Eğitimde yeni yapboz iddiası

Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Edirne Şubesi ziyaretinde Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi ile ilgili açıklamalarda bulunarak, sistemin uygulamaya sokulması halinde 1 yıl içerisinde tekrar kaldırılmak zorunda kalınacağını iddia ederek 'Daha önceki uygulamalarda ve taslak uygulamalarda açmış olduğumuz davaların tamamını kazandık. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı bu yanlış uygulamalar nedeniyle milyonlarca lira avukat masrafı ödemek zorunda kalmıştır' dedi.

TAKİP ET
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası(Eğitim-İş) Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Eğitim-İş Edirne Şubesi'ni ziyaret ederek, Türkiye'nin eğitim gündemini oluşturan en önemli konulardan biri olan Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar ve yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında açılış konuşmasını Zobar yaptı. Zobar, konuşmasında Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi'nin taslak aşamasında olduğunu belirterek; 'Taslağı incelediğimizde büyük yanlışlıklarla dolu olduğu görülüyor. Herhangi bir bilimsel temele dayanmadığı, öğretmeni değerlendirecek kişilerin bu alanda uzman olmadığı, velilerin, öğrencilerin ya da öğretmen arkadaşların kendi alanında olmayan öğretmenlerin değerlendirmesini uygun bulmuyoruz. Tabii ki öğretmenlerin gelişime açık olması gerekir. Öğretmenlerin gelişmesi, eğitime faydadır. Fakat Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi'nin öğretmenlerimize katkı sunacak bir sistem olduğunu düşünmüyoruz' ifadelerine yer verdi.
Zobar'ın açılış konuşmasının ardından toplantıda açıklamalarda bulunan Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Edirne ziyaretinin nedeninin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu söyleyerek Edirne'deki tüm emekçi kadınların gününü kutladı. Yıldırım, konuşmasında Başbakan ile Cumhurbaşkanı'nın dahi Türkiye'deki eğitim sisteminin kötü olduğunu ifade ettiklerini söyleyerek; 'Katılıyoruz, Türkiye'deki eğitim sisteminde çok ciddi sorunlar vardır. Ama bu ciddi sorunların ana kaynağı ne yazık ki 16-17 yıldır iktidarda olan AKP siyasetinin yeni düzenlemeler, değişiklikler adı altında yapmış olduğu eğitimi felakete götüren düzenlemelerdir. Son 1 yıla bakmamız bile eğitimdeki sorunların nereden kaynaklandığını anlamamız için yeterlidir' dedi.
'1 yıl içinde kaldırmak zorunda kalacaklar'2017-2018 eğitim öğretim yılına müfredat değişikliği, liseye geçiş sınav sistemi, üniversite sınav sistemlerindeki değişiklikler, yenilikler, farklılıklarla birlikte girildiğini hatırlatan Yıldırım; 'Halen de ne yazık ki düzeltilebilmiş değil. Bu kadar aksaklık yaşanırken eğitim sistemindeki sorunun ana kaynağı sanki 1 milyon öğretmenmiş gibi sürekli olarak başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere gerekli bürokratlar sık sık öğretmenin yeterliliği, çalışkanlığı, performansı ile ilgili birtakım düzenlemeler yapmasına Eğitim İş Sendikası olarak elbette kabul etmedik, etmeyeceğiz. En son taslak halinde sundukları öğretmenin performansının değerlendirilmesi ile ilgili düzenleme bakanlık yetkililerinin bizimle yaptığı görüşmelerde kendilerine ilettiğimiz gibi inanılmaz, facia maddelerle doludur. Bu performans değerlendirme sistemindeki maddeler, bu şekliyle geçmesi ya da uygulamaya sokmaları halinde 1 yıl içerisinde tekrar kaldırmalarına sebep olacaktır. Çünkü her bir öğretmen kendi alanında uzmandır. Uzman olarak diplomasıyla bu mesleği yapmaya hak kazanmış olan bir öğretmenin, kendi alanıyla hiç ilgisi olmayan öğrenci, veli, kendi alanı dışındaki zümre öğretmenleri, müdür, idareciler ve buna dahil diğer kişiler tarafından değerlendirilmesinin sonu mahkemede bitecektir. Bu mahkemelerdeki davaları kazanma şansları yoktur' sözlerine yer verdi.
