Koca köy şok oldu
Edirne'nin Havsa ilçesine bağlı Azatlı Köyü'nde, Orman Genel Müdürlüğü'nün köylünün tapulu arazilerinin olduğu 1515 nolu parsel için tebligat yapılmadan dava açması koca köyü şok etti. Davanın ilk duruşmasının görüldüğünü belirten Azatlı Köyü Muhtarı Musa Bacı, 'Tebligat yapılmadığı için ortada bir kargaşa var. Bir hafta içinde tebligatların gelmesini bekliyoruz' dedi.
Edirne'nin Havsa ilçesine bağlı bin 200 nüfuslu Azatlı Köyü'nde, köylünün tapulu arazilerinin bulunduğu 1515 nolu parselle ilgili tebligat yapılmadan açılan davayı öğrenen çok sayıda köylü şok yaşadı. Davadan haberdar olduğunu ancak davanın içeriğinden net olarak bilgisi olmadığını belirten Azatlı Köyü Muhtarı Musa Bacı, 'Davanın ilk duruşması görülmüş. Sanıyorum davayla ilgili kişiler tespit edilmiş. Yaklaşık bin 70 kişiyi ilgilendiren bir dava. Daha önce tebligat yapılsaydı bir avukat tutardık köylüyle birlikte' dedi.
'˜Orman şerhi' konularak geri alınmak isteniyor
Mübadele döneminde bizzat Atatürk tarafından Selanik bölgesinden Azatlı'ya getirilenlerin çocukları ve torunlarının yaşadığı köyde halk şimdi davanın içeriğini öğrenmeye çalışıyor.
Davanın açıldığını e-devlet üzerinden öğrendiğini belirten köy sakini Arif Akbaş, '˜orman şerhi' konularak köylünün tapulu arazisinin alınmak istediğini öne sürdü. Hiçbir köylünün davadan haberi olmadığını anlatan Akbaş, 'Köyde bulunan neredeyse herkese Edirne Orman Genel Müdürlüğü tarafından Edirne Kadastro Mahkemesinde dava açılmış. Ama köylülerin davalık olduklarına dair bir tane bile kendilerine tebligat gitmemiş. 2018/5 Nolu Dava dosyasıyla köylülerin devletin 1970'li yıllarda kadastro ile vermiş olduğu tapular ilginç bir şekilde aradan elli yıl geçtikten sonra tekrar '˜orman şerhi' koyularak köylünün elinden tüm kullanım hakları alınmaya çalışılıyor. İradenin bu tarz hukuku kullanarak şahısların mülkiyet haklarını ihlal etmesi son derece yanlıştır. Devlet bir elli yıl sonra kendi uyguladığı kadastroyu yok sayıyor. Azatlı'lıdaki tüm köylülerin Meşeli Köyü sınırlarında 1515 nolu parselde bulunan 2 bin dekar korusuna hiçbir karşılık ödemeden el koymaya çalışıyor' ifadelerine yer verdi.
Köylü yıllar önce fidan dikti
Köylünün buradaki tapulu arazisine yıllar önce meşe fidanı diktiğini kaydeden Akbaş, 'Orman Genel Müdürlüğündeki arkadaşlara sormak gerekiyor; köylüler buraya tapulu arazilerine meşe fidanlarını dikerken siz mesailerinizde ne ile meşguldünüz? Devletin vermiş olduğu resmi tapulu arazimde kendiliğinden ağaçlar bittikten sonra sizin bir raporunuzla o araziler veya topraklar sizin mi oluyor. Bir dava düşünün hâkim ve Orman Genel Müdürlüğü avukatından başka hiç kimsenin bu olaydan haberi yok. Her halde köylüler neticeyi dava bittikten sonra öğrenecekler' diye konuştu.
Mülkiyet hakkı
Mülkiyet hakkının yasalar çerçevesinde belli olduğunu kaydeden Akbaş, 'Tapu bir devletin namusudur. Tabi bunu anlamak gerekiyor. Bizim memur ve teknokrat arkadaşların bilmediği bir konu daha var. Ne var ki; mülkiyet hakkı Anayasa'nın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan yasalarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Yasa ile değişik Anayasa'nın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok benzer kararında görüldüğü üzere, Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının, orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamamasını ihlal nedeni olarak saymıştır. Başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak, gösterilen tabiatın ve ormanların korunması amacının 1 No'lu Ek Protokol'ün 1. maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklemediğinin belirlenmesi için, iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden, mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir. Anlamayanlara duyurulur. Devlet bir kişinin tapulu arazisini bir şekilde kamulaştırıyorsa ya karşılığında aynı ölçüde bir arazi vermeli ya da bedelini ödemelidir' dedi.