Avrupa göçün kanlı eli

Edirne'de, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı'nca düzenlenen '˜Uyum Buluşmaları'nda konuşma yapan Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, Avrupa ve Yunanistan'ın göç politikasına tepki gösterdi. Ok, Yunanistan'ın Meriç nehrini geçen göçmenlere gerçekleştirdiği uygulamaların insanlık suçu olduğunu söylerken Avrupa'nın ise 2 farklı yüzü olduğu ifade etti. Ok 'Avrupa'nın bir başka yüzü var ki orada karışık bir kafa, kanlı bir el var' dedi. Ok, Türkiye'nin göç politikasının ise dünyanın hiçbir ülkesinin geliştiremediği bir kapasitede olduğunu söyledi.

TAKİP ET

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı'nca düzenlenen '˜Uyum Buluşmaları'nın son etabı Edirne'de gerçekleştirildi. Margi Otel toplantı salonunda gerçekleştirilen programa Edirne Valisi Ali Uysal, Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Yurtcan, Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu, Edirne İl Göç İdaresi Müdürü Musa Aşılıoğlu, kamu kurum müdürleri ve öğrenciler katıldılar.

Uluslararası öğrencilerin Türkiye'de sahip oldukları hak ve yükümlülükler konulu programda Trakya Üniversitesi tarafından oluşturulan Kuzey Makedonya'dan Kosova, Bulgaristan, Yunanistan, Afganistan, Kazakistan, Bosna Hersek ve birçok ülkenin yerel ürünlerinin tanıtıldığı stantlar da yer aldı. Program, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan tanıtım videosu ile devam eden programın açılış konuşmasını İl Göç İdaresi Müdürü Musa Aşılıoğlu yaptı. Aşılıoğlu, göçün insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğunu belirtirken; 'Gerek siyasi, gerek ekonomik sıkıntılar, iç savaşlar, etnik çatışmalar, gerek can güvenliği korkusu ve ya gerekse daha kaliteli bir eğitim, daha kaliteli bir yaşam standardı için milyonlarca insanın ülkesini terk etmesi ve göç yoluna düşmesine sebep olmuştur. Bugün dünyanın 191 ülkesinden 5 milyona yakın göçmen statüsündeki insanı topraklarında barındıran bir devlet olarak, bu konunun veya böyle bir buluşma gününün anlam ve önemini en iyi bilenlerdeniz. Çünkü biz topraklarımıza gelenlere kökeninden, inancından, dininden, renginden, kültüründen önce insan olarak bakıyoruz. Karşınızdakini önce insan olarak gördüğünüzde emin olun birçok sıkıntı açılmaktadır, aşılmakta ve devam etmektedir' ifadelerine yer verdi.

'Göç bir trajedidir'

Aşılıoğlu'nun konuşmasının ardından programda bir konuşma da Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu yaptı. Kadıoğlu, konuşmasında göçün birçok tanıtımı bulunduğunu belirtirken; 'Kimi zaman eğitim için ülkemize gelen, kimi zaman zulümden kaçarak gelen kardeşlerimizdir. Göç, hepimizin yaşadığı bir trajedidir. Bu anlamda da uyum buluşmalarımız, bizim için ayrı bir önem taşıyor. Uyum buluşmalarımızın sonuncusunu da öğrencilerimiz ile Edirne'de yapmaktan mutluluk duyuyoruz' dedi.

'Devlet sizin için burada'

Kadıoğlu'nun konuşmasının ardından programda bir konuşma da Dr. Gökçe Ok yaptı. Ok, konuşmasında 49 farklı ülkeden 4 binin üzerinde öğrencinin Edirne'de eğitim gördüğünü söylerken; 'Bugün burada sizler için bir araya geldik. Devlet bugün burada size neler yaptığını anlatmaya çalışacak ve sizin sorularınıza cevap verecek. Bu programların 26'ncısını ve sonuncusunu Edirne'de gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar 25 farklı ilimizde bu programları yaptık. Bunun dışında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı'nın 13 farklı konseptte programları var. Yaklaşık 2 yıldır da bütün Türkiye'yi dolaşıp 200 farklı program gerçekleştirdik' sözlerine yer verdi.

