'˜Yeni kuşak' imecesi

ÇYDD Edirne Şubesi ve YKKED Lüleburgaz Şubesi'nin işbirliğinde gerçekleşen '˜Köy Enstitülerini Anlamak' etkinliğinde hazırlanan kitap imecesi masasında, köy enstitülerini anlatan kitaplar, öğrencilerle ücretsiz buluşturuldu. Köy enstitülerinde ilk defa kitaplarla buluşan öğrencilerin torunları olan gençler, atalarının yaşadığı heyecanı kitap imecesi ile okuyarak öğrenecekler.

TAKİP ET

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Edirne Şubesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) Lüleburgaz Şubesi'nin işbirliğinde '˜Köy Enstitülerini Anlamak' etkinliği gerçekleştirildi. Fatma Şakir Memik Kadın Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe; Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, ÇYDD Edirne Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tahsin Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Lüleburgaz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Günsel Solak ve yönetim kurulu üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şube Başkanı Celil Özcan ve yönetim kurulu üyeleri ile öğrenciler katıldılar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve tüm eğitim arkadaşları adına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını ÇYDD Edirne Şubesi Başkan Yardımcısı Hüseyin Koç yaptı. Koç, konuşmasında köy enstitülerinin 64 yıl önce kapatılmasına rağmen bugün hâlâ anıldığına dikkat çekerek; 'Biz, biliyoruz ki heybetli dağlar, kendilerinden uzaklaşıldıkça heybetleri artar, daha görkemli görünürler. Onun içindir ki Mustafa Kemal'in aramızdan ayrılışının üzerinden 80 yıl geçtiği halde hâlâ karşımızda olağanca heybetiyle duruyorsa; köy enstitüleri de kapanışından 64 yıl geçmesine rağmen hâlâ anılıyor ve özleniyorsa, bu ülke yöneticilerinin durup düşünmesi gerekir ifadelerine yer verdi.

Hiçbir kurumun kapatılmasından 64 yıl geçmesine rağmen anılmadığını ifade eden Koç; 'Kapatılmasından bunca yıl geçtikten sonra anılan bir başka kurum yok ki adına dernekler, vakıflar kurulmuş. İsmail Hakkı Tonguç, 18 bin köy dolaşarak ve inceleyerek bu kurumları yarattı. Tonguç, köy enstitülerini, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile birlikte uyguladılar. Köy enstitüleri, Türkiye'nin şartlarına göre, bu topraklara göre hazırlanmıştı. 600 yıl fetih yapan ama halkını eğitmeyen imparatorluğun geri, yoksul, cahil bıraktığı bu ülke insanları, Mustafa Kemal'le, Cumhuriyetle, köy enstitüleriyle hayat bulacaklardı. Cumhuriyet, ülkeyi yüzde 10 okuryazarla teslim aldı. Okuryazar nüfusun da yüzde 2'si Müslüman, yüzde 8'i azınlıklardı' dedi.

'Demokrasi vardı'

Koç, köy enstitülerinde, yaparak ve yaşayarak meslek öğrenme üzerine eğitim verildiğine dikkat çekerek;'Onlar; çiftçiydi, ebeydi, marangozdu, demirciydiler. Meslekten atılsalar bile aç kalmayacak insanlardı. Bir enstrüman çalmak vardı. Bütün öğrenciler mandolinlerini, kemanlarını alıp bir ağacın gölgesinde çalarlardı. Hatta Batılı bir gözlemci, anılarında şöyle anlatıyor; '˜Bu okullarda fidanları bile müzikle büyütüyorlar'. Kitap okumak, dünya klasiklerini okumak, Cumartesi toplantılarında değerlendirme vardı. Gerekirse okul yönetimini eleştirmek vardı. İnönü'yü bile eleştirmişlerdir. Kısaca demokrasi vardı' sözlerine yer verdi.

