'˜Tanrının Oğlu' Sinan

ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Erhan Karaesmen, '˜Sinan ve Koruma' başlığında düzenlenen 430'uncu Mimar Sinan'ı anma etkinliklerini kapsamında Edirne'de düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada Mimar ve Mühendis Koca Sinan'ı '˜Tanrının Oğlu' olarak ifade ederek 'Sinan'ın dünya kültür tarihindeki yeri Beethoven'dir' dedi.

'˜Tanrının Oğlu' Sinan
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Edirne Belediyesi, Trakya Üniversitesi, Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Edirne İl Koordinasyon Kurulu, Mimar Odası Edirne Temsilciliği, İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği, Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi, Edirne Kent Konseyi, Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği'nin işbirliğinde Mimar ve Mühendis Koca Sinan'ı anma etkinlikleri başladı.'˜Sinan ve Koruma' başlığında düzenlenen 430'uncu Mimar Sinan'ı anma etkinliklerini kapsamında ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Erhan Karaesmen, '˜Erhan Hoca Sinan'ı Anlatıyor' etkinliğinde Edirneliler ile buluştu. Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi Ahmet Dereli Konferans Salonu'nda düzenlenen etkinlikte Karaesmen, Mimar ve Mühendis Koca Sinan'ın Selimiye, Süleymaniye ve Mihrimah Sultan şaheserlerini değerlendirdi.Konferansın açılış konuşmasını Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Edirne İl Koordinasyon Kurulu Temsilcisi Nihat Çolak yaptı. Çolak, her yıl Nisan ayında düzenledikleri etkinliklerle Mimar Sinan'ı anmaya, anlatmaya ve anlamaya çalıştıklarını belirterek; 'Eserlerinin gelecek nesillere korunarak taşınması için yapılması gerekenleri önermeye, yapılmaması gerekenleri de gerekçeleriyle açıklamaya çalışıyoruz. Günümüzde her fırsatta kentlerden uzaklaşma eğiliminde olan kentlilerimiz, aslında kentlerin nasıl bir sosyo-kültürel çöküş içerisinde olduğunu göstermektedir. Ticarileşen ve piyasacı şehircilik politikalarıyla şekillenen kentlerimizin yaklaşık 5 asır önce Mimar Sinan dönemi kentlerden daha iyi olduğunu söylememiz ne yazık ki pek mümkün değil. Bu yüzden Mimar Sinan'ı anlamaya ihtiyacımız var' ifadelerine yer verdi.
'Edirne ile kol kolayız'
Çolak'ın açılış konuşmasının ardından sunumundan önce açıklamalarda bulunan Karaesmen, 120'nci defa Edirne'ye geldiğini belirterek; 'Ben, '˜Baba Sinan' ile çok hamur olmuşum. Dolayısıyla ben Edirne'ye uluslararası uzman gruplarından tutun da Japonya'dan, Amerika'dan çok kere büyük uzman gruplarını getirdim. 30-35 senedir de öğrenci gruplarını getiriyorum. Sadece Selimiye'yi değil, Edirne'yi ve Edirne insanını da bilirim. Edirne insanının, Türkiye'nin en uygar köşelerinden birini oluşturmak gibi müthiş bir özelliği vardır. Edirne, eşim ve benim son derece gözde bir şehrimizdir. Edirne ile kol kolayız' dedi.
'Uygarlığın en büyük kubbesel eseri'
Dünyanın dört bir köşesinde yaklaşık 220 kere Sinan'ı anlattığını söyleyen Karaesmen; 'Dolayısıyla çok değişik versiyonlarını anlatıyorum. Bugün de son anlattığım sunumu yapacağım. Yaklaşık 1,5 saat sürecek. Hem Anadolu yapı tarihinin gelişmesi, hem Sinan olayının kendisidir. Anadolu yapı tarihinin gelişmesi ve Anadolu kültürünü ilgilendiriş biçimi ile giriş yapıyoruz. Daha sonra Sinan, Anadolu'nun bağrından dahi bir köylü çocuğu geliyor. Aslen Ağrılı, Edirne'ye 1500 kilometredir ve en büyük eserini buraya yapıyor. Sadece onun en büyük eseri değil, uygarlığa hediye edilmiş en büyük kubbesel eserdir. Eserinin kubbesinin benzeri yoktur. Müthiş bir olaydır' sözlerine yer verdi.
