'Lisanslı depoculuk tüccar değil'
Edirne Ticaret Borsası, Edirne Ziraat Odası ve Toprak Mahsulleri Ofisi Edirne Şube Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen Lisanslı Depoculuk Sistemi bilgilendirme toplantısında konuşma yapan Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk, ürün depolama sisteminin 40 bin tondan 62 bin tona çıkaracaklarını açıklarken toplantıda konuşma yapan Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Lisanslı Depoculuk Şube Müdürü Gökhan Gürbüz, lisanslı depoculuk sisteminin tüccar olmadığını söyledi.
Edirne Ticaret Borsası, Edirne Ziraat Odası ve Toprak Mahsulleri Ofisi Edirne Şube Müdürlüğü işbirliğinde Lisanslı Depoculuk Sistemi bilgilendirme toplantısı Edirne Ticaret Borsası konferans salonunda düzenlendi. Toplantıya Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Geçmiş, Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk, Edirne Ticaret Odası Meclis Başkanı Fedai Canım, Edirne Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yorulmaz, Edirne Ticaret İl Müdürü Mahmut Altun, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Lisanslı Depoculuk Şube Müdürü Gökhan Gürbüz, Oda ve Borsa üyeleri ile üreticiler katıldılar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan toplantının açılış konuşmasını Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk yaptı. Öztürk, konuşmasında Lisanlı Depoculuğun önemine değinerek; 'Bölgemiz ciddi bir üretim bölgesi. Üretim bölgesi olmakla beraber ürünlerimizin satışı ve depolanması konusunda Türkiye'de yeni bir süreç oluştu, bu süreç de lisanslı depoculuk. Lisanslı depoculukta biz Edirne olarak Türkiye'de liderlik yapan bölgelerden bir tanesiyiz. Şu anda Edirne Ticaret Borsası'nın da iştiraki olan Edirne Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş. firmasında 40 bin ton ürün depolama kapasitemiz var. Bundan 2 gün önce genel kurulda aldığımız kararla 22 bin ton daha ilave ederek 62 bin ton kapasiteye çıkarılması kararını aldık. Buradan bunu da paylaşmaktan memnuniyet duyuyoruz. Lisanslı depoculuk Türkiye'nin tarım ürünlerinin satışıyla ilgili ciddi önem arz eden bir konudur. Üreticiler açısından da ciddi avantajları var' ifadelerine yer verdi.
'Sürdürülebilir bir sistem'
Öztürk'ün konuşmasının ardından Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Lisanslı Depoculuk Şube Müdürü Gökhan Gürbüz, lisanslı depoculuk ile ilgili sunumunu gerçekleştirdi. Gürbüz, Türk tarımının daha iyi yerlere gelmesi amacıyla hükümetin lisanslı depoculuk sistemine büyük önem verdiğini belirterek; 'Bu önemin büyük bir sebebi var. Gelişmiş ülkelerin lisanslı depoculuk sistemi yaklaşık 200 yıldır faaliyet gösteriyor. Amerika'da 640 milyon ton olan depo kapasitesinin yaklaşık 300 milyon ton civarındaki kısmı lisanslı depoculuk faaliyetidir. Gelişmekte olan Macaristan'da, Fransa'da bu sistem yaygın bir şekilde devam ediyor. Sürdürülebilir bir sistemdir' dedi.
'Meyve ve sebze dahil değil'
Lisanslı depoculuk sisteminin depolamaya uygun ürünlerin sınıf ve kalitesinin belirlendiği, modern altyapıya sahip depolarda stoklandığı, lisanslı depoya arz edilen ürünlerin yetkili sınıflandırıcılar tarafından analiz edildiği bir sistem olduğunu açıklayan Gürbüz; 'Lisanslı depoculuk sisteminin olabilmesi için bir ürünün depolanabilir nitelikte olması gerekiyor. Yaş meyve ve sebzeler bu gruba dahil edilmiyor. Çünkü depolama süreleri çok kısa. Ülkemizde lisanslı depoculuk sistemi denildiğinde akla gelen ürünlerinin başında hububat geliyor. Bunların başında da buğday geliyor' sözlerine yer verdi.
'Tarım ticareti kolaylaşacak'
Gürbüz, lisanslı depoculuk sistemiyle birinci olarak tarım ürünlerinin ticaretinin kolay olmasının amaçlandığına dikkat çekerek; 'Önceden yapılan sistemde üreticiler hasat ettikleri ürünlerini kamyona yüklüyordu, önce bir tüccara götürüyor, fiyatı beğenmezse başka bir tüccara, o fiyatı da beğenmezse veya direkt gelip TMO'ya ürününü satıyordu. Ürünler tamamen kamyon ya da traktör sırtlarında dolaştırılarak fiyatları belirleniyordu. Bu sistemle, üretici ürününü lisanslı depoya teslim edecek. Oradan verilen kâğıdı, belgeyi anlaşmalı olan Ticaret Borsası'nda birden çok tüccarın veya sanayicinin ve ayrıca TMO'nun bulunduğu platformda satma imkânına kavuşacak' dedi.
