Karaağaç Biberi'nden reçel

Edirne'nin Karaağaç Mahallesi'nde yılda 100 ton Karaağaç Biberi üreten Yılmaz Ule, Edirne Tava Ciğeri'nin olmazsa olmazı mahsulüne yeni bir tüketim modeli daha geliştiriyor. Ule, GÜNDEM'e yaptığı açıklamada acısıyla ünlü Karaağaç Biberi'nden reçel üretmek amacıyla çalışmalar yaptığını söylerken acı ve tatlının bir aya geldiği testlerinin sonucunda Edirne'ye yeni bir marka kazandırmak istediğini belirtti. Ule, Karaağaç Biber Reçeli'nin ilgi görmesi halinde yerel marketlerden ciğercilere kadar pek çok yerde satışa sunulabileceğini söyledi.

TAKİP ET

Edirne'nin Karaağaç Mahallesi'nde yaklaşık 70 yıldır Karaağaç Biberi üretimine devam eden Ule Ailesi'nin mensubu Yılmaz Ule (53), Edirne Ciğeri'nin olmazsa olmazı Karaağaç Biberi'ne yeni bir tüketim alanı sağlayacak. Ule, acısıyla ünlü Karaağaç Biberi'nden reçel yapmak amacıyla çalışmalarına başladı. Yılda 100 ton Karaağaç Biberi üreten ve üretiminin büyük çoğunluğunu ciğercilere satan Ule, acı ile tatlıyı bir araya getirerek Edirne'ye Karaağaç Biber Reçeli markasını kazandırmak istediğini söyledi.

GÜNDEM'e açıklamalarda bulunan Ule, Karaağaç Biberi'nden reçel yapımı için testler gerçekleştirdiğini ve acı-tatlı oran çalışmalarının tamamlamasının ardından reçel üretimine başlayacağını söyledi. Ule, Karaağaç Biber Reçeli'nin yerel marketlerden ciğercilere kadar pek çok işletmede satışa sunulabileceğini belirtirken; 'Edirne'de herkes kazansın istiyoruz' dedi.

Ule Ailesi'nin, 70 yıldır Karaağaç Biberi yetiştirdiğini söyleyen Ule; 'Karaağaç'ın en önemli ürünlerinden biri olan Karaağaç Biberi'nden reçel yapmaya karar verdik. Şu anda reçelin kıvamını tutturmaya çalışıyoruz. Tatlı ile acıyı bir araya getirerek Edirne'ye yeni bir ürün kazandıracağız. Testlere devam ediyoruz. Tadını tutturmamız lazım. Bugüne kadar Edirne'de hiçbir işletmede Karaağaç Biberi'nden yapılan reçel görmedim. Testlerimiz sonuç verdikten sonra Karaağaç Biber Reçeli'ni marka haline getirmek istiyoruz' ifadelerine yer verdi.

'Marka almak istiyoruz'

Ule, reçelin Karaağaç Biberi'nin yaş halinden üretilebileceğini söylerken; 'Reçelin, Karaağaç Biberi kurutulmadan önce yapılması gerekiyor. Ama biz kuru biberden de deniyoruz. Netice aldıktan sonra nasıl yapacağımıza karar vereceğiz. Sonucunda da marka almak istiyoruz. Karaağaç Biberi hep Edirne Ciğerinin yanında veriliyordu. Şimdi tatlısı da gelecek. Daha önce Karaağaç Biberi'nden reçel yapıldığını da görmedim. O yüzden piyasadaki biber reçellerinden de bir farkı olacak' dedi.

'Kendi tohumumuzdan üretiyoruz'

Karaağaç Biberi'nin yaş halindeyken kilosunun 5 TL'den, kurutulmuş halinin ise 115 TL'den satışa sunduklarını açıklayan Ule; 'Normalde dışarıda kilosu 200 TL'den alıcı buluyor. Biz çiftçiyiz, kendi malımız olduğu için bu fiyatlardan satıyoruz. Ama masrafı da var. 1 ton yeşil biberden 70 kilo kuru biber çıkıyor. Kuru biberin de 1 kilosunu 1 TL'ye diziyorlar. Karaağaç Biberi'ni kendi tohumumuzdan üretiyoruz. Bu tohumlar dünyada başka yerde yok, sadece Karaağaç'ta var. Tohumunu toplaması, çıkarması çok zordur. Tohumun erkeği, dişisi var. Bunları ancak bir çiftçi bilir, normal vatandaş bilmez. Tohumun yüzde 90 çimlenme yapması için çok iyi bir tohum çekmek lazım. Eğer her tohumdan üretim yapmaya çalışırsak zaten olmaz. Tohumları kışın İzmir, Denizli, Bursa, Antalya, Yalova gibi şehirlerde anlaşmalı olduğumuz yerlere gönderiyoruz, onlar da çimlendirdikten sonra bize getiriyorlar. 25 Nisan gibi de Karaağaç Biberi, toprak ile kavuşuyor. 90 gün çapa ve su işi var. Yazın da 25 gün kuruma dönemi var. Bize güneş lazım, güneş varsa kuruyor' sözlerine yer verdi.

