|
|
|
|
Bulgaristan’da Türkçe Dili |
28.9.2020 - 10:01:32 |
|
|
Bulgaristan Kırcaali doğumluyum. Çocukluğum (ilkokul ikiye kadar) Türk köyü olan Gabrovo da geçti. Türkçe anadilimiz olduğu için genellikle konuşmayı aile içinde öğreniriz.
Okulda tabii Bulgarca eğitim
verilir. Anaokuluna başladığınızda bilmediğiniz bir dilde konuşur öğretmenler
(Bulgarca). Köy okulunda okuduğum için Türkçe dersleri de gördüm. Yani köyde
okuduğum iki yıl içerisinde Türkçe yazma ve okumayı öğrendim. Aynı zamanda da
Bulgarca okuma, yazma ve konuşma. Türkçe öğretmenimiz çok sert biriydi.
Kardeşime ‘Ş’ harfini tanımadığı için tokat atmıştı. İkinci sınıfta
öğretmenimiz bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Ailemizle geçirdiğimiz güzel
bir anı anlatacaktık. İşte o zaman çok zorlanmıştım. Çünkü o anı Türkçe hayal
ediyor ve düşünüyorsunuz fakat Bulgarca kelimelerle yazmanız gerekiyor. Bir
türlü aynı düşüncem Bulgarca kelimelerle tam olarak ifade edilemiyordu. Bizler
Türk çocukları konuşurken iki dili karışık kullanırdık. Aslında bu her iki
dilin gelişmesini engelleyen bir şey. Her iki dile de tam hâkim olamamak
anlamına gelmektedir. Şehre taşındığımızda okulda zorluk çekmemiz adına, Bulgar
arkadaşlarımız gibi dili güzel kullanabilme adına eve uzun zaman annem babam
televizyon almadı. Sebebi ise Türkçe kanalları izlememiz. Annem her gün dilimiz
gelişsin diye Bulgarca kitap okuturdu bize. Aileler arasında bir diğer klişe
söz ise ‘Hadi artık Bulgarca konuşalım.’ Okulda ilk zamanlarda bazı Bulgarca
kelimeleri yanlış telaffuz ettiğimden dolayı sınıfça dalga geçilmelerine maruz
kaldım. Yaratmış olduğu travma bayağı uzun sürmüştü. Bunun sonucunda çok
çalışarak Bulgarcamı geliştirdim. Bulgaristan’da gördüğüm eğitim sürecinde
Bulgar arkadaşlar ismimi söyleyene kadar Türk olduğumu anlamıyorlardı. Fakat bu
sefer de Türkçe konuşma ve yazmam geride kalmıştı. Hep Türkçe yazmak ve kendimi
doğru ifade etmeyi arzuluyordum. 6 yıl önce Edirne’ye geldim. Konuşurken çok
sıkılıyordum. Hemen tepki geliyordu ‘Bulgaristan’dan mısın?’ gibi.
Bulgaristan’da ismimi söylediğim zaman Türk olduğumu anlıyorlardı. Edirne’de
ise yeni tanıştığım birçok insan ismimi söylememe rağmen Bulgaristan’dan
geldiğim için ‘Bulgar mısın’ diye sordu bana. Dili daha güzel kullanabilmek
adına diksiyon kursuna gittim ve telaffuzumu geliştirdim, bol kitap okuma ve yüksek
lisans tezi yazmamla birlikte hem kelime hazinem gelişti hem daha iyi yazı
yazabilir hale geldim. Yani iki dil birlikte gelişebilir, biri diğerine engel
değil, onu anladım. Bulgaristan’a gittiğimde beni çok üzen bir şey fark ettim.
Genç Türk aileleri çocuklarına anadili olan Türkçeyi öğretmiyor. Sırf okulda
zorluk yaşamasınlar, kendilerini kötü hissetmesinler diye. Anadilimizin önemini
umarım tekrar hatırlarlar.
Kaynak: Nefize Ramadan |
1183 Kişi tarafından okundu. |
|
|
|
|
Yorumlar
 |
( 0 ) yorum |
|
|
Bu Yazara Ait Diğer Yazılar |
|
|
|
|
|
|
![]() |
|
|
|
 |
Anket |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|