Bir akademisyenin feryadı
Türk Medeniyetini taştan okumak konulu bir konferansta konuşan Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, define arayanların tarihi eser ve mezarları tahrip ettiğini belirterek Üzülerek söylüyorum ki, devletin çeşitli kademelerinde görev almış insanların da bu işe kandığını ve kazma kürekle çalıştığını, iş makinalarıyla tahrip ettiğini biliyoruz. Okumuşu da cahili de bu işin içerisinde. Maalesef kendi elimizle mezarlarımızı ve kıymetli kültür varlıklarımızı tahrip ediyoruz dedi.
Ceylan: Definecilerin arasında bazı devlet görevlileri de var
Atatürk Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, 'Taştan Türk Tarihini Okumak' konulu konferans için Edirne'deydi. Konferansta Anadolu, Kafkaslar ve Orta Asya'da yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Ceylan'ın en çok üzerinde durduğu nokta ise Türk tarihine ışık tutacak olan eserlere yapılan tahribattı. Konuşmasında coğrafya bilgisi olmadan tarih bilgisinin de olamayacağını söyleyen Ceylan, Anadolu'dan başlayarak Orta Asya'ya kadar uzanan araştırmalarında kendisini motive eden şeyin, 1940'larda Türk tarihi açısından önemli çalışmalar yapan Arkeolog İsmail Kılıç Kökten'in 'İlim yurtta durmaktadır. Ayağına gidip almak lazım' sözü olduğunu belirtti.
Konferansta, İslamiyet öncesi ve sonrası Türk eserlerine dair bulgulardan en ilgi çekenlerden biri koç ve koyun heykelleriydi. Bu heykellerin sanat tarihçileri tarafından Akkoyunlular ve Karakoyunlular'a ait mezar taşları olarak söylendiğini belirten Ceylan, 'Orta Asya'yı incelediğimizde koç ve koyun heykelleri Türk boylarının olduğu her yerde var. Kıpçak'ında, Uygur'unda, Kazak'ında, Kırgız'ında var. Demek ki bu 70 yıllık bir kesinti dönemi içerisinde Orta Asya'yı bilmememizden kaynaklanan dar bir bilgi diyebiliriz. Burası Şivet-Ulan, Göktürklere ait kazı yapılan Moğolistan'daki bir kazı alanı. Burada da koyun koç heykelleri ortaya çıktı, yani sadece Anadolu'ya ve Akkoyunlu, Karakoyunlulara ait değil. Türk kültürünün var olduğu her yerde karşımıza çıkıyor' dedi. Ceylan, hala koç ve koyun heykellerinin günümüzde Iğdır yöresinde mezarlarda kullanılmaya devam edildiğini belirtti.
'Okumuşu, cahili işin içinde'Ceylan, kendisini en çok üzen eden durumun ise eserlerin ve mezarların bizzat kendimiz tarafından tahrip edilmesi olduğunu ifade etti. Kulaktan dolma bilgilerle define arayışına girenlerin arasında yerli halktan devlet görevlilerine kadar birçok kişinin bulunduğunu belirten Ceylan, 'Dedelerimize ait bir mezarı yine kendi elimizle tahrip ediyoruz altın var diye. Koyun koç heykellerini kırıyoruz. Üzülerek söylüyorum ki devletin çeşitli kademelerinde görev almış insanların da bu işe kandığını ve kazma kürekle çalıştığını, iş makinalarıyla tahrip ettiğini biliyoruz. Okumuşu da cahili de bu işin içerisinde. Maalesef kendi elimizle mezarlarımızı ve kıymetli kültür varlıklarımızı tahrip ediyoruz' diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Son yıllarda Türk tarihi eserlerine Türk bilim insanlarının daha fazla ilgili olduğunu söyleyen Ceylan, Ankara, Batman ve Hakkari gibi farklı bölgelerde yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan bulgular olduğunu belirtti. Ceylan, yapılan araştırmalar ve edinilen bulguların kendisini mutlu ettiğini ifade ederek, amacının daha çok bilim insanının bu işle uğraşmasını temin etmek olduğunu söyledi.
Atatürk Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, 'Taştan Türk Tarihini Okumak' konulu konferans için Edirne'deydi. Konferansta Anadolu, Kafkaslar ve Orta Asya'da yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Ceylan'ın en çok üzerinde durduğu nokta ise Türk tarihine ışık tutacak olan eserlere yapılan tahribattı. Konuşmasında coğrafya bilgisi olmadan tarih bilgisinin de olamayacağını söyleyen Ceylan, Anadolu'dan başlayarak Orta Asya'ya kadar uzanan araştırmalarında kendisini motive eden şeyin, 1940'larda Türk tarihi açısından önemli çalışmalar yapan Arkeolog İsmail Kılıç Kökten'in 'İlim yurtta durmaktadır. Ayağına gidip almak lazım' sözü olduğunu belirtti.
Konferansta, İslamiyet öncesi ve sonrası Türk eserlerine dair bulgulardan en ilgi çekenlerden biri koç ve koyun heykelleriydi. Bu heykellerin sanat tarihçileri tarafından Akkoyunlular ve Karakoyunlular'a ait mezar taşları olarak söylendiğini belirten Ceylan, 'Orta Asya'yı incelediğimizde koç ve koyun heykelleri Türk boylarının olduğu her yerde var. Kıpçak'ında, Uygur'unda, Kazak'ında, Kırgız'ında var. Demek ki bu 70 yıllık bir kesinti dönemi içerisinde Orta Asya'yı bilmememizden kaynaklanan dar bir bilgi diyebiliriz. Burası Şivet-Ulan, Göktürklere ait kazı yapılan Moğolistan'daki bir kazı alanı. Burada da koyun koç heykelleri ortaya çıktı, yani sadece Anadolu'ya ve Akkoyunlu, Karakoyunlulara ait değil. Türk kültürünün var olduğu her yerde karşımıza çıkıyor' dedi. Ceylan, hala koç ve koyun heykellerinin günümüzde Iğdır yöresinde mezarlarda kullanılmaya devam edildiğini belirtti.
'Okumuşu, cahili işin içinde'Ceylan, kendisini en çok üzen eden durumun ise eserlerin ve mezarların bizzat kendimiz tarafından tahrip edilmesi olduğunu ifade etti. Kulaktan dolma bilgilerle define arayışına girenlerin arasında yerli halktan devlet görevlilerine kadar birçok kişinin bulunduğunu belirten Ceylan, 'Dedelerimize ait bir mezarı yine kendi elimizle tahrip ediyoruz altın var diye. Koyun koç heykellerini kırıyoruz. Üzülerek söylüyorum ki devletin çeşitli kademelerinde görev almış insanların da bu işe kandığını ve kazma kürekle çalıştığını, iş makinalarıyla tahrip ettiğini biliyoruz. Okumuşu da cahili de bu işin içerisinde. Maalesef kendi elimizle mezarlarımızı ve kıymetli kültür varlıklarımızı tahrip ediyoruz' diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Son yıllarda Türk tarihi eserlerine Türk bilim insanlarının daha fazla ilgili olduğunu söyleyen Ceylan, Ankara, Batman ve Hakkari gibi farklı bölgelerde yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan bulgular olduğunu belirtti. Ceylan, yapılan araştırmalar ve edinilen bulguların kendisini mutlu ettiğini ifade ederek, amacının daha çok bilim insanının bu işle uğraşmasını temin etmek olduğunu söyledi.