'Mimar ve Mühendis Sinan'dır'
Kendini, Sinan'ın 28'inci kuşaktan torunu gibi yakın hissettiğini belirten Karaesmen;'Genel entelektüel bir söylemden öte, Sinan ile çok hamurum. Sevdiğim başka ve yabancı mimarlar da var. Ama Sinan ve Selimiye'nin kubbesi farklı. Kubbesi heyecan verici bir olaydır. Bugün de ilerlemiş yaşıma rağmen halen heyecanlanıyorum. Müthiş bir adamdır. Kocalığı, uzun yaşamasından gelir. Ama aslen Mimar ve Mühendis Sinan'dır. Mimar ve Mühendis Sinan, mimar ve mühendisliğin kaynaşmasının müthiş bir temsilciliğini yapıyor' dedi.
'Kubbesi sonsuzluktur'
Selimiye'nin kubbesine dikkat çeken Karaesmen; 'Sırt üstü uzan ve sadece kubbeye bak. Baktıkça büyür. Sinan yapılarında eğriselliği öyle bir kullanmıştır ki gökyüzü eğriselliği vardır. O aynı zamanda gökyüzü değil, sonsuzluktur. Aynı zamanda sağlamlıktır. Dünya tarihinde bu yapıya sahip olan ve aşağıya inmiş bir yapı yok. Kubbe müthiş bir buluştur' ifadelerine yer verdi.
'Tanrıya yaklaştırıyor'
Mimar ve Mühendis Sinan'ın Kanuni Sultan Süleyman'ın gözdesi olduğunu söyleyen Karaesmen; 'O gözdelik içinde istediği şeyi yaptırabiliyordu. Günümüzün Bayındırlık ve İmar Bakanı aslında. Çok güçlü ve istediği boyutta tuğla yaptırabiliyor. Ayrıca malzemeden çok iyi anlıyor. O, özel boyutlarda yapılmış olan tuğlaları koyarak daire yapıyor. Kubbe geometrisini sağlıyor. Bir kubbenin yıkılması mümkün değil. Sinan'ın son derece zarif tuğlalardan yaptığı kubbenin yıkılması hiç mümkün değil ve onun için o kadar güzel. Kubbeyi izledikçe gittikçe büyüdüğünü görürsünüz. Sizi sonsuzluğa götürür. Bütün dinlerde tanrı gökyüzündedir. Orada tanrı gizlidir. O tarafı da var, tanrıya seni yaklaştırıyor. Ama filozofik anlamda seni dünyadan alıp çıkararak sonsuzluğa götürüyor' dedi.
'Evliya Çelebi'nin anlattıklarını unutun'

Mimar ve Mühendis Sinan'ın yürüyerek gezmeyi sevdiğini açıklayan Karaesmen; 'İzini kaybettiriyor ve kimse nerede olduğunu bilmiyormuş. Ekip yetiştirmiş, bir sürü çömezi var ama aktif çömezler. Onlara sorumluluk veriyor. Evliya Çelebi'nin kendisini tanımadan bir sene sonra anlattığı hikâyelerden, masallardan değil. Onu unutun. Evliya Çelebi, Hürriyet Gazetesi'nin Kelebek ekinde yazı yazacak türde dedikodu yazıyor. Zeki bir adam, dünyayı dolaşmış. O arada Sinan'a sarmış. Lale de Bulgaristan'dan top geldiği de hikâyedir. Biz başka bir şey konuşuyoruz. Biz, tanrının oğlunu konuşuyoruz. Anadolu'nun bağrından gelmiş köylü çocuğudur. Sinan'ın dünya kültür tarihindeki yeri Beethoven'dir. Sinan da Beethoven de çok büyük adamdır' sözlerine yer verdi.
