Hepimiz hem vatandaş olarak telaşlandık ve su stoklama
yoluna gittik hem de okuyucuların (Edirnelilerin) susuz kalmaması için konuyu
internet sitemiz, sosyal medya hesaplarımız ve en nihayet basılı gazetemiz
aracılığıyla duyurmaya çalıştık.
Bu pandemi döneminde bir kenti 36 saat (bir buçuk gün) susuz
bırakmak ne anlama geliyor?
İş bilmezlik mi, ileriyi görememek mi, işinin ehli olmamak
mı, bilemedim.
Edirne Belediyesi’ne bu konuyla ilgili büyük eleştiriler
yapıldı.
Eleştiri yapanlar arasında konunun uzmanları var, onların
sesine kulak veririm.
Sıradan vatandaş, kanaat önderi, herkes eleştiri yapabilir
ama uzmanların eleştirilerine mutlaka kulak vermeliyiz.
En büyük eleştiri “kuraklık bağıra bağıra gelirken neden
önlem alınmadı, Süloğlu Barajı’ndan gelen isale hattı kullanılmıyordu ama neden
tamamen yok olmasına terk edildi” yönündeydi.
Evet, bana da mantıklı gelen eleştiri; neden o hattaki bir –
iki arıza düzeltilmez ve yedekte tutulmaz?
Neyse, olayın tek sevindirici tarafı, gazetemiz baskıya
girdiği saatlere kadar kentin büyük bir bölümünde su vardı.
Yani belki siz gazeteyi elinize alıp okuduğunuz saatlerde su
kesintisi başlamış olsa da bu en azından 36 saat sürmeyecektir.
***
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan Kayalı ve Süloğlu
barajlarından gelen isale hatlarının kesiştiği Küküler köyündeki çalışmaları
yerinde incelemek üzere oraya gitti.
Giderken de basın mensuplarını götürdü ama bu pandemide buna
gerek var mıydı bilmiyorum.
Edirne Belediyesi’nin ilgili birimi zaten bu konuda bilgi,
görüntü ve fotoğraf desteği veriyor.
Muhabir arkadaşlarımızı her gün daha da artan bu salgında
korumalıyız.
Tedbirlerimizi ona göre almalıyız hatta belki de bu konuda
interneti içeren yöntemler geliştirmeliyiz.
***
Saros Körfezi’nde BOTAŞ tarafından bir liman (platform) inşa
edilecek ve boru hattıyla kıyıya gelecek gazın gemilere yüklenmesi işi, Saros’u
bir cennet olarak gören doğaseverlerin keyfini kaçırdı.
Bu konu yargıya taşındı, çevreciler dava açtı.
En son yerel çevrecilerin ve vatandaşların idari yargıya
açtıkları yürütmeyi durdurma kararı var.
Ancak önceki gün bir baktık ki, inşaat ekipleri tarlalara
girmiş, boru hattı için kazı yapıyor.
Oysa yürütmeyi durdurma kararı için yapılan başvuru sonucu
açılan davada mahkemenin atadığı bir bilirkişi heyeti gelip inceleme yaptı
ancak raporunu henüz tamamlamadı.
Buna rağmen inşaatı yüklenen firma üstelik tarla
sahiplerinin haberi yokken iş makinelerini oraya yığdılar ve çalışmaya
başladılar.
Keşan’daki çevre gönüllüleri, çevreciler, başta SOL Parti
olmak üzere bazı siyasiler duruma tepki gösterdiler.
Tepki gösterenlerin arasında CHP Edirne Milletvekili Doç.
Dr. Okan Gaytancıoğlu var.
Okan Hoca zaten tarım ve çevre sorunlarına öteden beri
duyarlıdır, biliyoruz.
Ama bakın ilk tepkiyi kim gösterdi mesela?
İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir daha haber duyulur
duyulmaz siyasiler arasından ilk tepkiyi veren kişidir.
CHP’de ise tam bir sessizlik.
Günümüzde “Aslında tepki gösterecektim ama gazetecilere
duyuramadım” gibi mazeretler yok.
Teknoloji çağındayız, sosyal medyadan açıklamanızı
yaparsınız, herkes görür.
Gazetecilerin görmemesinden korkuyorsanız, kolayı var.
E-posta var, SMS var, whatsapp uygulaması var.
Sen yeter ki tepki vermek iste.
Ama vatandaşın böyle bir şeye tepkisi varmış, cennet Saros
yok olmasınmış, ne gam?
CHP’de Okan Hoca olmasa kimsenin bir tepki vereceği yok.
Sanki seçimde bu vatandaştan sen değil ben oy isteyeceğim.
Nerede bu CHP’nin il başkanı, nerede CHP’li il genel meclisi
başkanı.
Her konuda fikir zikredersiniz de böyle önemli konuda neden
susuyorsunuz?
Öbür taraftan İYİ Parti İl Başkanı Demir’e bakıyorum, nerede
sorun var orada.
Bu vatan ve bu vatandaş için, insanların boğuştuğu sorunlar
için kılınızı kıpırdatmıyorsunuz ama bu gidişle “ana muhalefet” görevini İYİ
Parti’ye kaptırırsanız, kimse şaşırmasın.