'İnsanlık suçudur'

Ok, Türkiye'nin bütün birimleriyle tüm dünyayı sarsan göçle mücadele ettiğini söylerken; 'Sınır komşumuz, Meriç'i geçenleri demir çubuklarla dövüp geri gönderiyor. Bu insanlık suçudur. Meksikalılar, Kolombiyalılar, Venezuellalıların daha müreffeh bir yaşam için ABD sınırını geçmeye kalktıklarında başlarına gelen kalmıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletinden almış olduğu yetki ve irade ile dünyanın hiçbir ülkesinin geliştiremediği bir kapasiteyle göç politikalarını akıl, bilim ve mantıkla kurguluyor, yönetiliyor ve uyguluyor' dedi.

'Sığınmacılara Suriyeli demek haksızlık'

Cumhuriyet ile kurulan medeniyetin ve felsefenin bir zemini olduğunu söyleyen Ok; 'Biz, ayaklarımızı yere basıyoruz. Bu zemin de insanlık ve vicdandır. 192 farklı ülkeden 5 milyon 100 bin insan aramızdadır. Ama maalesef ülkelerindeki insanlık dramından dolayı Anadolu'ya, son kaleye sığınan 3 milyon 600 bin insanın geldikleri yerden bir akıl yürüterek Türkiye'deki sığınmacılara Suriyeli diyoruz. Bu haksızlıktır. Onlar burada geçici koruma kapsamıyla kalıyorlar. Ülkeleri tekrar refaha kavuştukları takdirde vatanlarına dönecekler. Uyum demek, kalıcılık demek değildir. Uyum, insanların sığınma hislerinin en güzel şekilde tatmin etmek; ama bir gün dönecekleri zaman da buradan iyi hikâyelerle ayrılmalarını temin etmek ve sağlamaktır. Biz yaklaşık 3 milyon 500 bini Almanya'da olmak üzere 5 milyon 500 bin insanımızın yarım asrı aşkın süredir batı medeniyetinin pençesinde çektiği sıkıntıları, çileleri buradaki insanlara çektirmeyiz. Kimse bizden bunu beklemesin' ifadelerine yer verdi.

'Avrupa'nın ikinci yüzünün eli kanlı'

Türkiye'nin göç probleminin bitmeyeceğini söyleyen Ok; 'Çünkü Türkiye, bir çeyrek öncesinde göç üzerinde bir köprü vazifesi görüyordu. Artık ayaklarının üzerinde duran, güçlenen ve büyüyen Türkiye, hedef ülke haline gelmiştir. Türkiye'nin feryadını, çığlığını ve akılla yürüttüğü işleri, insanlığını ve vicdanını dünyaya sizler anlatacaksınız. İnsanlar günlük ya da saatlik değil; ayda 15 dolar ile yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu insanlar, ayda 200-300 dolarlık bir gelir seviyesine ulaşabilmenin hayalini kurduğu müddetçe dünyada göç krizleri bitmez. 2 tane Avrupa var. Avrupa'nın bir başka yüzü var ki orada karışık bir kafa, kanlı bir el var. Batının ikinci aklının, elini bu coğrafyalardan çekmesi, bu coğrafyaların çocuklarına yeter de artar bile. Bizim çocuklarımız da sınır ötesinde şehit olmak durumunda kalmaz' dedi.

'Misafir bizde baş tacıdır'

Şam, Halep, Gazze, Keşmir ve Myanmar'ın, Türkiye'nin derdi olduğunu söyleyen Ok; 'Biz insanlığa ve medeniyete bir şey söylüyoruz. İnsan olmanın gereğini yerine getirdiğimize inanıyoruz ve bu konuda da hiçbir tereddüdümüz yok. Sonuna kadar da böyle olacaktır. Bizim kanunumuz 6458'dir. İsmi Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'dur. Akademi, göç terminolojisini geliştirirken sığınmacı, mülteci, uluslararası koruma, geçici koruma demiş. Biz öyle demiyoruz; biz misafir diyoruz. Misafir, bizde baş tacıdır. Biz bu duygudan hiçbir zaman kopup ayrılmayacağız' sözlerine yer verdi.