'Trakya'ya depo yetmiyordu'
Ürünlerin lisanslı depolarda uzun süre muhafaza edilebildiğini söyleyen Gürbüz; 'Biz TMO olarak yurt genelinde aldığımız hububatın son yıllarda yaklaşık yüzde 25-30'unu sadece Trakya Bölgesi'nden alıyoruz. Yalnız Trakya Bölgesi'nde geçmiş yıllarda yaptığımız depo yatırımları almış olduğumuz hububata yeterli değil. Bizim aldığımız hububat depomuzun bittiği noktada açık yığınlara stoklamak suretiyle uzun süre muhafaza etmeye çalışıyoruz. Bunun sonucunda ne oluyor? Bizim toprak altına koyduğumuz ürünler belli süreyi geçtikten sonra ürün kayıplarına meyil veriyor. Bu ürün kayıpları her ne kadar TMO'nun bir kaybı olarak düşünülse de sonuçta milli servetten gidiyor. Lisanslı depoculukta ürünler sağlıklı depolama imkânına kavuştuğu için sadece işin doğasından kaynaklanan muhafaza kayıpları olur. Çünkü ürünlerin tamamı modern depolarda stoklanıyor' ifadelerine yer verdi.
'Amacımız 12 ay vadeye yaymak'
TMO'nun ve üreticilerin en çok mustarip olduğu konulardan birisinin de ürünlerin hasat döneminde arz fazlalığı nedeniyle düşen fiyatlar üzerinden pazarlanması olduğunu söyleyen Gürbüz; 'Üreticilerimiz ne yapıyor? Borçlu olduğu için hemen ürünü satıp borcunu ödemek istiyor. Türkiye'de bu nedenle hasat dönemi yaklaşık 2,5 '“ 3 ayda tamamlanıyor. Bu sürede tamamlanan sürede ülke genelinde üretilen 21 milyon ton buğday, 7 milyon ton arpa, 1-2 milyon ton çavdar '“ yulaf piyasaya arz ediliyor. Sanayiciler kendi ihtiyacı olanı alıyorlar, daha sonra iş TMO'ya düşüyor. Biz de sanayicinin ihtiyacı olmayan, piyasadaki ihtiyaç fazlası ürünü çekmekle görevliyiz. Böylelikle piyasa fiyatlarının düşmesini engelliyoruz. Bu nedenle lisanslı depoculuk sistemiyle hasat döneminde piyasaya arz edilen ürünler o düşük fiyatlardan işlem görmesi engellenecek. Verilen teşvik ve desteklerle üreticiler, ürünlerini lisanslı depoya koyacaklar. Her üreticinin hasat dönemine vadeli olan borçları var. Üreticinin de finansman ihtiyacı var. Bir para gelmesi lazım. Bunun için devletimiz dedi ki; '˜Üretici, ürününü lisanslı depoya bıraksın. Ziraat Bankası'na gitsin. Faizsiz, 9 ay vadeli kredisini kullansın. Daha sonra hububat fiyatları yükselmeye başladığında da ürününü satsın.' Amacımız budur. 3 aylık sürede tüm ürünün piyasaya girmesinden ziyade ihtiyacımız olan 12 ay vadeye yaymak' dedi.
Farklı algılara cevap verdi
Lisanslı depoculuk şirketleriyle ilgili farklı algıların olduğunu söyleyen Gürbüz; 'Bir ilçede ya da ilde daha önce tüccarlık yapan bir kişi, lisanslı depoculuk için başvurmuş, gerekli olan belgelerini almış ve lisanslı depo olarak faaliyet göstermeye başlamış. Üreticide şöyle bir algı meydana geliyor; '˜Bu adam daha önce tüccarlık yapıyordu, şimdi de lisanslı depo adı altında faaliyet gösteriyor. Ben ürünümü götürüp de ona teslim etmem. Ona teslim ettiğim ürünü devlet satın almaz.' Bize böyle şikâyetler geliyor. Lisanslı depoculuk şirketleri alelade kurulmuş şirketler değildir. Bunlar tüzel kişiliğe sahip ciddi müesseselerdir. Bir lisanslı depo işletmesinin faaliyet gösterebilmesi için minimum 1 milyon TL sermayeyle kurulmuş bir anonim şirket olma zorunluluğu var. İkincisi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na almış olduğu ürünün depo kapasitesinin yüzde 15'i kadar teminat verme zorunluluğu var. Yani öyle alelade şirketler tarafından getirilip de 2 tane silo dikilip, daha sonra da ; '˜Ben lisanslı depo olarak faaliyet göstereceğim.' diyen firmalar değil bu firmalar' sözlerine yer verdi. Gürbüz'ün sunumunun ardından toplantı soru cevap bölümü ile sona erdi.