'Düşünenin ve düşüncenin karşısındaydılar'

Gelişmiş demokrasilerde köy enstitülerinde bulunan sistemin yönetişim olarak ifade edildiğini açıklayan Koç; 'İyi gidiyordu, rahatsız olanlar oldu. 1946'da işlevini değiştirdiler ve 1954'te kapattılar. Meclis'te kapatma görüşülürken Hasan Ali Yücel soruyor; '˜Zararları nedir?' Yücel'in sorusuna toprak ağası bir milletvekili; '˜Ben, üçü, beşi bilmem; bindiğim eşek benden akıllı olmayacak. Olursa düşürür' diyor. Okuyan köylü sadece düşürmez, düşünür. Onlar, düşünenin ve düşüncenin de karşısındaydılar' dedi.

'2001 yılında kuruldu'

Koç'un konuşmasının ardından etkinlikte bir konuşma da Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Lüleburgaz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Günsel Solak yaptı. Solak, konuşmasında derneğin 2001 yılında İzmir'de kurulduğunu belirterek; 'Köy enstitüleri mezunu öğretmenlerin çocukları, yine bir toplantı yapmışlardı. 17 Nisan'lar, onların bayram gibi kutladığı günlerdir. Böyle bir günde, köy enstitüsü mezunu bir öğretmenimiz, şu anda genel başkanımız olan Prof. Dr. Kemal Kocabaş'a; '˜Artık biz yaşlanıyoruz. Bizden sonra köy enstitüleri düşüncesine kim sahip çıkacak?' gibi bir söylemde bulunmuş. Ondan sonra köy enstitüsü mezunu öğretmenlerin çocukları bir araya gelerek derneği kurmuşlar ve adına Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği demişler. Yıllar içinde şubeler çoğalmaya başlamış' ifadelerine yer verdi.

'21 şube ve 15 temsilciliğimiz var'

Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği'nin Türkiye genelinde 21 şube ve 15 temsilciliği bulunduğunu açıklayan Solak; 'Köy enstitüleri; laik, demokratik, bilimsel, karma ve sadece bize ait olan özgün eğitim kurumlarıydı. Model olarak hiçbir yerden alınmamış, iki güzel insanın birleşmesinden doğan kurumlardır. İsmail Hakkı Tonguç, köy enstitülerinin kuramcısıydı, kuran, yapılandıran ve örgütleyendi. Hasan Ali Yücel, siyasi erkti, o dönemin Milli Eğitim Bakanı idi. Can Yücel'in mavi gözlü babasıydı. Köy enstitüleri, bu iki güzel insanın güçlerini, sevgilerini, yüreklerini birleştirmesinden doğdu. Başlangıcında tabi Atatürk var. Çünkü Cumhuriyet kurulmuş, fakat okuma yazmanın yaygın olmadığı, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yoksulluklar ülkesinde, okuma yazma oranı ve köylerde okullar yok. Bu aşamada neler yapılabileceğini düşünürken çavuş ve onbaşı olarak askerliğini yapan gençlerden yararlanmayı düşünmüşler. Bu öneri, Atatürk'ten geliyor. 6 aylık eğitmen kursları böyle başlıyor' dedi.

'Trakya'da ilk Edirne'de başladı'

Trakya'daki ilk eğitmen kurslarının Edirne'de başladığına dikkat çeken Solak; 'Eğitmen kurslarından sonra 17 Nisan 1940'ta da köy enstitüleri yaşama geçiyor. Derneğimiz; özellikle eğitim fakültelerinde okuyan genç arkadaşlarımızı çok önemsiyor. Gelecekte bu ülkenin aydınlığına, kültürüne katkı sunacak olan sizlersiniz. Aydınlanmacı eğitimi iyi tanımanız gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de bir kitap imecesi başlattık. 5 yıldan beri de kitap imecesini sürdürüyoruz. Bu yıl sıra Trakya'daydı. Trakya'daki tek Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Şubesi Lüleburgaz'dadır. Çünkü Kepirtepe, Trakya'nın tek köy enstitüsüdür. Genel merkezimiz, kitap imecesinin bu yıl Trakya'da yapılacağını bildirdiğinde sadece Trakya Üniversitesi'nde Eğitim Fakültesi olduğunu gördük. Eğitim Fakültesi ile bağlantı kurmaya çalıştık. Ama çeşitli nedenlerden dolayı görüşmelerimiz olumlu sonuçlanmadı. ÇYDD zaten bütün etkinliklerimizde bizimle birlikte oluyor. Çünkü aynı hedefteyiz. Çağdaş bir eğitim sistemiyle, çağdaş bir ülke yaratma hedefimiz var' sözlerine yer verdi.

