Tarihi köprü tarihi anlar
Uzunköprü Belediyesi tarafından bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Kültür, Sanat ve Tarım Festivali'nin 3'üncü günü, tarihi anlara sahne oldu. İlçeye ismini veren Uzun Köprü'de CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun katılımıyla yürüyüş gerçekleştirilirken Ergene Nehri'nin kirliliği ve Uzun Köprü'nün restorasyon çalışmalarının başlatılmasına dikkat çekildi. Yürüyüşe Türkiye'de belediye başkanlığı görevinde bulunmuş yaklaşık 50 kadın belediye başkanı da destek verirken yürüyüş öncesi gerçekleştirilen kadın halayı ve salınan beyaz güvercinler ile renkli görüntüler sunuldu.
Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde Sultan II. Murat döneminde Mimar Muslihiddin tarafından, 1427-1443 yılları arasında inşa edilen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Uzun Köprü (Ergene Köprüsü), 4'üncü Uzunköprü Kültür, Sanat ve Tarım Festivali kapsamında düzenlenen yürüyüş ile tarihi bir gün yaşadı. Uzunköprü Belediyesi tarafından düzenlenen festival kapsamında Ergene Nehri'nin kirliliğine ve Uzun Köprü'nün restorasyon çalışmalarının başlatılmasına dikkat çekmek amacıyla düzenlenen yürüyüşe; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı, CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı Nedim İşcan, Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan, Türkiye'de belediye başkanlığı görevlerinde bulunan çok sayıda kadın belediye başkanı, belediye meclis üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar katıldılar.
1306 metre uzunluğunda ve günümüzde 172 gözü bulunan Uzun Köprü'de düzenlenen yürüyüş öncesi kadın belediye başkanları Trakya türküleri eşliğinde halay çekerken; pantomim sanatçıları da çevre kirliliğine dikkat çeken gösterilerini sundular. Renkli görüntülerin yaşandığı etkinliklerin ardından Akif Hamzaçebi, Canan Kaftancıoğlu ve Özlem Becan, Ergene Nehri'nin kirliliğine dikkat çekmek amacıyla nehir kıyısında basın mensuplarına açıklamalarda bulundular.
Hamzaçebi, Ergene Nehri'nin köpükler saçan zehirli suyunun, dünyanın en verimli tarım arazilerinin ortasından akıp gittiğini söylerken; 'Ergene'nin kenarındayız. Şu anda nehrin kirliliğini hepimiz gördük. Çiftçiler, Ergene Nehri'nin sularıyla değil; yer altından çıkardıkları sularla arazilerini suluyorlar ve bu su da giderek azalıyor. Sürdürülebilir kalkınma dediğimiz bir kavram var. Bu kavram; kalkınmanın, büyümenin artık sadece ekonomiye odaklı olmasından çıkarılmasını ve kalkınma sürecine çevrenin de katılmasını öngörüyor. Bunun için çevreye sahip çıkmak; denizlerimize, nehirlerimize, topraklarımıza, havamıza, ormanlarımıza sahip çıkmak gerekiyor. Trakya insanı, yıllardır Ergene'nin temizlenmesi için mücadele veriyor. Ancak bu mücadele maalesef bugüne kadar Ankara'da ses bulmuş değil. Ancak kimse umutsuz olmasın. Ergene'nin temizleneceği günler yakındır. O günlere az kaldı. Ne büyümeden, sanayileşmeden fedakârlık edeceğiz; ne tarımsal üretimden, ne topraklardan, ne temiz havamızdan, ormanımızdan, tabiatımızdan fedakârlık edeceğiz. İkisini de baş başa götüreceğiz' ifadelerine yer verdi.
