Koronadan korkmak doğal
Ülke gündemini de dünya gündemini de bir anda değiştiren bir virüsle karşı karşıyayız. Mart ayının başından beri ülkecek adına 'Korona' denilen bu virüsle savaş halindeyiz. Her şey durdu. Bir anda gündem 'Kovid-19' oldu. Evden dışarı çıkabilen iki kişi bir araya gelse konuştukları tek şey 'Korona.' Nereye gitsek kaçamıyoruz. Korona bizimle birlikte yaşıyor artık. Aramızda ve bizi sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da etkiliyor. Her geçen gün artan vaka ve ölüm sayısı, dünya çapında önlemlerin sıkılaşması, 'evden çıkmayın' uyarıları derken endişe, panik ve korkunun içinde kaybolup gidiyoruz. İçinde bulunduğumuz ruh halini biraz daha anlamak için Psikolog ve Aile Danışmanı Sevcan Erikan ile bir araya geldik. Erikan'a göre korku, panik ve endişe durumları çok doğal. Korkunun önüne geçebilmek ise 'gerçekçi ve mantıklı' bir önlem listesiyle mümkün. Her şeye rağmen hayat devam ediyor.
'Korku, her duygu gibi doğaldır. Korkunun faydaları var' diyor Psikolog Sevcan Erikan; 'İlk önce yaratılan tehdide ya da var olan tehdide önlem almamızı sağlıyor. İnsan, doğanın bir parçası o yüzden doğadaki diğer varlıklar gibi kendini korumak zorunda. Kendimizi korumamızı sağlayan ilk duygulardan bir tanesi korkudur. Korku; '˜Hemen kaç' ya da '˜Önlem al' şeklinde bize bir çözüm sunuyor.'
'Tehdit gerçek mi, hayali mi?'
'Ama var olan tehdidin gerçek bir tehdit
mi yoksa hayali bir tehdit mi olduğu da önemli. Hayali bir tehdit varsa, en
azından kişinin kendi psikolojisinde yarattığı bir tehdit varsa o zaman burada
bazı sağlıklı olmayan davranışlar ortaya çıkabilir. O zaman da bu korkunun
kaynaklarını bu kişinin yaşamını inceleyerek bulmak gerekiyor. Bu tabi konunun
başka bir boyutu' şeklinde konuşarak sözlerine devam ediyor.
'Haberlerin veriliş şekli tetikliyor'
Korku ve kaygı problemlerinin medyada
haberlerin veriliş şekliyle de arttığını ifade ediyor Erikan; 'Salgınla beraber
ilk baştan medyada '˜yakalanan ölüyor' gibi bir algı yaratıldı. Sadece ölenlerin
sayıları verildi. Oysa bazı az yayılan ya da görülen haberler arasında bunun
diğer grip salgınlarından daha tehlikeli değil hatta daha az tehlikeli olduğu
gibi bazı bilgiler de vardı. Ama bunlar yaygın hale getirilmedi. İnsanlar daha
çok televizyondan takip ettiği için her gün defalarca yenilenen ölüm sayıları
verildi. Dolayısıyla 'Eyvah, yakalanırsak biz de ölebiliriz' gibi büyük bir
koku ve panik ve kaygı problemleri meydana gelmeye başladı.'
'Obsesif davranışların artmasına yol
açıyor'
'Kitlelerin psikolojik olarak, korku,
kaygı, panik atak, çaresizlik gibi duygulara kapılmasına yol açıyor' diyen
Erikan, bu durumun bazı obsesif davranışlarımız ve düşüncelerimizin artmasına
yol açtığını da ekliyor sözlerine; 'Daha çok el yıkıyoruz, daha çok
yıkanıyoruz. Başkasına dokunmamaya özen gösteriyoruz. Ama insanoğlu sevgisini
mutlaka temas ederek gösterir. Temassız bir sevgi, ilgi çok fazla anlamı olmayan
bir duygu. Bu yüzden bunlara ne kadar katlanabilir?'
'Normal saydığımız insanlarda bile kaygı
arttı'
Koşulların mecburen insanlarda kaygı
sorununu derinleştirdiğini söyleyen Erikan, 'Normal saydığımız insanlarda bile
bu kaygı arttı' diyor. Tetiklenen panik atak, obsesif davranış, anksiyete
bozukluğu, fobilerin hepsinin kökünde sistemli kaygılar olduğunu ifade eden Erikan,
önemli olanın 'normal' ile 'anormal' arasındaki ayrım olduğunun altını çiziyor.
'Gerçek kirlilik ile düşünsel kirlilik
arasında karışıklık var'
'Örneğin temizlik konusunda takıntısı
olanlarda '˜gerçek kirlilik' ile '˜düşünsel kirlilik' arasında karışıklık var.
Onların düşüncesine göre elinin kirlendiğini düşünmesi kirli olması için
yetiyor. Dolayısıyla biz de burada normal olmayan bir durum var diyorduk. Şimdi
bu durumda gerçek kirliliği nasıl ayırt edeceğimiz biraz zorlaştı. Çünkü
virüsün orada olup olmadığını görme imkanımız yok. O zaman burada ben, ölçü
olarak gerçek kirlilik kavramını biraz daha duruma uyarlamak gerektiğini
düşünüyorum. Mesela dışarıya çıktık. Birtakım yüzeylere temas ettik; bu bir
eşya ya da insan olabilir. Oralardan bu virüsün bulaşma ihtimallerini
düşünelim. Virüsün yaşama süresi var. Bu konuda gerçek, bilimsel bilgileri baz
alarak bu ihtimalleri düşünmemiz lazım.'