'Davaların tamamını kazandık'Eğitim İş Sendikası'nın daha önceki uygulamalarda ve taslak uygulamalarda açmış olduğu davaların tamamını kazandığını açıklayan Yıldırım; 'Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı bu yanlış uygulamalar nedeniyle milyonlarca lira avukat masrafı ödemek zorunda kalmıştır. Bu yüzden bir performans değerlendirme sisteminin, öğretmenin, iyi öğretmen-kötü öğretmen tanımlamasına değil; öğretmenin sadece teknoloji konularında birtakım yeniliklerle ilgili, öğretmenimizi geliştirmek adına uygulanabileceğini, bunun dışında öğretmenin sadece bilgi bilmek değil, çocukları sevmek, çocuklarla hayatı öğrenmek, çocuklara hayatı öğretmek, bilgiyi aktarmak, bilgiyi yönlendirmek, çocuklara hayatı, ülkeyi, insanları sevdirmek gibi çok farklı ve geniş çerçeveli konularla bakılması gerektiğini ve yıllardır farklı yerlerde fedakarca hizmet eden öğretmenleri sürekli olarak tedirgin edici, meslekten soğutucu ve meslekten dışarı çıkmaya itecek olan bu tür uygulamalara karşı çıkacağımızı bir kez daha ilettik' dedi.
'Üniversiteyi bitiren öğretmen olamıyor'Türkiye öğretmen olmanın sanıldığı gibi üniversiteyi bitiren her kişinin olabileceği gibi bir meslek olmadığına dikkat çeken Yıldırım; 'Öğretmen olabilmeniz için 2 milyonu aşan üniversite sınavına giren öğrenciler arasında yüzde 10'luk bir başarı dilimine ulaşmak zorundasınız ki eğitim fakültelerine girebilesiniz. Bu yetiyor mu? Elbette ki yetmiyor. Türkiye'de üniversite okumak; yurt sorunu, birtakım maddi giderler nedeniyle oldukça zordur. Tüm bu zorlukları başarıyla geçeceksiniz ve öğretmen olma yeterliliğine sahip diploma ile en az 4 yıl sonra mezun olacaksınız. Bu yetiyor mu? Tabii ki yetmiyor. Ondan sonra yine 400 binin üzerinde atanmayan öğretmenlerle birlikte KPSS'ye gireceksiniz ve en az 80 ve üzerinde puan almalısınız ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın az sayıda atayacağı öğretmen mülakatına çağırılasınız. 10 dakika içerisinde bu işle hiç ilgisi olmayan kişiler tarafından mülakatta sizin öğretmenliği yapıp yapamayacağınıza dair mülakatı geçmek zorundasınız. Bu da yetmiyor. Hemen arkasından özellikle darbe sonrasında biraz daha uzun süren güvenlik araştırmalarını geçmek zorundasınız. Bu da her yıl değişmektedir ya da Türkiye'deki siyasete göre değişiklik göstermektedir. Eğer siz emniyetin güvenlik soruşturmasından geçemediyseniz tüm aşamalar kesinlikle boşa gitmektedir' ifadelerine yer verdi.
'En düşük memur maaşıyla başlıyoruz'Yıldırım, güvenlik soruşturmasını geçen öğretmen adaylarının da sorunlarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek; 'Güvenliği de geçtiniz. Sonrasında rahata tabii ki eremediniz. Bu kez de sözleşmeli atanmak zorundasınız ve sözleşmeyi imzalamak zorundasınız. En az 6 yıl atanmış olduğunuz okuldan eş durumu dâhil olmak üzere hiçbir yere atanmamayı, yer değişikliği yapmamayı kabul edeceksiniz. Bu da yetmez. Tüm bu zorluklarla ne maaş alıyorsunuz? Bu kadar zorluktan geçen bir öğretmen, Türkiye'deki memurlar arasında en yüksek maaşlardan birini alıyordur gibi bir algı oluşabilir. Ama tam tersi, bir öğretmen bugün Türkiye'deki en düşük memur maaşı ile memurluğa başlamaktadır. Tam da bu aşamada, bu kadar zorluk, fedakârlık, emek, mücadeleden sonra Milli Eğitim Bakanlığı oturup düşünüyor ve inanılmaz bir uygulamaya geçiyor. Bu kadar zorluktan geçip, uzmanlık alanına girmiş olduğunuz mesleğinizde her yıl mesleğinizle hiç alakası olmayan kişiler tarafından '˜siz öğretmen misiniz, değil misiniz?' şeklinde sorgulamaya tabi tutulacaksınız. Bu, ne eğitimin yeniden iyileşmesine, ne de iyiye gitmesine yarayacak bir şey değildir. Tam tersine eğitimi şu anda olduğundan çok daha kötü hale götürecek olan bir sonuçtur. Bu yüzden eğitimin temel sorunu, siyasetçilerimizin dünyadaki gelişen medeniyetlerdeki eğitimin nasıl olduğuyla ilgili bir araştırma yapamayıp, bunları Türkiye'deki milli eğitim politikasına dönüştüremeyip uygulama alanındaki yaptığı hatalardır' dedi.