Acı göçün dostluk hediyesi
Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu'na Karadağ'dan katılan akademisyen ve yazar Prof. Dr. Şerbo Rastoder, Komünistler ve Muhacirler (1958-1971) kitabını Edirne'de sempozyum katılımcılarına hediye etti. Rastoder, Sempozyum öncesi Karadağ'dan birlikte geldiği heyet ile kitabın tanıtımını gerçekleştirirken tanıtımın ardından katılımcılar için kitabını imzaladı. Rastoder, kitapta Yugoslavya'dan Türkiye'ye göçü belgeleriyle anlattığını söylerken kitabın muhacirler için de önemli bir kaynak olduğunu ifade etti.
Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde Türk Tarih Kurumu, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Osijek Josip Juraj Strossmayer Üniversitesi (Hırvatistan) ve Tuzla Üniversitesi (Bosna-Hersek) iş birliğinde bu yıl 7'ncisi düzenlenen Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu'na Karadağ'dan katılan akademisyen ve yazar Prof. Dr. Şerbo Rastoder'in Komünistler ve Muhacirler (1958-1971) kitabının tanıtımı gerçekleştirildi.
Balkan Kongre Merkezi Senato Salonu'nda düzenlenen kitap tanıtımı etkinliğine sempozyuma Türkiye ve Balkan ülkelerinden katılan çok sayıda akademisyen ilgi gösterirken; Rastoder tarafından kaleme alınan kitapla ilgili Dr. Sait Sabotic, Nada Tomovic ve Asst. Prof. Marijan Premovic açıklamalarda bulundular. Kitap tanıtımı öncesi katılımcılara seslenen Rastoder, son yıllarda muhacirler, göçmenler ve göç konusunda çalışmalar gerçekleştirdiğini söylerken; 'Göç yönünün hep Doğu'ya doğru olduğunu da özellikle belirtmek isterim. Kitapta özellikle Balkanlar'dan Türkiye'ye olan son göç dalgasının nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalıştım. 20'nci yüzyılın 1970'li yıllarında bu göç istikametinin neden Doğu'dan Batı'ya doğru değiştiği üzerinde de durmak istedim' ifadelerine yer verdi.
'Göçün kontrollü olması doğal'
Rastoder'in konuşmasının ardından Komünistler ve Muhacirler (1958-1971) kitabı ile ilgili düşüncelerini açıklayan Dr. Sait Sabotic, kitabın çok önemli bir çalışma olduğunu vurgularken; 'Rastoder, bu kitapta Tito Yugoslavya'sında gerçekleşmiş olan daha çok üçüncü göç dalgası üzerinde birtakım bilgiler ve bulgulara ulaşmış. Tito Yugoslavyası döneminin, bütün insanların mutlu bir hayat yaşama rüyası gördüğü bir dönem olma özelliği var. Bu dönemde Türkiye, NATO'ya üye bir ülke konumundadır. Bu kitapla ilgili özellikle sorulması gereken en önemli sorulardan biri; bu kitap Türkiye için neden önem arz etmektedir? Bu kitabın Türkiye'deki devlet otoriteleri ve Türk halkı için önemi, o dönemdeki Yugoslavya'dan tam olarak haberdar olabilmeleridir. O dönemde olan göçlerden haberdar olabilecekler. Fakat bu göçün rastgele olamayacağını hepimiz biliyoruz. Hem Türkiye, hem Yugoslavya tarafından kontrolü bu şekilde gerçekleştirilmiş olması doğaldır. Bu anlamda Rastoder'in ulaşmış olduğu bilgiler ve kaynaklar son derece önem arz etmektedir' dedi.
'Muhacirlere faydası olacaktır'
Yugoslavya'dan Türkiye'ye göç ile ilgili Türkiye'de hazırlanan bir kaynakla ilgili de açıklamalarda bulunan Sabotic; 'Türkiye'deki bir araştırmaya göre 1923-1933 yılları arasında krallık Yugoslavya'sından Türkiye'ye 108 bini aşkın insan göç ettiği yazılıdır. Bu rakamlarla, o dönemde Türkiye ile Yugoslavya arasında imzalanan anlaşmanın bilgileri karşılaştırıldığında 1971 yılına kadar sadece Rozaje bölgesinden 2 binin üzerinde göçmen Türkiye'ye gelmiştir. O dönemde cahil olarak adlandırılan bir halk kesimi, kendilerinin Türk olduğunu söylüyorlarmış. Bütün bu göç dalgasında küçük ve vasat insanların kaderleri söz konusudur. Tabi Türkiye'de kendilerine sığınacak liman bulan insanların da kaderi söz konusudur. Ayrıca kitap bu tür bilgilerin yanı sıra konuyla ilgili birinci elden kaynakları da kapsama açısından önemlidir. Türkiye'de bilim camiasına faydası dokunabileceği gibi o zamanlardan Türkiye'ye gelmiş olan muhacir insanlara da faydası olacaktır. Kitapta özellikle bazı şahısların acı kaderlerinden bahsedilmektedir. Özellikle zorlu göç yolunun ve nihayetinde Türkiye'ye geldiklerinde karşılaştıkları zorluklarla ilgili bilgiler mevcuttur' sözlerine yer verdi.
'Göçü yaşayanların kaderi var'
Sabotic'in açıklamalarının ardından etkinlikte bir konuşma da Nada Tomovic yaptı. Tomovic, Balkanlar'dan Türkiye'ye göç sürecinin uzun bir süreç olduğunu söylerken; 'Bu göç, 17'nci yüzyıldan başlayan bir süreç olduğunu söylenebilir. Osmanlı Devleti, bu coğrafyada toprak kaybettikçe oradaki Müslüman nüfus, fırsat buldukça toprakları terk edip Türkiye'ye sığınmıştır. Fakat özellikle bu göçün ivme kazanması ancak Osmanlı Devleti'nin en büyük toprak kaybının olduğu 1878'li yıllardan sonra olmuştur. Karadağ'dan Türkiye'ye olan göçler ise daha çok 1857-58'li yıllardan sonra söz konusudur. Daha sonra 1882-83, Balkan Savaşları sonrası, Birinci Dünya Savaşı sonrası, 1926-35 yılları arasında ve İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı ve bittiği yıllardan 1974'lü yıllara kadar olan dönemde bu göçler söz konusudur. Bu kitabın, göç sebeplerinin araştırılıp ortaya koyulmasında büyük bir hizmeti vardır. Aynı zamanda bu göçü yaşayan insanların kaderleri hakkında çok önemli bilgiler sunmaktadır' dedi. Etkinlikte son konuşmayı ise Asst. Prof. Marijan Premovic gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından Rastoder, Karadağ'dan getirdiği kitapları, sempozyuma katkı sağlaması amacıyla katılımcılarla ücretsiz paylaşırken; istek üzerine kitapları imzaladı.