Bu sergide kadın emeği var
Osman İnci Müzesi, 3 yıldan bugüne 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği sergilere bir yenisini daha ekledi. EPSAG 22 işbirliğiyle düzenlenen sergide 19 kadın sanatçısının eserleri sergilendi. Sergide Candaş Yaraş'ın Çekirge Üçüncü Sıçramasına Kadar' adlı eseri beğeni topladı. Yaraş, iki heykelden oluşan eserinde güven, sabır ve sevgi kelimelerini kullanırken sabır kelimesinin bulunduğu yerdeki boşluk, sanatseverlerin ilgisini çekti. Yaraş, eserinde sabır kelimesinin bulunduğu yeri boş bırakmasının nedenini açıklarken 'Ülkede kadınların sabrının kaçtığını, bu özelliklerini kaybettiğini anlatmaya çalıştım' dedi.
Osman İnci Müzesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Edirne Plastik Sanatlar Grubu 22 (EPSAG 22) birlikteliğiyle kadın sanatçıların yer aldığı karma sergiyi sanatseverlerle buluşturdu. Resimden heykele figüratif ve soyut eserlerin de yer aldığı sergide Ayfer Uz, Aylin Beyoğlu, Ayşegül Kalkan, Berrin Bayraktaroğlu, Beyda Çetin, Candaş Yaraş, Cansu Alparslan, Ceren Baykan, Emel Benzet, Emel Sezer, Fatma Dağlı, Figen Girgin, Kübra Yıldız, Mehtap Kodaman, Melihat Tüzün, Selma Özkan, Semra Özcan, Zeynep Irmak ve Zerrin Pehlivan'ın eserleri, sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Serginin açılış töreninde konuşma yapan Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Edirne Şube Başkanı Vildan Yazıcı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde tüm dünyadaki kadınların seslerinin insanca yaşamak için daha da güçlü çıkacağını söylerken; 'Bugün kadınlar, cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması, özgür, eşit bir birey ve toplum oluşumu için bir kez daha meydanlara çıkacak. Kadın kimliği, onuru, yaşama hakkı için, kadın yönelik ayrımcılığın, sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan bu sisteme karşı bir kez daha dur demek için. Tam bir yıl önce yine meydanlarda yeter artık demiştik ama hiçbir şey değişmedi. Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, aile içinde başlayarak toplumun her alanında uygulanmaya devam etti. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, yaşamın her alanında varken nedense karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde, politikada aynı oranda temsil edilmedi. Her geçen gün sistematik bir şekilde kadına ve çocuğa uygulanan şiddet ve cinsel istismar arttı' ifadelerine yer verdi.
Yazıcı, konuşmasında İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasına da tepki gösterirken; 'Günümüzde ilk imzacılarından olduğumuz İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması, 6284 sayılı yasada var olan hakların, ailenin temel taşlarını oynattığı yönünde olumsuz açıklamalar, kadın cinayetlerinin hâlâ sıradan bir adli vaka olarak görülmesi, cinsel istismarı yapanın değil, istismara uğrayanın sorgulanması, '˜Anadır', '˜Baş tacımızdır' diye övgülerle sunulan kadına iş hayatında çocuk sahibi olması, gebelik ve evlilik sebebiyle dezavantajlı tutum takınılması, nafakanın bir hediye gibi görülerek tartışılmaya açılması günümüzün gerçekleridir. İstanbul Sözleşmesi, kadına uygulanan birçok ayrımcılığın ortadan kaldırılması için çok önemli bir sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden gözden geçirilmesini değil, sözleşme maddelerinin uygulanmasına gerek vardır. Yasalar önünde eşit olmak tek başına yeterli değildir. Öncelik eşitlik anlayışını toplumun tamamına yayıp, erkek egemen kültürün bertaraf edilmesidir. Kadını korunacak, zayıf kimlikler olarak görme alışkanlığını terk etmeli, toplumsal zihniyet değişikliği yönünde köprü uygulamalar hızla hayata geçirilmelidir' dedi.
'3 kadından biri şiddete uğruyor'
Türkiye'de kadınların toplumun yarısını oluşturduğu halde 2 milyondan fazla kadının okuryazar olmadığına dikkat çeken Yazıcı; '23 milyondan fazla kadının ilkokuldan sonra okula gitmemiş veya gönderilmemiş olduğuna dikkat çekerek kadınların en temel sorunu olan eğitim konusunda kararlı bir devlet politikası uygulanmasını istiyoruz. 2018 yılında 440, 2019 yılında 474 kadının öldürüldüğü, her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığı ülkemizde öncelikle aile içi şiddet olmak üzere şiddetin her türüne son verilmesini, sığınma evlerinin sayısının artırılmasını istiyoruz. TÜİK verilerine göre 2018 yılında kayıtlara yansıyan 18 yaş altı çocuk anne sayısı 11 bin 636'dır. Evlilik yaşının uygulanmasını, çocuk evliliklerin önlenmesini istiyoruz. Nüfusun yarısını oluşturuyorken, Meclis'teki kadın sayısı da anca yüzde 14'tür. Kadınların siyasette eşit sayıda temsil edilmesi için seçim kanunu, siyasi partiler kanunu ve parti tüzüklerinde gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz' sözlerine yer verdi.
