Televizyonlarda veya gazetelerde görürsünüz, büyük
şehirlerde otobüste meydana gelen bir olayın kamera görüntüleri ortaya çıkar.
Hırsızlık, saldırı, darp, hakaret veya başka benzeri olaylar
meydana gelir gelmez hem polis, hem o ulaşım aracının bağlı olduğu kurum /
kuruluş hem de basın hemen kamera görüntülerine başvurur.
Gerçeğe aykırı algı veya yalan iddialara karşı kamera görüntüleri
yalan söylemez.
Bildiğim kadarıyla Edirne’deki toplu ulaşım araçlarının
büyük bölümünde kamera sistemi var ama bu kameraların görüntüleri depolanmıyor.
Kamera bulundurulması ve görüntülerin bir süre saklanması
konusunda yasal bir düzenleme var ancak o yasal düzenlemenin yürürlüğe giriş
tarihi, esnaf mağdur olmasın diye defalarca ertelendi. Esnaf neden mağdur
olacak, onu da anlamış değilim.
Geçen gün Hudut Gazetesi’nden meslektaşım Sevcan Kalıpçinden
Elmacı’nın Edirne Toplu Ulaşım Sistemi’ne (ETUS) bağlı bir araçta başına gelen
olay da bu araçlarda kamera olmadığını varsa da görüntülerin kaydedilmediğini
gösterdi.
Olayın meydana geldiği minibüs hattı, tarih, saat Sevcan
kardeşimizde var.
Peki Sevcan’ın başına ne geldi?
Sevcan muhabir, elinde fotoğraf makinesiyle, teybiyle
yıllardır haber peşinde koşar.
Sevcan bir ETUS minibüsüne biner ardından da fotoğraf
makinesini kısa süreliğine minibüste unutur.
Fark ettiğinde ise makinesinin yerinde yeller esmektedir
yani birisi tarafından anında çalınmıştır.
Şoföre gider şikayetini bildirir, görüntülere bakmak ister,
şoför çaresiz “görüntü kaydı yok” cevabını verir.
Yani Sevcan’ın bir anlamda ekmek teknesi gitmiştir.
Kimin çaldığını nasıl anlayacağız?
Belki görüntü kaydı olsaydı, hırsızı bulabilecektik ama şimdi
elde var “sıfır.”
Peki Sevcan ne yapsın?
Mağduriyeti kim karşılayacak?
Bu soruların cevabını ETUS mu, belediye mi verecek?
Az kalsın unutuyordum; Sevcan’ın başına bu olay geldiği gün
emekli bir vatandaşımızın emekli maaşı da cebinden uçmuş.
Yani giden bir ekmek teknesi ve bir ailenin bir aylık
nafakası.
Hırsız kim mi? Ne bileyim….
***
Dünkü gazetemizin manşetinde Devlet Su İşleri’nde (DSİ) uzun
yıllar jeoloji mühendisi olarak çalışmış olan Osman Candeğer konuşmuştu.
Candeğer, zor zamanlarda Edirne’nin susuz kalmaması için
Paşaçayırı’ndaki su kuyularının devreye girmesi gerektiğini savunuyor, Sözleri,
önerileri dikkate alınmalı.
Ne de olsa yılların tecrübesi, bu konuda otorite bir adam.
Ancak dünkü manşetimizi tekrar burada konu etmem
Candeğer’den dolayı değil.
Haberin spotuna muhabirimiz Uğur Akagündüz su kuyularının
bulunduğu yer için “Paşayeri” yerine “Paşayiğit” yazmış.
Hatayı görüp düzelttiğimiz halde uzaktan çalışmanın
getirdiği dezavantaj nedeniyle haberin spotu eski haliyle (Paşaçayırı yerine
Paşayiğit şeklinde) çıkmasına üzüldük.
Bizi tanıyanlar bunun sehven yazıldığını zaten düşünmüştür.
Bilmeyenler için burada bir açıklama ve özrü dile getirmek
isterim.
Bu elinizde tuttuğunuz GÜNDEM Gazetesi tam 6 ayrı evde
yürütülen haber, yazı, yorum, sayfa tasarımı ve grafik çalışmalarının bir araya
toplanması sonucu ortaya çıkıyor.
Daha önce de belirtmiştik, tekrar olacak belki ama bir kez
daha belirteyim.
Kovid-19 salgınının tırmanışa geçtiği o haftalar önceki
dönemde GÜNDEM Gazetesi yönetimi çalışanlarına evden çalışma talimatı verdi.
Amaç, çalışanlarımızı nispeten bu salgından korumak.
Hal böyle olunca yani ekip halinde yapılması gereken gazete
çalışması ayrı yerlerde ve uzaktan yapılınca böyle hatalar olabiliyor.
Bu ve bundan sonra bu yüzden meydana gelebilecek hatalar
için okuyucularımızın affına sığınıyoruz.
Bu salgın günlerinin geçeceğini ve tam kadro olarak
büromuzda ağız tadıyla yapacağımız GÜNDEM’leri siz okuyucularımıza
ulaştıracağımız o sağlıklı günleri göreceğimizi umuyor, okuyucularımıza
sağlıklı günler diliyoruz.
***
Not: Gazetemiz GÜNDEM
ve Edirne’deki diğer yerel gazeteler hafta sonu uygulanacak sokağa çıkma
kısıtlaması nedeniyle Cumartesi günü (yarın) yayımlanmayacaktır.