'Kamunun üvey evladı olduk'
SES Edirne Şube Eş Başkanı Aynur İskar, korona virüsü salgınında bulaş riski en yüksek meslek grubu olan sağlık çalışanlarının 9 ayrı talebini açıkladı. İskar, sağlık çalışanlarının pandemi döneminde karşı karşıya kaldığı sorunları açıklarken dayatılan insanlık dışı koşullar nedeniyle kamunun üvey evladı durumuna geldiğini söyledi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Edirne Şubesi, korona virüsü salgınında bulaş riski en yüksek meslek grubu olan sağlık çalışanlarının talepleri ile ilgili açıklama yaptı. SES Edirne Şube Eş Başkanı Aynur İskar, sağlık çalışanlarının, korona virüsü salgınında yaşadıklarına dikkat çekerken; 9 adet talep açıkladı. Sağlıkçıların, pandemi döneminde kamunun üvey evladı olduğunu belirten İskar, Sağlık Bakanlığı ve hükümete seslendi. İskar, sağlık çalışanlarının tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi korona virüsü salgınında da bulaş riski en yüksek meslek grubu olduğunu belirtirken; 'Salgının en başından beri ağır iş yükü altında mücadele eden sağlık çalışanları ne yazık ki haklı talepleri duyulmayan ve emekleri görmezden gelinen kesim olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. 1 Mart 2021 tarihinde toplumun tamamı aşılanmamışken, aşıya erişimde zorluklar ve eşitsizlikler devam ediyorken, sözde kademeli normalleşme kararları ile vaka sayıları hızla artarken, iktidarın sorumsuzluğunun ve beceriksizliğinin bedelini halk, yükünü ise sağlıkçılar çekiyor' ifadelerini kullandı.
'ÖNCE
SAĞLIKÇILAR KORUNMALIYDI'
Yeni kısıtlama
kararının alındığı 15 Nisan 2021 tarihindeki vaka sayısının, Şubat ayındaki
vaka ve ölüm sayılarının 10 katı olduğuna dikkat çeken İskar; 'Hâlâ daha
turkuaz tablodaki verilerin gerçeği yansıtmadığını biliyoruz. Her türlü
sorumsuzluğun ve beceriksizliğin üstünü soğan ve patates şovuyla örterek
insanların aklıyla alay etmeye devam ediyorlar, her zaman yaptıkları gibi.
Pandeminin en başından beri pandemiyle mücadele edebilmek için önce
sağlıkçıların korunması gerektiğini; bunun için de sağlıkçıların güçlendirilmesi,
insanca çalışma koşullarının yaratılması, yeterli dinlenebilecekleri şartların
sağlanması ve ücretlerinin iyileştirilmesi gerektiğini defalarca ifade ettik'
dedi.
'HAKLARIMIZ
GASP EDİLDİ'
İskar,
pandemi döneminde ilk olarak sağlık çalışanlarının yıllık izin, istifa ve
emeklilik haklarının gasp edildiğini söylerken; 'Bizler, '˜yaşatmak için
yaşamamız gerek' derken, yüzlerce arkadaşımız yaşamını yitirirken ve her gün
arkadaşlarımız virüse yakalanırken; Sağlık Bakanlığı aksine yayınladığı yeni genelgeyle
bir kez daha sağlık emekçilerine ayrımcılık yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı
genelgesi ile esnek çalışma ve idari izinler tüm kamu çalışanları için geçerli
iken, sağlıkçılar pandeminin başından beri bu kapsamın dışında tutulmuşlardır. Pandemi
ilk başladığında yıllık izin, istifa ve emeklilik başvurularımızın kabul
edilmeyeceği belirtilmiş; kronik hastalığı olanlar idari izin kullanamadığı
gibi yalnızca kanser tedavisi görenler ve organ nakli olanlar idari izin
kullanacak, o da kurum yönetimi uygun görürse denmiştir' sözlerine yer verdi.
'İNSANLIK
DIŞI KOŞULLAR DAYATILDI'
Sağlık
Bakanlığı'nın 14 Nisan 2021'de yayınladığı genelgeyle sağlık çalışanlarının
yıllık izin, istifa ve emeklilik haklarını üçüncü kez durdurulduğunu belirten
İskar; 'Sağlıkçılara insanlık dışı çalışma koşulları dayatılmıştır. Yine bu
genelgeyle iller arası reesen atanan personelin derhal ayrılışı yapılarak görevlendirildiği
yere gitmesi sağlanacaktır denmiştir. Bunun karşılığı ise sürgün demektir. Kamuda
görev yapan ve 10 yaş altında çocuğu olan kadınlar idari izinli sayılacak
denirken; sağlık emekçisi kadınların kullanamayacağı belirtilmiştir. Kaldı ki
çocuk izni ebeveyn iznidir ve çocuğun bakım yükü sadece anneye yüklenemez.
Kamuda çalışma saatleri 6 saat olarak yeniden düzenlenirken sağlıkçılar yine
bunun dışında tutulmuştur. Kısacası sağlık çalışanları sürecin başından beri kamunun
üvey evladı durumundadır' dedi.
SAĞLIKÇILARIN
9 TALEBİ
İskar,
sağlık çalışanlarının pandemi dönemindeki 9 ayrı talebini açıklarken; 'Sağlık
çalışanlarına yapılan bu haksızlıktan derhal vazgeçilmeli ve atama bekleyen
binlerce sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin derhal kadrolu-güvenceli ataması
yapılmalı; haksız ve hukuksuz bir biçimde KHK'larla ihraç edilen, yılların
deneyimine sahip sağlık ve sosyal hizmet emekçisi arkadaşlarımız işlerine iade
edilmeli; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması denen fişlemenin
kaldırılıp bu nedenle işe başlatılmayan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri işe
başlatılmalı; pandemi yönetiminde sağlık emek ve meslek örgütleri karar alma
süreçlerine dâhil edilmeli; Kovid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul
edilmeli; pandemide bile pervasızca devam eden sağlıkta şiddetin önlenmesi için
etkin yasal düzenlemeler yapılmalı; bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin
temel ücretleri insanca yaşayacak seviyeye yükseltilmeli; kronik hastalığı olan
ve 60 yaş üzeri olan sağlık emekçilerine idari izin verilmeli; kamuda yeniden
düzenlenen çalışma saatleri ve tüm idari izinler sağlık emekçileri için yeniden
düzenlenmelidir' ifadelerine yer verdi.
'ÖNLENEBİLİR
HER ÖLÜM CİNAYETTİR'
Sağlık Bakanlığı ve iktidara da seslenen İskar; 'Sağlıkçılara yönelik ayrımcı genelgeyi kabul etmediğimizi, OHÂL ilan etmeden izin, istifa ve emeklilik hakkımızın durdurulamayacağını, anayasal bir hak olan dinlenme hakkımızın aynı zamanda yaşam hakkımız olduğunu, yaşatmak için yaşamamız gerektiğini, yaşam hakkımızdan vazgeçmeyeceğimizi ve önlenebilir her ölümün bir cinayet olduğunu hatırlatırız' diye konuştu.