'Devlet hizmetinizdedir'

Uluslararası öğrencilerin, Türkiye'de kaldığı sürece hak ve yükümlülükler konusunda her şeye sınırsızca ulaşabileceğini söyleyen Ok; 'Ama ev sahibi topluma kulak verin. Ne olur derslerinizde çok başarılı olun. Şimdiden kendi ülkelerinizdeki arkadaşlarınıza, akrabalarınıza çağrı yapın. Edirne, Trakya, Anadolu'nun çok güzel olduğunu, burada eğitim görebileceklerini ve Türk insanını tanıyabileceklerini söyleyin. Türklerle karşılaşmak, dünyada son nefesinize kadar alabileceğiniz en büyük mutluluktur. Devlet, emrinizde ve hizmetinizdedir. Sizi hiç kimseye muhtaç etmez. Devlete gelin. Türkçe'yi güzel öğrenmenizi ve konuşmanızı önemsiyoruz. Türkçe'nin tadını çıkarın. Biz hiçbir hakkı ve yükümlülüğü, hiçbir misafirimize bir lütuf olsun diye yapmıyoruz. Bu bizim milli karakterimizdir. Kıyamete kadar da biz bu misyonu üstleneceğiz' dedi.

'Her göçmen insandır'

Ok, her göçmenin bir insan olduğunu belirtirken; 'Her insanın bir hikâyesi var. Göçmen sığınmacı, mülteci, uluslararası korumalı, geçici korumalı, uluslararası öğrenci değildir. Göçmen insandır. Göçmen, Aylan Bebek'tir. Devletin çıkmış olduğu yol, Aylan Bebekleri soğuk suların ve toprakların yüzüne düşürmeme yolculuğudur' ifadelerine yer verdi.

'4 bin 264 uluslararası öğrencimiz var'

Ok'un konuşmasının ardından programda bir konuşma da Prof. Dr. Murat Yurtcan yaptı. Yurtcan, konuşmasında Balkanlar dendiği zaman akla gelen ilk üniversitenin Trakya Üniversitesi olduğunu söylerken; 'Günümüzde 4 bin 264 uluslararası öğrenciyi bünyesinde barındırıyoruz. Amacımız bize teslim edilen bu canları burada rahat ettirebilmek. Geçen yıl yabancı öğrenciler arası yapılan ankette Edirne, yaşama açısından en çok tercih edilen 2'nci şehir olarak seçildi. Biz onlara barınmadan tutun Edirne'de uyumlu yaşamak için elimizden gelen her türlü çabayı gösteriyoruz Farklı kültürlerin buluşması için üniversitemizde farklı dönemlerde farklı etkinlikler yapıyoruz. Mesela Makedonya gecesi, Kosova gecesi yaptık, Bulgaristan gecesi yaptık ve bu etkinlikleri barındırdığımız tüm ülkeleri kapsayacak şekilde genişleyerek devam ediyor. Şu an planlanan bir Afrika gecesi çalışmaları devam ediyor, onu da gerçekleştireceğiz. '˜Bir Öğrenci de Sen Okut' kampanyası ile sorumluluk projemiz var. Özellikle ihtiyaç sahibi olan öğrencilerimize bir nebze can suyu vermeye çalıştık' dedi.

Roman müziğiyle eğlendiler

Yurtcan'ın konuşmasının ardından programda Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Roman Müzik Topluluğu sahne aldı. Roman şarkılarını blues ve caz ezgileriyle bir araya getiren topluluk, katılımcılar tarafından beğeniyle karşılandı. Çok sayıda katılımcıdan alkış alan topluluğun sahnesinin ardından programa ara verilirken; programa katılan protokol ve öğrenciler birlikte aile fotoğrafı çektirdiler. Program, aranın ardından çeşitli sunumlar ve soru-cevap bölümü ile sona erdi.