Onlar çıkar çıkmaz da pusuda bekleyen sorgucular
koro halinde başlıyor: “Projelerini
söyle!”
Bu öyle bir zulüm ki sormayın gitsin. Kendi doğrularını dünyanın
tek doğrusu sanan gazeteciler, her biri doktora derecesinde konun uzmanı olan
dernek, oda yöneticileri, kahvede her Allahın günü hükümet kurup, hükümet
düşüren zevat korku filmi gibi yineliyor: “Projelerini
söyle”
Ve adaylar başlıyorlar atmaya. Altyapı, üstyapı, ortayapı,
ulaşım, otopark, yeşil alan hepsini bir nefeste sıralıyorlar. Ulaşım, otopark
sorunu bitiyor, çocuklar, kadınlar ve gençlerin hepsine birer parmak bal.
Kültür kolay, spor dersen zaten başta futbol olmak üzere şart. Ah o imar yok mu,
onu anında hizaya çekmek çocuk oyuncağı, bir tane çürük diş kalmayacak, silüet
dersen zaten en önemlisi.
Usulsüzlük, usulüne uygun yamukluk, yolluluk, yolsuzluk,
israf, başıbozukluk, tembellik, bankamatiklik, avanta, lavanta, yiyicilik,
lüpçülük, kayırmacılık, ayırmacılık hepsine son.
Vay canına derler adama. Sorana da, söyleyene de.
Belediye başkanı dese bir derece, belediyeyi biliyor, bütçe,
yetki, insan kaynağı, para kaynağı az çok fikir sahibi olmuş. Onun proje söylemesine bile gerek yok. Zaten “Usulsüzlük, usulüne uygun yamukluk,
yolluluk, yolsuzluk, israf, başıbozukluk, tembellik, bankamatiklik, avanta,
lavanta, yiyicilik, lüpçülük, kayırmacılık, ayırmacılık” varsa devam
edecektir, yoksa yine olmayacak demektir. Altyapı, üstyapı, ulaşım, kültür, imar
ne dese boş,” ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye bir özlü deyiş var. Ne
yaptıysa devam edecektir, iyiyse iyi, kötüyse kötü.
Diğer adaylar ne yapsın? Ya partisinden eline verilen tek
tip programı anlatacak, ya da kamuoyunda sorun olarak konuşulan ne varsa ben
çözeceğim diye atlayacak. Ve başlayacak süslü sözlerle, renkli resimlerle vaatlere.
Ve sonra o verilen sözlerin büyük bir çoğunluğu gerçekleşmeyecek.
Kişilerin projeleri olmaz, hayalleri ve buna bağlı hedefleri
olur. Hayallerin projeye dönüşmesi ciddi bir uzmanlık işidir, proje ekipleri
tarafından hazırlanır ve uygulamaya konulur. Projenin bütçesi, insan kaynağı,
yasal dayanağı ve süresi olur. Bu nedenle seçim kampanyasını yürütenler ve
parti yöneticilerinin uydurdukları vaatlere proje denmez.
Bu yüzden adaylara hayallerini sorun, sorun ki yalan
söylemek zorunda kalmasınlar. Hayallerin de bir bölümü siyasi görüşle
ilgilidir, böylece neden bir partinin adayı olduklarını, neden başka partide
olmadıklarını da anlamış olalım.
Şunu bilin ki bir sonraki seçim döneminde de:
* Raylı ulaşım yapacağız diye vaat edilecek…
* Altyapı sorunu üzerine nutuklar atılacak…
* Kent merkezine otopark yapılamayacak, yapılsa da sorunu
çözmeyecek…
* İmar sorunları, yanlış kararlar bitmeyecek, itiş kakış
devam edecek…
Ancak en önemli sorun olan istihdam tanıdık, eş dost, çocuk,
akraba, yakın, hemşeri işe yerleştirilerek çözülecek. Yardımlar hak edenlere
değil, yandaşlara pay edilecek. Bu sözünü ettiğim yardımlar kenar mahallede
ihtiyaç sahiplerine dağıtılan yardımlar değil elbette. Bu başkanların çevresine
kümelenen, belli konularda uzmanlaşmış, siyasetten başka sığınacak limanı
olmayan, çıkar dışında hiçbir değeri kalmamış kişilerden söz ediyorum.
Karamsarlık mı diye değerlendirmeyin bunlar deneyimle öğrenilmiş gerçekler.
Ya da benim dediklerimi boşverin, proje sorun adaylara,
onlar da size masal anlatsınlar. İyi uykular çocuklar…