Bu isteği, Garp Cephesi Erkân-ı Harbiye Reisi İsmet (İnönü), önce
dönemin Milli Eğitim Bakanına, sonra da Ortaöğretim Genel Müdürü Kazım Nami
Duru’ya iletir. Bir dizi işlemden sonra İstiklal Marşı Yazma Yarışması’nın
açıldığını bildiren duyuru metni, 25 Ekim 1920 tarihinde başta Hâkimiyet-i
Milliye olmak üzere dönemin gazetelerinde yayımlanır.
İstiklal Marşı’mız, sınıflarda,
toplantılarda ve akademik çevrelerde genellikle eldeki metinden okunur,
ezberlenir, açıklanır ve çözümlenmeye çalışılır. Hâlbuki her sanat eseri gibi,
o da belli bir tarihsel ve toplumsal ortamın ürünüdür. Onu, doğduğu o tarihsel
ve toplumsal ortamından kopardığınızda, ona dair söylenen düşünceler boşlukta
kalır. İstiklal Marşı’mızı anlama, açıklama ve çözümlemeye bu duyurunun
çözümlenmesiyle başlamak en doğru yoldur. Bunun sebebi, marşımızın doğduğu
tarihsel ve toplumsal ortamı doğrulukla ortaya koyan ilk belge olmasıdır. Bunun
yanında marşımızın bütünündeki duygu, düşünce ve istekler çekirdek halinde bu
duyuruda gizlidir. Duyuru metnine bu açıdan yakından baktığımızda üç kelimenin
dikkatimizi çektiğini görürüz: İfade etmek, terennüm etmek ve hizmet etmek.
İfade etmek: Duyuru metnine göre
yazılacak İstiklal Marşı, milletimizin giriştiği iç ve dış bağımsızlığını
kazanmak mücadelesini doğrulukla anlatan bir metin olmalıdır. İstiklal Marşı
yazma yarışmasının temel amacı budur. Marşımızdaki bütün duygu, düşünce ve
istekler bu temel amacın gerçekleşmesi için dile getirilmelidir. Üstelik bu
amaç, sade bir istek ve arzu olarak değil, bunun çok daha ileri ve kuvvetli bir
derecesi olan iman şeklinde ortaya konulmalıdır. Bu iman şüphesiz kuvvetli bir
umudu da içerecektir.
Terennüm etmek: Terennüm bir müzik
terimidir. Terim, sözlük anlamının yanında ait olduğu sanat veya bilim dalında
özel bir anlam da kazanmış kelime demektir. Buna göre terennüm, güzel ve alçak
sesle şarkı söylemek, bülbül gibi şakımak, ötmektir. Mecaz anlamıyla da
anlatma, ifade etme anlamlarına gelir. Buna göre terennüm etmek, duygu ve
düşünceleri, sıradan düz bir şekilde değil, güzel sanat dallarından biri olan
müzik ahengiyle seslendirmek ve ortaya koymaktır. Marşımızın temel amacı,
milletimizin giriştiği iç ve dış bağımsızlığını kazanmak mücadelesini anlatmak
olduğuna göre bu anlatma, dil, edebiyat ve müziğin ahenk imkânlarından yararlanılarak
en güzel ve etkileyici bir şekilde ortaya konulmalıdır.
Hizmet etmek: Hizmet, birinin işini
görmek, görev, bakım, yaptığı işte özen ve titizlik göstermektir. Mecaz
anlamıyla hizmet etmek ise birinin amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak, ona
yardımcı olmaktır. Buna göre İstiklal Marşı yazmak, yarışmaya katılmak, marş
vasıtasıyla cephede savaşan askerlere ve cephe gerisinde onları takip edem
milletimize heyecan ve zafer umudu aşılamak, asıl o büyük amaca, iç ve dış
bağımsızlığın kazanılması amacına yardımcı olmak demektir. İstiklal Marşı’mız,
sade anlatım (ifade etmek) ve sanatlı anlatım (terennüm etmek) yollarıyla bu
büyük amaca hizmet etmiş bir metindir. İlerde sözünü edeceğimiz Hamdullah Suphi
Tanrıöver’in anısı bunun ilk belgesidir.
İstiklal Marşı Yazma Yarışması’nın
süresi, 23 Aralık 1920 tarihinde sona erer. Yarışmaya gelen şiirleri, Milli
Eğitim Bakanı sıfatıyla Hamdullah Suphi Tanrıöver takip eder. Gelen 724 şiir,
ilk gözden geçirildiğinde dönemin ünlü şairi Mehmet Akif’in yarışmaya katılmadığı
görülür. Sebebi araştırılınca Mehmet Akif’in bu yarışmayı kazanan şaire 500 yüz
lira mükâfat verileceği için katılmadığı anlaşılır. Yakın arkadaşı Balıkesir
milletvekili Hasan Basri Çantay, Mehmet Akif’e marşın kendisi tarafından
yazılmasının uygun olacağını söylediği zaman:
“Ben ne müsabakaya girerim, ne de caize
alırım” demiştir.
Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi de
Mehmet Akif’in yarışmaya katılmasını istemektedir; fakat bunu kendisine
söylemeye cesaret edemez. Sonunda yazdığı bir mektubu, yakın arkadaşı Hasan
Basri vasıtasıyla Mehmet Akif’e göndererek kazandığı takdirde 500 yüz liranın
bir hayır kurumuna bağışlanmasının kabul edildiğini bildirerek Mehmet Akif’in
de bir şiir yazmasını sağlar.
Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi,
Mehmet Akif’in yazdığı şiirle birlikte gelen bütün şiirleri bir dosya halinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderir. İstiklal Marşı dosyası, üç kez
Meclis’in gündemine gelir. İlki, 26 Şubat 1920 tarihli gündemdir.
Konuya, nasip olursa, devam edeceğiz.