'Kadın istihdamı yüzde 27,7'
Yazıcı, dünya ortalamasında kadın istihdam oranının yüzde 51, Türkiye'de ise yüzde 27,7 olduğunu açıklarken; 'Bu da bizi 2019 dünya ekonomik forumu raporuna göre 153 ülke arasında 130'uncu sıraya koymaktadır. Biz kadınlar, Cumhuriyet'in kazandırdığı değerlerden vazgeçmeden, 8 Mart'ın içini doldurduğumuz yaşam koşullarına kavuşuncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Söyleyecek çok sözümüz, yapacak da gücümüz var' dedi.
'Kadınlar haklarını korumak zorunda'
Yazıcı'nın konuşmasının ardından törende bir konuşma da Osman İnci Müzesi sahibi Prof. Dr. Osman İnci yaptı. İnci, tüm kadınların emekçi olduğunu belirtirken; 'Bu ülkeden ve dünyadan bir Mustafa Kemal Atatürk geçti. İsviçre'den, Fransa'dan, Yunanistan'dan önce 1934'te bu ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan bir lider, çağını aşan bir liderdir. 1935 seçimlerinde ve 1936'daki ara seçimlerde TBMM'de 18 tane kadın milletvekili var. Kadınlarımızın yalnız çıkmaları, lokantalarda yalnız yemek yemeleri ve özgüvenleri için örnek tutumlar sergilemiştir. Bakanlara ve milletvekillerine, eşleriyle birlikte lokantalara gitmelerini ve oralarda eşleriyle çağdaş giyim tarzıyla bulunmalarını, kadınların evlerinden çıkmalarını, topluma katılmalarını sağlayan bir liderdir. Ondan sonra kadınlarımızdan öğretmenler, hâkimler, savcılar, bilim insanları, bakanlar, başbakanlar çıktı. Kadınlarımız, bizim öteki yarımızdır. Kendilerine, Cumhuriyet ve devrimleriyle tanınan tüm haklarını korumak zorundalar. Bu onların yaşam hakkıdır. Kendilerine verilmiş bir hak olarak düşünmüyorum. Hak ettikleri ama geç gelen haklarıdır' ifadelerine yer verdi.
'3'üncü kez düzenliyoruz'
İnci, sanatın her dalında kadınların başarılı olduğunu söylerken; 'Biz müze olarak 3'üncü kez 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde özellikle sanatçı kadınlarımıza ev sahipliği yapmak, onların eserleriyle bugünü taçlandırmak amacıyla programlar yapıyoruz. Bu yıl da arkadaşlarımız bizi kırmadılar, kendi eserlerinden 19 sanatçımızın katılımıyla bir sergi ve güzellik katıyorlar. Sanatçı kadınlarımızı kutluyorum, buraya sahip çıksınlar istiyorum. Burası özel günlerin dışında özellikle sanat, kültür ve bilimde sizlerin eviniz olsun' dedi. İnci'nin konuşmasının ardından Mehmet Enis Şensever, sanatçılara katılım belgelerini takdim etti. Belge takdiminin ardından kadın sanatçıların karma sergisinin açılışı gerçekleştirildi.
'Kadınların sabrı kaçtı'
Sergide Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza MYO öğretim görevlisi ve sanatçı Candan Yaraş'ın '˜Çekirge Üçüncü Sıçramasına Kadar' adlı eseri dikkat çekti. Yaraş, iki heykelden oluşan eserinde güven, sabır ve sevgi kelimelerini kullanırken; sabır kelimesinin bulunduğu yerdeki boşluk, sanatseverlerin ilgisini çekti. Yaraş, eseriyle ilgili yaptığı açıklamada, kadının en güçlü özelliklerinin sevgi, güven ve sabır olduğunu belirtirken; 'Eserimin adı '˜Çekirge Üçüncü Sıçramasına Kadar'dır. Sevgi ve güvende çekirge sıçramış ama sabır yok, sabır gitmiş. Böyle bir esprili anlatımım var. Ülkede maalesef kadınların sabrının kaçtığını, bu özelliklerini kaybettiğini anlatmaya çalıştım' sözlerine yer verdi. Sergi, 22 Mart Pazar gününe kadar Osman İnci Müzesi'nde sanatseverlere açık kalacak.