Bazı
işyerlerinde evden çalışma yöntemi seçiliyor.
Evden
çalışma mümkün değilse mesai saatleri kısalıyor.
Örneğin
kamu işyerlerinin birçoğunda mesai sabah 10.00, akşam 16.00 arasında
uygulanıyor.
Lokanta,
kahvehane, kafeterya gibi işyerleri kapatıldı.
Dezenfekte
çalışmaları tam gaz sürüyor.
İmkânı
olan insanlar köylerine, yazlıklarına gidip orada yaşamayı tercih ediyor.
Gün
geçmiyor ki bir eşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı koronaya kurban vermeyelim.
Çember
gitgide daralıyor, koronaya yakalanmamaya çalışıyoruz.
Başarabilecek
miyiz, emin değilim.
Korona
salgınının bu kadar yayılması nedeniyle devlet toplu ulaşımda bir takım
tedbirler aldı.
Yolcu
kapasitesini azaltmak da dâhil alınan bütün önlemler biz vatandaşları bu
salgından korumaya yönelik.
Toplu
ulaşımdaki önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını kim denetleyecek?
Kararları
İçişleri Bakanlığı alıyor, valiliklere gönderiyor.
Polis,
jandarma önlemlerin uygulanıp uygulanmadığına bakacak elbette.
Peki ya
belediyeler?
Belediyeler
“Ne yaparsanız yapın, beni ilgilendirmez” diyebilir mi?
Edirne
Toplu Ulaşım Sistemi (ETUS) Başkanı Hakan Giyik Edirne’deki toplu taşımanın
içinde bulunduğu durumu bir yerel gazeteye anlatmış.
ETUS ve
diğer toplu taşıma yapan araçlara binebilmen için HES kodunun kent kartına
tanımlı olması lazım.
Peki Giyik
ne demiş mesela?
Edirne’de
70 bin aktif kart varmış.
Ancak HES
kodu tanımlanan 7 bin 500 civarında kent kart varmış.
Yani
mevcut kart sayısının yüzde 10’una HES kodu yüklenmiş.
Devede
kulak gibi bir şey.
Bu Giyik’i
çok bağlayan bir şey değil.
Gazetelerde
ve diğer mecralarda duyurursun, insanlar da ellerindeki kent kartlara HES kodlarını
yüklerler.
Peki
yüklemezlerse ne olacak?
Tek
kelimeyle; hiçbir şey…
Elinde HES
kodu yüklenmemiş kart taşıyan herkes o minibüse biner.
GÜNDEM
muhabirleri durumu gözlemek için birkaç kez minibüse binip seyahat ettiler.
Ve durumu
gözlediler.
Ama biz
onu da geçip Giyik’in itiraf gibi açıklamalarına bir göz atalım.
Diyor ki;
minibüse binen birisine “in” diyemezsin.
Peki o
zaman bu HES kodunun ne önemi kaldı?
Biz bu HES
kodunu niye kontrol ediyoruz?
Korona
virüs taşıyıcısı olan birisi o minibüse binmesin, binip de virüsü minibüsteki
sağlam vatandaşa bulaştırmasın.
Giyik
itiraf gibi açıklamalara devam ediyor; paralı binişleri kaldıramazsınız.
Buyurun,
3,5 lira veren herkes (koronalıymış, testi pozitif çıkmış hiç fark etmez) o
minibüse biner.
Giyik de
bunu kabul ediyor zaten, o yüzden “itiraf gibi açıklama” diyorum.
Oysa
teknoloji yazılım çağındayız.
Kent kart
sayaçlarını çalıştıran bilgisayar programına bir komut ekler “HES kodu olmayan
kartları okuma” dersin, HES kodunu yüklememiş onlar binemezler.
Ama o
zaman da ETUS’un geliri iyice düşer.
Zaten
adamlar günde 9 bin binişe düşmüşler.
Hepsi kâr
olsa ne olur?
Kimsenin
işsiz veya aç kalmasını istemeyiz.
Ancak öbür
taraftan da ulaşımı kullanan insanlara “öl” mü diyelim?
Toplu
taşıma araçlarına HES kodu yüklenmemiş kartlarla binilecekse hatta 3,5 lira veren
koronalı bile olsa binecekse HES kodu uygulamasının hiçbir anlamı kalmaz.
“Yine de
faydası olur” diyen beri gelsin.