'˜Ağlayan sümüklü vaiz' çıkışı

Dr. Alper Akçam, '˜Köy Enstitüleri Aydınlanma Işığı 78 Yaşında' konferansında '˜Köy Enstitüleri ve Anadolu Rönesansı' adlı sunumunda FETÖ elebaşı Fettullah Gülen'e '˜Ağlayan bir sümüklü vaiz' göndermesinde bulundu. Dr. Akçam, Köy enstitülerinin kültürler, inançlar, dinler, diller ayrılıklarının kullanılarak halklar arasına nifak sokan emperyalizme karşı kültürler arasında kurulmuş bir köprü olduğunu belirterek 'Ağlayan bir sümüklü vaiz için Londra'da, George Town'da, Abant'ta, dünyanın her yerinde sempozyumlar düzenlediler' dedi.

'˜Ağlayan sümüklü vaiz' çıkışı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Edirne Belediyesi, Kepirtepeliler Eğitim Vakfı, Kepirtepeliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Köy Enstitüleri Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği, Edirne Kent Konseyi, Edirne Tabip Odası, Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Edirne Şubesi, Tüm Yerel Sen Edirne Şubesi, Öğrenci Velileri Derneği Edirne Şubesi, Eğitim İş Edirne Şubesi, Eğitim Sen Edirne Şubesi, Cumhuriyet Kadınları Derneği Edirne Şubesi ve Edirne Emekli Öğretmenler Derneği işbirliğinde '˜Köy Enstitüleri Aydınlanma Işığı 78 Yaşında' konferansı düzenlendi.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi konferans salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan Dr. Alper Akçam, '˜Köy Enstitüleri ve Anadolu Rönesansı' adlı sunum yaptı. Konferansın açılışı, Edirneli gençlerden kurulu bir müzik topluluğunun performansı ile gerçekleştirilirken; konferans Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, tüm gücünü eğitim yönünde değerlendiren öğretmenlerin manevi huzurunda bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı.
Konferansın açılış konuşmasını ÇYDD Edirne Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tahsin Yılmaz yaptı. Yılmaz, konuşmasında Köy Enstitüleri'nin özleminin her geçen gün biraz daha arttığını belirterek; 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran bilincin eğitim alanındaki şahlanışını nasıl unutabiliriz ki? Doğaldır ki bütün uluslar, geleceklerinin eğitimlerindeki başarılarına bağlı olduğu gerçeğini kavradılar. İsterdik ki biz de bu alandaki başarılarımızı konuşalım. Satırlara sözcüklerimizi dizelim. Ne yazık ki bu sözlerin çok uzağındayız. Cumhuriyetimizin bu kutlu şahlanışını diri tutmaya çalışıyoruz. Tarihi günler yaşadığımız, çözümsüz sorunlarla boğuştuğumuz söyleniyor. Bu yoğun propagandanın tek amacı, iktidara yönelecek toplumun yaşamsal taleplerini engellemek, durdurmaktır. Sözü olabilecek bütün kesimleri susturup, en haklı istekler, düşünceler ihanet etiketiyle dışlanıyor. Bugün beka sorunundan söz ediyorlar. Ülke nereden alındı nerelere getirildi. Dikta yönetimlerinin karakteridir, yurtdışından ithal sorun ithal etmektir. Kitleler, yaşadıkları sorunları ötekileştirilmiş halk kesimlerinden kaynaklandığını düşünürler. İktidar çevreleri böylelikle bütün sorunlardan sıyrılırlar. Halkına hakkı olan yaşamı sunamayan iktidarlar, ölümün ne denli güzel ve mutluluk getirici olduğunu inandırabilmek için olmadık şaklabanlıklar yapabilirler. Bunca dinsel eğitim kurumları kurmanın başka hiçbir nedeni yoktur. Çocuklarımıza ölümü ve ölümün kazanımlarını anlatmak istiyorlar, ne acı. Kimsenin şüphesi olmasın; sıcak gündemdeki nişasta bazlı şeker de bu oyunun bir parçasıdır. Devlet okullarının yüzde 10'u nitelikli yüzde 90'ı niteliksiz. Bir devlet böyle bir tümceyi yüzü kızarmadan kurabilir mi? Biz bu olan bitenin beceriksizlikten kaynaklandığını asla düşünmüyoruz' ifadelerine yer verdi.