'Gerçekçi ve mantıklı düşünmek önemli'
Panik içinde olmanın doğru ve sağlıklı
davranmayı zorlaştıracağının altını çiziyor Erikan ve ekliyor; 'Burada gerçekçi
düşünmek, bu hastalık nedir önce bunu bilmek, hangi yollarla bulaşır, nasıl
korunabiliriz bunları bilmek bize fayda sağlar. Paniğe kapılmadan, gerçekçi ve
mantıklı düşünerek; duygulara kapılmadan davranmak önemli. Tabi ki hepimiz için
tehlike olabilir ama önlem aldığımız takdirde, obsesif düşüncelere ve
davranışlara yol açmayacak şekilde mantıklı ve gerçekçi bir önlem listesiyle
tehlikeyi önleyebiliriz. Aksi halde panikle hepimizin bu stres karşısında çok
daha kötü bir ruhsal ortama girmesi işten bile değil.'
'Sürekli tetikte olursak aşırı gergin
oluruz'
Hastalığın hızlı yayılması sebebiyle heyecanlarımızın yüksek olduğunu ancak bir süre sonra bunun geçeceğini hatırlatıyor Erikan; 'Peki geçene kadar da sürekli tetikte mi olacağız? Sürekli tetikte olursak aşırı gergin oluruz ve çok kısa bir sürede de perişan hale düşebiliriz. Oysa bir an önce gerginliğimiz azaltmamız lazım çünkü bir yandan da hayat devam ediyor. Nefes egzersizleri ile kas ve iskelet sistemini rahatlatacak egzersizler yapılmalı. İnsan tehditle karşı karşıya da olsa bir süre sonra sevdiği şeyleri yaparak kendini daha iyi hissettiğini görecek. Zaten tedavi yöntemleri arasında da mutlaka hobiler, kendini iyi hissettirecek birtakım meşgaleler çok önemli bir nokta.'
'Hayat devam ediyor'
'Şu anda virüsle savaşabiliriz.
Engelleyecek bazı yöntemler var. Burada yapabileceğimiz şeyler sadece bunlar'
diyor Erikan ve ekliyor; 'Uzmanlarca kesin tedavi yöntemleri belirlenene kadar
beklemek zorundayız. Beklerken yapabileceğimiz şeylerden biri savaşmak. Öte
yandan da hayat devam ediyor. Savaşırken, beslenme koşullarımı iyileştirmek,
hayatımızı az çok belli bir kalitede sürdürmek, hobilerimize devam etmek,
eşimizle, arkadaşlarımızla iyi zamanlar geçirmek şeklinde hayata devam etmek
zorundayız.'
'Sosyal ilişkiler sürdürülmeli'
Mantıklı ve gerçekçi önlemlerin
alınmasının ardından sosyal ilişkilerin yine de sürdürülmesi gerektiğini
söyleyen Erikan, 'Kişinin en azından emin olduğu kişilerle diyaloglarını
sürdürmesi ruh sağlığı için çok önemli. Tabi ki iletişim için teknolojinin
nimetlerinden faydalanılabilir. O yönüyle de sürdürülebilir ama sadece o yolla
sürdürmek insanların birbirini anlamalarını, güven duymalarını sağlayabilecek
bir süreç değil' şeklinde konuşuyor.
'İnsanlara potansiyel tehlike olarak
bakmaya başladık'
'Sosyal medyada yer alan bilgiler ile
medyada haberlerin verilişi ve içerikleri dehşet verici olduğu için
karşımızdaki insanlara potansiyel bir tehlike olarak bakmaya başladık. Bu da
insan ilişkileri için olumsuz bir etki' diyor Erikan ve ekliyor; 'İnsanoğlu
merak eden bir varlık. Olayın nedenini anlamak istiyor. Genelde cevabın nereden
geldiği de ikinci planda kalıyor. Bir yerde eğer kendisine mantıklı gelen bir
cevap buluyorsa, hele böyle dehşetengiz, kurgusal hikayeler buluyorsa bunlar
onun o merakını daha çok kışkırtabiliyor. O yüzden onlara daha çok
eğilebiliyor. Ama orada bir bilgi eksikliği var. Bize sunulanların ne kadar gerçek
hangisinin daha önemli olduğunu bilmiyoruz.'
'Çocuklara anlatırken korkuyu büyütmekten kaçınmalı'
İnsanların birbirini potansiyel tehlike olarak görmesinin ve temastan kaçınmasının çocuklar için daha sıkıntı bir durum yaratabileceğini hatırlatıyor Erikan, 'Çünkü sosyalleşme sürecinin henüz başında olan bir nesil için başka insanlarla konuşmak iletişim kurabilmek, onun sosyal ve duygusal gelişimi için çok önemli. Ama bunları belki korkudan kurmasını önleyeceğiz. Durumu çocuklara anlatırken uygun dille anlatmamız gerek. Korkuyu büyütebilecek kelime, vurgu ve tonlamalardan kaçınarak insanlarla çok yakın temastan kaçınması, temizliğine dikkat etmesi, gerçek kirli yerlere dokunduğu zaman mutlaka temizlenmesi gerektiğini anlatabiliriz. Yoksa '˜aman başka insanlara yaklaşma hastalık gelir' dediğimiz zaman sosyal korkusu olan çocuklar yetiştiririz. Fobileri olur.'
Erikan son olarak, 'gerçekçi ve mantıklı' önlemlere uyularak, dışarı çıkıldığında sosyal mesafeyi gözeterek, yetkililerin açıklamalarına uyarılarını dikkate alarak hareket etmenin önemini bir kez daha vurguluyor.