İYİ Parti
Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar, Edirne’deki sivil mimari örnekleri ile
tarihi yapıların restore edilerek koruma altına alınması amacıyla çağrı yaptı.
Edirne’de bir dönem Koza Mektebi, Arıcılık Enstitüsü gibi faaliyetlerin
gerçekleştirildiği ve İl Müftülüğü tarafından kullanılan sivil mimari örneğinin
dün meydana gelen yangında kullanılamaz hale gelmesinin ardından Çakırlar,
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çağrı yaptı. Çakırlar, sivil mimari örneği
yapının bulunduğu Meydan Mahallesi ile bölgeye yakın olan Babademirtaş
Mahallesi’ndeki tarihi yapıların önemini hatırlatırken; kentte bulunan benzer
yapıların da korunması gerektiğini söyledi. Restore işlemlerinin yüksek ücretli
olması nedeniyle bireysel girişimlerin yetersizliğine dikkat çeken Çakırlar,
restore ve koruma çalışmalarının devlet eliyle yapılması gerektiğini söyledi.
Çakırlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kentteki tarihi yapıların restore
edilmesi için de önerilerde bulunduğunu açıkladı.
“EN İYİ KORUNMASI GEREKEN BÖLGE”
İl Müftülüğü
tarafından kullanılan ve yangında kullanılamaz hale gelen sivil mimari
örneğinin bulunduğu bölgenin, kentte en iyi korunması gereken bölgelerden biri
olduğunu belirten Çakırlar; “Hemen yanında Zehrimar Mezarlığı vardır. Bununla
birlikte az aşağısında da özellikle Edirne tarihi açısından tasavvuf konusunda
önemli isimlerden biri olan Mustafa Kabuli Efendi’nin de türbesi vardır. Bu
bina aslında Tarım Bakanlığı’na bağlıydı ama uzun yıllar boş kaldı. Daha sonra
müftülüğe geçti. İyi bakılır diye düşüyorduk ama gece sebebi bilinmeyen bir
şekilde yangın çıkmış. Sivil mimari örneği olan bu binamız, bölgede az sayıda
kalmış örneklerden bir tanesiydi. Restore de edilmiş ve çok güzel görünüyordu.
Kuzey yönünde Edirne Belediyesi tarafından Kent Müzesi yapılan Hafız Ağa Konağı
vardır” ifadelerini kullandı.
“İPEK BÖCEKÇİLİĞİNİN ENSTİTÜSÜYDÜ”
Çakırlar,
tarihi binanın Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Koza Mektebi olarak kullandığını
söylerken; “İpek böcekçiliğinin enstitüsü olan bir yerdir. 1970’li yıllara
kadar Edirne’de ipek böcekçiliği hatırı sayılır bir gelir kaynağıydı. Özellikle
Bülbül Adası, Yıldırım Mahallesi’nin sol tarafında kalan Kazanova dediğimiz
alanda hep dut bahçeleri vardı. İpek böcekçiliği için bakılan dut, meyve
vermez, sadece yaprak verir. Onların yapraklarını tırtıl yer ve kozasını sarar.
Zamanla farklı alanların gelişmesiyle Edirne’de ipek kozacılığı önemini
kaybetti. Fakat bu coğrafyaya yakın olan Yunanistan’ın bazı bölgelerinde hâlâ
devam ediyor. Sivil mimari örneğimiz de yapılış amacı bu sektörün geliştirilmesidir”
dedi.
“KOZA FABRİKASI RESTORE EDİLMELİ”
Binada
ipek böcekçiliğinin yanı sıra Arıcılık Enstitüsü’nün de bulunduğunu belirten
Çakırlar; “Halka arıcılığın önemini anlatmak amacıyla eğitim verilmiştir. Bu
tarihi bina, sanayileşmemize büyük hizmetler etmiştir. Kaleiçi’nde Koza
Fabrikası binamız da var. Edirne’de bu fabrika 1970’li yıllara kadar
faaliyetteydi. Fakat kendi haline bırakırsan çatısı da çöker, hasar da görür.
Burasının da mutlaka restorasyonunun yapılması gerekir” sözlerine yer verdi.
“ORİJİNALİNE UYGUN YAPILMALI”
Çakırlar,
günümüzde restore edilen birçok örnekte yangın sensörü kullandığını söylerken;
“Restorasyondan sonra böyle bir yangın sensörü konulmamış olabilir. Fakat bu
binaların yapılmasında bunları gözardı etmemek lazım. En azından bu tarihi
binada yangın sensörü yoksa da restore edilen ve edilecek olan diğer binalarda
tedbirler alınmalı. Bu binalar, şehirlerin hafızalarıdır. Betonarme binaların
en iyisinin bile 100 yıllık ömrü var. O yüzden sivil mimari örneği binalarımıza
gözbebeğimiz gibi bakmamız gerekir. Ümit ederim en kısa sürede orijinaline
sadık kalınarak tekrar yapılır. Yangın fotoğraflarını görünce içim acıdı. Yangının
neden çıktığı da incelemelerin ardından raporla ortaya çıkacaktır” dedi.
BAKANLIĞA ÇAĞRI YAPTI
Edirne’de
birçok sivil mimari örneklerinin de bulunduğunu hatırlatan Çakırlar; “Fakat
bunları bireyler restore yaptıramıyor. Çünkü maliyetleri çok yüksektir. Bu
nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önayak olarak bu örneklerin
yıkılmalarına, yakılmalarına ön vermeyecek şekilde çalışma yapması gerekir.
Örneğin; Necmi İğe Evi restore edildi ve takdir etmek gerekir. Üç Şerefeli
Camii’nin yanındaki örneği de restore ettiler ve çok güzel oldu. Bunları
arttırmanın yolları ancak devlet eliyle olur. Edirne’de butik otel gibi birkaç
işletme açıldı. Devlet bunlara destek veriyor ama yetersiz kalıyor. Bu tarihi
yapılarımızı korumamız lazım ama bunun da ancak devlet gücüyle olabileceğine
inanıyorum. Çünkü bu yapıların restore edilmesinin ardından da korunması çok
zordur” ifadelerine yer verdi.
“BAKAN ERSOY SÖZ VERDİ”
Çakırlar,
Edirne’deki tarihi yapıların korunması amacıyla kentte kamuoyu oluşturulması
gerektiğini de belirtirken; “Bireysel anlamda bu yapıları satın alarak restore
etmek de çözüm olmuyor. Bir kişi bir tane bina kurtarabiliyor. Önemli olan
devletin kültür politikası ile izleyerek bu kültür değerlerimize sahip
çıkmasıdır. Örneğin; TBMM’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri
sırasında Edirne’den birtakım örnekler verdim. Edirne’deki Bulgar Mektebi’nin
yanında Topkapı Hamamı var. Bu hamama yazık oluyor. Bunların bir kısmı
savaşlarda tahrip olmuş. Ama bugün artık güçlü bir devletsen sahip çıkmalısın.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na öneri verdim. Kaleiçi semtinde Tunca nehri set
boyuna yakın bir alanda II. Murat döneminde yapılmış Şeyh Şücaeddin Dergâhı
var. Yanındaki caminin sadece minaresi kalmış ve minareyi de Kanuni Sultan
Süleyman yaptırmış. Selimiye, Üç Şerefeli, II. Bayezid camileri nasıl ki
selatin camii ise o cami de öyledir. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy,
caminin yapımına bu sene başlanacağına dair bana söz verdi” diye konuştu.