'Yılda 100 ton üretiyoruz'

Karaağaç Biberinin yılda 2 kez hasat yapıldığını söyleyen Ule; 'Çünkü Karaağaç Biberinin gelişmesi çok zordur. Bir kez hasat yaptığımız zaman tekrar yetişmesi 40 gün sürüyor. İnce kabukludur. O yüzden çok maliyetlidir. 20 Haziran'da ilk hasadı yapıyoruz. İkinci hasadı da 20 Ağustos'ta yapıyoruz. Son bir hasat daha bazen yapıyor ama güneş yok. Biz güneşle çalışıyoruz. Ciğercinin alacağı son mal 25 Ağustos'ta olur. Eylül ayına girdiğimiz zaman tehlikeye giriyor. Çünkü Eylül ayında biber kurumaz. Kurutmak için de özel yerler gerekiyor. Yılda 100 ton Karaağaç Biberi üretiyoruz. Ama çok zor ve maliyetli bir iştir. Bu mallar toptan gitmez, genelde ciğerciler alır. Çok acı bir biberdir' dedi.

'Edirneliler yeniliklere imza atsın'

Karaağaç Biberinden reçel üretme çalışmalarının sona ermesinin ardından insanların beğenisine de sunacağını söyleyen Ule; 'Önemli olan reçeli tatmaktır. Tatlı ve acının oranını tutturmak lazım. Ne zaman hoş bir lezzet verecek, o zaman üretime devam edeceğiz. Ürettiklerimizden belki de 40 kişi yedi ve beğendi. Güzel bir üretim ortaya çıkacak. Markalaşınca da vatandaşlarımızın ilgi göstereceğini düşünüyorum. Yerel marketlerden ciğercilere kadar pek çok yerde satılabilir. Dersimize çok iyi çalışmamız lazım. İnşallah güzel olur. Belki de bunun bir turizmi olur. Üreten, emek veren, çalışan herkes para kazansın. Edirne'de herkes yeniliklere imza atsın' ifadelerine yer verdi.

'Karaağaç'a su şart'

Karaağaç Mahallesi'nde üreticinin yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Ule; 'Karaağaç, gün geldi İstanbul'u baktı. Biberler, fasulyeler kamyonlarla İstanbul'a giderdi. Karaağaç'ta çalışan binlerce kişi vardı. Ama artık kimse kalmadı, üretim yok. Kimse çalışmıyor. İşçi yok, o yüzden mesleğimizi bırakacağız. Çoban bile yok. En büyük sorunlarımızdan biri de sudur. Tüm Karaağaç'ın su problemi var. Buna halkın bir şey yapması mümkün değil, devletin yapması lazım. Yanı başımızda Meriç Nehri var. Boruları döşeyip sulama yapmamızı sağlamaları gerek. İnsanlar burada mağdur, Karaağaç'a su şart. Karaağaç'ta su bittiği zaman buradaki insanların hepsi yok olur, aç kalır ve göç başlar. Su yoksa nasıl bahçe yapacaksın? Hemen yanımızdaki Yunanistan vanasını açıyor ve sulamaya başlıyor. Su, mahsulün kanıdır' dedi.

'Son mahsulü aldık'

Ule, Karaağaç Biberi'nde yılın son mahsulünün de alındığını belirtirken; 'Artık gelecek yıl devam edecek. 2019 yılı kurak geçti. Karaağaç Biberi de zaten çok yağmuru sevmiyor. Yağmur çok yağarsa mahsul çöpe gidiyor, hastalıklar başlıyor. Bu yıl kurak olduğu için üretim de iyiydi. Ama yağış da lazım. Sonuçta kuyular boş. Su olmadığı için insanlar ayçiçeğine dönüyorlar. Karaağaç şu anda sahipsiz bir yer' sözlerine yer verdi.

Ule, yetkililerden Karaağaç Mahallesi'ne özellikle su problemi konusunda yardım etmelerini istedi.