Taş köprülerde Osmanlı mimari zarafeti 'tarih köşkleriyle' kendini gösteriyor
Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Altay Bayatlı, Edirne'deki taş köprülerde tarih köşklerinin (köprülerin orta yerinde, küçük bir çıkma şeklinde dinlenme, sohbet ve seyir amaçlı bölümler) yıllar içerisindeki değişiminin görülebildiğini, birçok kentte buna rastlamanın mümkün olmadığını belirtti.
Edirne Valiliğince kaleme aldığı "Edirne Taş Köprüleri" isimli kitabı da yayımlanan Bayatlı, kentte 13 taş köprü bulunduğunu, bunlardan 3'ünün şu an kullanılmadığını söyledi.
Bayatlı, taş köprülerden en çok dikkati çekenin ise Meriç Köprüsü adıyla bilinen Mecidiye Köprüsü olduğunu anlattı.
Köprünün yapımını padişah 2. Mahmud'un emrettiğini ancak açılışının Abdülmecid'e nasip olduğunu ifade eden Bayatlı, "2. Mahmud bu taş köprüyü emrediyor. Fakat tam o dönemde Hassa Mimarlar Ocağı kaldırılıp Ebniye-i Hassa Müdürlüğü kurulduğu için köprü yarıda kalıyor. Tam olarak tamamlanamıyor ve Abdülmecid tarafından tekrar açılış yapılıp, süslemeleri tamamlanıyor. Bu köprünün bir özelliği de ayakları üzerindeki süslemeleridir." diye konuştu.
Edirne'nin, kurulduğu Roma döneminden itibaren Avrupa'nın önemli kentlerinden biri olduğuna dikkati çeken Bayatlı, kentteki taş köprülerin birçoğunun, Avrupa'ya uzanan yolda ordunun lojistik olarak rahat ilerleyebilmesi için inşa edildiğini kaydetti.
Köprülerin onarımlarının çok sık yapıldığının arşiv belgelerinde görüldüğü bilgisini paylaşan Bayatlı, "Taş köprüler çok uzun zaman dayanabiliyorlar ama taşkın bölgesi olduğu için Edirne'de sıklıkla deforme olabiliyorlar. 60-70 yılda bir, Osmanlı arşivinde bütün köprülerin elden geçirildiğini görebiliyoruz. En büyük elden geçirme de Abdülhamid döneminde 1903 senesinde oluyor. Hatta Gazimihal Köprüsü için İtalya'dan özel işçiler getirilip yeni tekniklerle ayakları güçlendiriliyor ve kullanıma devam ediliyor." dedi.
- "LÜTFEN KÖPRÜLERİMİZE DAHA ÖZENLİ DAVRANALIM"
Bayatlı, şehirdeki köprülerin tarih köşklerinin önemli olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Edirne'de köprüler üzerinden tarih köşklerinin evrimini görebiliriz. Çoğu kentte buna rastlayamıyoruz. Gazimihal Köprüsü, Roma döneminden kaldığı için o dönemden itibaren bu tarz tarih köşklerinin, yani köprü kitabelerinin köprünün üzerine yerleşim biçimlerinin evrimini Edirne'de çok net şekilde görebiliyoruz. O açıdan çok önemli bir bilgidir bu. Köşklerin nasıl evrildiğini, bu sanatlı hale nasıl geldiğini, bütün köprüleri incelediğimizde ortaya çıkarabiliriz."
Bayatlı, tarih köşklerinin insanların köprülerden geçerken dinlenmeleri ve çevreyi seyretmeleri amacıyla yapıldığını, halk arasındaki padişahların sefere giden orduyu veya gün batımını izlediği şeklindeki ifadelerin doğru olmadığını aktardı.
Köprülerin geleceğe güvenle taşınması için korunması gerektiğinin altını çizen Bayatlı, "Maalesef günümüzde buralara bazı vatandaşlarımız çeşitli sprey boyalarla, kazımalarla izler bırakmakta. Özellikle Meriç Köprüsü bu konuda çok muzdarip. Çok üzücü. Bunu kesinlikle yapmasınlar. Bunların temizlenmesi, her seferinde köprünün mermer taşlarına zarar veriyor. Kullanılan kimyasallar veya kumlama dediğimiz teknik sürekli aşındırmalara neden oluyor. Bu köprülerin, özellikle Meriç Köprüsü'nün tarih köşkü özel, seçili malzemelerden yapılma. Lütfen köprülerimize daha özenli davranalım, zarar vermeyelim." ifadesini kullandı. AA