'Bu sorun kökten çözülecek'
Edirne'nin tarım alanlarının yüzde 20'sinin Uzunköprü'de olduğunu söyleyen Hamzaçebi; 'Uzunköprü'de 2010 yılında 708 bin dönümde üretim yapılırken, bugün bu rakam 550 bin dönüme düşmüştür. Uzunköprülüler çalışmak için Çorlu'ya, Çerkezköy'e gidiyor. Oraları da bizim memleketimiz elbette ama burada tarım yapılmıyor, tarımsal üretim azalıyorsa, Ergene Nehri insanları buradan itiyorsa buna bir çözüm bulmak gerekiyor. Bunu klasik olarak; '˜TBMM'de kaşıyacağız' cümlesiyle geçiştirmeyeceğiz. Elbette bu sorun Meclis'e taşınacaktır. Ama bu sorunu kökten çözecek günleri Türkiye yakalayacaktır. O günlere az kaldı' dedi.
'İstanbul nefes aldı, Ergene de alacak'
Hamzaçebi'nin açıklamalarının ardından Ergene Nehri ile ilgili açıklamalarda bulunan Kaftancıoğlu ise Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan'ın daveti ile dünyanın en uzun taş köprüsünün ayakları altına geldiğini belirtirken; 'Ne acı ve yazıktır ki doğaya, insana, canlıya ve geleceğe karşı sorumluluk bilinciyle değil; ne yazık ki bütün yok etme anlayışıyla var olan bir siyasi iktidarın getirdikleri ve sonuçları ile karşı karşıyayız. Ama hiç umutsuz olmaya gerek yok. Çünkü bizler biliyoruz ki geleceğe taşıyacağımız bu doğa, çevre ve gelecek bilinciyle bu sorunların hepsinin çözülebileceğini ve çözüldüğünü biliyoruz. Bugün burada Özlem Becan'ın, tüm kadınların ve herkesin gözündeki umutla şuna inanıyorum ki Ergene'deki bu insanın sebep olduğu kirlilik, yine insanın vesile olacağı, insanı bir araya getiren ve geleceği kurmaya çalışan anlayışın vesile olacağı anlayışla temizlenecektir. Biraz önce bir arkadaşımız; '˜Çocukluğumda Ergene'ye para atardım ve dibinde parayı görürdüm' diye söyledi. Yeter ki bunu yapmak isteyelim ve araçlarını hep birlikte kuralım. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışı tam da bunun için var. Nasıl bunu yıllar önce görmüşlerse, siz ve çocuklarımız da çok uzun olmayacak bir sürede o parayı Ergene Nehri'ne atıp yine dibinde göreceğimiz günlerin mücadelesini hep birlikte vereceğiz. İstanbul nefes aldı, Ergene de nefes alacak' sözlerine yer verdi.
'Absürt ve gereksiz'
Açıklamada bir basın mensubunun Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın Kobane olaylarından dolayı tutukluluklarının devam etmesini kararını sorması üzerine açıklamalarına devam eden Kaftancıoğlu; 'Türkiye'de hukukun olmadığı, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun olduğu bir yerde hukuksal yorum yapmayı gerçekten gereksiz ve absürt buluyorum. Sadece şunu söyleyebilirim; gerek Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın davasında, gerek şahsi davamda, gerekse birçok davada insanlar hukuka göre değil; ne yazık ki saray vesayetinin oluşturduğu siyasi konjonktüre göre karar veriyorlar. Bilinmesin ve unutulmasın ki çok yakın bir sürede, yine umut ve mücadele oldukça bunun gerçekleşeceğini göreceğiz, üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilecek. Hukuk, hakikaten suçluları cezalandıran bir mekanizma haline gelecektir. Onun dışında bir yorum yapmak anlamsızdır' dedi.
'Ergene hayata dönsün'
Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan da Ergene Nehri'nin temizlenmesi için her şeyi yapacaklarını söylerken; 'Kamu vicdanını rahatsız etmeye, kamuoyu oluşturmaya ve destek istemeye devam edeceğiz. Bugün Akif Hamzaçebi ve Canan Kaftancıoğlu, bize destek olmak için geldiler. Aynı zamanda 50 kadın belediye başkanımız, Trakya'daki tüm kadın muhtarlar, il genel meclisi ve belediye meclis üyeleri bizimle birlikteler. Umarım ses getirir ve can damarımız Ergene tekrar hayata döner, hayat vermeye devam eder. Bu aynı zamanda bir kadın dayanışmasıdır. Amacımız; çevre ve Ergene kirliliğini, kadın dayanışmasını göstermek ve 6 asırdır ayakta duran tarihi köprümüzü tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz. Buradan bize destek veren herkese teşekkür ediyorum' ifadelerine yer verdi.