'Görevleri bizlerden devralacaksınız'

Solak, kendisinin de köy enstitülerinin yetiştirdiği öğretmenler kuşağından olduğunu belirterek; 'Ben de emekli öğretmenim. Biz, onların öğretileriyle yetiştik. Şimdi sizler, bu görevleri bizlerden devralacaksınız. Onun için de aydınlık bir Türkiye yaratmanın sorumluluğunu şimdiden omuzlarınızda hissediyorsunuzdur. Mustafa Kemal'i anlamak adına, onun en çok sevdiğim bir sözünü paylaşmak istiyorum; '˜Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir' diyor. Bu sözleri doğru algılayıp yorumladığımızda biz zaten çağdaş uygarlık düzeyine doğru bir gidiş izlemek durumunda olacağız' dedi.

'Kitapla, sanatla, yeni giysilerle buluştular'

İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'daki savaş yıllarına dikkat çeken Solak; 'Trenler, o günlerde Avrupa'da insanları nazi kamplarına götürüyor. Oysa benim ülkemde genç Cumhuriyet'in coşkusuyla devrimler sürmekte ve bizim yoksul köy çocuklarımız, o trenlerle köy enstitülerine taşınıyordu. Aradaki fark, beni en duygulandıran noktadır. Biz, Cumhuriyet'in değerlerine ve köy enstitülerine böyle kavuştuk. O trenlerle gelen çocuklar kitapla, sanatla, mandolinle, yeni giysilerle buluştular. 2015 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanan bilim insanı Aziz Sancar; '˜Benim öğretmenlerim köy enstitülüydü. Ben, Cumhuriyet eğitim devriminin bir kazanımıyım' diyordu. Bu, çok değerli bir yaklaşım ve değerbilirlik örneğidir. Aldığı ödülü de ilk 19 Mayıs'ta gelip Anıtkabir'de sizlere armağan etti' ifadelerine yer verdi.

'Finlandiya değil bizim eğitim sistemimiz'

Solak'ın konuşmasının ardından etkinlikle ilgili açıklamalarda bulunan Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu ise Edirne Belediyesi'nin köy enstitülerine çok önem verdiğini belirterek; 'Bütün geleceğimizin şekillenmesinin eğitimden geçtiğine inanıyoruz. Eğer köy enstitüleri olduğu gibi devam etseydi, şimdi biz çok farklı bir yerde olabilirdik. Çünkü eğitim ve bilimde geri kalan toplumlar ne yazık ki ilerleyemeyecek toplumlardır. Köy enstitüleri olsaydı; biz şu anda dünyadaki 500 üniversite arasında neden bir Türk üniversitesinin olmadığını, kaçıncı sırada olduğumuzu, PİSA sınavlarında neden çocuklarımızın kendi dilini anlamakta eksilerde olduğunu tartışmayacaktık. Köy enstitüleri, fakir köy çocuklarının, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç ile eğitiminin öncelendiği, meslek sahibi yapıldığı bir eğitim sistemidir. Âşık Veysel'in dahi saz kursları için köy enstitülerini dolaştığını, Sabahattin Ali gibi aydınların ve entelektüellerin dolaştığı bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. Finlandiya eğitim sistemi modeli deniyor ama aslında 1930-40'lı yıllara baktığımızda biz onları yapmıştık. Fakat bu ülkede iyi ve güzel olan her şeye düşman olan birileri var. Ne yazık ki biz de bu düşmanlıktan ve yok edişten nasibimizi aldık' dedi.

Kitaplar paylaşıldı

Dr. Tanrıkulu'nun açıklamasının ardından etkinlikte köy enstitülerinin nasıl doğduğunu, neler yaşandığını ve eğitim sisteminin nasıl yapılandırdığını anlatan belgesel gösterimi gerçekleştirildi. Belgesel gösteriminin ardından etkinlikte öğrenciler için hazırlanan kitap imecesi masasında kitap dağıtımı gerçekleştirildi. Köy enstitülerini tanıtan çeşitli kitapların öğrencilerle buluşturulduğu masadaki kitaplar, öğrencilere ücretsiz dağıtıldı.