'˜Yalan Dünyanın Çocukları' yolda
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen 6'ncı Uluslararası Öğretim Teknolojileri ve Öğretmen Eğitimi Sempozyumu'nda sunum yapan Prof. Dr. H. Ferhan Odabaşı, '˜yalan dünyanın çocukları'nı anlattı. Odabaşı, sunumunda ebeveynlerin sosyal medyada dikkat etmesi gerekenlere dikkat çekerek, günümüzün '˜hakikat sonrası dönem' olarak adlandırılan '˜Post Truth' dönemine doğru ilerlediğini söyledi.
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 6'ncı Uluslararası Öğretim Teknolojileri ve Öğretmen Eğitimi Sempozyumu, Balkan Kongre Merkezi'nde düzenlenen açılış programı ile başladı. Balkan Müzik ve Gösteri Sanatları Topluluğu'nun gösterileri ve Trakya Üniversitesi tanıtım filmi gösterimi ile başlayan Sempozyuma Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mümin Şahin, Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rıdvan Canım ve çok sayıda akademisyen katıldı.
Sempozyumun
açılış konuşmasını Prof. Dr. Rıdvan Canım yaptı. Canım, konuşmasında bilginin
çağımızda ekonomik bir değer kadar karşılığı olduğunu vurgulayarak; 'Bilginin
üretilmesi, saklanması, insanlara sunulması, en etkili sunum teknikleri çok
konuşuluyor ve tartışılıyor. Artık fakültelerimiz, öğrenme ve öğretme mekânları
olmalarının daha ötesinde öğretmeyi öğretme platformları haline dönüşüyor.
Gelişen öğretim teknolojileri karşısında öğretmenin konumu tartışılıyor.
Öğretimde yerine göre görsel ve işitsel araçların birlikte kullanılması halinde
öğretmenlerin hem daha çabuk, hem de daha kalıcı izler olacağı ileri sürülüyor'
ifadelerine yer verdi.
Eğitim araçlarının, eğitim ve öğretim
etkinliklerinin daha verimli olmasını sağlama konusunda öğretmen ve yetiştiricilerin
en büyük yardımcısı olduğuna dikkat çeken Canım;'Bunu kabul ediyoruz ancak
araçların en mükemmelinin bile öğretmenin yerini tutamayacağını unutmamak
gerekir. Dünyanın en gelişmiş öğretim teknikleriyle donatılmış, dünyanın en
donanımlı, gelişmiş bilgisayarlarını da icat etseniz, onu sınıfa getirseniz; öğretmenin
yerini tutamayacağını bilmelisiniz. Çünkü öğretmen dediğimiz varlığın bir ruhu
var. Onun, öğrencisine olan sihirli dokunuşunu ve etkisini hiçbir öğretim
materyalinde bulamazsınız. O, bambaşka bir şeydir ve inanıyorum ki daha
tesirlisi dünya döndükçe hiç olmayacaktır' dedi. Sempozyumda 240 civarında
bildirinin sunulacağını belirten Canım, konuşmasının sonunda tüm katılımcılara
teşekkür etti.
'Artması için çabalıyoruz'
Canım'ın
konuşmasının ardından bir konuşma da Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Mümin Şahin yaptı. Şahin, konuşmasında sempozyumun başarılı geçmesini
dileyerek; 'Eğitim Fakültesi, bizim güzide okullarımızdandır. Öğretmen
adaylarını yetiştiriyor olması bizim için ayrı bir övünç kaynağıdır. Bu tür
etkinliklerin diğer birimlerde de örnek teşkil etmesine ve devam etmesine büyük
önem veriyoruz. Bunların artması için de elimizden gelen her şeyi yapıyoruz'
sözlerine yer verdi. Şahin'in konuşmasının ardından sempozyuma 20 dakikalık ara
verildi. Aranın sona ermesinin ardından sempozyumdaki ilk sunumu Anadolu
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
Bölümü Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. H. Ferhan Odabaşı yaptı.
