İtibar suikastı yapmaya çalışıyorlar
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, kurum olarak yapıcı, yararlı, ufuk açıcı eleştirileri kimden gelirse gelsin önemsediklerini ve dikkate aldıklarını belirterek, 'Ancak milletimizin dini ve sosyal hayatına, insanlığın huzur ve geleceğine hizmet eden teşkilatımızın mesnetsiz ithamlarla yıpratılmaya çalışılması asla kabul edilebilir bir tutum değildir.' dedi.
Erbaş, Selimiye Camisi'nin avlusunda düzenlenen Camiler ve Din Görevlileri Haftası Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, geçmişten bugüne İslam'a ve insanlığa hizmet eden din görevlilerinden vefat edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlık, sıhhat ve afiyet diledi.
Diyanet İşleri Başkanlığının millet ve medeniyet tarihinin en köklü kurumlarından ve anayasal olarak toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli bir teşkilat olduğunun altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:
'Kurulduğu günden beri dinimizin temel kaynakları olan Kur'an ve sünnetin referansında bilgi ve hizmet üreten Başkanlığımızın her zaman birinci derecede önceliği insanımızı dinimiz İslam'ın tevhit, vahdet, güven, samimiyet, hukuk, adalet ve güzel ahlak gibi değerleriyle buluşturmak olmuştur. En zor şartlarda bile İslam akaidine muhalif hiçbir görüşe ve anlayışa prim vermemiştir. Bunlardan her zaman uzak durmuştur.
Başkanlığımız, milletimizin, nesillerimizin, inancı ve değerleriyle irtibatını güçlendirmek için minber, kürsü, televizyon, diğer vasıtalarla, yayın araçları vasıtasıyla, sahih bilgiler ışığında milletimize rehberlik etmiş, ibadetten eğitime, aileden sosyal hayata kadar pek çok alanda nitelikli hizmetler üretmiştir.'
- 'Adeta bir seferberlik ruhuyla çalışmalar yapmıştır'
Diyanet İşleri Başkanlığının bir taraftan milletin birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma duygularını güçlendirmek için azami gayret gösterirken diğer taraftan da fitne ve tefrika odaklarıyla yılmadan her zaman mücadele ettiğini vurgulayan Erbaş, şunları kaydetti:
'Özellikle yakın geçmişte yaşadığımız 15 Temmuz ihanetine karşı milletimizin direnişine büyük katkı sunmuş ve akabinde inanç ve medeniyet değerlerimizi istismar eden FETÖ, DEAŞ, PKK gibi örgütlere, sapkın anlayışlara ve zararlı alışkanlıklara karşı milletimizi ve bilhassa gençlerimizi bilinçlendirmek için adeta bir seferberlik ruhuyla çalışmalar yapmıştır.
Aynı şekilde bu güzide kurum ve onun çok değerli mensupları, yangın, sel, deprem ve salgın hastalık gibi doğal felaketlerin meydana geldiği zor zamanlarda da daima milletimizin yanında yer almış, hizmetinde bulunmuştur. Böylece, milli ve manevi değerlerimizin muhafazası konusunda yaptığı hizmetlerle milletimizin güvenini kazanmış, teveccühüne mazhar olmuştur. Nitekim bunun açık bir tezahürü olarak gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki hizmetlerimize yönelik aziz milletimizin maddi ve manevi desteğinin her geçen gün daha da attığını müşahede etmekteyiz.'
- 'İtibar suikastı yapmaya çalışıyorlar'
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının, devlet, millet ve tüm İslam alemi için kıymetli bir imkan olduğunu belirtti.
Bugün birçok ülkede, özellikle de İslam coğrafyasında din üzerinden yaşanan kavga ve kargaşanın Türkiye'de yaşanmamasında Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı ve mensuplarının azimli, kararlı ve bilinçli şekilde yaptığı çalışmaların etkisinin büyük olduğunu ifade eden Erbaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Ne var ki görsel, yazılı ve sosyal medya organlarında zaman zaman, bunu özellikle ifade etmeliyim ki Başkanlığımızla ilgili asılsız, iftira dolu, art niyetli olduğu aşikar haberlere ve paylaşımlara da şahit oluyoruz. Bu milletin değerlerine yabancı çevrelerce üretilen yanlış bilgi ve mesnetsiz yorumlar üzerinden bir algı yönetimi ve itibar suikastı yapılmaya çalışıldığını da maalesef görüyoruz.
