tüketiciyi önüne geçilemeyecek her türlü kanserojen madde taşıyan hastalıkları da beraberinde getiren bir şekerdir' sözlerine yer verdi.'Özelleştirmede ilaç fabrikaları var'İngiltere'de şehir hastanelerinin verimli olmamasının tespitinin ardından şehir hastanesi uygulamasından vazgeçildiğini ve Türkiye'ye bu sistemin ihraç edildiğini söyleyen Koçal; 'Bilim adamlarının şöyle bir tespiti var; 300 yataktan az, 600 yataktan çok hastanelerin verimsiz olduğu ortaya çıkıyor. Aynı sistemle geliyorsunuz NBŞ'ye, Amerika ve Avrupa bunun kullanımını azaltıyor. Doğal yolla şekeri çoğaltıyor ama Türkiye'de tam tersini uyguluyor. Olaya böyle baktığınızda, şehir hastanelerinde yüzde 70 hasta garantisi var. Yani bir ülke düşünün ki vatandaşların hasta olması üzerine politika geliştiriyor. Hasta artık müşteri olarak görülüyor. Sağlık hizmeti de ticari bir sisteme dönüşüyor. Sonuçta o hastaneye gidecek bir hasta potansiyeli lazım. Diğer tarafta şeker fabrikalarını özelleştirip NBŞ'yi geliştiriyorsun. İleriki süreçte NBŞ nedeniyle hastalıklar çoğalacak. O yüzde 70 garantiden kurtularak şehir hastanelerine bir hasta akını olacak. Bu hastalar ne kullanacak? İlaç kullanacak. O zaman karşılığında tek bir şey geliyor. Dünyayı 3 tane alan idare ediyor; finans kuruluşları, silah tüccarları ve ilaç sektörü. Aslında incelediğinizde şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde karşınızda ilaç fabrikalarını görüyorsunuz' dedi.'Vergiler sermayeye kredi oluyor'Şeker fabrikalarının satılmasına karşı olduklarını söyleyen Koçal; 'İstanbul'da Ziraat Mühendisleri Odası ile bu konuda çok ciddi çalışma yaptık. Ancak gelinen nokta o ki dün iki şeker fabrikası özelleştirmenin usulüne uygun olmadan satıldı. Satın alan birine baktığınızda Doğuş grubu. Diğerine baktığınızda Türkiye'de hiç ismi duyulmayan bir şirket. Belli ki sadece şeker fabrikalarına talip olmak için kurulmuş bir şirket. Diğer taraftan baktığınızda bu fabrikaların değerinin bu kadar olmadığını görüyorsunuz. Yarı yarıya değerle satıldılar. Bu şirketlerin bu kadar varlığı mı var? Büyük ihtimalle olmayacak, finans sağlanacak. Özelleştirirken bu halkın vergilerinden sağlanan paralar da bir taraftan sermayeye kredi olarak dönüşü sağlanıyor. Halbuki tüketiciye dönüşü sağlanması gerekiyor' ifadelerine yer verdi.'Tüketicinin yüzde 80'i haklı'TÜKODER'in 28 yıldır mücadele verdiğini söyleyen Koçal; '2017 rakamlarına baktığınızda bugün tüketici hakem heyetlerine müracaat eden tüketicilerin yüzde 80'i haklı olmuş. Yüzde 20'sinin de büyük kısmı eksik evraktan kaybediyor. Demek ki hakkını arayan tüketici mutlaka hakkını alıyor ve haklı oluyor.Biz şunu biliyoruz; adaletin, hukukun, demokrasinin ve özgürlüğün olmadığı bir ülkede tüketicinin hakkını arayamazsınız. Bu nedenle biz tarafız. Tüketicinin sağlıklı gıdaya erişebilmesi için de mutlaka üretimden tüketimden varan aşamalarda tüketicinin temsiliyetinin sağlanması gerekiyor. Eğer tüketici bu aşamalarda yoksa, tüketicinin sağlığını düşünen de yoktur' dedi.'Çözüm hapis cezası'Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bir hafta önce tüketicinin sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş ve değiştirilmiş ürünleri piyasaya süren firmaların adlarını ve ürünlerin markalarını piyasaya açıkladığını söyleyen Koçal; '173 firmanın 282 ürününde tüketici sağlığını bozan ve tüketicinin sağlığını bozacak etken maddeler bulundu. Bunların içerisinde çocuklarımızın içtiği o enerji içeceklerinden tutun, sütten, köfteden, takviye edici gıda ürünlerine kadar birçok üründe bu tehlike var. Bu firmaların aldığı sadece para cezaları. 20 kez yakalanan bir firma aynı suçu tekrar işliyor ve sürekli firma ismini değiştiriyor, cezayı da ödemiyor. O zaman çözüm ne? Bunun çözümü, Türk Ceza Kanunu'nda insan sağlığını bozacak şekilde bu tür faaliyette bulunan, bu gıdaları insanların tüketimine sunan firmaların yetkililerine karşı hapis cezası uygulanması gerekiyor' sözlerine yer verdi.Koçal'ın konuşmasının ardından toplantıda yönetim ve denetim kurulu faaliyet ile bilanço, gelir ve gider hesapları raporları okunarak ayrı ayrı ibra edildi. Yeni dönem çalışma programı ile tahmini bütçenin görüşülerek karara bağlanmasının ardından yönetim kurulu, denetim kurulu ve genel kurul delegeliklerinin asil ve yedek üyelerinin seçimi gerçekleştirildi. Seçimlerin sonucunda TÜKODER Edirne Şube Başkanlığı'na Tarık Kenan Parlar seçilirken, yönetim kurulu asil üyeliklerinde Erdin Gürer, Şadan Fidan, Arif Kuday, Hüseyin Taş, Sebahattin Yıldırım ve Özer Demir yer aldılar. Denetim Kurulu Asil Üyeliklerine ise Osman Maden, Erol Meriç ve Muammer Çetinkaya seçildiler.