'Yeni bir döneme doğru gidiyoruz'
Odabaşı,
sunumuna '˜yalan dünyanın çocukları' başlığı attığına dikkat çekerek; 'Hakikat sonrası dönem olarak nitelendirilen '˜Post Truth'
dönemini istediğine inanma, sevdiğine inanma, inanmak istediğine inanma ve
dolayısıyla yalan haberlerin bol bol ortalıkta dolaşması, trollerin artması,
kutuplaşmamız, gün geçtikçe şaşarak izlediğimiz yeni bir döneme doğru
gidiyoruz. Bu yeni döneme alışmaktan başka da çaremiz yok. Bunu öğrenmenin en
güzel yolu da teknolojiden geçiyor' dedi.
'Yalan, anonim ortamda ürer'
Yalan
söylemenin ve yalan söylemekten kaçınmanın nedenlerini sorgulayan Odabaşı;
'Yalan söylemekten yanlış olduğu, korktuğumuz için kaçınırız. Yalanın en fazla
anonim ortamlarda ürediğini görüyoruz. Bilinmezlik, yalanın kendisini üretiyor.
Onun için sosyal medya ortamları bilinmeyen kimliklerce çok güzel yalanın
üretildiği ortamlardır. Öne geçmek, avantaj sağlamak, kibir yapmak, bir kişiyle
sevgili olmak, bir durumdan paçayı kurtarmak, eğlence, kandırma zevki, macera
için yalan söyleniyor. Ama tehlikeli olan da güvensizliktir' ifadelerine yer
verdi.
'Sosyal medya bilgileri güvenli değil'
Bilginin
doğruluğu konusunda sunumuna devam eden Odabaşı; 'Toplum olarak bilgiden
yanaysak dijital ortamlar bunun için fazla güvenilir ortamlar değildir. Biz
hâlâ birbirimize, kitaplara, kaynaklara güvenmek zorundayız. Özellikle sosyal
medyada dolaşan bilgilerin hiçbirisi bence şu anda güvenilir değil. Bilgi
kalitesi olarak baktığımızda, bilginin tarafsız olmasını istiyoruz. Bilgi
objektiftir, yanlı olmaz. Son zamanlarda derdine düştüğümüz konu ise bilgide
değer odaklılık hiç bahsedilmemiş. Değerlere ilişkin bir tasarruf yok. Değer
odaklılık, bilginin kendi içerisinde barındırdığı bir durumdur. Eğer doğruluk,
yerindelik varsa orada bir değer olması lazım. Biz değerleri kaybediyoruz ve bulmak
için merkez kırıyoruz. Değerin merkezi, eğitimi olmaz' dedi.
'Doğru bilgiler bir yerde çakışmalı'
Odabaşı,
bilgi kalitesinin dijital ortamda gözden geçirilmesiyle yerli yerinde
olmadığının gözlemlendiğine dikkat çekerek; çocuklar için alınması gereken tedbirler
ve yapılması gerekenleri açıkladı. Odabaşı, dijital mitleri açıklayarak;
'Dijital yerlilik çözüm olmuyor. Çocuklar maalesef dijital ortamdaki her şeyi
bilmiyorlar. Veliler ise dijital göçmendir ve hiçbir şey bilmez değiller. Onlar
da biliyorlar ama doğru bilgiyi, doğru yerle çakıştıramıyorlar. Çocuğun,
öğrencinin, öğretmenin ve velilerin doğru bildiği bilgiyi bir yerde
çakıştıramıyoruz. Buluşturabilsek aslında çok değerli bir ortam elde edeceğiz'
sözlerine yer verdi.
'Teknolojiyi suçlamayın'
Dijital
ortamda geçirilen zamanın nafile zaman olduğunun söylenmesinin de bir mit
olduğunu belirten Odabaşı; 'Veliler çok kaygı duyuyorlar. Çocuk internette
nasıl vakit geçiriyor? Sadece oyun mu oynuyor? Çocuğunuz ile beraber bakıyor
musunuz? Yönlendirme yapıyor musunuz? Hangi bilginin değerli olduğunu biliyor
musunuz? Yönlendirilmiş eğitim yapılabilir. Çocuğunuz ve teknoloji ile vakit
geçirme ve çocuğu yönlendirme çok önemlidir. Siz, doğru dürüst ebeveynlik
yapmıyorsanız eğer teknolojiyi suçlamayın' dedi.