Bilinmelidir ki bu gibi durumlar, milletimizin geleceğine yönelik yapacağımız hizmetlerden bizleri asla alıkoyamayacaktır çünkü biz hizmetlerimizi imani bir mükellefiyetle yapıyoruz. Anayasal bir görev olarak yapıyoruz. İnsani bir sorumluluk duygusuyla yapıyoruz. Elbette kurum olarak yapıcı, yararlı, ufuk açıcı eleştirileri kimden gelirse gelsin önemsiyor, dikkate alıyoruz ancak milletimizin dini ve sosyal hayatına, insanlığın huzur ve geleceğine hizmet eden teşkilatımızın mesnetsiz ithamlarla yıpratılmaya çalışılması asla kabul edilebilir bir tutum değildir.'
- 'Zihinleri bulandıran tavırlar Müslüman bilinci ve ciddiyetiyle bağdaşmaz'
Din hakkında konuşup yazan herkese önemli sorumluluklar düştüğüne işaret eden Erbaş, yazılı, görsel ve sosyal medya aracılığıyla kamuoyuna hitap eden herkesin, hakikate bağlı kalmak zorunda olduğunun altını çizdi.
Dini değerlerin ve dine ait hükümlerin tahlile ve teyide muhtaç bilgilerle gelişigüzel tartışmalara konu edilmesinin hiç kimseye fayda sağlamayacağını vurgulayan Erbaş, 'Bilakis bu hususta sorumsuzca ve fütursuzca yapılan açıklamalar, nesillerimizin bilincinde onulmaz yaralara, telafisi mümkün olmayan toplumsal sorunlara yol açacaktır. Dolayısıyla dini argüman ve söylemlerle kendisini hakikatin merkezinde gibi gösteren fakat usul, esas ve hakikatten yoksun bir şekilde kaynağı belirsiz bilgiler paylaşarak zihinleri bulandıran tavırların Müslüman bilinci ve ciddiyetiyle asla bağdaşmadığını vurgulamak istiyorum.' diye konuştu.
Erbaş, söz söyleyen herkesin hakka ve hakikate karşı sorumluluğunun olduğunu belirtti.
Camilerin dindeki önemine de değinen Erbaş, Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlamalarının teması olan vefa ile ilgili görüşlerini de aktardı.
- Din görevlilerine seslendi
Din görevlilerine de seslenen Erbaş, din hizmetinin ancak din görevlisinin şahsında ve rehberliğinde şekillenerek istenilen hedeflere ulaşacağını vurguladı.
Din görevlisinin görev mahallinde camiye gelen ya da gelmeyen herkesin hocası olduğuna dikkati çeken Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
'Dolayısıyla o, hiç kimseye karşı ön yargılı davranamaz, söz ve davranışlarında kırıcı ve yıkıcı olamaz. Gördüğü yanlışları uygun bir metot ve yapıcı bir üslupla düzeltmeye çalışır. Din görevlisi, çevresindeki herkesle ünsiyet kuran ve kendisiyle de ünsiyet kurulabilen kimsedir. İnsanlarla ilişkilerinde dinin ve dini değerlerin izzetini korur. İtidali hiçbir zaman elden bırakmaz. Her zaman ve her yerde inancının kendisine kazandırdığı olgunluk ve vakarı muhafaza eder.
Hocalarımız, kendisini itibarsızlaştıran ve din hizmetlerini aksatan üç büyük hatadan mutlaka uzak durmalıdır. Birincisi söylem ve eylemlerinde tutarsızlık, ikincisi temel dini ilimlerde yetersizlik, üçüncüsü ise toplumsal sorunlara karşı duyarsızlıktır. Sizler öyle önemli bir görevi ifa ediyorsunuz ki bu hizmet sayesinde dünyanız ve ahiretiniz inşallah mamur olacaktır. Bilmeliyiz ki dinimiz İslam'a ve milletimize hizmet etme görevinin üstünde daha ulvi bir görev yoktur. Bu görev bizi canlı ve dinamik tutmalı ve hayatımıza anlam katmalıdır.'
Edirne Valisi Ekrem Canalp, programa katılan dini idare başkanları ve müftüler adına Bulgaristan Müslümanları Baş Müftüsü Dr. Mustafa Hacı Aliş ve Edirne Müftüsü Alettin Bozkurt da konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından hafta dolayısıyla yapılan yarışmalarda dereceye girenlere ödüllerini Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, Romanya Müslümanları Müftüsü Murat Yusuf, Kuzey Makedonya İslam Birliği Başkanı Şakir Fetai, Batı Trakya Gümülcine Şeçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ünsal, Sırbistan İslam Birliği Riyaseti Reisul Uleması Sead Nasufoviç ile Bosna Hersek İslam Birliği Riyaseti Reisul Ulema Vekili Enes Lenakoviç takdim etti.