'78 yıl geçmesine rağmen konuşuyoruz'
Yılmaz'ın konuşmasının ardından konferansta Dr. Alper Akçam, '˜Köy Enstitüleri ve Anadolu Rönesansı' adlı sunumunu gerçekleştirdi. Akçam, sunumunda köy enstitülerinin değerinin yavaş yavaş anlaşıldığını belirterek; 'Köy enstitüleri çok önemli kurumlardı. Yoksul çocuklarının bulup, buluşup, tanıştığı, genellikle ateş topu olduğu köy enstitüleri. Kapatılmasının üzerinden o kadar zaman geçmiş, kuruluşunun üzerinden 78 yıl geçmiş, biz hâlâ köy enstitülerini konuşuyoruz' dedi.
'Sümüklü vaiz için sempozyumlar düzenlediler'
Köy enstitülerinin kültürler, inançlar, dinler, diller ayrılıklarının kullanılarak halklar arasına nifak sokan emperyalizme karşı kültürler arasında kurulmuş bir köprü olduğunu belirten Dr. Akçam; 'Yakında gördük. Ağlayan bir sümüklü vaiz için Londra'da, George Town'da, Abant'ta, dünyanın her yerinde sempozyumlar düzenlediler. Batı yaptı bunları. ACRFA, Dış ülkeler din hürriyeti danışma komitesi, doğrudan ABD Başkanına bağlı olarak 1996 yılında kuruldu. Bugün pıtrak gibi yerden biten Deniz Feneri'nden Can Suyu'na kadar vakıflar, derneklerin de dirsek teması National Endowment for Democracy (NED) iledir. Bu örgüt 1982 yılında kuruldu, 2002 yılından itibaren örgütün raporlarının yayınlanması yasaklandı' sözlerine yer verdi. 
'Fin eğitim modelinden daha büyük'
Köy enstitülerinin gücünün ne demek olduğunun anlaşılamadığını söyleyen Dr. Akçam; 'Bugün köy enstitülerinin birçok şeyinden faydalanılabilir ama yararlanmak istemiyoruz. Fin eğitim modeli, bizim köy enstitülerinin taşıdığı eğitim modelini bugüne taşıyan bir eğitim modelidir. Elbette ki başarılıdırlar. Ama köy enstitüleri, Fin eğitim modelinden daha büyüktür, daha önce atılmış daha dev bir adımdır. Köy enstitüleri tamamen bize aittir ve düşün babası da İsmail Hakkı Tonguç'tur' dedi.
'Köy enstitüleri olsaydı olmazdı'
Türkiye'de üretici halkın çırılçıplak olduğunu söyleyen Dr. Akçam; 'Nehirlerimiz, doğamız kirleniyor. Kırlarımız satılıyor, yapılaşmaya açılıyor. Köy enstitüleri olsaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Köy enstitüleri, aynı zamanda tarımı ve hayvancılığı öncelerdi. Sanatın içindeydi çünkü her öğrenci bir enstrüman çalmak zorundaydı' ifadelerine yer verdi.
'Kır çiçekleriyle ayağa kalkacağız'
Köy enstitülerini kuran halkın yeniden kendi cevherini evrensel estetik ve bilgi ile keşfedeceğini söyleyen Dr. Akçam; 'Biz hiç kimseye, hiçbir halka düşman değiliz. Biz, bizi birbirimize düşüren menfaatçilere karşıyız. Biz, olmadık oyunlarla harpler çıkaran, petrol için bütün halkları kana, ateşe atan, çocukların başına bomba yağdıran emperyalizme karşıyız. Mustafa Kemal önderliğinde Kurtuluş Savaşı verdik. İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel ile köy çocuklarıyla köy enstitülerini kurduk. Bundan sonrasını da başarabilecek güçteyiz. O cevherin bizde olduğunu düşünüyorum. Anadolu çok bereketli bir toprak ama kötü yönetiliyor. Anadolu toprağı, köy enstitüleri ile buluştuğu gün çiçek açmıştı, o çiçekleri soldurdular. Biz, o kır çiçekleriyle yeniden ayağa kalkacağız ve yeniden aydınlık bir Türkiye'ye kuracağız. Karamsarlığa hiç gerek yok. Çünkü bizim önümüzde köy enstitüleri ışığı var' dedi.







Bakmadan Geçme