'Mahremiyet konusunda bilinçlendiler'
Sunumunda
'˜çocuklar çevrimiçinde mahremiyetlerini kullanmazlar' ifadesinin de bir mit
olduğunu söyleyen Odabaşı; 'Yapılan bir çalışma, çocukların mahremiyetleri
konusunda bilinçlendiğini gösteriyor. Bu bir yolculuktur. Bu yolculuğu ne kadar
sağlam ve güvenli yaparsak, o kadar zevk alacağız. Ama yolculuğu kendiniz için
sıkıntılı hale de getirebilirsiniz. Mahremiyeti belirlemek de böyle bir şeydir.
Çocuğuna mahremiyetini öğretebilirsin. Gerçek hayatta olduğu gibi sanal ortamda
da öğretebilirsin' ifadelerine yer verdi.
'Dijital ortam suiistimale açıktır'
Medya
okuryazarlığının her derde deva olarak görülmesinin günümüzde sona erdiğini
söyleyen Odabaşı; 'Başka okuryazarlıklar da çıktı. Örneğin; son zamanlarda
çıkan eleştirel dijital okuryazarlığı var. Eleştirel okumayı da getirirseniz
daha güzel bir yerde gidiyor. Öğretmen ve veliler olarak sorumluluklarımız,
çocukları yalan dünyada cinsellik, sağlık ve eğitim konularında saklamamız
gerekiyor. Bu konularda dijital ortam çok suiistimale açıktır. Çocukların ilk
yaşayacakları ilk cinsel görüntü bile, bir çocuğun bütün ileriki yaşamında
sağlıklı cinsel tercihlerini, ilişkilerini etkileyecek. Sağlık konusunda bir
çocuğun aldığı yanlış bilgiler, çocukta obsesyon haline gelebilecek. Olmayacak
yerlerde olmayacak görüntüler var. Eğitim konusunda internet bir umman. Çok
güzel yerlerden kendinize ve çocuklarınıza eğitim aldırabileceğiniz gibi çok
başıbozuk, bilinçaltı mesajları olan yerler de var' dedi.
'İhmal edilmiş bir gençlik var'
Günümüzde
ihmal edilmiş bir gençliğin olduğunu söyleyen Odabaşı; 'Ellerine telefon verilen,
suiistimal edilen çocuklar var. Bu çocuklar ileride nasıl bir ebeveyn
olacaklar? Bunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Her an bir yerde kendimizi
gösterme ya da kontrol etme dürtüsü. Çocuklarla ilgili yapılan hatalardan en
kötüsü, çocukları zaman ve ilgi suiistimaline uğratmaktır. Ebeveynlerin elinde
cep telefonu, çocuklar ne yaparsa yapsın'¦ Çocuklarına çok yüksek fiyatlara cep
telefonu alan aileler var. Çocuk bunu iletişim amaçlı değil, oyun oynama amaçlı
kullanıyor. İyi aile olursa buradan çocuklarına çok güzel beceriler de
öğretebilir. Ebeveynler, çocuklarının fotoğraflarını paylaşıyor. Hem de en
olmadık şekilde paylaşıyorlar. Öğretmenler paylaşsa Milli Eğitim soruşturma
açar ama kendileri paylaşıyorlar. Görüşü ne olursa olsun elinde cihazı olan çocuğunun
fotoğrafını paylaşıyor. O çocukların fotoğraflarının ne anlama geldiğini,
nerede kullanılacağını bilmiyorlar. Bu da bir ebeveyn suiistimalidir' sözlerine
yer verdi.
'Olan çocuklara oluyor'
Hayatın
paylaşılan bir şey olduğunu ve sosyal medyada paylaşılanın gerçek olmadığını
söyleyen Odabaşı; 'Çocuğunu sosyal medyada paylaşma, çocuğuna sarıl, dokun.
Çocuk bunu istiyor. Olan çocuklara oluyor' dedi.
Odabaşı'nın
sunumunun ardından Sempozyum, Cambridge Üniversitesi'nden Prof. Dr. Rupert Wegerif'in
sunumu ile devam etti. Sempozyum, 14 Eylül Cuma günü sona erecek.