Beyaz güvercinlerle başladı
Açıklamaların ardından Uzun Köprü girişinde kortej oluşturulurken; 1306 metre uzunluğundaki tarihi köprü marşlar ve Türk bayrakları eşliğinde yüründü. Yürüyüş, Hamzaçebi, Kaftancıoğlu ve protokolün beyaz güvencin uçurması ile başladı. Yürüyüş sırasında tarihi köprünün zarar gören bölümlerine de dikkat çekerken; çevre kirliliğine dikkat çeken pantomim gösterileri sunuldu. Yürüyüşün ardından Belediye Başkanı Becan, yürüyüşe katılanlara teşekkür ederken; 'Bugün kendimi şehir dışından ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim gelmiş gibi hissediyorum. Öyle güzel dayanışma örneği sergilediniz. Festivalde ve tarihi köprü yürüyüşünde beni yalnız bırakmadığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. İyi ki sizlerle birlikteyiz, iyi ki benimlesiniz. Festivalimizin üçüncü günündeyiz. Her sene yaptığımız tarihi köprü yürüyüşünde yaratmaya çalıştığımız farkındalık, bu sene biraz daha hedefini buldu. Akif Hamzaçebi, Canan Kaftancıoğlu, il başkanımız, belediye başkanlarımızın katkısıyla umarım daha fazla ses getirir. Maalesef nehrin temizlenmesi gibi şeyler yerel yönetimlerin elinde olmuyor. Bunları ancak kamuoyu oluşturarak yapabiliyoruz. Bugün de hedefe ulaştığımızı düşünüyorum' dedi.
Özgürlük Anıtı'ndan özgürlük vurgusu
Becan, konuşmasında festivalde Uzunköprü'nün kültürel ve tarihi değerlerini herkese duyurmayı amaçladığını söylerken; 'Yegâne eserimiz Uzun Köprü, dünyada emsali yok, 1306,2 metre, 172 göz, 1427 yılında yapımına başlanmış, 1443 yılında bitmiş, 16 sene sürmüş ve aslında Avrupa'ya bağlanan bir köprüdür. Uzunköprü'nün bir özelliği daha var; Osmanlı'nın Rumeli'de kurduğu ilk Türk şehridir. Aslında medeniyetler beşiğidir. Önünde durduğumuz Özgürlük Anıtı, halk arasında Hürriyet Çeşmesi denir. II. Meşrutiyet'ten sonra 1908 yılında dönemin aydın kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ve belediye başkanı Hafız İsmail Yayalar tarafından halkın özgürlükleri ve demokrasinin gelişini kutlayarak büyük bir törenle dikilmiştir. Dört bir tarafında bugün bile memlekette özlemini çektiğimiz özgürlük, hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik yazar. Düşünün ki Uzunköprü insanı, bunu bir asır önce özümsemiş, içselleştirmiş ve yaşamaya devam ediyor. Uzunköprü; atasının izinde, laik, aydınlık insanların yaşadığı yer. Umarım Uzunköprü'nün aydınlığı, 1908 yılında dikilen bu anıt, bugün yüzbinlerce adalet arayan insanın da umudu olur. Özgürlükler sınanıyor, eşitlik konusunda ne diyeceğimi bilemiyorum, burada herkesin fırsat eşitliği konusunda söyleyecekleri vardır. Benimle birlikte olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum' sözlerine yer verdi. Becan'ın konuşmasının ardından festivalin üçüncü günü, Edip Akbayram konseri ile sona erdi.