'Ayasofya'yı Sinan kurtardı'
Ayasofya'nın 17 kez yıkıldığını açıklayan Karaesmen; '3 kere mutlak yıkılma, 14 kere de kısmi çatlama olmuştur. Takviye edilsin diye dıştan duvarlar konulmuştur. Sonra Baba Sinan gelmiştir. Baba Sinan, yer sarsıntısının farkındaydı. Ayasofya'ya öyle bir tamirat yapmıştır ki. Ayasofya'ya bir yığın tamirat yapılmıştır ama hiçbiri tutmamıştır. Baba Sinan, '˜zelzele, aşağılarda olan bir olay. Ben aşağıyı yaparım ve enerjinin yukarıya çıkmasını engellerim.' diyor ve aşağıdaki taş kütleleri birbirine bağlıyor. Ondan sonra da Ayasofya kurtulmuştur. Yüzyıllar boyunca takviye duvarları yapılmıştır ama hiçbir işe yaramamıştır. Sinan, takviye duvarı yapmamıştır' dedi.
'Süleymaniye Sinan heykeli'
Osmanlı'nın İstanbul'a hilafeti getirdikten sonra heykeli yasakladığını söyleyen Karaesmen; 'Dolayısıyla dinsel yapıların girişinde heykel yoktur. Heykelimsi tek nesneler Divriği'deki camidedir. Baba Sinan da diyor ki; '˜Bu heykeli bize yasakladılar. Ama bina yapmayı yasaklamadılar. Ben öyle bir bina yaparım ki bina, heykel olur.' Süleymaniye, Sinan'ın orta dönem yapısıdır' ifadelerine yer verdi.
'Tonoz-kemer cümbüşü var'
Selimiye'nin kemer-tonoz şaheseri olduğunu söyleyen Karaesmen; 'Hep kubbeden bahsettik ama kemer-tonoz komşuluğunun olağanüstü örnekleri Selimiye'nin içindedir. Bundan sonra ziyaret edecekler lütfen kemer ve tonozlara baksınlar. Dış duvarlara yakın tonoz-kemer cümbüşü vardır. Akıl almaz bir şeydir. Fakat kubbe o kadar çekicidir ki mecburen yukarı bakıyorsunuz. Ama tonoz ve kemerler de çok önemlidir' dedi.
'Mihrimah Sultan, mücevher parçasıdır'
Mimar ve Mühendis Sinan'ın yaptığı Mihrimah Sultan Camii'nin önemli bir şaheser olduğuna dikkat çeken Karaesmen; 'Selimiye, heybetli şaheser; Mihrimah Sultan Camii ise bir mücevher parçasıdır. Bir tane minaresi vardır. Sinan, Mihrimah Sultan'a şefkatle yaklaşıyordu. Mihrimah Sultan, Sinan'dan çizim dersi almış. Saray'da kadın erkek ayrımı yok. Kabiliyetli bir kız. Sinan, Mihrimah Sultan'ın zeki ve güzel olduğunun farkında. Bir iddiaya göre Mihrimah, 16'ncı yüzyılın en güzel kadını. Mihrimah, genç yaşta ölüyor ve Sinan çok üzülüyor. Sinan, saygı sonucu camiyi yapıyor ama Mihrimah Sultan görememiş. Caminin yapılışı sonucunda ölüyor. Caminin her tarafından cam var ve Sinan her taraftan ışık almasını istiyor. Küçük bir mekân ve kadının iç güzelliğini göstermek istiyor. İçindeki eğrisellikler bir başka zariftir. Kadınsı bir zarafet vardır. Akıl almaz şekilde etkileyici bir camidir. Kendi boyundaki en güzel dinsel yapıdır' sözlerine yer verdi. Konferansın ardından Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği'nin Selimiye sergisinin açılışı gerçekleştirildi. Etkinlikler hafta boyunca devam edecek.